Quantcast
Çağdaş Tarihî Bir Takvim Işığında Bursa’nın Fetih Târihine Katkı – Belgesel Tarih

Hakan YILMAZ
Hakan  YILMAZ
hakanyilmaz.iletisim@gmail.com
Çağdaş Tarihî Bir Takvim Işığında Bursa’nın Fetih Târihine Katkı
  • 13 Nisan 2025 Pazar
  • +
  • -
  • Hakan YILMAZ /

Osmanlılar’ın büyük şehir fetihlerinin ilkini teşkil eden Bursa’nın ele geçiriliş târihi* Osmanlı Devleti’nin kuruluş devrinden sonraki asırlarda kaleme alınmış geç kaynaklarda birbirleriyle çelişecek şekilde 1310-1365 zaman aralığına yerleştirilmiştir. Osmanlı târih kaynakları gibi Bizans takvim ve kroniklerinde de aşırı derecede farklılık ve çeşitlilik gösteren bu tutarsız târihler silsilesi, yalnız XV. yüzyıl Osmanlı müverrihlerinden Karamânî Mehmed Paşa, ‘Âşık Paşa-zâde ve onu izleyen Oruç Beg-Hamzavî/Anonim kaynak grubunda “726” (m. 1326) yılı olarak gösterilmiştir ki, ilk bakışta sanki bir esâsa dayanıyormuş izlenimi uyandıran bu târihin adı geçen kaynaklarda ortaklaşa tekrarlanmasının sebebi, aslında hepsinin tahrife uğramış ortak tek bir Takvim metnine dayanıyor olmalarından başka bir şey değildir. Buna rağmen XVI. yüzyıldan itibâren literatüre kalıcı bir şekilde yerleşen bu târihin, bu yerli kaynaklarla az-çok ilişki içinde oldukları öteden beri bilinen XVII.-XVIII. yüzyıllara ait birkaç Bizans Takvimi’nde de onları tâkiben tekrar edilmesi; özellikle ‘Âşık Paşa-zâde’nin kroniğinin daha sonraki zamanlarda artan şöhreti ve içindeki bilgilerin salt doğru birer veri gibi kabul edilmesinin de etkisiyle, erken modern târih yazarlarını bir yanılgı sonucu 726/1326 târihinin diğerlerinden daha doğru ve gerçekçi olduğu kanaatine sevketmiştir.

Seyyid Kāsım el-Bağdâdî’yi 724/1324’te, İbn Battuta’yı ise ondan sekiz yıl sonra (732/1332’de) Bursa’da ağırlayan Osmanlı Devleti’nin ikinci hükümdârı Orhan Gâzî. Musavver Silsile-nâme’-i Âl-i ‘Osmân, İÜ Ktp. TY, nr.: 9365, vr. 2a.

Biz bundan yedi yıl kadar önce neşrettiğimiz kısa bir makalede, ilk kez çağdaş bir Seyāḥat-nāme’de yer alan özgün kayıtlar, onu te’yid eden Osman Gâzî hayatta iken düzenlenmiş 723/1323 târihli çağdaş bir vakfiye ve ayrıca yine Sultan Orhan adına kaleme alınmış kayıp bir kronikten aktarılan ortak verilere dayanarak şehrin fethinin kesin olarak 1322 yılı Nisan ayı başlarında gerçekleştiğini göstermiş ve o âna kadar peşin sathî bir hükümle doğru kabul edilen “1326” târihinin asılsızlığını bu çağdaş veriler ışığında yeterince ispat etmiştik[1]. Bu makâleden birkaç yıl sonra Bursa Günlüğü’nde yayınladığımız daha geniş bir makalede[2] ise bu çağdaş verileri daha da genişleterek, Bursa’nın çevre kazâlarının fethinin ise 723-724/1323-1324 yılları arasında tamamlandığını, bâzı eski takvim kayıtları ve çağdaş nümizmatik kanıtlar ışığında ayrıntılı olarak göstermiştik.

