Gabriel Garcia Marquez: “Hayat, insanın yaşadığı
değildir; asıl olan hatırladığı ve
anlatmak için nasıl hatırladığıdır”.
Ekrem Hayri Peker’in kaleminden:
“Hatırladıklarımla ve yerel basın 1960-1980 yılları arasındaki Bursa’yı yazmaya başladım. Kentleri anlatan çok sayıda kitap belediyeler tarafından basılıyor. Bu kitaplarda kent sakinlerinin nasıl eğlendiklerine hiç değinilmiyor.
Oysa kentlerde yaşayanlar sadece yiyip içmiyor, aynı zamanda eğleniyorlardı. Eğlence mekânları kahvehaneler, sinema, çadır tiyatrosu, meyhaneler, şaraphaneler, pavyonlar, bayram yerleri, panayırlar, idamlıkların asılması, futbol maçları, deve güreşleri, güreşler; tiyatro ve konserlerdi.
Bursa’da Osmanlı döneminde müzikli kahveler açıldı. Cumhuriyet döneminde çay bahçeleri aynı zamanda sanatçıların gelip program yaptığı yerlerdi. Bir nevi açık hava gazinolarıydı. Bu çay bahçelerinin çoğu zamana yenildi ve anılarda kaldı.
Kültürpark ve Çekirge çay bahçelerine geniş bir yer verdim. Kahveler üzerine yazılan şiirlere de yer verdim.
Kahvelerin dönüm noktası 30 Temmuz 1969 tarihinde özel sektörün ürettiği biraların alkol seviyesi düşük diye kahvelerde ve çay bahçelerinde satışının serbest bırakılması oldu. Bu durum öncelikle şaraphane ve birahaneleri olumsuz etkiledi. Şaraphanelerin kapanma sürecini hızlandırdı. Tabi ki TEKEL’in ürettiği bira alkollü olmaya devam etti.
14 Haziran 1984 tarihinde iktidardaki ANAP tarafından verilen kanun önergesi kabul edili ve bira tekrar alkollü içki sınıfına sokuldu.
Bu çalışmamda sadece Bursa merkezindeki kahveleri ve çay bahçelerinin yanı sıra yaşadığım ve gezdiğim Gemlik, İnegöl, Kumyaka, Mudanya, Mustafakemalpaşa, Yenişehir ve Zeytinbağı (Trilye) kahve ve çay bahçelerini de yazmaya çalıştım.
Bu çalışmamın Bursa konusunda araştırma yapanlara kaynak olmasını dilerim.”