Quantcast
Bithynia Neresi? – Belgesel Tarih

  • 04 Mart 2022 Cuma
  • +
  • -
  • Fikret ALKAN /

Bu Yazıda - Konu İçi Ara Başlıklar

Loading

Toponomi bilimi, yer adlarının incelendiği bilim dalıdır. Yer adları bilimi, adların köken, anlam, yapı bakımından açıklamak için çalışır[1].

Yer adlarının değişmesinde rol oynayan faktör, tarih boyunca kavimlerin hareketi olmuştur. Halkların hareketleri, birbirlerini etkileyerek yer değiştirmesi, tarihin akışında, kültürlerin etkileşiminde önem taşır. Bu durumu en doğru tanımlayan olgu ise “göç” olmalıdır.Yer değiştiren toplulukların, politik ve kültürel dinamiklerinin yayılımında “göç olgusu”; toplulukların bir diğerini ortadan kaldırması, esir alması veya asimile etmesi ile var olacağı gibi, bazen de yerleşik topluluk kendi içine dış göçlerden aldığı yabancılarla benliğini değiştirmeden yaşayabilir. Bu sonuçları öne atan nedenler ise istila, savaş, doğal afetler olarak sıralanırken, nedenlerin mevcut yerleşimde yaşama imkânlarının yeterli olmaması, yaşama elverişli, standartları yüksek bir yer arayışına geçme talebi olmalıdır[2].

Bu bağlamda, tarihte çağları değiştiren göçlerin bulunduğu gibi Tunç ve Demir Çağlarını ayıran da bir göç hareketi ile kavimlerin yerinden oynamasıdır. Bithynlerin Anadolu’ya gelişleri de bir göç hareketinin sonucudur. Bithynlerin göçüne geçmeden önce, göçleri yaşayan toplulukların içinde bulunduğu dönem hakkında bilgi vermek, daha net sonuçlara ulaşmamızı sağlayacaktır.

M.Ö.2. binin başında arkeolojik veriler yeni keramik çeşitlerini içermektedir. Bu tabakalarda ayrıca bir de kül kalıntılarına rastlanması bir değişimin açık habercisidir[3]. Değişimin Homeros tarafından “Akhaioslar” olarak gösterdiği bir kavmin Yunanistan’a girişiyle tanımlanır.İlk araştırmalar Akhaların kökenini Orta Avrupa’dan gelen İndogermanlar olarak işaret etse de, buluntuların coğrafi bölgeler arasında yapılan karşılaştırmaları (Attika ve Troia seramikleri) söz konusu kökenin Batı Anadolu olabileceğini belirtir[4].

M.Ö.13. yüzyıl sonları ile 12. yüzyılın başlarından itibaren, Anadolu ve çevresinde zayıflayan Hititler ve Ege havzasında bulunan Myken Uygarlıkları, Doğu Akdeniz yerleşimlerinde kaosa neden olmuştur[5]. Troia Savaşı’ndan sonra MÖ 3. binden beri Anadolu kapılarının en önemli kalesi yıkıldığında göç edenler engel tanımaksızın Mısır’a kadar hareket etmişlerdir. Sözünü ettiğimiz göç dalgası yalnız planlı bir askeri bir harekât ile değil, kadın erkek, çoluk çocuk sistemsiz bir göç ile yaşanmıştır[6].İki farklı dalga halinde Mısır kapılarını zorlayan insan yığınları, ancak Mısır firavunları Meneptah ve III. Ramses tarafından yenilgiye uğratılarak durduruldular.

Anadolu’da göç hareketinin yaşandığı yüzyıllarda (MÖ 1200-700) hiçbir yazılı eser gösterilemediğinden Anadolu arkeolojisi için bu dönem “karanlık çağ” olarak adlandırılır. Bu durumda göç dalgalarının izlerini ancak göçten direkt ya da dolaylı olarak etkilenen komşu kültürlerin kaynaklarından öğrenmek durumundayız. Ugarit ve özellikle Mısır kaynakları “deniz kavimleri” olarak adlandırdıkları bu halkları ve savaşları kayıt altına almıştır[7].