Hacı Kāsım el-Bağdâdî Seyâhat-nâme’sinin 750/1350’de oğlu Şeyh Haydar tarafından yazılan orijinal nüshası ve XVII. yy.’da istinsah edilen Rulo nüshasında, Bursa’nın fethinin 722/1322’de gerçekleştiğini bire-bir aynı ifâdelerle açıklayan satırlar. Seyâhat-nâme, Orijinal nüsha, vr. 26b, st. 10-15; Rulo nüsha, st. 146-148.

Bu çağdaş materyaller arasında özellikle Orhan Gâzî’yi fetihten “iki yıl sonra” ziyâret ettiğini açıkça belirten Seyyid Kāsım el-Bağdâdî’nin 1324 yılı Haziran ayına âit izlenimleri o zaman kimi tarih yazarlarının epeyce dikkatini çekmiş; içindeki bilgilerin doğruluğuna ilişkin herhangi bir muhâlif görüşe yer verilmeksizin, fethin kronolojisi hakkında isâbetli ya da isâbetsiz birtakım hipotezler bile inşâ edilmiştir.

Bursa’nın Fethi’nin 1322’de Gerçekleştiğini Kanıtlayan Çağdaş Kanıt ve Materyallere Kısa Bir Bakış

Yukarıda saydığımız Osmanlı kaynaklarında verilen birbirinden farklı ve çelişkili târihler bir yana, aynı eserin farklı nüshalarında bile Bursa’nın fetih târihi istinsah hatâları nedeniyle çok farklı noktalara çekilmiş, bu ise zâten karmaşık olan târih meselesini daha da çözümsüz bir hâle getirmiştir. Bununla birlikte umum Osmanlı müverrihleri arasında aslî kaynaklara bütünüyle vâkıf oluşu ve tenkidî yazım metodu ile dikkati çeken Mehmed Neşrî, Kitāb-ı Cihān-nümā’sında yukarıdaki kaynaklarda verilen tarihlerin hepsini asılsız kabul ederek, Bursa’nın fetih târihi hakkında çok net ve kesin bir ifâdeyle: “Bu fetḥüñ tārīḫi hicretüñ yedi yüz yigirmi ikisinde vāḳıʿ oldı, Burūsa’nuñ fetḥi bu tārīḫden olduġına hīç nizāʿ yoḳdur.” bilgisini vermiştir[3]. Neşrî’nin verdiği bu 722/1322 tarihi, Osmanlı literatüründe Bursa’nın gerçek fetih tarihine yönelik kesin te’yidle verilmiş yegâne târih oluşuyla dikkati çekmektedir.

Babası Osman Gâzî’nin emriyle Bursa’yı kuşatıp 1322 yılı Nisan ayında fetheden Orhan Gâzî kuşatma sırasında dış kale surları önünde. Venice Biblioteca Nazionale Marciana, Cod. Or.: 57, fol. 232r.

Neşrî’nin Bursa’nın Fethi hakkında özellikle 722/1322 târihini kesin ifâdelerle te’yid etmesi; onun târih kaynaklardaki bu kronoloji karmaşasını peşinen fark edip, konuya ilişkin çağdaş kaynaklar üzerinde kapsamlı bir araştırma yaptığını, bu kaynaklar içinde bu târihi kesin olarak netleştiren özgün verilere ulaştığını kuşkuya imkân bırakmayacak bir biçimde anlamamızı sağlar.

Nitekim daha önce Seyāḥat-nāme’sinin Orhan Gâzî ile ilgili kısmını, ilkin XVII. yüzyılda istinsah edilmiş rulo kopyasına, ardından 750/1350’de kaleme alınmış orijinal yazma nüshasına dayanarak iki defa neşrettiğimiz, Sultan Orhan’ı 724/1324 yılı yazında Bursa Sarayı’nda ziyâret eden çağdaş İslâm sûfîsi Seyyid Kāsım el-Bağdâdî’nin[4] Bursa’nın fethiyle ilgili kaydı, Neşrî’nin verdiği bu târihi doğrulayan aslî kaynaklardan birinin mâhiyet ve niteliğini çözümlememizi sağlayan önemli bir tespit olmuştur. Batı Anadolu Türkmen beyleri arasında yalnız Orhan Gâzî’yi ziyâret edişi ile dikkati çeken Bağdâdî, Seyāḥat-nāme’sinde Beg-Sarayı’na geldiği sırada henüz birkaç ay önce vefât etmiş olan Sultan Osmân Gâzî’den المرحوم المغفور “el-merḥūmü’l-maġfūr” ifadesiyle söz ettikten sonra, oğlu Orhan’ın yanına geldiği sırada Bursa’nın Fethi’nin üzerinden iki yıl geçmiş olduğunu sarâhatle belirterek, Neşrî’nin verdiği târihin doğruluğunu şu açık ifâdeleriyle ortaya koymuştur:

