Dünya Savaşı geride pek çok kayıp ve acı hatıra bırakmıştır. Savaşa dair bugüne kadar pek çok şey yazılıp çizilse de, insan hikâyeleri açısından halen karanlıkta kalan pek çok yönü var. Özellikle kimi kimsesi, arkası olmayanlar açısından. Savaşın ilk yıllarında yaşanan bu karanlık ve acı olaylardan biri de, zamanın İngiltere dominyonu Kanada’da bulunan Türk işçilerin esir alınarak toplama kamplarında tutsak edilmesidir. Bu insanların İpek Üniversitesi Öğretim Üyesi Tarihçi Dr. Işıl Acehan’ın çalışmasına kadar varlıkları duyulmamıştı.
Osmanlı vatandaşlarının hatırı sayılır bir kısmının Amerika kıtasına göçleri, 1860’lı yıllardan başlamış, 1910’larda doruk noktasına ulaşmıştı. Güney Amerika’ya genelde Müslüman göçmenler Osmanlı Devleti’nin Orta Anadolu, Suriye, Arabistan ve Afrika topraklarından gidiyordu. Kuzey Amerika’ya gidenler ise daha çok Ermeniler olmakla birlikte çok sayıda Müslüman Türk, Kürt vb. da vardı. Savaş öncesinde sadece ABD’ye göç eden Osmanlı vatandaşlarının sayısı 70 binlere yaklaşmıştı. Güney Amerika’ya giden de çoktu. Kanada’ya gidenlerin sayısı ise fazla değildi.
İstanbul’da bulunan, Kanada’nın Ontario Eyaleti’ne bağlı, Toronto’nun güney batısında bulunan Brantford şehrinden bir işadamı 1895 yılında kendi şirketinin sabanlarını tüm Avrupa’ya pazarlamaktaydı. İstanbul’da ülkeyi terk etmek isteyen bir grup Ermeni ile karşılaşan işadamı, onlara Kanada’da çalışma teklif etti. Ermeniler geçimlerini temin etmek için Kanada’ya göç edip demir ve çelik dökümhaneleriyle meşhur Brantford şehrine yerleşerek muhtelif fabrikalarda çalışmaya başladılar. 1911 yılına gelindiğinde sayıları 300-400 ü buldu. Sonrasında bu sayıya Türk işçileri de eklendi. 1911 nüfus sayımında ve zamanın gazetelerinde bu sonradan gelenlerin hepsi Türk olarak kayda geçti. Ailelerini uzun süre yanlarına alamayan Türk işçiler, pansiyonlarda kalıyor, en kirli işlerde çalıştırılıyor ve kazandıkları her kuruşu ülkelerine, Türkiye’ye yolluyorlardı. Bir arada yaşayan Türkler ve Ermeniler bağlayan temel unsur hepsinin 1900’lerde Erzurum’a bugün Bingöl’e bağlı Kiğı kasabasından olmasıydı. Çoğunun amacı biraz para biriktirdikten sonra memleketlerine geri dönmek olan Türkler, Osmanlı İmparatorluğu’nun 1914’te Almanya yanında I. Dünya Savaşı’na girmesiyle hiç ummadıkları bir olayla karşılaştılar. Brantford, 1911’de Kanada’nın tüm şehirlerine göre en fazla oranda yabancı nüfus barındıran şehirdi. Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle iptal edilen iş sözleşmeleri, şehri büyük bir mali krize sürükledi. Dökümhanelerde çalışan işçiler, işlerinden oldular ve çoğu açlıkla yüz yüze geldiler.
Osmanlı döneminde 1915’te gerçekleşen Ermeni tehcirinden 8 ay önce 1914 yılının Kasım ayında, Kanada hükümeti, “Savaş Önlemleri Kanunu – War Measures Act” adıyla bir kanun çıkardı. Bu kanun çerçevesinde İngiltere’nin savaş açtığı ülkelerden gelip Kanada’ya yerleşmiş olan göçmenlere önce yerel güvenlik kurumlarına kayıt yaptırma ve her gün imza atma zorunluluğu getirildi, sonra da bu kişiler “enemy aliens” yani “düşman yabancılar” olarak değerlendirip güvenliği tehdit ettikleri gerekçesiyle enterne edilerek esir/çalışma/toplama kamplarına gönderilmelerine karar verildi. Aralarında Kanada vatandaşı olan Türkler de vardı.
