Quantcast
Anvers Rubens’e Yolculuk – Belgesel Tarih

Ekrem Hayri PEKER
Ekrem Hayri  PEKER
ekrempeker@gmail.com
Anvers Rubens’e Yolculuk
  • 12 Nisan 2025 Cumartesi
  • +
  • -
  • Ekrem Hayri PEKER /

Rönesans dönemi Kuzeyli ressamlara özel bir ilgim vardı. Hollanda’ya ilk seyahatimde ilk ziyaret ettiğim yer Rembrant’ın evi olmuştu. Ancak o zaman Rijk Museum ve Van Gogh müzelerini gezememiştim. Gezdiğim diğer müzelerde o döneme ait çok sayıda ressamın resmini görmüştüm.

Rijk Museum ve Van Gogh müzelerini gezemeyince oğlum beni önce Van Gogh’un köyüne götürdü. Daha sonra ünlü ressam Rubens’in ev müzesinin olduğu Anvers’e götürdü.

Eindhoven’e yaklaşık 2.5 saat uzaklıktaki Anvers, Belçika’nın ikinci büyük kenti. Yola çıktık, Eindhoven çıkışında bir benzin istasyonundan kahvelerimizi aldık. Genelde o yoldan gittiğimizde oraya uğramayı adet haline getirdik.

Yeşillikler içinde yolumuza devam ettik. Köyleri, kasabaları, şehirleri arkamızda bırakarak yola devam ettik. Yolda durup depoyu doldurduk. Benzin Belçika’da Hollanda’dan daha ucuzmuş.

Kuzey Avrupa’da her şey internet üzerinden. Oğlum şehir merkezine yakın yerlerdeki otoparklara baktı. Uygun birinden 4 saatlik park yeri kiraladı ve ödemeyi yaptı. Yeme içme sektörünün çoğu da ekrandan çalışıyor. Benim yaş kuşağım için zor bir yaşam.

Şehir merkezinde birkaç Hint restoranı ve gıda maddeleri satan iş yerinin olduğu bir sokaktaki otoparka girip ayırdığımız yere park ettik.

Kısaca Anvers’den bahsedelim; Anvers Belçika’da, Flaman Bölgesi’nde yer alan bir liman kentidir. Avrupa’nın en eski kentlerinden biridir. 1531’de kurulan Anvers Borsası, dünya tarihinde bu amaç için inşa edilmiş ilk ticaret borsasıdır. Dünya’nın dördüncü, Avrupa’nın ikinci büyük limanına sahiptir. Kentin içinden geçen Schelde Nehri 350 km boyunca içeri girerek büyük gemilerin bile seyir yapmasına olanak sağlamıştır. Gemi geçiş seferlerine engel olmasın diye nehir üzerinde hiçbir köprü yapılmamıştır.

Belçika’da başkent Brüksel’den sonraki ikinci büyük şehridir. Anvers’in toplam nüfusu 523.248’dir. Dünya Elmas Başkentidir. Elmas ticareti Yahudilerin elindedir.

Burada “Diamond District/Elmasçılar Çarşısı” var. Elmasçılar yan yana dizilmiş ve birbirinden güzel mücevherleri satıyorlar. Burada 1500 şirkete ait 380 atölyede, dünyanın ham elmasının %84’ü işleniyormuş. Şehirde yaşayan Yahudi halkın da %80’i de elmas sektöründe çalışıyormuş.

Şehir meydanının sağında meşhur tren garı, onun yanında meşhur hayvanat bahçesi bulunuyor.

Meydanda bulunan büyük heykeli Rubens’in olduğunu zannettim. Ama yaklaşınca bilmediğim başka bir Anversli ressama ait olduğunu öğrendim. Heykel, David Teniers (Genç) adlı bir ressama aitmiş.

O da Rubens gibi Barok dönemin ressamlarından.1610-1690 yılları arasında yaşayan Flaaman asıllı ressam köylü yaşamını konu alan resimleriyle tanınmış. Ressamın babası ve küçük kardeşi de bir ressam. İlk eşi ünlü ressam Jan Brueghel’in kızı Anna’ymış.

