Antik Çağda, M.Ö. 2. yüzyıl başlarında Prousa adıyla kurulan kentimizden antik yazarların pek az bir kısmı bahseder. Meşhur yazarlardan Homeros, Ksenophon, Heredotos ve Thukydides’in döneminde henüz kurulmamış olduğu için, Strabon, Titus Livius ve Pausanias’ın döneminde ise kurulmuş olmasına karşın denizden içeride küçük bir yerleşim olduğu için Bursa pek az ilgi çekmiştir. Anadolu’daki pek çok yerleşim hakkında ayrıntılı bilgi veren Strabon (M.Ö. 64- M.S. 21) Bursa’dan sadece “Mysia Olympos’u eteklerinde kurulmuş olan bir yerleşim” olarak bahseder(1). Buna karşın kentin Kroisos’a (ölümü M.Ö. 546) karşı savaşan Prusias (M.Ö. 230- 182) döneminde kurulmuş olduğunu söylemesi, günümüze değin çözülememiş bir çelişkidir. Bursa’dan bahsetme konusunda biraz daha cömert olan Yaşlı Plinius (M.S. 23-79) ise kentin kuruluşunda Kartacalı komutan Hannibal’in (M.Ö. 247-182) katkısını belirtir(2). Onun bu beyanı sonraki yazarlar tarafından da benimsenip sürdürülmüştür.
Bursa’nın antik yazarlar tarafından neden az incelendiği düşünüldüğünde akla ilk gelen etken kentin ölçeğidir. Bursa Osmanlılar tarafından fethedilene değin Hisar bölgesi ile mahdut kalmış bir yerleşimdir. Deniz kıyısında yer almadığı için işlek ticari rotaların uzağındadır. Kara yolları açısından da büyük rotaların uzağındadır. Efes’te başlayıp Susa’da sonlanan Kral Yolu Bursa’nın çok uzağından geçer. İtalya anakarasının güneydoğusunda başlayıp Balkanlar’ı aştıktan sonra Byzantion’da sonlanan büyük Roma yolu, Via Egtania da Bursa’ya doğru uzanmaz. Antik Çağda Hıristiyanların hacca kara yolu ile gitmeleri henüz yoğun şekilde gerçekleşmediği için İznik’ten geçen bu hac yolu dolayısıyla Bursa’nın merak çekmesi de söz konusu olmamıştır. Ancak daha küçük bölgesel yollar kentimizden geçer. Örneğin İznik’ten Kyzikos’a giden bir yol ya da Gemlik’ten Bozüyük ve Eskişehir’e giden Via Harmanlar yolu(3).
Kentleşmenin ilk adımlarının atıldığı Antik Çağda bazı kentlerin talihleri yaver gitmiş ve hızla gelişmiş, bazılarının tarihi ise kuvvetli komşusuna tabi olmak yönünde cereyan etmiştir. Efes kenti çevresindeki yerleşimler buna örnektir. Tüm tarihleri boyunca Efes’in gölgesinde kalmışlardır. Bursa ise bu açıdan iki komşusu ile yarışır: İznik ve İzmit. Hellenistik Dönemde İznik, Geç İmparatorluk döneminde ise İzmit Bursa’ya üstünlük sağlayarak onun küçük bir yerleşim olarak kalmasını sağlamışlardır.
Antik Çağda tıbbi tedavi yöntemlerinin pek gelişkin olmadığı, sağaltıcıların kullandığı şifa verici maddelerin kısıtlı olduğu, bununla birlikte sıcak su kaynaklarının şifa verici özelliklerinin çok eski çağlardan beri bilindiği ve faydalanıldığı malumdur. Bu açıdan düşünülürse, kentimizin batısındaki sıcak su kaynaklarının çok eskiden beri biliniyor ve kullanılıyor olması, bununla koşut olarak farklı yerlerden insanların şifa bulmak amacıyla bu bölgeye geliyor olması, bu sayede kentimizden bahsediliyor olması makul görünmektedir.