وتوجهت مع أصحابى إلى نحو البورصا عند خليفة العالم وسلطان الإسلام اورخان خان الغازى بن السلطان المرحوم المغفور السلطان عثمان خان الغازى ، بعد فتح البورصا وأخذها من يد الكفار بسنتين .

“Aṣḥābım (yoldaşlarım)la birlikte Būrṣā tarafına, merḥūmü’l-maġfūr es-Sulṭān Ġāzī Sulṭān ʿOs̱mān Ḫān’ın oğlu, Ḫalīfetü’l-ʿālem (Yeryüzünün Halîfesi), Sulṭānü’l-İslām (İslâm Sultânı) Ġāzī Sulṭān Orḫān Ḫān’ın katına doğru yöneldim. Būrṣā fetḥi sonrasıydı, orayı kāfirlerin elinden alalı iki yıl olmuştu.”[5]

Kudâme bin Ca‘fer’in Kitâbu’l-Harâc adlı eserinin yegâne nüshasının unvan yaprağına Sultan Orhan’ın son yıllarında düzenlenmiş çağdaş bir Takvim’den aktarılan, aralarında Bursa’nın 722/1322’de fethedildiği bilgisinin de yer aldığı ilk Osmanlı fetihlerine ilişkin kronolojik kayıtlar. Kitâbu’l-Harâc ve Sınâ‘ati’l-Kitâbe, Köprülü Ktp., Fâzıl Ahmed Paşa, nr.: 1076, vr. 1a.


Bursa’nın 722/1322’de fethedildiğini gösteren bu çağdaş kayıt, Osman Gâzî’nin gelini Asparuça Hâtûn’a bağışladığı bazı yerler hakkında Ramazân 723/Eylül 1323 tarihinde düzenlenen çağdaş vakfiyedeki bir başka kayıt tarafından da açıkça te’yid edilir. Bu vakfiyede henüz hayatta olan Osman Gâzî’nin, gelini Asparuça’ya bâzı köylerle birlikte: والمزرعة المدعوة الچفتلكى بالقلى الكائنة بقضاء بروسه : “Burūsa ḳażāsına kāʾin (yerleşik) bulunan ‘Balıḳlı-çiftlük’ adlı mezraʿa”yı da vakfettiği sarâhatle belirtilmiş[6] ve Bursa’nın 723/1323 yılından daha önceki bir târihte Osmanlı hâkimiyetine girdiği çağdaş bir belgenin diliyle de tescil edilmiştir. Ayrıca 763/1362’de vebâdan ölen Orhan adına yazılmış Menāḳıb-ı Orḫānī isimli kayıp monografiden bize aktarılan özgün bir satırda ise onun kırk bir yıl boyunca Beg-Sarayı’nda oturduğuna işâret edilerek: “Tamām ḳırḳ bir yıl dergāhında kös-i salṭanat dögüldi.” denilmiştir ki[7] bu “ḳırḳ bir yıl” onun ölüm târihi olan 763/1362’den çıkarıldığında yine Bursa’nın fetih yılı olan 722/1322 târihini bize vermektedir. Bunlara ilâveten Süleymâniye Kütüphânesi’nde kayıtlı bir Cülûs listesinde Orhan’ın Bursa’da tahta cülûsu 722/1322 olarak gösterildiği gibi[8]; XVII. yüzyıla ait minyatürlü bir Silsile-nâme’de de -kuşkusuz bu çağdaş özgün verileri tâkiben- Orhan’ın Bursa’yı fetih zamânı yine: “Baʿde-hū şehr-i Bursā’yı fetḥ eyledi, bu tārīḫde: 722.” şeklinde zikredilmiştir[9].