Peki bu Thrak kabileleri aslında nerede yaşıyordu, nereden geliyordu, niçin göç ediyordu? Bu sorularımızın cevapları ile başlayalım. Thrakia dediğimiz bölge Karadeniz, Ege ve Marmara ile çevrili Bulgaristan ve Batı Trakya ile İstanbul’un Anadolu yakasını kapsar; batı sınırı kimi araştırmacılar için Axios (Vardar), kimi araştırmacılara için de Stymon (Struma) Nehri olarak ve kuzey sınır da ise Tuna Nehri kabul edilir. Karpat Dağları’na kadar da Thrak izleri görülmektedir[8].Güneydoğu Avrupa’da görülen Tunç Çağı’na ait seramik buluntuların Kuzeybatı Anadolu kökenli olarak tanımlanması, bölgesel olarak iki komşu halkın etkileşimini daha eski çağlarda uzatmaktadır[9].

Thraklara ait 50 kadar kabilenin olduğu ve en ünlü kabilenin de Thyn kabilesi olduğu bilinmektedir. Heradot ise kökenleri mitolojide Orpheus’a dayanan Thrakların, birleşebilmeleri durumunda Hintlerden sonra dünyanın en büyük halkı olarak tanımlar[10].

Dağlık ve tarımsal arazisi az olan Yunanistan bölgesinde yaşayan kavimler, daha iyi yaşam şartları elde edebilmek için göç ettiler[11]. Ege Denizi çevresindeki güçlü Myken Uygarlığının çökmesi de deniz ticareti ile ithal edilen bakır ve kalay alınamayınca tunç yapımı da mümkün olmamıştır. Buna karşılık demir ise ormanlık arazide odun kömürü ocaklarında ergitilerek kolayca üretiliyordu[12].

Bölgede Bithynlerden önce ve kralları Amykos’un yönetiminde yer alan Bebrykosların da, konuştukları dil ile Thrak kökenli olduklarını anlıyoruz. MÖ 10 ve 8. Yüzyıllarda İskit akınlarından kaçan[13] Bithynler, bölgeye yerleşmiş ve bölgeye Bi- ön adını vererek Bithyn “Thin yurdu” veya “Thyn ülkesi” anlamına çevirerek Bithynia adını vermişlerdir[14].

Bithynia, coğrafi bir bölgeye verilen bir isimdir. Adını içinde yaşadığı kavmin adından almıştır. Sınırları, Antik coğrafyacı Strabon’dan alarak tarif edelim :

Bithynia Bölgesi doğuda, Paphlagonialılar ve Mariandynler, Epiktetonlar kuzeyde, Sangarios Irmağı’nındöküldüğü yerden Byzantion ve Khalkhedon Denizi’nin ağzına kadar Pontos Denizi; batıda, Propontis; güneyedoğru Mysia ve Hellespontos Phrygia’sı olarak da adlandırılan Phrygia Epiktetos ile sınırlanmıştır[15].

…Bithynialılarla Phyrigyalılar ve Mysalılar hatta Kyzkos dolaylarındaki Dolionlar ve Mygdonlar ve Troialılar arasındaki sınırı belirlemek zordur ve her kabilenin diğerinden ayrı olduğu gerçeği kabul edilmiştir.[16]

Strabon ve diğer antik kaynaklardan edindiğimiz bilgiye göre, kuzeyde Karadeniz kıyıları doğuda ise Filyos Çayı, (Zonguldak’ın batı kıyılarına kadar uzanır) Paphlogonia, batıda Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakası (Kalkhedon dâhil olmak üzere) güneyde Uludağ ve Orhaneli Çayı ile sınırlandırılmıştır. Skylaks ve Ksenephon’un günümüzde Gemlik olan Kios’u ve Bithynialı tarihçi Arrianos’un da Nikaia’yı (İznik) Mysia içinde göstermesi, erken tarihlerde Bithynia sınırlarının daha küçük bir çizgiyle Filyos Çayı-İzmit hattında kaldığını göstermektedir[17].

Homeros göçmen kavimlerden Phrig ve Mysalılardan bahsederken, Heradot Bithynlerin Stymonia nehri (Bulgaristan’dan geçerek Yunanistan’ın Orfani körfezinde denize dökülür) kıyısında yaşadıklarını[18], Strabon ise Phrig ve Mysalıların arasında kalan bölgede sınırlarının keskin olmadığından söz eder. Ancak bilinen Phrig ve Mysa halkalarından sonra bu topraklara girdikleridir.