Bursa’nın tarihte tuttuğu yeri sağlamlaştıran başka bir faktör ise eteğinde kurulu olduğu Olympus Dağı’dır. Antik Çağda dağlar kutsal mekânlar olarak düşünülür, tanrıların ikamet ettiği yerler olarak algılanırdı. Senenin belirli günlerinde buralarda kült törenleri düzenlenirdi. Görkem açısından benzerlerine fark atan bazı dağlar Yunanlılar tarafından Olympos adıyla anılmıştır. Aynı ada sahip on dokuz dağ vardır. Bursa’nın güney kesiminde, Keles kırsalında yapılan yüzey araştırmalarında geniş bir bölgeye yayılmış, en yakın yerleşimden bile epey uzak olan çeşitli nekropol (mezarlık) alanları saptanmıştır. Buradaki mezarların kutsal mekân olarak algılanan Olympos Dağı’nı ziyarete gelen kişilerin mezarları olduğu düşünülmektedir(4). Böylelikle çeşitli yönlerden gelip Olympus eteklerinde toplanan bu insanların Prousa kentinden de bir nebze olsun haberdar olmaları beklenebilir.
Resim 1: Hisar’da bulunmuş heykel kaidesi
Resim 2: Kandes Resim 1’deki çizimi bu buluntuya bakarak yapmış olmalı.
Prousa Bilmeceleri
Prousa’nın kuruluş dönemine ait elimizde fazla kaynak olmamasının yanında, sahip olduklarımızda da birbiriyle çelişkili bilgiler vardır. Antik çağın ünlü coğrafyacısı Amasyalı Strabon bize kentimiz hakkında iki büyük bilmece sunar. Yaşlı Plinius’un Bursa’nın kuruluşuna dair yazdıklarının sonraki yazarlar tarafından umumiyetle onaylanmasına rağmen Strabon’un Plinius’tan daha erken bir dönemde yaşadığı unutulmamalıdır. Üstelik Plinius ünlü eseri Naturalis Historia’da matematik, coğrafya, zooloji, botanik, ziraat, farmakoloji, maden bilimi, heykeltıraşlık, antropoloji gibi pek çok konuda kalem oynatmıştır. Strabon ise ilgisini kentler, kuruluş hikâyeleri ile halklar üzerinde toplar. Ayrıca Strabon Anadolu kökenliydi, Anadolu’yu Romalı Plinius’tan daha iyi tanıyor olabilirdi.
Strabon’un ilk bilmecesi kentimizin kurucusu hakkındadır. Ona göre Prousa’yı Lidya kralı Kroisos ile savaşmış Prusias kurmuştur. Kentin kuruluşunu böylece M.Ö. 6. yüzyıla, yaklaşık 360 yıl geri çeken bu iddiadaki sorun şudur ki, Kroisos döneminde ne Bithynia Krallığı ne de onun kralı Prusias vardır. Bu durumun farkında olan Stephanus Byzantinos, “Prousa’yı Kyros’a karşı savaşmış olan Prusias kurmuştur” diyerek hatayı düzeltmeye çalışır(5). Ancak hangi Kyros’u kast ettiğini belirtmemesi sorunu çözmez(6). Aynı bilmeceyi çözme konusundaki bir sonraki deneme yaklaşık 1200 yıl sonra Adamantios Koraes’ten gelmiştir(7). Koraes, Stephanus Byzantinus’un “Kyros’la savaşan” şeklindeki düzeltmesi yerine “Kios’u kuran” ifadelerini önerir. Vasileos I. Kandes (8) ise aynı ifadeyi “Kios’u kuran ve Kieros’a karşı savaşan” şeklinde uzatır. Kieros adıyla kast ettiği, Prusias I’ın savaşarak ele geçirdiği, sonradan Prusias ad Hypium olarak adını değiştirdiği, Düzce’nin 8 km. kuzeyindeki modern Konuralp kentidir.
Strabon’un ifadesindeki zamandizinsel hataya rağmen kentin kuruluşunu Kroisos dönemine geri götürmesine katılan araştırmacılar da vardır. Bilge Umar Prousa adının kurucusu Prusias ile bağlantı gösteren hiçbir ek taşımadığını, bu adın kökeninin Hisar –kenti anlamındaki Luvice Pura-issa kelimesinden gelmiş olduğunu iddia eder(9). M.S. 40-112 arasında yaşamış Bursalı hatip Dion Khrysostomos’un yazdıklarının bu iddiayı sarsıcı bir yönü vardır. Ataları Bursa’nın eski ailelerinden olan Dion’a göre Prusias I’ın mezarı Bursa’dadır(10). Bir kralın mezarının özel bir anlam taşımayan bir kentte olamayacağı düşünülürse Bursa’nın Prusias tarafından kurulmuş olduğu görüşü ağırlık kazanır.
