T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı 2016 yılında Arşiv Belgelerine Göre Kûtü’l-Amâre Zaferi isimli muhteşem bir eser hazırladı. Yüz otuz bir belgeden oluşan bu eser Kut Zaferinin aziz kahramanlarına ithaf edilmiştir. Bilindiği üzere Osmanlı Ordusu 350 subay ve 10.000’e yakın neferini bu zaferde şehit vermiştir. İngiliz ordusunun ise 5 generali, 551 subayı ve 13.300 eri ile teslim olmuş, 30.000 ölüsü vardır. Bu savaş İngiliz ve Hintli birliklerden oluşan askerlerin 15 Ekim 1914’te Bahreyn ve 21 Kasım 1914’te Basra Körfezi’nden başlayarak Irak’ı işgali ile başlamıştır. Basra’yı geri almak üzere yarbay Süleyman Askerî Bey cephe komutanlığına atanmıştır. Yerli Araplar ve gönüllülerden oluşan kuvvetleri Şuayyibe’de İngilizlere karşı taarruza geçen Süleyman Bey, 3. gün sonunda yenilgiye uğramıştır. Bu savaşta iki bacağından yaralanan Süleyman Askerî Bey gözü önünde genç vatan evlatlarının öldüğünü görünce çaresizlik ve üzüntüden canına kıymıştır.
Şuaybe Mağlubiyeti’ne Dair Bükreş Elçisi Safa Bey’in Bükreş İngiliz Elçiliği’nden Edindiği Bilgiler
Basra’da bulunan Nuhayla’nın İngilizler tarafından işgal edildiği ve İngilizlerin Basra civarındaki Şuaybe’de Türkleri bozguna uğrattıklarına dair telgraftır:
25 Nisan 1915 No: 997
Bükreş İngiliz Elçiliğinin naklettiği malumat
Türklerin Şuaybe’de bozguna ugratılmaları daha önce düşünülmediği şekliyle eksiksiz tamamlandı. Son gelen raporlara göre Türkler geriye birçok otomobil, cephane yüklü vagonlar bırakarak geriye vekildiler. Çekilme esnasında yollarını şaşırdılar. Bu esnada kendilerine karşı olan Arap kabileleri tarafından hırpalandılar. Israrla dolaşan şayiaya göre Türk birlikleri kumandanı Süleyman Askeri intihar etti. Düşmanın asker kaybı 12-15 Nisan tarihleri arasında 6000 kişiye ulaştı. Türklerin [çekildiği] bölge mevcut durumda Basra’ya 135 kilometreden fazla bir mesafede Şemsiyenin kuzeyidir[1].
Miralay Nureddin Bey 28 Nisan 1915’te Basra Valiliğine Tayin edilir. Bölgedeki aşiretler de cansiperane ve fedakârca Osmanlı Hükümetinin lehinde tavır alırlar. Mayıs 1915’te Uceymi Beyin süvari birlikleriyle İngiliz mevkilerine kadar giderek baskınlar düzenlediği ve düşmanın manevi kuvvetini kırmaya çalıştığı bilinmektedir. Bu arada belgelerde Amâre’nin düştüğü ve Bağdat’ın Düşmesinin Olabildiğince Geciktirilmeye Çalışılacağı ifade edilmektedir. Amâre’nin düşmüş, düşmanın mükemmel silahlarla donatılmış bir nehir fılosuyla Dicle Nehri’nde ilerledikleri bilinmektedir. Bağdat’ın muhafazasına veya mümkün olduğu kadar düşmesinin geciktirilmesine çalışılacaktır. Nureddin Paşa ile birlikte gerekli tedbirleri almakla meşgul olduklarına dair Bağdat Valisi Süleyman Nazif Bey 4 Haziran 1915’te Dahiliye Nezâreti’ne haber verirler.