Heykelin arkasında şehrin tarihi caddesi uzanıyor. Cadde üzerinde birbirinden ilginç heykellerle süslü tarihi binalar iş merkezi olarak günümüzde de faaliyette. Tarihi borsa binası da burada faaliyette.

Önce dünyaca ünlü tren garını gezdik. Garın karşısında, hayvanat bahçesinin girişindeki binanın tepesinde tren yolları dünyayı sarıncaya kadar antik çağın ünlü taşıtı olan bir DEVE heykeli yer alıyordu.

Garın önündeki meydanda ilginç nesneler satan karavan türü arabalar ve tezgâhlar vardı.

Garın içi tek kelime ile muhteşemdi. Süslemeler muhteşemde. Pay Bas -Flandre, Alçak ülkeler denilen Kuzey ülkelerinde (1830 yılına kadar Hollanda, Belçika ve Luxemburg tek ülkeydi) zenginlik ve sanat at başı gitmiş.

Garın içinde postanede bulunuyordu. Tren Garı, 2009 yılında Newsweek dergisi tarafından dünyanın en önemli 4. tren istasyonu olarak seçilmiş. Tavanıyla şehre adım atar atmaz büyülüyor gelenleri.

Tren yollarına ilaveten metro hattı da bağlanmış.

Tarihi caddeden yürümeye başladık. İlk durağımız Rubens’in evi oldu. Oğlumun daha önce buraları gezmiş olması nedeniyle gideceğimiz yerleri bulmakta zorlanmadık.

Rubens, çok yönlü bir sanatçı. Wikipedia’ya bakarsanız hakkında geniş bir bilgi bulabilirsiniz.

Peter Paul Rubens (1577-1640, Anvers), Hollanda Altın Çağı sırasında yaşamış, Güney Hollanda’daki Brabant Dükalığı’ndan (modern zamanda Belçika) bir Flaman sanatçı ve diplomat.

Rubens mitolojik ve sembolik konularda çalıştı. Aynı zamanda Flaman duvar halısı (goblen) atölyeleri için resim yapan tasarımcısıydı ve Anvers’teki halıcılar için desenler yaptı.

Rubens, Anvers’te, Avrupa çapında soylular ve sanat koleksiyoncuları arasında popüler olan resimler yapan büyük bir sanatçı olmasının dışında, klasik eğitim almış hümanist bilgin ve hem İspanya Kralı IV. Felipe ve İngiltere Kralı I. Charles‘dan şövalyelik almış bir diplomattı.

Rubens 1600 yılında İtalya’ya gitti. 1608 yılına kadar burada kaldı. Burada Titian, Veronese ve Tintoretto’ nun resimlerinden etkilendi.

1601’de Floransa üzerinden Roma ‘ya gitti. Burada klasik Yunan ve Roma sanatı okudu ve İtalyan ustaların eserlerini kopyaladı.

Yaptığı işler çoğunlukla dini ve mitolojik konuları ve av sahnelerini içeren tarihi resimlerdi. Özellikle arkadaşlarının portrelerini ve kendi portrelerini çizdi.

Rubens aynı zamanda bir sanat koleksiyoncusuydu. Anvers’teki en büyük sanat ve kitap koleksiyonlarından birine sahipti. Aynı zamanda sanat eserleri ticareti yapıyordu. Önemli sayıda sanat eserini Buckingham 1. Dükü’ne sattığı bilinmektedir.

Katolik Reform Karşıtı resim tarzının önde gelen seslerinden biri oldu

Rubens evi ve atölyesi olan Rubens House’da yaşamının son 30 yılını geçirmiş. Bu evi İtalya’dan döndükten sonra 1610 yılında satın alınmış ve daha sonra kendi tasarımlarına göre yenilenmiş ve genişletmiştir.

Rubens’in evine gittik, o da ne? Ev restorasyondaymış. Büyük bir hayal kırıklığı yaşadık.