Orhan Gâzî’nin ölümünden birkaç yıl önce düzenlenen Târihî Takvîm’in 1004/1596’da III. Mehmed’e sunulmuş geç revizyonunda, Bursa’nın 722/1322’de Osman Gâzî tarafından fethedildiği bilgisinin tekrar edildiği giriş metni. Menâkıb-ı Tevârîh-i Âl-i ‘Osmân, Ankara Millî Ktp. Yz. A.2053/8, vr. 88b.
İbn Battuta Seyâhat-nâme’sinin Paris’teki nüshalarından birinde, ünlü seyyahın Bursa’yı henüz sağ iken Sultan Orhan’ın babası Osman’ın fethettiğini, İznik’i ise uzun yıllar kuşattığı hâlde fethini göremeden vefât ettiğini açıkça dile getirdiği bölümün ilk satırları. Bibliothèque Nationale, Supp. Arabe, nr.: 909, vr. 87a, st. 18-21.

Hacı Kāsım Bağdâdî’nin özgün satırlarını doğrulayan bu konudaki en önemli çağdaş kanıtlardan biri de ondan sadece sekiz yıl sonra Bursa’ya gelmiş olan çağdaşı İbn Battuta’nın Seyāḥat-nāmesine düşürdüğü bir nottan ibârettir. Bir görgü şâhidi olan İbn Battuta, Bursa şehrinin, 723/1323’te hayatta olduğunu yukarıdaki Asparuça Hâtûn Vakfiyesi’nden, 724/1324 başlarında öldüğünü ise bu târihte düzenlenen Mekece Vakfiyesi’nden öğrendiğimiz Osman Gâzî tarafından, bu zaman aralığından daha önceki bir târihte fethedildiğini açıkça dile getirerek şöyle demiştir:

ووالده الذي استفتح مدينة برصا من أيدي الروم وقبره بمسجدها وكان مسجدها كنيسة للنصارى . ويذكر أنه حاصر مدينة يزنيك نحو عشرين سنة ومات قبل فتحها ، فحاصرها ولده هذا الذي هو ذكرناه اثني عشرة سنة وافتحها …

“Onun (Orḫān’ın) babası Rūm’un elinden Burṣā şehrini fetḥetmiş. Ḳabri oradaki bir mesciddedir. Oranın mescidi önceleri hıristiyanların kilisesi imiş. Söylendiğine göre; o Yeznīk (İznik) şehrini de yirmi sene kadar kuşatmış, ancak fetḥini göremeden ölmüş; ẕikrettiğimiz bu oğlu (Orḫān) on iki sene daha kuşattıktan sonra nihâyet onu fetḥ etmiş.”[10]

Bursa’yı ölümünden iki yıl önce fetheden Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gâzî’nin bir tasviri. Musavver Silsile-nâme’-i Âl-i ‘Osmân, İÜ Ktp. TY, nr.: 9365, vr. 9a.

Ünlü seyyah burada Osman Gâzî’nin 723-724 yılları arasına târihlenen ölümünden daha önce, bizzat onun tarafından alındığını söyleyip, yalnız İznik’in fethini oğlu Orhan’a mâletmekle, Bağdâdî’nin şehrin 722/1322’de fethedildiği yönünde verdiği bilgiyi doğrulamıştır. Dolayısıyla kroniklere tek bir kaynak grubunun tekrârı sonucu giren ve bu târihin iyice yerleşmesi sonrası onların etkisinde kalmış bâzı geç dönem Bizans kroniklerinde de yinelenen, ancak bugüne kadar çağdaş hiçbir materyalle te’yid edilemeyen “1326” târihinin tam aksine, çağdaş/özgün belge ve kaynakların tümü Bursa’nın 722/1322 yılı içinde fethedildiği noktasında birleşmektedir.

