Masalların:
“Deve tellal iken,
Pire berber iken,
Ben anamın beşiğini
Tıngır-mıngır sallar iken…
Az gittik, Uz gittik.
Altı ay yol gittik,
Dönüp, arkamıza baktık.
Bir arpa boyu yol gitmişiz”…
diye başladığı yıllardı. O yıllarda her şeyin çabucak masala döneceğini bilemezdik.
Bu kitabı eline alanların da çocuklarıyla zamanı paylaştıklarını umarım. Henüz zaman geçmeden güzellikleri çocuklarınızla paylaşın. Bursa’nın ve ilçelerinin tarihi ve doğal güzelliklerini gezin.
Fransız yazar Roland Barthes: “Şehir bir yazıdır, okur onu istediği gibi okur.” diye yazmış. Ben böyle okudum, umarım farklı okuyanlar da çıkar, okuduklarını yazıya dökerler.
***
Bursa’nın daha eski dönemleri için çok şey yazıldı ama altmış-seksen yılları arasındaki kayıplar pek gündeme gelmedi.
Bursa’da Bir Gezinti’yi yazmaya başladığımda yazının bu kadar uzayacağını, bir kitapçığa dönüşebileceğini hiç düşünmemiştim. Yazı kendini kitapçığa dönüştürdü.
2014 yılında kaybettiğimiz ünlü edebiyatçı Marquez anılarını dile getirdiği Anlatmak İçin Yaşamak adlı kitabında “Hayat, insanın yaşadığı değildir; aslolan, hatırladığı ve anlatmak için nasıl hatırladığıdır” demiştir.
Size gençlik yıllarımın Bursa’sını anlatmak istedim.
Ortaokul ikinci sınıfta Türkçe dersimize Bursa’dan İnegöl Ortaokulu’na tayin olmuş Beyhan öğretmen giriyordu. Yıllar soyadını unutturdu. 35-40 yaşlarında olan Beyhan Hanım Bursalıydı. Sınıfta ders anlatırken, birden bize bir anısını anlattı;
“Bir gün yaşlı bir adam, bakalım gerçek Bursalı mısın? Diye beni imtihan etti” demişti. Şu soruları sormuş:
-Altı şadırvan, üstü cami?
-Altı şadırvan, üstü minare?
Bu yerleri rahmetli babam bana gezdirmişti bu yüzden soruları cevapladım.
Ama:
-Altı dam, üstü hamam sorusunun cevabını unutmuştum (o da sonuncuyu bilememiş, bize öyle anlattı)
Sayın Yavuz Bubik, kitabında bir bilmece daha olduğunu yazmış.
-Deve yükü ağırlığındaki Kur’an nerededir?
Hocamız deve yükü ağırlığındaki Kur’an’ı anlatmamıştı, ben de bilmiyordum, yıllar sonra öğrendim.
Yaşımız büyürken, yıllar geçerken Bursa da değişti ve eski kimliğini yitirdi.
Yazdıklarım önce birkaç sayfaydı. Anılar geldi sayfalara yerleşti. 1960-1980 yılları arasındaki değişimi yazdım. Neden bu yıllar derseniz bu yıllarda Bursa kimliğini korudu. Gelenleri içine aldı. Ama seksen sonrası gelen göç içinde boğulup gitti, sadece boğulmadı, kimliğini de kaybetti. Metropol da olamadı. Sadece nüfusu fazla olan bir şehir oldu. Şehri yönetenlerde bunun farkında olduğu için ha bire kimlik arıyorlar; Felsefe şehri Bursa gibi. En ironik olanı bir zamanlar şehir girişine asılı olan Kalite şehri Bursa ibaresiydi. Kimliğini kaybedince kişiliğini de kaybedersin…