Bitynia MÖ 5. yüzyılın ikinci yarısında Doidalsos tarafından kurulmuş, MÖ 297’de ise Zipoites krallığını ilan etmiştir. Yunan medeniyetinin izleriyle kendi adlarını taşıyan Hellen kentleri inşa ettiler[19]. İlk krallar çocuklarının da isimlerini Thrak kökeninden seçtiler.4. Yüzyılın sonlarında Nikomedes bir Grek adıydı ki bu da Yunan kavimleri ile yaşanan iyi ilişkilerin ve etkileşimingöstergesidir[20].MÖ 74’te IV. Nikomedes krallığını veraset yolu ile Roma’ya ve Bithynia MÖ 64’te Roma’nın Bithynia-Pontus Eyaleti oldu[21].

Görülüyor ki Bithynia, her göç hikâyesi gibi, halkların daha rahat şartlarda yaşamlarını sürdürebilmek adına, doğdukları yerleşimleri terk etmek zorunda kalmaları ve yeni yerleşimlerinde getirdikleri kültürel öğelerin yanında, kendi kültürlerini katmalarıyla oluşmuştur. Bunun sonucunda Bursa, İznik ve birçokları gibi günümüze ulaşan güzel kentlerin varlığına sebep olmuşlardır. Yaşadığımız yerleşimde bize kalan izleri ve korumak, yaşatmak ve devamlılığını sağlamak da bizim görevimiz olmalıdır.

  • Fikret ALKAN- Arkeolog

 

 

Kaynaklar:

  • POLATEL, Oğuz; ‘Nikomedia’dan İzmit’e Bir Kent Adının Dönüşümü’, History Studies, Prof. Dr. Enver Konukçu Armağanı, 2012.
  • KOPARAL, Elif; ‘Göç Olgusunun Arkeolojik Materyal İle Tanımlanması: İon Göçleri Örneği’, Mersin Üniversitesi Kilikya Arkeolojisini Araştırma Merkezi KAAM Yayınları: OLBA XII, Mersin 2005, s. 5-6
  • MANSEL, Müfit; ‘Ege Yunan Tarihi’ TTK Yayınları, 1963, Ankara.
  • MEMİŞ, Ekrem; ‘Aka Medeniyetinin Doğuşu, Gelişmesi ve Çöküşü’, Ege Üniversitesi Tarih İncelemeleri Dergisi, 10. Sayı, İzmir,1995.
  • AKURGAL, Ekrem; ‘Anadolu Kültür Tarihi’ Tübitak Yayınları, Ankara 2005.
  • MEMİŞ, Ekrem.; ‘Eskiçağ Türkiye Tarihi ‘Çizgi Kitapevi, Konya 2007.
  • SAYAR, Mustafa H.;‘Trakya-Kavşaktaki Durak’ Arkeoatlas Özel Koleksiyon, 2012/01.
  • ÖZDEMİR, Hakkı Fahri.; ‘Demir Çağı: Başlangıcı ve Başlatanları, Anadolu’ya Etkileri Üzerine’, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 16, Sayı 1, 2007.
  • GÜÇLÜ,Deniz; ‘Antik Bithynia Bölgesinin Tarihsel İçerikli Yazıtlar Kataloğu ve Tarihçesi’, Akdeniz Üniversitesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Antalya 2007, s. 3.
  • STRABON ‘Geographika-Antik Anadolu Caoğrafyası’ XII.4.1 Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul 2012.
  • UMAR Bilge., ‘İlkçağda Türkiye Halkı’, İnkılap Kitapevi, İstanbul 1999.

 

 Dipnotlar

[1] POLATEL, O; ‘Nikomedia’dan İzmit’e Bir Kent Adının Dönüşümü’, History Studies, Prof. Dr. Enver Konukçu Armağanı, 2012 , s.280.

[2] KOPARAL, E; ‘Göç Olgusunun Arkeolojik Materyal İle Tanımlanması: İon Göçleri Örneği’, Mersin Üniversitesi Kilikya Arkeolojisini Araştırma Merkezi KAAM Yayınları: OLBA XII, Mersin 2005, s. 5-6

[3]MANSEL, M; ‘Ege Yunan Tarihi’ TTK Yayınları, 1963, Ankara, s.57

[4] MEMİŞ, E; ‘Aka Medeniyetinin Doğuşu, Gelişmesi ve Çöküşü’, Ege Üniversitesi Tarih İncelemeleri Dergisi, 10. Sayı, İzmir,1995, s. 42-43.

[5] AKURGAL, E; ‘Anadolu Kültür Tarihi’ Tübitak Yayınları, Ankara 2005,  s.191.

