Bu fotoğrafın arkasında bir tarih gizli: Kim, ne zaman çekti? |
Çanakkale Savaşı’nın bu unutulmaz fotoğrafının öyküsünü biliyor muydunuz? Şubat 2015’te yarbay rütbesiyle ve 19. Tümen Komutanı olarak görev aldığı Gelibolu yarımadasında 24-25 Nisan 1915’te başlayıp 8.5 ay süren kara savaşlarının henüz ilk safhasında 1 Haziran 1915’te albaylığa yükselen, 8 Ağustos’tan savaş sonuna dek, bağlı birlikler bakımından ordu seviyesindeki Anafartalar Grubu’na komuta eden Miralay Mustafa Kemal’i Gelibolu’da siperde gösteren o en bilinen fotoğraftan söz ediyoruz.
19.Tümen Komutanı Albay Mustafa Kemal’in Çanakkale’de çekilmiş fotoğrafları arasında çok özel bir yere sahip olan bu karelerin çekildiği tarih 17 Haziran 1915. Fotoğrafları çeken isim ise 28 Nisan 1915’te Arıburnu’ndaki 16’ncı Kolordu Kurmay Başkanlığı Birinci Şube Müdürlüğü’ne tayin olmuş, 15 Ağustos’ta 1’inci Kolordu Kurmay Başkanı sıfatıyla Kumkale civarındaki Asya Grubunda görevlendirilmiş olan Binbaşı Haydar Mehmet (Alganer).
Binbaşı Haydar Mehmet Alganer, günü gününe tuttuğu notlar, çok detaylı saha tanımlamaları, görev yaptığı alanlarda çektiği fotoğraflarla adeta tarihe ışık tutuyor. Süvari Kurmay Albay rütbesiyle emekliye ayrılan ve 10 Mayıs 1966’da vefat eden Haydar Mehmet Alganer’in varislerinden Bülent Alganer, İrfan Alganer, Saadet Eri Kayalı ile Faruk Orhon tarafından Çanakkale Deniz Müzesi Komutanlığı’na bağışlanan ve ilk baskısı 2009’da “Çanakkale Kara Savaşları Günlüğü” adıyla yayınlanan hatıratı, hem Anadolu yakasında ve hem de Gelibolu yarımadasında çetin savaşların geçtiği alanlara ilişkin detaylı bilgiler veriyor.
Binbaşı Haydar Mehmet, bu fotoğrafların çekildiği güne ilişkin günlüğüne şu notları yazmıştı:[1]
“Mustafa Kemal Bey’in karargahına vardık. Saat 12.00 civarıydı. Kemal Bey’in çadırına girdim. Ooo, diyerek iki eski arkadaş samimiyetiyle sarıldık. Albay olmuş ve Altın Liyakat ve Gümüş Imtiyaz Harp Madalyaları almış. Gerçekten bu Arıburnu Savaşında da bulunmuş, yararlılık göstermiş. Oturduk, geçmişin ufak bir tarihçesini yaparak, gerçekten övünülecek olaylar hakkında görüştük. Kurmay İzzettin de oradaydı. Arıburnu Muharebelerini nasıl idare ettiğini anlattı. Başlangıçta sahilden savunulmamış. Hatta düşmanın asıl nereye ve ne kadar kuvvetle çıktığı bile kesin olarak bilinemiyormuş. Sonunda Bigalı’da ihtiyatta iken bir haber üzerine Arıburnu’na yürümüş ve yolda düşmana rastlayınca şiddetli bir taarruz başlatmış. Sonunda düşman geri püskürtülmüş ve yapılan savaş sonunda düşman bu duruma gelmiş. Anlaşılıyor ki o savaşlar olmasaymış Kocaçimen elden gidecekmiş ki düşmanın asıl hedefi de orası. Çadır tamamen düzenli. Burada bir köpek, bir kuzu var. Yemek yedik. Saat 16.00 civarı siperleri birlikte dolaşmaya çıktık. Yanımızda bir yaveri ve iki de yaya süvari askeri var. Sağ taraftan başladık. Karşıda benim gideceğim birlik olan (Kemikliler) ve Mahmuzsırtı görünüyor. Geniş bir ova, ufak ufak da tepeler… Mahmuzsırtı’nda düşman var. Siperlere girdik. Hepsi boyumuz kadar. Pek güzel korunaklı yollar var. Bazı mazgallardan asker gözetleme yapıyor. Tabii bir iki kelime gönül okşayıcı söz söyleniyor.
