Adığelerin Nart Destanlarının, ön Asya’da ve Avrupa’da yaşayan halkların efsaneleriyle olan benzerlikleri incelendiğinde; Antik Çağ tarihindeki çözülemeyen birçok olayın aydınlatılmasına ışık tutacaktır. Bu benzerlikler, Adığe halkının nerelere kadar uzandığını, nerelerde yaşadıklarını gösteriyor.
Yaklaşık üç bin yıllık Grek Mitolojisi’nin oluşmasında en büyük katkıyı Nart destanları yapmıştır. Heredot’un, “Grek tanrılarını başka milletlerden aldılar’’ sözünü hatırlayarak, Grek Mitolojisi’ne baktığımızda; devlerin, tepegözlerin (Kiklops), benzer birçok kahramanın Nart Efsaneleri’nden alındığını görürüz. Bunun kanıtı tanrılardan ateşi çalan Prometheus’un ceza olarak Kafkas Dağları’ndaki Elbruz’a çivilenmesidir. Niye başka bir yer değil de sözgelimi Anadolu ve bugünkü Yunanistan sınırlarındaki Olympos dağlarından birisine çivilenmedi?
Nartların devlerle yaptıkları savaşların öyküsü Grek efsanelerinde Zeus’un devlerle savaşına çok benzer. Tepegöz öykülerinde de aynı benzerliği taşır. Nart Abrıstskıl ve atı Bzami devlerle savaşarak ateşi alır ve insanoğluna verir. Abrıstskıl tutulduğu zindanda her gün kartallar tarafından parçalanır. Sonra Setenay’ın oğlu Sosruko doğar. Sosruko büyüyüp delikanlı olunca tanrılarla yani diğer Nartlarla savaşır ve Abrıstskıl’ı zincirlerinden kurtarır.
Sosruko’nun atını Grek Mitolojisi’nde uçan kanat Bellarafon olarak görürüz. Sosruko’nun silah işlememesi için yapılanlar Greklerin İlyada destanındaki başkahraman Aşil’e yapılanlarla büyük benzerlik gösteriyor. Nartların söylencelerinin benzerlerini, Hintlilerin Mahebberata, Kırgızların Manas, İranlıların Şehname ve Finlilerin ünlü destanı Kalevela’da görürüz.
Dede Korkut hikâyelerinin bazılarında Nart Efsaneleri’yle benzer öyküler vardır. Bu da doğaldır çünkü M.S. IV-VI yüzyıllarda Azerbaycan’da yoğun bir şekilde Türkler yerleşmiştir.19. yüzyıldan sonra bölgeye gelip yerleşen Oğuzlar, bu hikâyeleri Dede Korkut hikâyelerine aktarmışlardır. Anadolu’da yaşayan Hatti topraklarını ele geçiren ve kendilerine, “Neşa’’ dedikleri halde Hitit diye adlandırılan halkın efsaneleri ve inançları Kafkas mitolojisiyle büyük benzerlik gösterir.
Nart Efsaneleri bize sadece öyküler, kahramanlık hikâyeleri anlatmaz. İnsanoğlunun gelişim öyküsünü de bize anlatır. Anaerkil olarak başlayan insanoğlunun devlerle, tepegözlerle (kiklopslar) ateşin öyküsünü devlerin ve insanoğlunun yamyamlıklarını öğreniriz. Setenay Adıgelerin anasıydı. Kardeşleri Nartlar, insanoğluna sadece ateşi vermezler. Ağaç sabanla tarım yapmayı, darı yetiştirmeyi, üzüm yetiştirmeyi, kumaş dokumayı öğretirler. Kafkasya’dan Azak Denizi’ne, Don ve İdil ırmağı, Ural Irmağı, Hazar Denizi’nin bazı çevresi, Aral gölüne, oradan Anadolu’ya kadar uzanan bölgedeki yerler Nartların dolaştığı yerlerdir. Kafkasya’da Adıgelerin yaşadığı birçok yer adı Nart Psıhıva (Nart ırmağı), Nart Koage (Nart köyü), Nart Sane (Nart üzümü), Nartıxu (Nart mısırı) olarak geçer.
Erkek egemen toplumuna geçişten sonra söylencelerde Nartların bir kısmı intikamcı, sert, gaddar olarak tasvir edilirler.