Çanakkale Savaşları, en alt rütbeden en üst rütbeye kadar görev yapan tüm Mehmetçiklerin destansı kahramanlıklarını yaşattı yıllarca…
Bunlardan biri de güney cephesinde, Seddülbahir bölgesinde İngilizlere karşı çarpışan 26. Alay 2. Tabur’a bağlı 7. Bölük Komutanı Yüzbaşı Yusuf Kenan Efendi.
Yüzbaşı Yusuf Kenan Efendi, 25 Nisan 1915 günü İngiliz kuvvetlerinin çıkarma yaptığı İkiz Koyu’nda (X Sahili) inisiyatifi sayesinde Mustafa Kemal’in Arıburnu’daki başarısının bir benzerine imza attı.
Çanakkale Muharebeleri konusunda çalışmalar yapan emekli Albay Şaban Murat Armutak, HİBYA muhabirine yaptığı açıklamada, Alçıtepe’nin güneyini korumakla görevli 26. Alay birliklerinden 3. Tabur’un iki bölüğünün Seddülbahir Köyü– Karacaoğlan Tepe hattında kıyıda tertiplendiğini, iki bölüğünün ise kıyıdan 1 kilometre geride ihtiyatta tutulduğunu, 4. Tabur’un Kum Tepe bölgesinde, 2. Tabur’un büyük kısmının Kirte Köyü güney doğusundaki Bağlık Sırtı’nda ihtiyatta olarak savunma tedbirleri aldığını söyledi.
Akdeniz Seferi Kuvvetleri’nin Seddülbahir bölgesine çıkış planına göre S, V, W, X, Y harfleriyle kodladıkları çıkarma plajlarına takviyeli 29. Piyade Tümeni’nin (18.000 asker), Y Plajı’na (Sarı Tepe altı, Pınariçi Koyu) gün doğmadan baskın şeklinde, diğer plajlara gün doğduktan sonra donanma ateşinin desteğinde çıkacağına işaret eden Armutak, şu bilgileri verdi:
”Kızıltoprak mevkisi civarındaki çıkarmalardan, Y sahilinde saat 04.30’da karaya çıkanlar 05.15’te 2 tabur kuvvetine erişmiş ve hiçbir direnişle karşılaşmadan bölgeye yerleşmişti. W sahiline (Tekke Koyu) başlangıçta 1 tabur çıkmaya çalışmış, ama 12. Bölük’ün direnişi ile karşılaşmış ve çıkarma durdurulmuştu. Gemilerin tekrar bombardımanı ile zayıflayan bölüğün bu durumundan faydalanarak takviye edilen İngilizler çıkarmayı tekrarlamış, saat 09.00’da kıyıya 2 tabur asker ayak basmış ve Karacaoğlan Tepe’ye doğru tırmanmaya başlamışlardı. Donanmanın ateş desteğinde saat 06.30’da İkiz Koyu’na (X Sahili) çıkanların mevcudu kısa zamanda bir tabur kuvvetine erişmiş, bunlardan 1,5 bölük Karacaoğlan Tepe’ye ilerleyip, 12. Türk Bölüğü’nün arkasından kuşatma hareketine başlamıştı.”
Armutak, 3. Tabur Komutanı Binbaşı Mahmut Sabri Bey’in ihtiyat olarak tuttuğu bölükleri kıyıda vuruşanlara takviye olarak gönderince, elinde ihtiyat birliğinin kalmadığını, alay komutanından kendisine kuvvet yetiştirmesi için haberciler gönderdiğini dile getirdi.
