Çanakkale’de Devlerin Savaşı: Muavenet-i Milliye ve HMS Goliath |
Çanakkale kara savaşları sırasında, düşman zırhlıların topları Gelibolu’daki savunma hattını canı pahasına tutmakta direnen Türk birliklerinin başının belasıydı. Güney Grubu Komutanlığı’nın talebi üzerine Donanma Komutanlığı ve Müstahkem Mevki tarafından planlamalar yapıldı, Morto Koyu’ndaki düşman gemilerine torpido hücumu için düğmeye basıldı. Görev Muavenet-i Milliye muhribinindi. Muavenet-i Milliye 9 Mayıs 1915’te Boğaz Komutanlığı’na çağrılarak gerekli emirler verildi.[1]
Yüzbaşı Ahmet Saffet Bey’in komutasındaki muhripte Türk mürettebatın da çok sevdiği bir asker olan Müşavir Komutan Yüzbaşı Rudolf Firle dışında ikisi subay 11 Alman personel daha görev yapıyordu. Toplam mürettebat 94 kişiydi.
11 Mayıs gecesi Güney Grubu Muharebe İdare yerine giden Yüzbaşı Ahmet Saffet Bey ve Yüzbaşı Firle, etrafı inceler. Firle, o geceyi şöyle anlatıyor:
…Gece saat 22.00’de Ahmet ile birlikte üstü kapalı dehlizlerden gerçek gözetleme yerine gittik. Bütün Boğaz panoraması olanca ihtişamı ile gözümüzün önündeydi. Boğaz girişi düşman gemilerinin ışıkları ile parlıyordu. Bu ışıkları görünce insan kendini Kiel’deki yelken haftasında zannediyordu. Hedefimiz olan Morto Koyu altımızda idi. Koy girişinde yatan bir zırhlı ışıldakları ile sahili aydınlatıyor ve arada bir ağır topları ile mevzilerimize ateş ediyordu. Zaman zaman İngilizlerin attıkları tenvir mermileri yükseliyordu. Koruma olarak da bir muhrip zırhlının açığında dururken ikinci bir muhrip ise kıyının arasında yatıyordu. Saat 03.00’te yorgun argın gemimize döndük. (Bülent Eryavuz Arşivi)[2]
Muhrip Komutanı Ahmet Saffet Bey’in yola çıktıktan sonra sık sık danışıp yardım istemesi nedeniyle geminin komutasını fiilen üzerine alan ve emirleri veren Yüzbaşı Firle, Morto Koyu’nda Goliath’ın batmasıyla sonuçlanan saldırıyı Donanma Komutanı Alman Amiral Souchon’a şöyle rapor etmiştir:
…Saat 01.15’te pruvamızda 200 metre kadar mesafede bir gemi ışıldakla bize 202 işaretini gönderdi. Emir üzerine vandrabandra da aynı işaretle cevap verdi. Ben de megafonla kovanlara “ateş serbest!” emri verdim.
Önce baş kovan arkasından sırayla merkez ve kıç kovanlar ateşlendi. Arka arkaya üç şiddetli infilak duyduk. Birinci torpido köprü hizasından, ikinci arka baca hizasından, üçüncüsü de kıç omuzluktan vurdu. Gemi ilk patlamada hemen sancak tarafına yattı. Kıç direk hizasında büyük bir patlama oldu, herhalde arka cephanelik patlamıştı.
Etrafta büyük bir sessizlik vardı, ne kimse bağırıyor ne de başka bir hareket görülüyordu. Ne muhriplerde ne de vurduğumuz geminin arkasında yatan zırhlıda (HMS Cornwallis) bir hareket oldu. Sanki herkes şaşkınlıktan donmuş gibiydi. İkinci torpido atılırken hemen iskele alabanda ve tam yol kıyıya yöneldim.
