“Anadolu’ya 1071’de geldik” resmi tezi çürüyor… Bağımsız Türkolojiye ilgi hızla büyüyor… En son PEN Yazarlar Birliği eski Başkanı şair, yazar Tarık Günersel bir Türkoloji grubu kurdu: Yerküre Türkoloji İmecesi…
Ön-Türk tarihiyle ilgili kitaplar da birbiri ardınca geliyor. Sevindirici.
Atatürk’ün Dil ve Tarih Tezinin onun ölümüyle hazin sonlandırılışının ardından çok uzun bir boşluk yaşadık. Adile Ayda, Osman Nedim Tuna ve Muazzez İlmiye Çığ’ın sınırlı konudaki fakat önemli çalışmalarını saymazsak Türkiye’de bu alanda öncülük yapan kişi Kazım Mirşan’dır.
Batı dillerinin kökündeki Türk Dili ve Güneş-Dil konusundaki öncü ise Adnan Atabek’tir. Bu önemli dil insanı 2000’li yılların başlarında giriştiği mücadeleye “Güneş-Dil Kuramı” adlı facebook grubundaki yazılarıyla devam etmekte. Bu mecrayı bilmeden Türk dili hakkında konuşmak sorunlu.
Yine böyle bir grup daha var: Ön-Türk Akademisi… Vedat Köle liderliğinde çalışma yürüten bu grupta Mehmet Turgay Kürüm (Ön-Türk Yazıtlarının çözümlemesinde uzman), Haluk Berkmen (“Asya Kültürünün Dünyadaki İzleri” adlı bir kitabı var) gibi ustaları izlemek mümkün.
Kazım Mirşan’ın izinden giderek dil ve tarih konusunda önemli kitaplar yazan Haluk Tarcan, Necdet Sumer ve Ünal Mutlu’yu da anmamız gerek.
Gerçek bir akademisyen hoca olan Osman Karatay’ı zaten pek çok kişi biliyor. Genetik uzmanı Osman Çataloluk da bir akademisyen ve çok önemli kitabından daha önce bahsettim.
Yine bu alanda değerli çalışmalar yapan Osman Sertkaya’yı; yakında çıkan ve tanıttığım bir kitabın yazarları Murat Karamüftüoğlu, Ercan Orhan’ı (Türkçenin Anayurdu ve Hint-Avrupa Savı) belirtmeden olmaz.
Belirtmeden olmaz, diyorum ama, eksik bıraktıklarım var, henüz bilmediklerim var. Birçok yazardan ve eserlerinden kitaplarımda ve makalelerimde bahsetmiştim. Hepsini her seferinde saymam mümkün değil.
Oda-TV’nin konuya gösterdiği ilgi, bu alandaki tek medya kuruluşu olarak cidden çığır açıcı oldu. Türkolojiye ilgi artmışsa ki öyle, bu Oda-TV sayesinde…
YENİ BİR KİTAP
Ekrem Hayri Peker’in ikinci kitabı. İlkinden söz etmiştim: Taşların Yolculuğu… Yeni çıkan daha kapsamlısının adı “Avrupa ve Amerika’da Erken Türkler”.
Bu değerli kitapta, Göbeklitepe ve Avrupa’da taş anıtlar, kurganlar, mumyalar, Türkistan’dan Anadolu, Ortadoğu, Avrasya ve İndus’a göç konuları ayrıntılı inceleniyor. Amerika kıtasına erken Türk göçü ve bunun kalıntıları… İsveçlilerin ataları Türk kolları, Pelasglar, İskitler, Sümerler, Medler ve öteki ilk Türkler… Türk Leopar kültürü, Türk yeşim taşı (yada taşı) kültürü, “yada taşı”nın antropolojik sırrı… Erken Türk tezini doğrulayan, doğrulamaktan öte bu tezi kuran birçok yabancı yazardan alıntılara yer veriliyor.
BU ZİNCİR KIRILACAK GİBİ
Hint-Avrupa dil ve tarih tezi neresinden bakılsa tel tel dökülen bilim dışı bir hurafe. Şimdiye dek birçok yabancı ve yerli bilim insanı üstüne gitmiş, bu safsatayı hırpalamış. Ama yıkamamış. Şimdi artık karşı kanıt sayısı da çok yönlü olarak katlanarak artıyor, doğruyu gören her düzeyden bilim insanlarının sayısı artıyor. Çoğunluk, saplandıkları yolun çıkmazını neredeyse itiraf etme noktasına geldi, ama alttaki kökün Türk çıktığını görünce korkuyorlar. Fakat bir gün kabul edecekler. Ya tam kabul edecekler ya da başka bir “Türk dışı” çıkış yolu bularak kısmen kabul edecekler.
Şimdi Türkiye’de Türkolojiye ilginin artması güzel bir şey. Ancak görüyoruz ki saydığımız gruplarda pek çok kişi 1938 sonrası resmi ideolojinin etkisinde hâlâ. Araplara ve Arapçaya tavır koymakla Türkoloji yaptıklarını sanıyorlar. Oysa Atatürk’ün dil ve tarih tezine yasak 1938’de başlamıştır ve bu yasağı koyan Batı zihniyetidir. Pek çok aydın dilimizdeki Arapça ve Farsça köklü gösterilen sözcüklerin aslında Türk köklü olduğundan habersiz. Atatürk’ün tezlerinden ve gerçek bilimsel gelişmelerden habersiz. Birçokları Türklerin Anadolu’ya ve Avrupa’ya tarih öncesinde girdiğinden habersiz. Öğrenecekler.
Batının ideolojik halkalarıyla sıkı sıkıya zincirlenmiş bizim resmi akademimiz ne zaman uyanacak peki? Belki Batılı uyandıktan sonra, Batılı çoğunluk bunları kabul ettikten sonra uyanmış gibi yapacak. Çoğu dönem olduğu gibi. Belki de bizi yanıltırlar, Batı icazeti beklemezler. Ama bunun için önce siyasi bir uyanış gerekli.