Bağdat Valisi Süleyman Nazif Bey bu durum üzerine azl olunur ve yerine Basra Valisi ve Irak ve Havalisi Kumandanı Miralay Nureddin Bey 29 Haziran 1915’te tayin edilir. Amâre’nın düşmesi üzerine Basra vilayet merkezinin Kûtu’l-Amâre’de teşekkül ettiği ve Basra Vilayetinde Şatratu’l-Muntefik, Hayy ve Ali el-Garbi haricindeki kazaların elden çıktığı ve kalan bölgelerin savaş sahası içinde kaldığı göz önüne alınarak Basra Vilayetinin Bağdat’a nakledilmesi gerektiğine dair Irak Kumandanı Nureddin Paşa 30 Temmuz 1915’te Dahiliye Nezâretine şifreli telgraf gönderilen şifreli gönderir. İngilizler, Mütakiben Kûtü’l-Amare’ye hareket ettiler. Albay Nurettin Bey tarafından İngilizlere karşı savaşılsa da şehir 25 Eylül 1915’te terk edilir. Kütü’1-Amare’nin kaybedilmesi ile Bağdat büyük bir tehlikeyle yüz yüze kalmıştır. İngilizler Bağdat’a oldukça yaklaşmışlar, yolları üzerinde Mağlup Osmanlı kuvvetleri düzgün bir şekilde Selmanıpak’a çekilerek burada bulunan hazır mevzilere yerleşip, savunma önlemleri aldılar. Nureddin Paşa’nın şehri kaybetmesinden sonra Irak ve Havalisi Kumandanı Miralay Halil Bey’in mülkî ve askerî açıdan görülen lüzum üzerine Basra Vilayeti vali vekilliği ile 9 Ocak 1916’te Bağdat Vilayeti valiliğine tayin edildi.
İngilizler 23 Kasım 1915’te Selmanipak’a hücuma geçtiler ve Osmanlı savunması ile karşılaştılar. İngilizler 4.500 kişi civarında kayıp vererek 25 Kasım’da Kûtü’1-Amare’ye doğru çekildiler.
General Townshend Kumandasındaki İngiliz Birliklerinin Kûtül-Amârede 4 Ay 23 Gün Muhasara Edilmesi
Kûtu’l-Amâre’de muhasara edilen General Townshend ve kuvvetlerine henüz İngiliz yardım kuvvetleri ulaşamamıştır. Türklerin ise saflarına geçen birçok Arap kabileleriyle askeri güçleri artmaktadır. İngiltere’de yayınlanan Times gazetesi’nin 12 Ocak 1916 tarihli nüshasında çıkan yazısında şu yorumlar yapılmaktadır:
12 Ocak 1916
Irak’taki İngiliz Birliklerinin Başarısızlıklarına Dair Bazı Yorumlar
General Aylmer’in 21 Ocak’ta Türk mevzilerine hücum ettiğine, savaşın çok kanlı geçtiğine ve havanın elverişsiz olmasından ve Dicle Nehri’nin taşmasından dolayı yeni bir saldırının gerçekleşemediğine dair Irak’taki İngiliz Kuvvetleri Başkomutanı Sir Percy Lake’den gelen telgrafın içeriğiyle ilgili La Voix du Nord gazetesinde çıkan yazı ile Irak’taki İngiliz askeri harekâtının başarısız olmasının sürekli yağan yağmurlardan kaynaklandığına dair Temps gazetesinin 23 Ocak 1916 tarihli nüshasında çıkan yazılar yayınlanmıştır.
İngilizlerin Kûtü’l-Amâre’deki Zor Günleri
Paris’te yayınlanan Temps gazetesi 1 Şubat 1916 tarihli nüshasında çıkan yazısında General Townshend’ın Kûtû’l-Amâre’yi iki aydan beri kararlılıkla savunduğunu söylemektedir. General Aylmer’in yardım kuvvetlerini bölgeye ulaştırmak için çabalarına devam ettiği ve Kûtû’l-Amâre civarındaki savaşın her geçen gün daha da genişlemekte ve dolayısıyla Türklerin sayıca üstünlüklerini kaybettiklerine dair yazılar yayınlanmaktadır.