Bursa’nın merkez kazâsının Osman Gâzî hayatta iken 723/1323’ten daha önce fethedildiğini Bağdâdî Seyâhat-nâme’sine eşdeğer şekilde kanıtlayan Ramazân 723/Eylül 1323 târihli Asparuça Hâtûn Vakfiyesi metni. Bursa Şer‘iyye Sicilleri, Ankara Millî Ktp, nr.: 4121, vr. 83b.

XIV. Yüzyıla Âit Çağdaş Bir Osmanlı Takviminde Bursa’nın Fetih Târihi

Bursa’nın tek bir “fetih târihi” olduğu ve aynı yılı tekrarlayan birbirinden bağımsız çağdaş kaynakların yanılmak gibi bir ihtimâli söz konusu olmadığı için, daha önce 722/1322 yılı etrâfında birleştiğini gösterdiğimiz çağdaş kaynaklara -bekleneceği üzere- zaman ilerledikçe daha da yenileri eklenmekte; bizzat şehrin fâtihi Orhan asrına dek uzanan resmî belge niteliğindeki Târihî Takvîm’lere indiğini tespit ettiğimiz çok eski kayıtlarda da aynı târihin yer alması, Bursa’nın fethinin kesin olarak 722/1322’de gerçekleştiğini, diğerleriyle aynı doğrultuda te’yid etmektedir.

Hadîkatü’s-Selâtîn’in yegâne nüshasında, Sultan Orhan’ın 722/1322’den ölümüne kadar Bursa sarayında saltanat kösü çalındığına dair Menâkıb-ı Orhânî’den naklen kaydedilen bilgiler. Celâl-zâde Sâlih Çelebi, Hadîkatü’s-Selâtîn, İÜ Ktp. TY, nr.: 430, vr. 43b-44a.

Abbâsî Dîvân kâtiplerinden Kudâme bin Ca‘fer’in (ö. 337/948) 320/932’de kaleme alıp vezîr ‘Alî bin ‘Îsâ’ya sunduğu Kitābu’l-Ḫarāc ve Ṣınāʿati’l-Kitābe adlı inşâ ve mâliye kitabının Köprülü Kütüphanesi’nde yer alan yegâne nüshasının[11] unvan yaprağında, eserin ismi ve müellifinin adının yazıldığı aynı hatla; biri Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan önce, üçü kuruluşundan sonra gerçekleşmiş ilk meşhur Osmanlı fetihlerine ait târihlerin tamâmen doğru bir içerikle kaydedilmiş oldukları dikkati çeker.

Eserin bu köhne nüshasının unvan yaprağı üzerine Arapça olarak düşürülen, Osman Gâzî’nin ilk büyük fethi Karaca-hisâr’dan başlayıp Sultan Orhân’ın son zamanlarında gerçekleşen Gelibolu fethine kadar gelerek orada kesilen bu tarihî kayıtlar arasına Bursa’nın fetih târihi, yukarıdaki çağdaş kaynaklara eşdeğer şekilde bizzat 722/1322 olarak kaydedilmiştir:

تاريخ فتح قراجصار على يد عثمان ، سنه : ٦٨٧

“Ḳarāc’isār’ın ʿOs̱mān’ın eliyle fetḥi, sene: 687.”

فتح حصار بلجك ، سنه : ٦٩٩

“Bilecük ḥiṣārının fetḥi, sene: 699.”

فتح قلعہ بورسا ، سنه : ٧٢٢

“Būrsā ḳalʿasının fetḥi, sene: 722.”

فتح حصار گالبولى ، سنه : ٧٥٨

“Gālibolı ḥiṣārının fetḥi, sene: 758.”[12]

Bâzı araştırmacılar tarafından VI. (XII.) yüzyılda istinsah edildiği tespit edilen[13] bu nüshanın eskiliği, yıpranma oranı, hattı, istinsah tarzı ve özellikle konu başlıklarının bire-bir XII-XIV. yüzyıl yazım özellikleri taşımasına bakılırsa, yazımının XIV. yüzyıl sonlarından daha ileriye gidemeyeceği kesin olarak söylenilebilir. 824/1421 tarihli Farsça Takvîm’e benzer şekilde, ancak ondan farklı bir dille, Arapça olarak düzenlenen bu Takvîm verilerinde; Kuruluş devrinde ön plâna çıkan Ḳaraca-ḥiṣār, Bilecik ve Būrsa fetihlerine ilişkin tüm kayıtların Gelibolu fethine kadar gelip, ondan birkaç yıl sonra gerçekleşen “Edirne” ve “Kostantîniyye” (İstanbul) fetihlerinin henüz kayda geçirilmemiş olması[14], aktarıldığı orijinal Takvîm nüshasının Rumeli’de Osmanlı akın ve fetihleri devâm ettiği sırada, 759-761/1358-1360 zaman aralığına tekabül eden süreçte düzenlendiğini netleştirir.