Rubens’in evinin bahçesinde çeşitli heykeller; odalarda dönem mobilyaları, resim ve çeşitli eserler bulunuyormuş

Sonra belediye meydanına gittik. Belediye binasının önüne aralarında Türk bayrağının da olduğu onlarca bayrak asılıydı.

Karşısındaki bahçeyi gezdik.

* * *

Meydan küçük bir panayır yeri gibiydi. Değişik tezgâhlarda birbirinden ilginç eşyalar ve hediyelikler satılıyordu. Meydandaki kafelerden birinde karnımızı doyurduk

Grote Markt Meydanının tam ortasında bulunan Brabo heykeli Anwers ile özdeşmiş. Bir efsaneye göre, Brabo, şehir halkından haraç isteyen trollün elini kesip Scheldt Nehrine atışı betimleniyormuş.

Daha sonra önünde Rubens’in heykelinin bulunduğu OLV-Meryem Ana katedraline geldik. Meryem Ana Katedrali bir Roma Katolik katedrali ve günümüzdeki Anvers Piskoposluğu merkezidir. İnşasına 1352’de başlamış ve inşaatın ilk aşaması 1521’de tamamlanmış olmasına rağmen hiçbir zaman ‘tamamlanmamıştır’.

Kilisenin girişi muhteşemdi.

Jan ve Pieter Appelmans tarafından Gotik tarzda inşa edilmiştir. Barok ressam Peter Paul Rubens’in önemli eserlerinin yanı sıra Otto van Veen, Jacob de Backer ve Marten de Vos gibi sanatçıların resimlerini de bulunur. Katedral, şehrin üzerinde 123 metre (404 ft) yükselen kulesiyle Belçika’nın en büyük Gotik kilisesidir.

Vefa çok önemli bir duygu. Bu yapıyı inşa eden baba-oğul mimarlar için bir anıt yapılmış. Meryem Ana Katedrali’ni, Jan Appelmans babasıyla birlikte yapmıştı.

* * *

Tarihi lonca binaları bu meydanda.

Nehir kenarında yürüyerek tarihi Het Steen Şatosu ulaştık. Sahilde bir lunaparktan arta kalan dönme dolap karşımıza çıktı.

Terkedilmiş oyuncaklar da vardı.

Het Steen, eski şehrin merkezinde Orta Çağdan kalan bir hisar. Yapı, 1200 ile 1225 yılları arasında, 19. yüzyılda yıkılan Brabant Düklerinin daha büyük bir kalesine açılan kapı olarak inşa edilmiş. Anvers’in ilk suru olan Het Steen, Anvers’in en eski binasıdır.

Çok sayıda tarihi ev ve şehrin en eski kilisesi de dahil olmak üzere kalenin en büyük kısmı, 19. yüzyılda Scheldt’in çamurla kaplanmasını durdurmak için rıhtımların düzleştirilmesiyle yıkılmış. 1890’da Het Steen arkeoloji müzesi olmuş. Kale, büyük bir restorasyon geçirmiş ve Ekim 2021’de tamamlandı ve ziyarete yeniden açılmış.

Tahta bir kapıdan içeri girip, müzeyi gezmeye başlıyorsunuz. Hediyelik ve hatıra satış reyonundan sonra bir goblene yapılmış Anvers şehri tablosu sizi karşılıyor. Sonra kütüphane odasına giriyorsunuz.

“Cömert kapı bekçisinin heykeli”nin bulunduğu avludan sonra merdivenler ve asansöre ulaşıyordunuz. Oradan üst kata çıkıyorsunuz. Burada, Anvers’in, kalenin ve limanın geçmişine ait resim ve haritalar sergileniyor. Daha sonra terasa çıkıp nehri, karşı kıyıyı ve şehrin bir bölümünü seyrediyorsunuz.

MAS

Şatodan sonra kanalın yanında bulunan sadece Ansvers’in değil, belki de tüm Belçika’nın en ilginç yapısı olan Museum aan de Stroom’a geldik.

Kısa adı MAS olan (Akarsuyun Yanındaki Müze) yapı Postmodern Art Deco tarzında inşa edilmiştir.