Kûtü’l-Amâre’yi Muhasara Eden Türk Askerlerine Karşı İngiliz Operasyonlarının Başarısız Kaldığı
İngiliz savaş muhabiri Mister Edmund Candler’in Basra’dan gönderdiği mektubun Morning Post gazetesinin 7 Şubat 1916 tarihli nüshasında yayınlandığı yazı; Havaların normalleştiği, Dicleyi takip ederek ilerleyen İngiliz yardım kuvvetlerinin General Townshend’in birliklerine yaklaşıp Kûtû’l-Amâre’nin 25 mil uzağında bulunduğudur. Türkleri çevirme hareketinin başarısız olduğu ve Şeyhsad’ta çok ustaca yapılan Türk siperlerinin son derece kullanışlı olduğu, arazinin savunmadaki güçlere çok fazla avantaj sağladığı, savaşın şimdilik karşılıklı top atışlarıyla sınırlı kaldığı ve Arap karargâhına saldıran İngiliz süvarilerinin çok sayıda hayvanı ganimet olarak aldığına dair bilgileri içermektedir.
İngilizlerin Muhasara Altındaki Askerlerine Yardım Teşebbüsleri
12 Şubat 1916 tarihinde düşmanın Irak’ta Felahiye mevzisinin sol tarafına çıkarmak istediği bir tabur askerinin piyade ateşiyle püskürtüldüğüne dair Irak’taki Altıncı Ordu Karargâhımızdan açıklama yapılmıştır. Bu arada Altıncı Ordu Kumandanlığı’na Almanya İmparatorunun temsilcisi Müşir Goltz Paşa 29 Şubat 1916’te tayin edilmiştir.
Irak Cephesi’nde Sivil Esir Değişimi
17 Nisan 1916’da Amâre’nin İngilizlerin eline geçmesiyle buradaki Osmanlı memur ve ailelerinin Bağdat’ta bulunan İngiliz aileleriyle değiştirilmesi gerçekleştirilmiştir. 22 Nisan 1916’da Osmanlı Devleti’nin VI. Ordu komutanlığını yapan Müşir Goltz Paşa vazifesi başında iken vefat etmiştir. Genel Ordu Kumandanı Baron von der Goltz ölünce yerine Halil Paşa genel kumandan olmuş ve 20.000-30.000 asker takviyesi yapmıştır. Diğer bir taraftan General Percy Lake bir daha saldırır ancak Dujayla’da 4000 asker kaybedip çekilir. Kut’u kurtarmak için Ruslardan yardım istenir ancak Kermanşah’ta bulunan General Baratov’un yardımı Osmanlı Ordusunca engellenir.
Irak Cephesi Haberlerinin İngilizler İçin İç Açıcı Olmadığı
İngiltere’de Irak cephesinden gelen haberlerin hiç de iç açıcı olmadığı, yapılan saldırıların sonuçsuz kalmasının General Townshend’ın pozisyonunu daha fazla zora soktuğu bilgileri alınmaktadır. Başbakan Mister Asquith’in tersini söylemesine rağmen General Lake ve muhabir Edmund Candler’in raporları bunu teyit ediyordu ve Daily Mail gazetesinin 24 Nisan 1916 tarihli nüshasında çıkan başmakalede bu açıklanmaktadır. İngilizlerin Dicle Nehrinden gemi ile gönderdiği yiyecek yardımı da nehre zincir çeken Ali İhsan Paşa’nın eline düşmüştür. General Townshend’in önerdiği 2 milyon Pound’luk rüşvet de Halil Paşa tarafından reddedilmiştir. Erzak ve cephane sıkıntısı çeken General Townshend, Halil Paşa’ya 26 Nisan’da mektup yazarak Kut’u teslim etmeye hazır olduklarını bildirmiştir. 27 Nisan 1916 günü Irak Cephesi Komutanı Mirlivâ Halil Paşa VI. Ordu Komutanlığı’na tayin edilmiştir. Townshend o tarihte tüm silah ve cephanesini yok ettirerek tüm İngiliz ordusu ile 147 günlük kuşatma ardından 29 Nisan 1916’da teslim olmuştur.