Sultan Orhan’ı Bursa’da 722/1322 yılında tahta oturmuş gösteren Cülûs listesi kaydı. Süleymâniye Ktp. Râgıb Paşa, nr.: 981, vr. A2.

Osmanlı târih literatüründeki en eski kronoloji listesini teşkil eden bu Takvîm metninin, Sultan III. Murad’ın 1003/1595’te ölümüne kadar getirilip 1004/1596’da Sultan III. Mehmed’e sunulmuş farklı bir revizyonu daha mevcuttur. Ankara Millî Kütüphane’deki Mecmūʿa’lardan birine -aynı şekilde- yalnız içindeki fetih târihleri seçilip aktarılan bu Târihî Takvîm’in başına Bursa’nın gerçek fetih târihi ve bizzat Osman Gâzî tarafından fethedildiği: تفصيل عثمان غازي خان – رحمة الله عليه – : “Tafṣīl-i ʿOs̱mān Ġāzī Ḫān -raḥmetu’llāhi ʿaleyh-” başlığı altında, yukarıdaki diğer Takvîm’deki gibi doğru olarak: فتح بورسه ، سنه ٧٢٢ : “Fetḥ-i Būrsa, sene 722 (1322).” ifâdesiyle kaydedilmiştir[15]. Orhan Gâzî dönemi kaynak ve belgelerinin Bursa’nın fetih târihi konusunda 722/1322 yılı etrâfında birleştiğini gören ve kroniğinde bu târihi kesin bir te’yidle veren Neşrî’nin, bu sağlam veriyi naklettiği çağdaş kaynaklar arasında bu ilk Târihî Takvîm’in ya da onun genişletilmiş başka bir revizyonunun da yer aldığında şüphe yoktur.

Dolayısıyla Sultan Orhan’ın saltanatının son zamanlarında, Gelibolu’nun fethinden hemen sonra 759-761/1358-1360 yılları arasında düzenlenmiş bir Takvîm’den aktarıldığı aşikâr olan bu özgün kayıtlar da Bursa’nın erken Osmanlı takvimlerindeki fetih tarihinin 722/1322 olduğuna, önceki çağdaş kaynaklarla aynı çizgide ışık tutmakta ve Mehmed Neşrî ile onu izleyen diğer Osmanlı kronikleri, Cülûs listeleri ve Silsile-nâme’lerde yer alan 722/1322 târihinin aslî menşeinin bu Târihî Takvim olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Çağdaş hiçbir dayanağı olmayan 726/1326 târihinin tam aksine, Bursa’nın bilinenden tam dört yıl önce, 722/1322’de fethedildiğini kesinleştiren daha önceki verilerimizi te’yid eder nitelikteki bu yeni bulgular vesilesiyle, tüm Bursa’lıların; ender bir rastlantı sonucu Bursa’nın “Türk Dünyası Kültür Başkenti” seçildiği yıla tekabül eden 700. fetih yıldönümlerini tebrik ederek sözlerimize son vermek isteriz…

  •  Hakan Yılmaz
    Araştırmacı-Yazar & Yeniçağ Târihi Uzmanı

 

DİPNOTLAR

* Bu makale daha önce Bursa Günlüğü, Sy.: XVI (Nisan-Mayıs-Haziran 2022), s. 72-77’de yayımlanmıştır.

[1] Krş. Hakan Yılmaz, “Bursa Fethine Yönelik Yeni Yaklaşımlar ve Bursa’nın Gerçek Fetih Tarihi”, Şehir & Toplum, S. II (Haziran 2015), s. 61-73.

