Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Ümit Yalım “Bugün 18 Türk adası, 1 Türk kayalığı Yunan işgali altında. Fiili işgal 2004 yılında başladı. Mevcut durum itibarıyla bu adalarda 13 Yunan askeri üssü ve 5 binden fazla silahlı asker, 1 üniversite, 2 lise bulunuyor!” dedi.
Ümit Yalım “Yunanistan kendi adalarının 6 millik karasularına, Türk adalarınınkini de ekleyerek kendi karasularını 12 mile çıkardı. Bu yüzden Yunan hücumbotları Türk sahillerinden 1,5 km uzaklıktaki Türk balıkçı teknelerine ateş ediyor, balıkçılar öldürülüyor ya da tutuklanıyor” diye konuştu.
Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Ümit Yalım YeniDönem gazetesini ziyaret etti. Yalım ile epey zorlu bir konu olan Ege adaları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Bizler Ege kıta sahanlığı, hava ihlalleri, 6 millik karasuları haberleriyle büyüdük. Türk komandolarının çıkarma yaptığı Kardak kayalığı krizi 1996 yılında yaşanmıştı. Türkiye’nin o zamanki kabulü, Osmanlı İmparatorluğu sonrasında kalan toprak parçaları antlaşmalarla belirlenmemişse Türkiye’ye ait olduğu yönündeydi. Ya şimdi? Genelde bu tür söyleşilerin sunumunda “ilgiyle okuyacağınızı umuyorum” derim, bu defa diyorum ki; “Vatanın bölünmez bütünlüğünden taraf olanların ilgiyle okuyacağından eminim…”
LOZAN’DA HİÇBİR ADA VERİLMEDİ
Sayın Ümit Yalım; Ege adaları denilince Lozan Antlaşması gündeme getiriliyor. Lozan’da Ege adalarının durumu nedir?
Lozan Antlaşması’yla hiçbir ada verilmedi. Özellikle altını çizmek istiyorum. Daha önce Osmanlı döneminde kullanma hakkı ve egemenliği devredilen adaların ismi teyit edildi. Kuzey Ege adaları Taşoz, Semadirek, Limni, Midilli, Sakız, Sisam, Ahkerya, İpsara ve Bozbaba adalarının sadece kullanma hakkı verildi. Bu adaların mülkiyeti, egemenliği ve deniz yetki alanları Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenliği altında kaldı. Bunların hepsi belgelerle sabit. Bu adalarla ilgili olarak 13 Şubat 1914 tarihinde 6 büyük devlet tarafından, bir gün sonra da 14 Şubat 1914 tarihinde Osmanlı devletine tebligatta bulunuldu. Buna göre Kuzey Ege adalarının yani toplam 9 adanın sadece kullanma hakkı yani zilliyetliği Yunanistan’a verildi. Anılan adaların mülkiyeti egemenliği ve deniz yetki alanları Türk egemenliğinde kaldı.
‘GİRİT ADASININ 4/3’Ü TÜRKİYE’NİN
Girit adasının dörtte üçünün egemenlik hakkının Türkiye’ye ait olduğunu savunuyorsunuz, biraz açıklar mısınız?
1.Balkan Savaşı’ndan sonra imzalanan 30 Mayıs 1913 tarihli Londra Antlaşması’nın 4. maddesi ile Girit adası 4 ülkeye verildi. Bu ülkeler Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ’dır. Girit adasının etrafında bulunan 14 ada ile adacık ve kayalıklar Türk egemenliğine kaldı… Bu durum Lozan Antlaşması’nın 12. maddesi ile teyit edildi. Lozan’dan sonraki süreçte Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ Girit adası üzerindeki egemenlik haklarından fiilen feragat ettiler… Dörtte üçlük pay aslına rücu olarak Türk toprağı oldu. Mevcut durum itibarıyla Girit adasının dörtte üçü ile etrafındaki 14 ada ve irili ufaklı adacık ve kayalıklar Türkiye Cumhuriyeti egemenliği altındadır…
Bu görüşünüzü kamuoyu ile paylaştınız mı? Tepkiler nasıldı?