Korunaklı yoldan siperlere girdik. Öyle karışık yollar ki yalnız başına içinden çıkmak mümkün değil. Adeta insana yer altında başka bir dünya hissi veriyor. Mermiler tepemizden kestane fişeği gibi patlayarak geçiyor.İki taraf topçusu bir aralık kızıştı. Askerlerin bazısı gözetlemede, geri kalanları istirahatta yatmış uyuyor. Birkaç kişi bir arada konuşuyor ve bir diğeri namaz kılıyor. Diğerleri Kur’an-ı Kerim okuyorlar. Bir alem ki hem savaş, hem sükunet, hem heyecan, hem dünya, hem ahiret… İki fotoğraf çektim. Bazen mazgallardan bakıyoruz. Bazı yerde düşmanın siperleri altı adım bazı yerler ise 20 adım kadar uzakta. Düşmanın epeyce gözetleme yeri olduğu görünüyor. Bizde de var. Bazen düşman siperlerinde hafriyat yapılıyor. Düşman, bizim taraftan daha fazla ateş ediyor. Bazı yerlerde, gözetlemeden çekilir çekilmez oradan merminin geçtiği görülüyordu.”
ALMAN SUBAYLARIN YAKIŞIKSIZ TAVIRLARINA TEPKİ
Çanakkale’de 4 Mayıs – 16 Ekim 1915 tarihleri arasında 5.5 ay kalan ve binbaşı rütbesiyle hem Anadolu yakasında ve hem de Gelibolu’da görev yapan Haydar Mehmet Alganer’in anılarında (o dönemde hemen her birlikte sıklıkla rastlanan) kimi Alman subayların Türk astlarına yakışıksız tavırlarından örnekler de var. Alganer’in çok sinirlendiği ancak ordu geleneği gereği mecburen sineye çektiği için zaman zaman pişmanlık duyduğu olaylar, günlüğüne öfkeyle yansıyor. Hatta o kadar ki, Anafartalar Grubu kurulana kadar bölgede görev yapan ve görevi savsakladığı için eleştirdiği Anafartalar Müfreze Komutanı Yarbay Wilmer’den “alçak herif” diye söz ediyor.
HAYDAR MEHMET ALGANER’İN BİYOGRAFİSİ
Haydar Mehmet Alganer, 2 Nisan 1880 tarihinde istanbul’da doğmuştur. Annesi, Sultan Abdülaziz’in Fransızca terciimanı ve edebiyatçı Tahir Ömerzade Halis Efendi’nin kızı Saadet Hanım; babası Bursa Işıklar Askeri Lisesi’nin kurucusu Cihangirli Mehmet Reşit Paşa’dır.
Bursa Işıklar Askeri Lisesi’nde askerlik yaşamına ilk adımını atan ve 1316-5 sicii numarasıyla 1898 yılında Teğmen olarak göreve başlayan Alganer, aynı zamanda Atatürk’ün de okul arkadaşıdır.
DİPNOTLAR:
[1] Haydar Mehmet Alganer, “Çanakkale Kara Savaşları Günlüğü”; Türkçe Sadeleştirme: Erdoğan Öztürk, Zehra Gülbudak; Yeniden Düzenleyen: Uzm. Şeyda Büyükcan Sayılır; Baskı: Deniz Basımevi Müdürlüğü, 2. Baskı, Mayıs 2010, sayfa 61-62 vd.
***