[2] Krş. Hakan Yılmaz, “Yeni Tarihî Bulgular Işığında Bursa’nın Fetih Süreci: Bursa ve Çevresi Ne Zaman Fethedildi?”, Bursa Günlüğü, S. VIII (Aralık 2019/Ocak-Şubat 2020), s. 14-32.

[3] Mehmed Neşrî, Ğıhānnümā: Die Altosmanische Chronik des Mevlānā Meḥemmed Neschrī, Band II: Text des Cod. Manisa 1373, nşr. F. Taeschner, Leipzig, 1955, p. 58, st. 11-12; Neşrî, Kitāb-ı Cihān-nümā, F. Reşit Unat – M. Altay Köymen, TTK, Ankara 1949, c. I, s. 134.

[4] Bk. Hakan Yılmaz, “Orhan Gâzî’yi Sarayında Ziyaret Etmiş Bir Seyyah/Sûfî: Seyyid Kāsım el-Bağdâdî ve Seyâhat-nâme’sinin Kuruluş Devri Osmanlı Târihi Açısından Önemi”, Osmanlı’da Yönetim ve Savaş, ed.: M. Y. Ertaş-H. Kılıçaslan, Mahya Yay. & OSAMER, İstanbul 2017, s. 17-39; Hakan Yılmaz, “Seyāḥat-nāme’sinin Orijinal Nüshasına Göre Hacı Kāsım el-Bağdâdî’nin Bursa Seyahati (724-725/1324)”, Bursa Günlüğü, Sy.: X (Eylül-Ekim-Kasım 2020), s. 86-96.

[5] Seyyid Kāsım el-Bağdâdî, Seyāḥat-nāme, Orijinal nüsha, vr. 26b, st. 10-15; Rulo nüsha, st. 146-148.

[6] Bursa Şer‘iyye Sicilleri, Ankara Millî Ktp, nr.: 4121, vr. 83b; VGMA, nr.: 590/181, s. 207, st. 28-29; nr.: 1891/1, s. 2, st. 11.

[7] Celâl-zâde Sâlih Çelebi, Ḥadīḳatü’s-Selāṭīn, İÜ Ktp. TY, nr.: 430, vr. 44a, st. 6-7; H. Yüksel – H. İ. Delice nşr., TTK Yayınları, Ankara 2013, s. 48.

[8]  “ جلوس سلطان اورخان ، في سنه ٧٢٢ : Cülūs-ı Sulṭān Orḫān, fī sene: 722.” Süleymâniye Ktp. Râgıb Paşa, nr.: 981, vr. A2.

[9] Krş. Silsile-nāme, Stuttgart Linden Museum, Inv. nr.: VI. A1155, s. 4.

[10] İbn Battuta, Tuḥfetü’n-Nüẓẓār fī Ġarāʾibü’l-Emṣār ve’l-ʿAcāʾibü’l-Esfār, Beyrut, ts., s. 308-309, st. 22; 1-4.

[11] Köprülü Ktp., Fâzıl Ahmed Paşa, nr.: 1076.

[12] Kudâme bin Ca‘fer, Kitābu’l-Ḫarāc ve Ṣınāʿati’l-Kitābe, Köprülü Ktp., Fâzıl Ahmed Paşa, nr.: 1076, vr. 1a.

[13] Kudâme İbn Cafer, Kitābu’l-Ḫarāc, çev.: Ramazan Şeşen, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2018, Önsöz, s. 13.

[14] Eserin bâblarından birine Zî’l-hicce 855/Aralık 1451’de Ahmed ibn Mübârek-Şâh el-Hanefî tarafından düşürülen şu kıraat kaydı, nüshanın bundan daha eski bir târihte istinsah edilip, yazmanın İstanbul’un fethinden önceki asırlarda ilgiyle okunduğuna açık bir kanıt teşkil eder: قرآه من أوله الى هنا مالكه احمد بن مباركشاه الحنفى وانتخب منه ما عن له وذلك فى متصف ذى الحجة سنة خمس وخمسين وثمانمائة : “Ben, ṣāḥibi Aḥmed bin Mübārek-Şāh, onu (kitabı) buraya kadar okudum ve ondaki bâzı yerleri içinden ayırıp seçtim. Bu tavṣif yapıldığı sırada 855 (1451)’in Zī’l-ḥicce’siydi.” (Köprülü Ktp., Fâzıl Ahmed Paşa, nr.: 1076, vr. 47b)