…Arkamızda bütün ışıldaklar geminin battığı sulara çevrilmişti ve birçok gemi yardıma geliyordu. (Bülent Eryavuz Arşivi)[3]
İngiliz HMS Goliath zırhlısı, 750 kişilik mürettebatından 570’ini de beraberinde götürerek iki dakika içinde battı.[4]
Goliath’ın hedef alınışı ve batırılışı, perde arkası bilgileriyle donatılmış olarak, Şerif Günalp’in anılarında[5] da detaylı olarak bulunuyor. Ancak ne Şerif Günalp ne de Yüzbaşı Rudolf Firle anılarında “sis” faktörüne yer veriyor. Hattâ anlatımlardan görüşün gayet açık olduğu da anlaşılmaktadır. Ama Ian Hamilton koca zırhlıyı kaybetmenin üzüntüsünden midir bilinmez, günlüğüne farklı bir detay düşmüş:
…Hava sıcak ve gök bulutsuz, deniz çarşaf gibi. Dün geceki yoğun sis sırasında bir Türk torpidobotu Çanakkale Boğazı’ndan sızıp Goliath zırhlısını torpilledi. Bu konuda henüz fazla bir bilgi almış değiliz. Düşman madalyayı kazandı. Kahrolsunlar! [6]
Hamilton bir konuda haklıydı. Gerçekten de Muavenet-i Milliye personeli bu büyük başarının ardından onurlandırılmıştır. Korvet kaptanlığına terfi eden Yüzbaşı Ahmet Saffet Bey ve Yüzbaşı Rudolf Firle kılıçlı altın imtiyaz madalyasıyla, diğer subay ve erler kılıçlı gümüş imtiyaz madalyasıyla ödüllendirildi.
12-13 Mayıs gecesi gerçekleşen bu saldırı, İngilizlerin artık filo desteğinden yoksun kalacağının da habercisiydi sanki.
Gerisini yabancı kaynaklardan takip edelim.
İtilaf Devletleri Donanma Komutanlığı Alman denizaltılarının Çanakkale Boğazı’na yaklaştığına ilişkin istihbarat almıştı. Ian Hamilton da hatıralarında 11 Mayıs günü Amiral de Robeck’in görüşmek üzere yanına geldiğini, iki Alman denizaltısının bölgeye girmekte olduğu doğrultusunda haber alındığını yazmaktadır.[7]
Goliath’ın batırılmasıyla birlikte bu istihbarat raporu da ele alındığında, Londra’daki Savaş Kabinesi’nde panik yaşandığını söylemek yanlış olmaz. Londra’dan filonun en kıymetli gemisi olan Quenn Elizabeth’in derhal geri gönderilmesi emri gelir:
İngilizler Quenn Elizabeth’i derhal geri çekti. Amiral Thursby 18 Mayıs’ta aynı gerekçelerle Prince of Wales, Implacable ve London’un takip ettiği Quenn zırhlısıyla ayrıldı. Onlara eşlik eden destroyerler ve hafif kruvazörler de, bu savaş gemileriyle birlikte gitti. Hiçbiri Çanakkale Boğazı’na bir daha dönmeyecekti. [8]
DİPNOTLAR:
[1] Bu makalenin genel derlemesinde kullanılan kaynak: Tayfun Çavuşoğlu, “Çanakkale 1915 – Yalanlar, İftiralar, Polemikler”, Kastaş Yayınevi, 1. Baskı İstanbul 2014
[2] Bülent Eryavuz’un Erol Mütercimler’e verdiği arşivde çok değerli bilgiler bulunmaktadır. Muavenet-i Milliye’nin HMS Goliath’ı batırmasının hikâyesini özetlerken, Erol Mütercimler’in kitabından yararlanılmıştır: “Korkak Abdül’den Jolly Türk’e –Gelibolu 1915”, s.310-317)
[3] Bülent Eryavuz Arşivi’nden Erol Mütercimler, “Korkak Abdül’den Jolly Türk’e –Gelibolu 1915”, s.314
[4] Corbett, Naval Operation V2, s. 406-408 (Robin Prior, “Gelibolu, Mitin Sonu”, s. 208)
[5] Erol Mütercimler, “Korkak Abdül’den Jolly Türk’e –Gelibolu 1915”, s.315-316. Bu konuda daha fazla detay isteyenler mutlaka bu eseri edinmeli.
[6] Ian Hamilton, “Gelibolu Hatıraları 1915”, s.157
[7] Ian Hamilton, “Gelibolu Hatıraları 1915”, s.156
[8] Robin Prior, “Gelibolu, Mitin Sonu”, s. 208
KAYNAKLAR:
Erol Mütercimler, “Korkak Abdül’den Jolly Türk’e –Gelibolu 1915”, Alfa Yayınları, Cep Baskı 1-2, Mart 2009.
Robin Prior, “Gelibolu, Mitin Sonu”, Akılçelen, Ankara 2012
Ian Hamilton, “Gelibolu Hatıraları 1915”, Örgün Yayınları, 2. Baskı, 2006
Tayfun Çavuşoğlu, “Çanakkale 1915 – Yalanlar, İftiralar, Polemikler”, Kastaş Yayınevi, 1. Baskı İstanbul 2014
***