“Kroisos’la savaşmış Prusias” iddiasına iki açıdan karşı çıkılabilir. Bunlardan ilki M.Ö. 2, yüzyıl öncesinde kentin adının hiçbir antik kaynakta geçmemesidir. M.Ö. 189’da Romalıların Galya kavimlerine karşı yaptığı savaşları anlatan Polybios ve Titus Livius gibi antik yazarların Uludağ ve çevresini ayrıntılı anlatmasına karşın Bursa adında bir kentten bahsetmemeleri buna örnektir. İkinci itiraz ise arkeoloji biliminden gelmektedir. Günümüze değin Bursa’da Hisar’da gerçekleştirilen çeşitli kazılarda M.Ö. 2. yüzyıldan daha geri giden buluntu saptanamamıştır.
Strabon yanılmış” deyip geçmek gayet kolay olabilir, ancak akılları kurcalayan bazı bilgilere sahibiz. Söz konusu bölge Eski Tunç Çağı’ndan beri önemli kültür merkezlerinin kurulduğu bölgeye komşudur. Troia’nın M.Ö. 3. binde kurulduğu, 1942’de Prof. Dr. Kurt Bittel tarafından İnegöl kent merkezinde açığa çıkarılan höyüğün en eski tabakasının Troia I (M.Ö. 3000-2500) ile çağdaş olduğu unutulmamalıdır(11). Ayrıca şifalı su kaynaklarına bu denli yakın bir bölgenin M.Ö. 180’lere değin boş kalması hastalıkların tedavi yöntemlerinin pek fazla olmadığı antik çağda pek akla yatkın değildir.
Burada akla Bursa’nın kuruluş süreciyle ilişkilendirilen Atussa kenti geliyor. Mustafa Süel’e göre(12) Yaşlı Plinius’un bahsettiği(13) ve Bursa’nın batısında, Odrys(Nilüfer) Çayı ile Olympos Mysios(Uludağ) arasında bulunan Atussa kentinin Bithynialılar tarafından alınıp yıkılmasından sonra, bu kentin yerine, Hannibal’in önerileriyle Bursa kenti kurulmuştur. Raif Kaplanoğlu’da Bursa’nın batısındaki Tahtalı, Yaylacık ve Misi köylerinin Prousa’dan daha önce kurulmuş olabileceğini belirtiyor(14).
Strabon’un ikinci bilmecesi Hannibal hakkındadır. Ona göre mağlup Kartacalı komutanın Bithynia Krallığı’na sığındıktan sonra Prusias’ın teşviği ile inşa ettiği kent ‘deniz kenarındaki Prousa’dır, yani Kios(Gemlik)’tur(15). “Acaba burada da mı dili mi sürçtü” deyip okumaya devam edildiğinde Strabon’un Kios’u bir güzel tarif ettiğini, Kios hakkında bugün dahi kabul gören pek çok bilgiyi aktardığını görürüz. Zaten Bursa’nın kuruluşunu Kroisos dönemine çekip sonra da kenti Hannibal’e kurdurması beklenemezdi.
Bu durumda sorumuz şu şekle dönüştü: Acaba Hannibal gerçekten de Kios(Gemlik)’u mu kurmuştu? Kios’un M.Ö. 7. yüzyılda Miletoslu koloniciler tarafından kurulmuş olduğunu ve M.Ö. 202’de Makedonya kralı Philippos V tarafından ele geçirilip yağmalandıktan sonra Prusias I’a verildiğini biliyoruz (16). Hannibal’in Bithynia kralına sığındığı tarih ise M.Ö. 188/187 (17). Savaşta yıkılıp yağmalanan bir kentin on beş yıl sonra yeniden imar edilmeye kalkışılması biraz mantık ve izanı biraz zorluyor. Zira virane haldeki bir yerleşimin halkının hem çok yakın olan hem de aynı karakterdeki bir kent olan Apameia/Myrleia(=Mudanya) gibi yerleşimlere gitmeleri çok olasıdır.
