Padişah Vahdettin ve Osmanlı Hükümetinin kışkırtmasıyla ülkede çıkan iç savaş sırasında Ankara’nın yanında yer alarak bu isyanları bastırmayı başardığı için haklı olarak büyük ün yapan Çerkez Ethem, zaman içerisinde nasıl “güç zehirlenmesine” uğradı?
İsyan bastırmak için gittiği Yozgat’ı yağmalayıp yakıp yıkan, olayda sorumluluk yüklediği kişileri yargısız infaz eden Ethem’in, güya tedbirsizlikleri yüzünden bu isyana yol açtığı gerekçesiyle yargılanıp cezalandırılmak üzere kendisine Ankara’dan gönderilmesini istediği eski Vali Yahya Galip Bey gönderilmeyince, hiddetlenerek söylediği o sözler meclis koridorlarında nasıl yankılandı?
Ethem; “Ankara’ya avdetimde Büyük Millet Meclisi Reisini Meclisin önünde asacağım…” sözüyle nereye varmak istedi?
“- Çerkez Ethem, Meclisin bir kapısına Mustafa Kemal’i, diğer kapısına İsmet Bey’i asacakmış!” dedikodularının sonrasında ne oldu?
Olan şudur…
Çerkez Ethem o günden sonra artık bir milli kahraman olmaktan kopmuş, milletin gönlündeki yerini kaybedip, sıradan bir eşkıyaya dönüşmüştür. Gittikçe kabaran kibri, kabiliyetlerini kendi kafasının ölçüleriyle değerlendirmesi, kardeşlerinin ve gaye arkadaşlarının aşırı telkinleri, çeteciliği ordudan ve fikirden daha önde görüşü, Ankara’yı ve Ankara’da oluşturulan yeni yönetimi küçümseyişi onu artık faydalı olmaktan ziyade tehlikeli kıldı.
Taraf değiştirip Yunan’a iltica etmesi; zaten yerle bir olmuş olan “kahraman Ethem” imajının “hain Ethem”e dönüşmesine yetti…
Üzerine bir de Gediz muharebesinde Türk ordusuna kurşun sıkması da eklenince… Milli mücadele döneminin en dramatik hikayesi böylece ortaya çıktı…
Bir kahramanın nasıl bir haine dönüştüğünün hikayesi videoda…