Bursa Valisi Albay İsmail Hakkı Bey’in Bir Teftişi ve Hazırladığı Rapor (18 ağustos 1917) |
Günümüzden doksan dokuz yıl önceki Bursa valisinin Yenişehir hakkında hazırladığı son derece önemli bir raporu dikkatinize sunmak ve biraz da yorumlamak istiyorum. Osmanlı arşivinde kayıtlı olan bu teftiş belgesi tarihin bir dönemine, birinci dereceden yetkili bir idarecinin gözlemleri ile ışık tutacaktır.
1.Dünya Savaşının zorlu, sıkıntılı yıllarına rastlayan bir dönemde dönemin Bursa Valisi olan İsmail Hakkı Bey, Yenişehir, Bilecik ve Söğüt’ü gezmiş ve bu gezinin sonucunda bir rapor hazırlamıştır. Vali Bey ve beraberindeki heyetin amacı buraların bilhassa zirai durumlarını yerinde görmek; böylelikle ziraatten elde edilecek aşar vergisinin miktarı ve toplanması konusunda malumat toplamaktır.
Çünkü yıllardır süren savaşın getirdiği getirdiği iâşe sıkıntıları had safhaya ulaşmıştır. Dolayısıyla vali mahsulün durumunu bizzat yerinde incelemek ve alınabilecek vergiyi doğru tahmin etmek istemektedir.
Vali Bey’in teftiş gezisi 1917 yılının Ağustos ayında gerçekleştirilmiştir. Teftişe ilişkin gözlemleri içeren resmi raporun Dahiliye Nezaretine (İç işleri bakanlığına) gönderiliş tarihi ise 18 Ağustos 1917’dir (Hicri 29 Şevval 1335 tarihli).
Raporun içeriğine geçmeden önce önemi hakkında özetle şunları ifade edebilim:
1917 yılında Yenişehir’de ziraatin durumunu, çiftçinin halini bizzat yerinde inceleyen yetkili bir heyetin gözlemleri herhalde çok değerlidir. Bu rapor, Yenişehir’in o dönemki tarımsal durumunu gözler önüne seren yegâne belgedir. O bakımdan dikkatle incelenmesinde fayda vardır.
Rapor (Vali Bey’in ağzından) şöyle başlıyor:
Ahiren(son zamanlarda) teftiş eylediğim Yenişehir, Bilecik ve Söğüd Kazalarının ahvâl-i ziraiye ve iâşelerini (ziraat durumlarını) hakkında istihsâl olunan(elde edilen) malumat ve mütalaaat ber-vech-i âti (aşağıda) arz olunur.
Bu başlangıç cümlesini takiben Yenişehir’in durumu ifade ediliyor.
Buna göre, o yıl(1917), Yenişehir Ovası şiddetli bir kuraklıkla sarsılmıştır. Ova köylerindeki ekim-dikim işleri bu kuraklıktan fena etkilenmiştir. Ovada ziraatle uğraşan çiftçilerin %20 ile %50 arasında zarar ettiğini bizzat vali bey ifade etmiştir. Yani bir önceki yıla göre üretim yarı yarıya azalmıştır.
Yüksek yerlerde dağlık kısımda bulunan köylerin durumuna gelince; buralardaki ziraatin ovadaki ziraat kadar kötü etkilenmediği görülmektedir. Raporda Vali Bey, ova dışında kalan bu tür yerlerde mahsulün bire altı vereceğini bir tahmin ve beklenti olarak ifade etmiştir. Ekili arazi miktarı buralarda geçen yıla oranla daha fazla imiş.
Rapordaki en ilginç kısımlardan biri de kişi başına ortalama yıllık ne kadar zahire bırakılacağın ve artı ürününün nasıl değerlendirileceğine ilişkin bölümdür. I. Dünya Savaşının ağır yükü altına girmiş olan devletimizin ve insanımızın nasıl kıt kanaat geçindiğini gösteren ibretlik ifadelere yer verilmiştir. Yenişehir’de o dönemde insanlar adeta yarı aç- yarı tok bir yaşam sürmektedir.
Bu konuyu şöyle açıklamış:
Kişi başına günlük yüz dirhem üzerinden bir ihtiyaç miktarı belirlenecek ve belirlenen bu günlük harcama doğrultusunda yıllık ihtiyaç miktarı ortaya çıkarılacaktır. Bu belirlemeden arta kalan zahirenin tamamına aşar vergisi olarak devlet tarafından el konulacaktır. Böylece devlet, Yenişehir’den elde edeceği yarım milyon zahireyi memleketin diğer yerlerine ulaştırmış olacaktır.
Yani Yenişehir, o zor savaş zamanında hem kendini geçindirmekte; hem de ödediği ağır aşar vergisi ile memleketin diğer yerlerine yardım etmiş olmaktadır.
İlgili bu yerler hakkındaki gözlemlerine devam eden Vali Bey, Yenişehir Kasabasında karşılaştığı en önemli sorunların başında içme ve kullanma suyu meselesinin geldiğini belirtmiştir. Nispeten sıcak ve kurak geçen bir yaz mevsiminin getirdiği bir sonuçtur bu aslında.
Bu konuda gereken tetkikleri yaptırdığını ifade eden vali, kasabanın bir-iki saat yakınlarında bulunan su kaynaklarının tespit edildiğini ve bunun için gerekli olan çalışmaların derhal başlayacağını ifade etmiştir. Yapılacak çalışmalar konusunda belediyeye ve ilgili kurumlara gerekli talimatlar verilmiştir.
Tabii, bahsedilen bu sorunların gerçekten ne ölçüde çözüldüğünü bilemiyoruz!
Raporunun sonlarına doğru, gezip gördüğü bütün bu yerlerde kadın-erkek cümle halkın hummalı bir şekilde hasat ve harman işleriyle uğraştığı belirtilmiştir. Bölgede büyük bir emniyet ve asayişin hüküm sürdüğü, bunun bir göstergesi olarak, halkın umumiyetle geceleri açık havada, tarlalarının yanı başlarında geçirdiklerine dikkat çekilmiştir.
Anlaşılıyor ki, dönemin Bursa Valisi, idaresi altındaki bölgelerin her ne kadar ekonomik sıkıntı içerisinde olsa dahi, en azından emniyetli bir yer olduğunu vurgulamakla başarılı bir idareci olduğunu vurgulama gereğini duymuştur.
Vali İsmail Hakkı Bey, Yenişehir ve köylerinin zirai durumu hakkında bilgileri verdikten sonra gezdiği diğer yerler olan Bilecik ve Söğüt hakkındaki bilgilere geçmektedir. Konumuzu doğrudan ilgilendirmediği için rapordaki bu bölümleri atladık.
Son olarak, vali hakkında kısa bir biyografik notla noktalayalım yazımızı:
İsmail Hakkı Bey, 1872’de doğmuştur. Harp Okulu mezunudur. İttihat ve Terakki Cemiyetinin önemli bir mensubudur. Devlet kademelerinde çeşitli askeri ve idari görevlerde bulunmuş, 1918’de Bursa Valisi iken vefat etmiştir.
İsmail Hakkı Bey, I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşında önemli görevlerde bulunmuş olan Cafer Tayyar Paşa’nın ağabeyidir aynı zamanda.