Bunun üzerine 26. Alay Komutanı Binbaşı Kadri Bey’in 2. Tabur Komutanı Binbaşı Şerif’e elindeki son bölüğü derhal Mahmut Sabri Bey’e göndermesini emrettiğini anlatan Armutak, şöyle devam etti:
”2. Tabur komutanı, 7. Bölük Komutanı Yüzbaşı Yusuf Kenan Efendi’ye intikal esnasında Kirte–Seddülbahir yolunu kullanmamasını, örtülü bölgeleri tercih etmesini tembih etmişti. Yüzbaşı Yusuf Kenan Efendi, Bağlık sırtındaki ordugahından 06.50’de, önce Kanlıdere kenarını izleyerek, yolu yarıladığında Kirte Deresi’nden devamla Feyzullah Çiftliği’ne (bugünkü Pink Farm Mezarlığı) doğru ağaçlık alanlardan da faydalanarak ilerlemişti. Çiftlik bölgesinde geldiğinde rastladığı bölgedeki askerlerden İkiz Koyu’ndan çıkan düşmanın kuzeye doğru yayıldığını öğrenmişti. 7. Bölük’ün görevi 3. Tabur’un ihtiyatını teşkil etmekti. Buna göre emir almıştı, fakat bu anda yeni bir durumla karşılaşmış bulunuyordu. Önünde serbest sayılabilecek şekilde küçük bir manga tarafından oyalanan çıkarma birliği bulmuştu. Kıyıyı savunan 3. Tabur’un arkasına sarkabilecek pozisyonda bulunan düşmanı, serbest bırakması halinde taburun savunması erkenden çökebilirdi. Yüzbaşı Yusuf Kenan Efendi, resmin bütününü gören bir komutandı. Buradaki düşmanı başıboş bıraktığı takdirde, 3. Tabur’un ve buna bağlı olarak alayın düşeceği zor durumu takdir ediyordu. Bu zor şartlarda en doğru kararı vermek ve bunu emir şeklinde geç kalmadan başaracağına kesin güven duyduğu bölüğüne bildirmesi ve sonuçtan doğacak sorumluluğu üstlenmesi gerekiyordu. Bu sorumluluk, biliyordu ki emrindeki insanların yaşamı ve ulusun kaderi ile ilgili olduğu için çok büyük bir ağırlık taşıyordu. Ulus, yurt sevgisi, görev bilinci ve sorumluluk üstlenebilme gücüne ulaşmış kişiliğe sahip Yusuf Kenan Efendi, tereddüt etmeden önündeki düşmana taarruz emri vermişti. Tıpkı aynı gün Yarbay Mustafa Kemal’in tümenindeki ast komutanlarına vereceği ‘Ben sizlere taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar gelebilir.’ mealinde bir emirdi.”
Emekli Albay Armutak, daha sonraki gelişmeleri şöyle anlattı:
”7. Bölük, Kızıltoprak mevkisinde 08.15 sularında kuzeye doğru ilerleyen düşmana taarruza başlamış, bu sırada da İkiz Koyu’na çıkan İngiliz miktarı 3 tabur kuvvetine ulaşmıştı. İngilizler, kendinden 10 kat büyük olan düşmanına, gözünü budaktan sakınmayan Türk’ün küçük fakat daima ileri atılma hareketleri nedeniyle şaşkına dönmüş, ne yapacağını bilemez hale gelmişti.
Kızıltoprak tarafına bulunan İngiliz bölüğü darmadağın olmuş, geriye kaçmaya başlamış, üst üste tekrarladığı yardım çağrılarına yetiştirilen kuvvetlerle 7. Bölük’ün taarruzunu zorlukla durdurulabilmişti.
İngiliz taburunun karşı saldırısı ile duraklayan 7. Bölük, Kızıltoprak mevkisinde savunmaya geçmişti. Akşama kadar devam eden muharebeler ve gemilerin korkunç topçu atışları sonucunda mevcudunun yarısından fazlasını, bölük komutanı dahil bütün subaylarını kaybetmişti. Gece geç saatlerde 7. Bölük’ten geri kalanlar Kirte bölgesine alınmıştı.”
26 Nisan günü Türk birliklerinin Kirte’ye doğru çekilmeleri sonucu İngilizlerin işgaline uğrayan Kızıltoprak mevkisinin, seferin sonuna kadar bu statüsünü muhafaza ettiğine işaret eden Armutak, bu bölgede ihtiyatların ordugahlarının tesis edildiğini kaydetti.
[1] Hibya Haber Ajansı, 13-08-2020