5 Kasım 1914’te İngiltere’nin Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan etmesinden tam 4 gün sonra 9 Kasım günü Türklerin aniden kapıları çalındı ve kendilerine esir alındıkları bildirildi. Enterne edilecek daha kötüsü tehcir (sürgün) edileceklerdi. Türkler, Toronto Star gazetesine kendilerinin Kanada vatandaşı olduklarını ve neden tutuklandıklarını anlayamadıklarını duyurabildiler. Bazıları vatandaş olalı 10 yıl olmuştu. Sebep ertesi gün gazete manşetlerinden anlaşıldı. Britanya Krallığı Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan etmişti. İngiltere’nin düşmanları, dominyonu Kanada’nın da düşmanları olmak zorundaydı. 10 Kasım günü evlerinden alınıp götürülen 205 Türk işçinin dramı böyle başladı.
Askeri vagonlara doldurulan Türkler’in, bütün Osmanlı vatandaşlarının düşman muamelesi görmediğini anlamaları uzun sürmedi. Ortodoks Makedonlar ile Osmanlı vatandaşı olmalarına rağmen kendileriyle aynı iş yerlerinde çalışan hemşehrileri Kiğılı Ermeniler ise tutuklanmamışlardı. Gazete haberine göre Türkler’in alıkonmalarının asıl nedeni Brantford kentinde yaşayan yukarıda bahsi geçen 400 Ermeni’nin korunmak istenmesiydi. Kanadalı yetkililer, savaş ilan edildiğini duyan Türkler’in isyan edebileceğinden ve Ermeniler’e saldıracaklarından endişe etmişti. Yine bazı gazetelere göre Türkler’in yeni kurulan posta ofisine bombalı saldırı düzenleyeceklerine dair sayısız ihbar yapılmıştı. Oysa, çoğu okuryazar olmayan Türkler’in muhtemelen savaştan bile haberi yoktu.
Türkler önce 30 askerin eşliğinde karakola götürüldüler. Burada protestolar ve açlık grevleri oldu. Daha sonra kendilerine Toronto’da Stanley askeri barakalarına götürülecekleri söylendi. Ancak orada boş yer yoktu. Askeri hapishanede sadece ekmek ve su verilen Türkler açlık grevine başladı. Burada iki gün kaldılar. Sonra Kingston’da bulunan Fort Henry kalesine nakledilecekleri bildirildi. Tekrar tren vagonlarına bindirildiler. Bütün bunlar olup biterken Türkler tecrit edildiler ve kimseyle görüştürülmediler. Askerlerin vagonlara getirdikleri yiyeceklerle beslendiler. Bir kısmı Fort Henry’de kaldı. Diğerleri Petawawa’ya, çoğu yaklaşık 1000 kilometre uzaklıkta ücra bir yer olan veKanada Gulagı denilen Kapuskasing’deki toplama kampına götürüldüler. Kapuskasing, anlamı nehirdeki kıvrım olan, eski bir kızılderili toprağıydı. Burası rayların bittiği ve Kasım ayında kar fırtınalarıyla Kuzey Kutbu kadar soğuk olan bir yerdi. Esir kampı muhafızlarından birinin tuttuğu günlükten buradaki doğa ve kamp koşullarının çok ağır olduğu anlaşılmaktadır. Kışın soğuk -50 dereceyi buluyordu. Günümüzde kış sporlarının yapıldığı bu yöre Banff Ulusal parkı olarak biliniyor.
Kamplara trenle erişmek bile günler alıyordu. Toronto Kapuskasing arası trenle 12 -14 saat sürüyordu. Bin bir meşakkatle esir kampına götürülen Türkler oralarda insanlık dışı muameleye tabi tutuldular. Günlerce vagonlarda yaşamak zorunda kaldılar. Güya 14 Aralıkta açılmıştı ama ortada barınak falan yoktu. Bir Kanadalı muhafızın günlüğüne göre esirlere hem Kanadalı subaylar ve askerlere hem de kendilerinin içinde kalacakları barakaları ve etrafındaki tel örgüleri yapmaları emredildi. Sürekli tipi altında günlerce çalışan Türkler kampta kendi bölümlerini kendileri inşa ettiler. Ayrıca temizlik, ağaç kesme, yol inşaatı, kanalizasyon işlerinde de çalıştılar.