Evet. En azından kimse karşı çıkmıyor. 19-21 Ekim 2017 tarihleri arasında Türk Tarih Kurumu ile 9 Eylül Üniversitesi’nin birlikte düzenlediği uluslararası “Ege Adaları” konulu sempozyumda bu konuda bildiri sundum. Seçici jüride iki de Yunan akademisyen vardı. Bildirim kabul edildi. Sorun şu, bu konu sorgulanmamış. Kimse antlaşmayı açıp sorgulamamış. Ben bütün bilgileri herkesle paylaşıyorum, iktidar ve muhalefet partilerinin tüm milletvekillerine, bakanlara, hatta Avrupa ülkelerindeki tüm büyükelçilerimize gönderdim. Lozan ve 1947 Paris Antlaşması’nda taraf olan tüm ülkelerin dışişleri bakanlıklarına, büyükelçiliklerine de gönderdim.
18 TÜRK ADASI İŞGAL ALTINDA
Bugün Ege’deki Türk adalarında neler oluyor?
Bugün 18 Türk adası, 1 Türk kayalığı Yunan işgali altında. Fiili işgal 2004 yılında başladı. Mevcut durum itibarıyla bu adalarda 13 Yunan askeri üssü ve 5 binden fazla silahlı asker, 1 üniversite, 2 lise bulunuyor… Bu adalar Türk toprağıdır. Askeri üs açılabilmesi için meclis kararı lazım. Adalarda ağır silahlar var, namluları Türkiye’ye dönmüş durumda. Bu adalarda Yunan belediyeleri var. İzmir, Aydın ve Muğla sınırlarındaki 18 ada ve bir kayalığımızda artık sadece Yunan varlığı var. Yunan işgali 2004’te başladı. Bunun o dönemde AB’den müzakere tarihi alabilmek için verilen bir taviz olduğu söyleniyor. Zaten dikkat ederseniz Ekim ve Kasım 2004’te başlayan işgalden sonra hükümet 17 Aralık 2004 tarihinde müzakere tarihi aldı. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum yönetimi Türkiye’yi veto etmedi.
‘YUNANİSTAN KORSANLIK YAPIYOR’
Anlattığınız tablonun Türkiye açısından sonucu nedir?
Yunanistan fiilen karasularını 12 mile çıkarmış durumdadır. Kendi adalarının 6 millik karasularına işgal ettiği Türk adalarının 6 millik karasu mesafesini de ilave etmiştir. O yüzden Yunan hücumbotları Türk balıkçı teknelerine ateş ediyorlar. Nisan 2014’te bir Türk teknesine, Keçi adası ile Bodrum arasındaki Türk karasularında seyir halindeyken Yunan sahil güvenlik gemisi tarafından uçaksavar makineli tüfek ateşi açıldı. Türk kaptan Mustafa Ateş öldürüldü. Aslında kaptan Türk karasularında seyahat ediyordu. Ama Yunanistan Keçi adasını işgal ettiği için kendi karasuyu varsayarak kaptanımızı öldürmüştür. Mayıs 2014’te yine teknelerimize ateş edildi. Türk Kaptan Kaan Camuzoğlu ve 3 arkadaşı Bodrum Turgut Reis sahillerinden 1,5 mil açıkta balık avlarken, Yunan sahil güvenlik botundan açılan ateş sonucu tekneleri kullanılamaz hale geldi. Camuzoğlu ve üç arkadaşı silah zoruyla İslamköy’e götürülerek tutuklandı; ‘Yunan karasularında balık avlıyor’ diye… 15 gün sonra 3 kişi serbest bırakıldı, ama Türk kaptan Atina Pire’de bulunan Koridalos cezaevine konarak 13 ay mahkemeye çıkartılmadı. Hapishanede kanser hastalığına yakalanan Camuzoğlu ölmek üzereyken, mahkemeye çıkartıldı ve serbest bırakıldı, İzmir’deki hastaneye geldi ve bir süre sonra hayatını kaybetti. Bu olaylar açık bir şekilde Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku’na göre Yunan devlet gemisiyle yapılan korsanlık eylemidir. Bu konu tarafımdan uluslararası ceza mahkemesine taşınmış ve mahkeme tarafından işleme konulmuştur.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Türk Dışişleri Bakanlığı, 18 Mart 2019’da Birleşmiş Milletler’e gönderdiği resmi mektup ile Lozan Antlaşması’na göre Girit güneyi, Türk kıta sahanlığındaki 92 bin kilometrekarelik petrol ve doğal gaz havzasını ayrıca Girit adası etrafındaki 5 Türk adasını Yunanistan’a resmen terk etti. Bu belgenin derhal geri çekilmesi lazım!..