[15] Menāḳıb-ı Tevārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān, Ankara Millî Ktp. Yz. A.2053/8, vr. 88b, st. 5-7. Nüshada bu kaydın hemen öncesinde Takvîm’in aslî nüshasından naklen -klasik orijinal üslûp korunarak-: “Tafṣīl: Ḥażret-i Ādem’den Ḥażret-i Resūl-i Ekrem’e gelince, sene 6750” ve “Zamān-ı vilādetden zamān-ı Hicret’e gelince, sene 53.” kayıtları ile, metnin son kısmında tüm Takvîm metinlerinde rutin olarak tekrarlananذكر تواريخ ائمۀ دين : Ẕikr-i Tevārīḫ-i Eʾimmeʾ-i Dīn”, “ ذكر تواريخ أوليا : Ẕikr-i Tevārīḫ-i Evliyā” ve ذكر تواريخ أمراء : Ẕikr-i Tevārīḫ-i Ümerāʾ” listeleri başlıksız olarak peş peşe sıralanır ki, bu klasik inşâ kompozisyonu; metinde aktarılan tüm kronolojik verilerin, yukarıda işâret ettiğimiz üzere 1004/1596 yılında düzenlenmiş bir Takvîm metnine dayandığının çok açık bir delilidir.

Hakan YILMAZ

Hakan YILMAZ / Araştırmacı-Yazar & Yeniçağ Tarihi Uzmanı 21 Şubat 1977’de İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde dünyaya geldi. Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı’nda başladığı Yüksek Lisans (Master) eğitimini “İbn Kemâl (Kemâl Paşa-zâde): Tārīḫ-i İbn Kemāl / VI. Defter (İnceleme-Transkripsiyon-Tıpkıbasım)” başlıklı teziyle tamamladı. Kuruluş devri Osmanlı tarihi ve Yeniçağ tarihi ile ilgili yeni bulgular ve bilimsel tartışmalara yönelik makaleleri 2004 yılından beri farklı akademik ve popüler dergilerde yayımlanmakta olup, uzmanlık alanı ile ilgili farklı sahalarda araştırma ve çalışmalarını sürdürmektedir. e-posta: hakanyilmaz.makale-iletisim@hotmail.com | hakanyilmaz.iletisim@gmail.com | hakan.yilmaz@marmara.edu.tr

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
Hakan Yılmaz

BU MAKALELER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!

  • YENİ
Anadolu’nun Sıvı Ekmeği, Suyu

Anadolu’nun Sıvı Ekmeği, Suyu

Özdenbekir KARAKAŞ, 13 Nisan 2025
Atatürk’ün İmzası

Atatürk’ün İmzası

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 13 Nisan 2025
Eklesia Kitapçısı – Kiliseden Kütüphaneye

Eklesia Kitapçısı – Kiliseden Kütüphaneye

Ekrem Hayri PEKER, 13 Nisan 2025
Anvers Rubens’e Yolculuk

Anvers Rubens’e Yolculuk

Ekrem Hayri PEKER, 12 Nisan 2025
Van Gogh’un Köyü

Van Gogh’un Köyü

Ekrem Hayri PEKER, 12 Nisan 2025
Den Bosh’da Bir Gün – Hollanda

Den Bosh’da Bir Gün – Hollanda

Ekrem Hayri PEKER, 12 Nisan 2025
Mahmut Bi’nin kaleminden Muhammet Emin Paşa

Mahmut Bi’nin kaleminden Muhammet Emin Paşa

Haber Merkezi, 12 Nisan 2025
Kahvehaneden Kıraathaneye… İlk Kıraathane…

Kahvehaneden Kıraathaneye… İlk Kıraathane…

Özdenbekir KARAKAŞ, 12 Nisan 2025