Kanada hükümeti kamplardaki insanlara tecrit uyguladı. 25 Kasım 1914’te yakınlarına akıbetlerini bildirmek isteyen Türkler’e Osmanlı İmparatorluğu ile haberleşme yasağı getirildi. Ailelerine de mektup göndermek yasaktı. Oysa, Osmanlı dönemindeki Ermeni tehcirinde Suriye, Halep ve Deyrizor’da zorunlu iskâna tabi tutulan Ermeniler istedikleri zaman Amerikan Konsolosluğu’na gidebiliyor ve yardım alabiliyorlardı. İsteyenler Amerika’daki akrabalarına mektup gönderebiliyordu. Amerika’dan gelen mektuplar kamplarda sahiplerini bulabiliyordu. Anayurtlarından 10 bin km uzaklıkta tehlikeli görülerek esir alınan, yaşadıkları yerden 1000 kilometre uzaklıktaki toplama kampına sürülen Türkler böylece kimselere seslerini duyuramadılar. Dolayısıyla günümüze kalabilecek bir yazılı belge bulunamadı.
Sağlıksız koşullar ve başta verem ve İspanyol Gribi olmak üzere salgın hastalıklar yüzünden Türk olmaktan başka suçları olmayan bu insanların birçoğu hastalandı. İntihar ve öldürülmeler de oldu. Kamplarda 130 esir hayatını kaybetti. Kapuskasing’de ay yıldızlı bir mezar taşında adı yazan Alex Hassan da bunlardan biri. Alex kamp yönetimi tarafından telaffuz kolaylığı açısından konmuş takma bir ad, gerçek ismi muhtemelen Ali Hasan olabilir. Osmanlı arşivlerindeki belgelerin gösterdiğine göre buradaki Türklerden ikisi de kamp koşulları nedeniyle ruhsal sağlıklarını yitirdi.
Esir Türklere Doğu Anadolu’da Protestan Okulu’nda eğitim görmüş İngilizce bilen Ermeniler yardımcı oldular. Ayrıca Osmanlı Devleti durumdan haberdar olduktan sonra vatandaşlarının iadesini talep etti; fakat kendilerine bir yanıt verilmedi.
[youtube_sc url=”https://youtu.be/jlyW6Eumfqo”]
205 Türkün yanı sıra çoğunluğu Avusturya Macaristan imparatorluğundan, 2009′ u Alman-Avusturyalı, 5000’i Ukraynalı, 99’u Bulgar olmak üzere, toplam 8579 sivil göçmen ülke çapında 24 esir kampına dağıtıldılar.
1915’te Amerika’da Massachusetts Eyaleti’ndeki Peabody Şehri’nde yaşayan Türkler iki avukat tuttular ve Kanada’da esir alınan Türklerin Amerika’ya gönderilmeleri için dava açtılar. Ancak ne yazık ki davadan herhangi bir sonuç alınamadı.
1.Dünya savaşı sona erdiğinde yaklaşık 5 yıl boyunca toplama kamplarında tutulan esirlerden sağ kalanlardan 6’sı Türkiye’ye döndü, 43’ü Kanada’da serbest kaldı. Gemi kayıtlarının gösterdiğine göre göçmenlerin bir kısmı da Amerika’ya gelerek burada Michigan Eyaleti, Detroit Şehrinde bulunan akraba ve arkadaşlarının yanına yerleşti, Ford fabrikalarında çalıştılar.
Diğerlerinin akıbetleri hakkında bilgi yok. Sebebi, Brantford’lu araştırmacı-tarihçi William (Bill) Darfler’e göre 1948 yılında Kanada hükümetinin Birinci ve İkinci Dünya Savaşı esir kamplarına ait tüm bilgi ve belgeleri imha etmiş olması. Fakat savaş öncesi nüfus kayıtları, olaya şahit olan kamp subaylarının günlükleri ve gazete haberleri sayesinde Bill Darfler onların hikâyesini kısmen yazmayı başarmıştır.