60 metre yüksekliğindeki müzenin Cephe Hint kırmızı kumtaşı ve kavisli cam panel konstrüksiyonundan yapılmıştır. MAS, Mayıs 2011’de açıldı ve Anvers’in en büyük müzesidir.

Etnografya Müzesi ve Denizcilik Müzesi gibi müzeler kapatılarak çeşitli eşyalar buraya taşınmıştır.

* * *

Şehir sokaklarında çok sayıda tarihi yapı, kilise ve heykeller vardı.

Neo-Gotik cephesiyle bina, 1895’ten beri Antwerp silüetinde tarihi bir işaret taşı olmuştur. 2017’ye kadar “Deniz Müfettişliği” ve “Pilotaj, Filo ve Deniz Scheldt” gibi çeşitli denizcilik ve liman hizmetlerine ev sahipliği yapmıştır.

Binanın önüne ölmüş denizciler için bir anıt yapılmış.

Şehirde bir Çin mahallesi var. Mahalle Asya atmosferine sahip. Buradaki restoranlar çin, Japon, Hint, Pakistan, Tayland ve Nepal gibi çeşitli Asya mutfakları sunmaktadır. Asya ürünleri satan süpermarketler bu mahallede. Mahallede bir Budist bulunuyor.

Hem girişte hem de caddenin sonunda, iki Çin aslanları sokağı koruyucusu. Mahalle girişindeki Pagoda Kapısı 2010 yılında caddenin güney girişine inşa edilmiş.

Dönüşe geçtik. Gece on civarı Eindhoven’e, evimize döndük. Tekrar gelmek ve bir tam gün şehre ayırmak gerekiyor.

Ekrem Hayri PEKER

Kimya mühendisi, araştırmacı, yazar. Bursa Mustafakemalpaşa’da (1954) doğdu. Anadolu Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunu. TUBİTAK veri tabanına kayıtlı “Teknoloji tabanlı Başlangıç Firmalarına Özel İş Geliştirme” mentörü, C Grubu iş Güvenliği uzmanı olarak Nano kimyasalların tekstil materyallerine uygulamalar konusunda üniversitelerde konferanslar verdi. Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi'nce 2024 yılı Araştırma Ödülü'ne layık görüldü. Ödülünü düzenlenen törenle aldı. Yayınlanmış kitaplarından bazıları: "Kuşçubaşı Hacı Sami Bey", "Özbek Mektupları", "Yeşim Taşı - Ön Türkler ve Türk Tarihinden Kesitler", "Kafkasya'dan Anadolu'ya - Zekeriya Efendi". Belgeseltarih.com kurucu ortağı ve yazarıdır. E-Posta: ekrempeker@gmail.com

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
Ekrem Hayri Peker

BU MAKALELER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!

  • YENİ
Anadolu’nun Sıvı Ekmeği, Suyu

Anadolu’nun Sıvı Ekmeği, Suyu

Özdenbekir KARAKAŞ, 13 Nisan 2025
Atatürk’ün İmzası

Atatürk’ün İmzası

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 13 Nisan 2025
Eklesia Kitapçısı – Kiliseden Kütüphaneye

Eklesia Kitapçısı – Kiliseden Kütüphaneye

Ekrem Hayri PEKER, 13 Nisan 2025
Anvers Rubens’e Yolculuk

Anvers Rubens’e Yolculuk

Ekrem Hayri PEKER, 12 Nisan 2025
Van Gogh’un Köyü

Van Gogh’un Köyü

Ekrem Hayri PEKER, 12 Nisan 2025
Den Bosh’da Bir Gün – Hollanda

Den Bosh’da Bir Gün – Hollanda

Ekrem Hayri PEKER, 12 Nisan 2025
Mahmut Bi’nin kaleminden Muhammet Emin Paşa

Mahmut Bi’nin kaleminden Muhammet Emin Paşa

Haber Merkezi, 12 Nisan 2025
Kahvehaneden Kıraathaneye… İlk Kıraathane…

Kahvehaneden Kıraathaneye… İlk Kıraathane…

Özdenbekir KARAKAŞ, 12 Nisan 2025