Siz Hannibal olsaydınız deniz kıyısında bir yerleşim kurardınız, yoksa denizden içeride mi? Hakkında fikir ürettiğimiz kişi savaş filleri ile desteklenmiş ordusunu Afrika’dan yola çıkarıp tüm İspanya sahilini ve sonra Alp Dağlarını geçtikten sonra 16-17 yıl Roma Cumhuriyeti’ne kan kusturmuş bir komutan. Bu haliyle daha çok kara savaşına yatkın bir kara kuvvetleri generali görünümünde. Üstelik Bithynia ve Pergamon krallıkları arasında M.Ö. 186’da başlayan savaş sırasında Hannibal Bithynia deniz kuvvetlerine komuta etmiş ve galip gelmiş, ancak Prusias kara çarpışmalarında başarısız olmuştu(18). Uzayan savaş Roma’nın dayattığı barış antlaşması ile sonlandırıldı. Selahattin Tansel’e göre Pergamon Krallığı ile Bithynia’nın başkenti Nikomedia (İzmit) arasındaki 300km’lik mesafe o günün şartları ile on günlük yoldu ve Katırlı Dağları’nı aştıktan sonra güvenli bir konaklama yeri elzemdi(19). Üç tarafı savunma için çok elverişli olan Hisar bölgesi, kent kurmaktan çok ordusu için karargâh kurma alışkanlığı edinmiş olan Hannibal’in dikkatini bu yaşananlar yüzünden çekmiş olmalı.
Elimizdeki yazılı belgeler ve arkeolojik buluntular ışığında kentimizin kuruluşunu şimdilik M.Ö. 185’ten önceye götürmek olası değil. Ancak çok yakınlarda başka bir yerleşimin Bursa’nın öncülü olması olasılığı henüz yeterince araştırılmış değil. Başka kanıtlar gelene değil Plinius Strabon’a galip gelmiş durumda.
Resim 3: Bursalı hatip ve filozof Dion Khrysostomos’un eserinin 1784 baskısı
KAYNAKÇA
(1) Geographika, Strabon, XII.4.3
(2) Naturalis Historia, Yaşlı Plinius, V.43
(3) Via Harmanlar ve Roma Çağında Karayolu Ulaşımı, Mustafa Şahin, “Bursa Defteri”, Sayı 33-34: 79-90
(4) Prof. Dr. Mustafa Şahin’in sözlü ifadesi
(5) Ethnikion, Stephanus Byzantinus, Prousa maddesi
(6) Stephanus Byzantinos’un “Kyros’a karşı savaşan Prusias” düzeltmesindeki Kyros’un Prusias ile çağdaş olması gerekmektedir. Ancak MÖ 229-182 arasında yaşamış Prusias ile çağdaş olan bir Kyros yoktur!
(7) Adamantios Koraes (İzmir 1748- Paris 1833):Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı olan filolog ve doktor. Çağdaş Yunan aydınlanma hareketinin öncülerindendir.
(8) Vasileos I. Kandes: 1883’te Atina’da Bursa: Antik Döneme Ait Yazılar-Topografik Harita ve Bazı yapılara Ait Fotoğraflarla Birlikte Kentin Arkeoloji Tarih Coğrafya ve Din Yönlerinden Tanıtımı adıyla basılan eserin yazarı
(9) İlk Çağda Türkiye Halkı, Umar B.,İnkılap Yayınları, İstanbul, 1999, s. 482
(10) Söylevler , Dion Khrysostomos , 47- p.263
(11) Antik Dönemde Bursa, Süel M., Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1996, s.30
(12) Süel, a.g.y.
(13) Naturalis Historia, V.32
(14) Raif Kaplanoğlu, Bursa Ansiklopedisi içinde Bursa maddesi
(15) Geographika, XII.4.3
(16) Bithynia Krallığı ve Bursa Kentinin Kuruluşu, Recep Okçu, “Bursa Araştırmaları Dergisi”, Sayı 31, s.35
(17) Okçu, a.g.y.
(18) Küçük Asya, C. Texier, (Bithynia, haz: Raif Kaplanoğlu, Avrasya Etnoğrafya Vakfı Yayınları, 1.bs., İstanbul, 1997, s.54)
(19) Selahattin Tansel, Bursa Ansiklopedisi, Bursa maddesi
RESİMLER İÇİN KAYNAKÇA
Resim 1: Kuruluşundan 19. yy sonuna kadar Bursa, Vasileios I. Kandes, Gaye Kitabevi, 2. bs., 2009, Bursa, s.260
Resim 2: Hisarkeoloji, Özkan E. Ve F.Ünal (haz.), Osmangazi Belediyesi Yayınları, 1. bs., Bursa, 2009, s.35