Rus Çarlığı 1840’lardan sonra Çerkes nüfusu kendi idarelerine ısındırmalarının mümkün olmadığını görür. Köle ticaretine göz yumdular. Kölelerin büyük bir kısmının çocuk yapma çağındaki kadınların oluşu Çerkezistan’ın demografik yapısını olumsuz etkiliyordu.
1847 yılında ve sonrasında Osmanlı Devletince köleliği önlemek için yayınladığı fermanların hepsinde zenci kölelerden bahsedilmiştir. İngiliz elçisinin Ali Paşa’ya baskısı hiçbir netice vermemiştir. Ali Paşa bu konunun çok hassas olduğunu belirtmiş ama bir adım atmamıştır. Fransızların bu konudaki notaları da sonuçsuz kalmıştır.
Çerkeslerle ilgili baskılar olumlu bir netice vermemişse de Kırım savaşının sürdüğü yıllarda Hıristiyan Gürcülerin kaçırılıp köle yapılması 1854 sonbaharında yasaklandı. Tespit edilen Gürcü esirler serbest bırakılmıştır. 1855 yılı Ocak ayında bu konuda sınır vilayetlerine ferman gönderilmiştir.
Zencilerin köle olarak satılması üzerine Mekke Şerifi Abdülmuttalip 1855 yılı sonunda ayaklandı. Ayaklanma 1856 Haziranında bastırıldı. Ancak Hicaz ve Libya’da köle ticareti azalarak 1890’lara kadar sürdü. Hicaz yasaklamaların dışında tutuldu.
Çarlık Rusyasının saldırıları sonucu Çerkesler 1850’lerde Osmanlı topraklarına göç etmeye başlamışlardı. Kırım savaşı bu göçü önlemedi. Savaş sırasında köle ticareti artarak sürdü.
Rus Çarlığının 1863 yılında başladığı son saldırı Çerkeslerin tüm direnişini kırmıştı. Ruslar Çerkesleri göçe zorladılar. Bu göç yeni bir soruna yol açtı. Toprağa bağlı köleler.
Sürgünleri taşıyan gemi sahiplerinin otuz kişide bir kişiyi esir olarak istemeleri dışında, göç edenlerin başlarında bulunan beylerin hür insanların bir kısmını çaresizliklerinden faydalanarak köle olarak sattıkları Osmanlı belgelerine geçmiştir.
Bunun dışında Çerkezistan’da beylerinin topraklarında yarıcı olarak savaşan, beyleriyle beraber Çarlık ordularıyla savaşan bu insanlar Osmanlı topraklarına geldiklerinde beyleri tarafından köle muamelesi görüp, satılmaya başladılar.
Bunların dışında gelen sürgünler açlık ve hastalıktan ölmemeleri için çocuklarını köle olarak satmaya mecbur kaldılar. Gelen göçmenlerin içinde oldukları durumu, yaşadıklarının bir kısmını yazmıştık.
Köle olarak satılan kadın, genç kız ve erkekler, çocuklar sadece İstanbul ve Anadolu’ya değil, Mısır’a, Hicaz’a kadar uzanan bölgeye satılıyordu. Köle olarak satılan Çerkes kadınları Afrika’da bugün Tanzanya’ya bağlı olan Zengibar Sultanı’nın haremine satın alınıyordu.
Beylerin köleleri olarak kabul ettiği kişilerin nüfusu 150 bin kişiyi aştığı tahmin ediliyordu. Beylerin köle aileleri parçalayarak satmaya kalkması büyük çatışmalara sebebiyet verdi. Şeri mahkemeler beyler lehine karar verirken, devlet yöneticileri bu insanların özgür olma mücadelelerini desteklemiş, bazı durumlarda kölelerin bedellerini ödemiştir.
İngiliz kaynakları 1872 – 73 yıllarında Karadeniz limanlarından İstanbul’a düzenli olarak köle taşındığını bildirmekteydiler. İngilizlerin bu konudaki baskıları, protestoları maalesef bir neticeye ulaşmamıştır. 1880 yılında İngilizler müdahalelerin hiçbir netice vermediğini ve vermeyeceğini kabul etmişlerdir.
Köleler ve beyler arasında Trakya’da Çorlu bölgesinde çıkan kavga ordu birliklerinin müdahalesiyle önlendi. Köleler azat edildi.
Osmanlı Devlet Şurası 24 Ocak 1878’de aldığı kararla “Osmanlı İmparatorluğu’na göç eden kişilerin hür kabul edilmesi gerektiğini” belirtmişti.
Orduya giren Çerkeslerin özgür kabul edilmeleri köle sahibi beylerin tepkilerini çekiyordu. Ancak asker ihtiyacı olan İmparatorluk çeşitli çözümler aradı. Bunlardan birisi de köle statüsünde olanların topraklarını sahiplerine devredip, özgür kalmalarıydı.
Kölelik sorunu sessizce ve zaman içinde halledilmeye çalışılırken, saray ve devlet ricalı haremlerine Çerkes cariye almayı sürdürüyorlardı. Sultan II. Abdülhamit’in başkatibi Süreyya Paşa Konya valisine gönderdiği şifreli telgraflarda saray için 14 yaşın üzerinde, Türkçe bilmeyen ve Türk adetleri edinmemiş, sağlıklı ve güzel kızlar aranıyordu. Kızların içinde sarı saçlı ve mavi gözlü olanların tercih edilmesi istenmişti. Problem olmaması için kızların köle sınıfından olması isteniyordu. Vali uzun uğraşlar sonunda az sayıda aileyi razı edebilmişti. Yerleşik hayata geçen ve göç yıllarının sefaletinden kurtulan Çerkesler çocuklarını köle olarak satmayı reddettiler.
Çerkes kadınlarının kurtuluşunu harem kurmayı yasaklayan ve haremlerde tutulan kadınların ailelerine teslimini sağlayan İttihat ve Terakki Cemiyeti iktidarı olmuştu.
Kimya mühendisi, araştırmacı, yazar.
Bursa Mustafakemalpaşa’da (1954) doğdu. Anadolu Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunu.
TUBİTAK veri tabanına kayıtlı “Teknoloji tabanlı Başlangıç Firmalarına Özel İş Geliştirme” mentörü, C Grubu iş Güvenliği uzmanı olarak Nano kimyasalların tekstil materyallerine uygulamalar konusunda üniversitelerde konferanslar verdi.
Yayınlanmış kitaplarından bazıları:
"Kuşçubaşı Hacı Sami Bey",
"Özbek Mektupları",
"Yeşim Taşı - Ön Türkler ve Türk Tarihinden Kesitler",
"Kafkasya'dan Anadolu'ya - Zekeriya Efendi".
Belgeseltarih.com kurucu ortağı ve yazarıdır.
E-Posta: [email protected]