Başkumandan Vekili Enver Paşa 29 Nisan 1916 tarihinde Dersaât makamına zaferi müjdeliyordu:
“On üç bin üç yüz mevcudunda olan mahsur General Townshend Ordusu’nun esir-i harb olarak bu sabah teslim alınmağa başlanıldığı Altıncı Ordu Kumandanlığı’ndan şimdi alınan telgrafnâmede bildirilmiş olmakla işbu muvaffakiyetden dolayı zat-ı sâmi-i Sadâret-penâhî-lerine arz-ı tebşirât ve tebrikât eylerim”.
Halil Paşa Hatıralarında o zafer için şunları yazar:
“Kut 29 Nisan 1916 günü düşmüştü. Orduma şu günlük emri neşrettim:
ORDUMA
Arslanlar,
1–Bugün Türklere şerefli şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın müşemmes semasında şühedamızın ruhları şadü handan pervaz ederken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum,2–Bize ikiyüz seneden beri tarihimizde okunmayan bir vakayı kaydettiren Cenâb-ı Allah’a hamdü şükür eylerim. Allah’ın azametine bakınız ki, bin beş yüz senelik İngiliz Devleti’nin tarihine bu vakayı ilk defa yazdıran Türk süngüsü oldu. İki senedir devam eden cihan harbi böyle parlak bir vaka daha göstermemiştir,
3–Ordum gerek Kut karşısında ve gerekse Kut’u kurtarmaya gelen ordular karşısında 350 subay ve on bin neferini şehit vermiştir. Fakat buna mukabil bugün Kut’da 13 general, 481 subay ve 13.300 er teslim alıyorum. Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetleri de 30.000 zayiat vererek geri dönmüşlerdir.
4–Şu iki farka bakınca cihanı hayretlere düşürecek kadar büyük bir fark görülür. Tarih bu vakayı yazmak için kelime bulmakta müşkülâta uğrayacaktır.
5–İşte Türk sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci vakayı Çanakkale’de, ikinci vakayı burada görüyoruz.
6–Yalnız süngü ve göğsümüzle kazandığımız bu zafer yeni tekemmül eden vaziyeti harbiyemiz karşısında muvaffakiyeti atiyemizin parlak bir başlangıcıdır.
7- Bugüne Kut Bayramı namını veriyorum. Ordumun her ferdi, her sene bugünü tesit ederken şehitlerimize yasinler, tebarekeler, fatihalar okusunlar. Şühedamız hayatı ulyatta, semevatta kızıl kanlarla pervaz ederken, gazilerimiz de atideki zaferlerimizle nigehban olsunlar.
MİRLİVA HALİL Altıncı Ordu Kumandanı 29.4.1916[2]
Türk tarih romancılığı açısından baktığımızda ise; Kut zaferini İlhan Selçuk’un “Yüzbaşı Selahattin’in Romanı[3]”nda tüm detayları ile tarihi gerçeklere uygun olarak görürüz. Bu roman özellikle Türk Tarihî romancılığında okunması gereken çok önemli eserlerdendir. Arşiv belgeleri yıllar sonra yayınlandığında ve Halil Paşa’nın Hatıralarında Yüzbaşı Selahattin’in her anlattığının belgelerle uyum halinde olduğu görülür. Son yıllarda yayınlanmış İsmail Bilgin’in, “Kut’ül Amare Osmanlı’nın Son Zaferi[4]”nde de Kut Zaferimiz belgeler ışığında romanlaştırılmıştır.
KAYNAKÇA