“Geçmişten Bugüne Ege Adaları’
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Bursa Şubesi tarafından Ördekli Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Geçmişten Bugüne Ege Adaları ve Doğu Akdeniz’deki Gelişmeler” konulu söyleşiye konuşmacı olarak Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli Albay Ümit Yalım katıldı. Etkinliği İçişleri eski Bakanı Turhan Tayan, eski milletvekillerinden Ali Arabacı ve Yahya Şimşek, ADD Bursa Şubesi Başkanı Nedret Yayla, İbrahim Güven ve çok sayıda vatandaş da izledi. Konuşmasına Ege adalarının fethinden başlayan Ümit Yalım, Londra ve Uşi antlaşmalarını anlattı. Yalım, 1943’te 12 adanın İngiltere tarafından işgal edildiğini belirterek “Türkiye’nin Paris Antlaşması’na kendi isteğiyle katılmadığı söyleniyor. Doğru değildir. Türkiye katılmak istedi, ama ‘kâğıt üstünde savaşa girdiniz’ diye reddettiler” dedi. İngiltere’nin 1943 tarihli İngiltere ve 1951 tarihli Amerika haritalarında Türk adası olarak yer alan adaların artık Yunan işgalinde olduğunu söyleyen Ümit Yalım, bir Türk toprağı olan Aydın Eşek adasına 2011 yılında pasaport ile gittiğini anlattı.
TÜRK ADALARINDA ÇAN SESLERİ!
Yalım “Türkler 9 Eylül 1922’de Yunanlıları İzmir’de denize döktü. İzmir’in koynuna yeniden Yunan askeri getirildi. İzmir’in 4 mil açığındaki Keçi adasına Yunan Başbakanı geldi. Muğla Keçi adası da aynı durumda. Çipras 25 Mart 2019’da Keçi adasının sözde belediye başkanını ziyaret etti” dedi. Herkesin inancına saygılı olduğunu söyleyen Yalım “İzmir, Muğla, Aydın’a bağlı Türk adalarında tek bir cami yok. Çan sesleri ortalığı inletiyor” dedi. Adalarda 4’ü bir Türk şirkete ait olmak üzere 19 otel açıldığına dikkat çeken Yalım, uluslararası antlaşmalara göre Yunanistan’ın, Apache saldırı helikopterleri ve tanklarla silahlandırdığı adaları Türkiye’ye geri vermek zorunda olduğunu söyledi.
Kanal B'deki bu TV programı Sayın Ümit Yalım'ın Bursa ziyaretinden 2 ay kadar önce, 12 Şubat 2019'da yayınlanmıştı.
Taşoz’daki Prinos petrol kuyularını mülkiyet egemenliğinin Türkiye’de olduğunu söyleyen Yalım, “İsrail’in ortak olduğu Yunan Energean Şirketi petrol çıkartıyor. Bizim petrollerimizi çalıyor” diye konuştu. Türkiye’nin Cumhuriyet tarihi boyunca ilk kez toprak kaybettiğine dikkat çeken Yalım sözlerini şöyle sonlandırdı; “Vatan toprağı namustur! Bu ülkenin ekmeğini yiyen ve suyunu içen her Türk vatandaşı, vatan toprağına yani namusumuza demokrasi ve hukuk kuralları içinde sahip çıkmalıdır.” Kaynak: Yenidönem Gazetesi