[6] MANSEL, M; ‘Ege Yunan Tarihi’ TTK Yayınları, 1963, Ankara, s.83

[7]MEMİŞ, E.; ‘Eskiçağ Türkiye Tarihi ‘Çizgi Kitapevi, Konya 2007, s.145

[8] SAYAR, M. H; ‘Trakya-Kavşaktaki Durak’ Arkeoatlas Özel Koleksiyon, 2012/01 s.167

[9] AKURGAL, E; ‘Anadolu Kültür Tarihi’ Tübitak Yayınları, Ankara 2005,  s.192.

[10] SAYAR, M. H; ‘Trakya-Kavşaktaki Durak’ Arkeoatlas Özel Koleksiyon, 2012/01 s.167

[11] MEMİŞ, E.; ‘Eskiçağ Türkiye Tarihi ‘Çizgi Kitapevi, Konya 2007, s.145.

[12] ÖZDEMİR, H.F.;Demir Çağı: Başlangıcı ve Başlatanları, Anadolu’ya Etkileri Üzerine’, ÇukurovaÜniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 16, Sayı 1, 2007, s.501

[13]GÜÇLÜ,D; ‘Antik Bithynia Bölgesinin Tarihsel İçerikli Yazıtlar Kataloğu ve Tarihçesi’, Akdeniz Üniversitesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Anabilim DalıYüksek Lisans Tezi, Antalya 2007, s. 3.

[14]UMAR B., ‘İlkçağda Türkiye Halkı’, İnkılap Kitapevi, İstanbul 1999, s.167

[15] STRABON ‘Geographika-Antik Anadolu Coğrafyası’ XII.4.1  Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul 2012.

[16] Age. XII.4.4

[17] SEVİN, V; ‘Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası1’ , TTK Yayınları, Ankara 2001, s. 29.

[18]GÜÇLÜ,D; ‘Antik Bithynia Bölgesinin Tarihsel İçerikli Yazıtlar Kataloğu ve Tarihçesi’, Akdeniz Üniversitesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Antalya 2007, s. 3.

[19]SEVİN, V; ‘Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası1’ , TTK Yayınları, Ankara 2001, s. 30-31.

[20]POLATEL, O; ‘Nikomedia’dan İzmit’e Bir Kent Adının Dönüşümü’, History Studies, Prof. Dr. Enver Konukçu Armağanı, 2012 , s.281.

[21]SEVİN, V; ‘Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası1’ , TTK Yayınları, Ankara 2001, s. 31.

Fikret ALKAN

1981 yılında Bursa’da doğdu. Lisans öğretimini Adnan Menderes Üniversitesi Klasik Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü’nde 2005 yılında; yüksek lisansını 2019 yılında Uludağ Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nde tamamladı. 2012 yılından beri Bursa Büyükşehir Belediyesi Müzeler Şube Müdürlüğü’nde arkeolog olarak çalışmayı sürdürmektedir. Mesleki birikimleri ile birçok ulusal ve uluslararası sempozyumda bildirileri bulunan Alkan; yerel dergiler ve yerel basında köşe yazarlığı yaparak yazım hayatını sürdürmektedir. Ayrıca Bursa Büyükşehir Belediyesi Müzelerinde Ar-ge takımı faaliyetleri, kalite birimi ve müze kurulum çalışmalarında ve Kültür Akademisi’nde “Arkeoloji” ile “Şehir Kültürü ve Mimari” derslerinde eğitmen olarak da görev yapmaktadır. Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu, Bursa Kent Konseyi, Arkeologlar Derneği, Türk Kütüphaneciler Derneği, Gönüllü Hareketi Derneği gibi çok sayıda sivil toplum kuruluşunda aktif görev almakta ve proje üretmektedir. Aynı zamanda arkeolojihaber isimli internet sitesi ve sosyal medya hesaplarının bilimsel danışmanlığını yapmaktadır. Eposta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
Fikret Alkan

BU MAKALELER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!

  • YENİ
Tekrarsız Süslemeler

Tekrarsız Süslemeler

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 3 Aralık 2024
Sistematik Hatalar Bahçesi

Sistematik Hatalar Bahçesi

Ekrem Hayri PEKER, 3 Aralık 2024
Merdiven

Merdiven

Haber Merkezi, 21 Kasım 2024
“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

Ekrem Hayri PEKER, 20 Kasım 2024
Türkülerde Felek

Türkülerde Felek

Dr. Halil ATILGAN, 19 Kasım 2024
Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Atilla SAĞIM, 17 Kasım 2024