O zamanki Türklerin ikinci sınıf insan muamelesi gördüklerinin önemli bir delili de Brantford kentinde Mount Hope Şehir Mezarlığı’ndaki “Turkish Plot” Türk Bölümü. Osmanlı’dan gelen göçmenlerinin bazıları buraya müslüman usullerine göre gömülmüşler. Ölenlerin mezar taşlarının bile olmaması akla esir/enterne Türkleri getirmiş. İsimleri tesbit edilebilenlerden bazılarının ölüm yılları 1916 ve 1918 yani esaret yıllarına denk geliyor. Brantford’da daha eski bir Müslüman Mezarlığı bulunmamaktadır.
Kanada’daki Türk sivil toplum örgütlerinin harekete geçmesiyle Türkiye’nin Ottawa Büyükelçiliği ve Toronto Başkonsolosluğunun girişimiyle Brantford belediye meclisinden 12 Mayıs 2014 de karar çıkartılarak mezarlığın Türk bölümüne üzerinde Ay-Yıldız ve El-Fatiha ibarelerinin bulunduğu mezar taşı dikildi. Sürgün ve hapis dönemi ve sonrasında kaybolanlar ile ilgili belgeler yok edildiği ve izlerini sürecek başka belgelere ulaşılamadığı için, şimdilik isimleri belli olan sadece 14 kişinin ismi anıt taşında yer aldı. Türkiye Toronto Başkonsolosu Ali Rıza Güney, Brantford Belediye Başkanı Chris Friel, Kanada Türk Dernekleri Federasyonu Başkanı Mehmet Bor ile Türk ve Kanadalı vatandaşların katıldığı 22 Haziran 2014 Pazar günü yapılan törende Kur’an-ı Kerim okundu ve gıyabî cenaze namazı kılındı. Ardından Brantford Müslüman Camisi’nin evsahipliğinde bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantıya katılan Brantford Belediye Başkanı, uluslararası politikalardan kaynaklanan sıkıntılara rağmen projenin ilk aşamasını gerçekleştirmeyi başardıklarını söyledi ve ekledi: “Burada yatan insanlar, bundan 102 yıl önce bizim toplumumuzun bir parçasıydı ve iyi birer vatandaştı. Yaşanan acıların bugün biraz olsun dinmiş olduğunu umuyorum.” dedi. Brantford Belediyesi ile birlikte yürütülen çalışmaların ikinci ayağında ise mezarların bulunduğu kısmın etrafının çevrilmesi ve olayı anlatan ayrı mezar taşlarının yapılması planlanıyor.
KAYNAKLAR:
Kanadalı Türkler’in 100 yıldır unutulan tehciri. Kemal Çiçek. Bugün Gazetesi. 30 Kasım 2014 Pazar. http://www.bugun.com.tr/kanadali-turklerin-100-yildir-unutulan-tehciri-yazisi-1371863
1.Dünya Savaşı’nda Kanada’da Kiğılılar ve Osmanlı Savaş Esirleri. Işıl Acehan. 13 Haziran 2014. http://vivahiba.com/article/show/i-dunya-savasinda-kanadada-kigililar-ve-osmanli-sa/
Kanada I. Dünya Savaşı’nda Türkleri ‘esir’ almış. Bizim Anadolu. Ocak-Şubat 2015. http://www.bizimanadolu.com/haber/150105.htm
Savaş kurbanı Türkler: Mount Hope Mezarlığı. Tarih Haber. 24.06.2014 http://www.tarihhaber.net/kanada mount-hope-mezarliginda-savas-kurbani-turkler/
1.Dünya Savaşında Kanada’da Esir Türkler. Yönetmen Cem Fakir. https://www.youtube.com/watch?v=jlyW6Eumfqo&feature=youtu.be
Mount Hope Mezarlığında Türk Bölümü: http://turkishcanada.org/mount-hope-mezarliginda-turk-bolumu/
120 Brantford Turks: http://turkishcanada.org/120-brantford-turks/
Armenian Diaspora and the memory of 205 Ottoman Turks in Canada. Barçın İnanç Hurriyet Daily news, Turkey. Feb 4 2014. http://www.hurriyetdailynews.com/armenian-diaspora-and-the-memory-of-205-ottoman-turks-in-canada.aspx?pageID=449&nID=61958&NewsCatID=412
[1] Bu yazının alındığı kaynak: https://bpakman.wordpress.com/turk-dunyasi/turk-esirlerin-yurek-burkan-drami/kanadaliesirurkler/