Quantcast
“Ermeni soykırımı yoktur” demek fikir özgürlüğü değilmiş – Belgesel Tarih

“Ermeni soykırımı yoktur” demek fikir özgürlüğü değilmiş

“Ermeni soykırımı yoktur” demek fikir özgürlüğü değilmiş

Loading

“Ermeni Soykırımı yoktur” dediği için Gazete Duvar‘ın yazısını sansürlediği Gülgün Türkoğlu, siteden istifa etti.
Gazete Duvar haber sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Ali Duran Topuz, dikkat çeken bir özür yazısı kaleme aldı. Sitede, “Bir özür yazısı: İnkarcılığa reddiye” başlığıyla, Ali Duran Topuz imzalı yayınlanan özür metninde, “Gazete Duvar, inkarcılığı reddeden bir yayın anlayışına sahip. Ermeni Soykırımı meselesinde de bu böyle. Fikir özgürlüğünün bizi inkarcılığı kabul etme, göz yumma, yayılmasına yardımcı olma borcu altına soktuğuna inanmıyorum” ifadeleri kullanıldı. Özür metninin devamında, sitenin yazarlarından Gülgün Türkoğlu’nun yazısının okunmadan girdiği, yazısının yayın politikasına aykırı olduğu belirtildi ve “Çok üzgünüm. Üzdüğüm, şaşırttığım, yanılttığım herkesten özür dilerim” denildi.
Gülgün Türkoğlu ise, yazısının kaldırılması nedeniyle Gazete Duvar sitesinden istifa etti.
Odatv’de yer alan habere göre Gülgün Türkoğlu, Gazete Duvar’dan kaldırılan yazısında, “Ermeni Soykırımı” iddialarının gerçek olmadığını kaleme almıştı. Türkoğlu, Türkiye’nin konuyla ilgili arşivlerini açtığını, buna karşın Ermeni tarafının arşivlerini açmamakta direttiğini belirttiği yazısında, Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik hakaretlere de sert yanıt verdi.
Gazete Duvar, “Ermeni Soykırımı yoktur” demeyi ifade özgürlüğü olarak görmezken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2015 yılında “Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır” sözünü, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmiş ve bu yönde karar vermişti.
İşte Gazete Duvar sitesinin özür dileyerek yayından kaldırdığı Gülgün Türkoğlu’nun yazısı:

 Ermeni Tehciri

  • Gülgün Türkoğlu

Çivisi çıkmış dünya… Çivi nerede duruyordu da çıktı acaba? Bir mecazla ifade bulmuş olsa da ondan kopulduğunda dünyayı sallayacak bir merkez var demek ki! Gelenek, bu merkezin Hak duruş olduğunu söyler. Mevleviler saatlerce dönseler de bir ayakları sabit durur. Bir pergel misali; daireyi tamamlayıp dururlar, dünyayı turlarlar sarsılmadan; bir ayak her daim Hakta. İnsanın kendinden öte gidebildiği bir dünya var mıdır? Dünyalarımız küçük olsa da hepimizin hesabı Hak duruşa mesafemizden kesilir kanımca.

Eğri oturalım mı bilmem ama doğru konuşalım; doğrudan söyleyiverelim. Ondan da önce Artik Penik’in ölüm yatağında alınan görüntü kaydını izleyelim. Kendini bir dava uğruna yakmış bir insanın, ölmeden hemen önce söylediklerinden daha sahici ne olabilir? Cânım Artik Penik, sözlerinin etki edeceği gönül, yok artık bizlerde! İsa, bize “Fahişeye ilk taşı, hiç günah işlememiş olanınız atsın” dese, arsızca hepimiz taşlarız; hem de birbirimizin fahişelik yaptığını bile bile. Solculuk desen emperyalizmle dans peşinde. Birlikte yaşamayı beceremedik.

Bir karıncayı öldürmek bile olanaksızken, insanların katledilmesini olağan görmek, soysuzluktur. Yaşanan acılara saygı göstermek, bizi duyguda birleştirir ve bu çok değerlidir. Akıl boyutundaysa nesnelliğin aranması haktır. İçlerinden türemiş soysuzların, halka yaptıkları zulüm nasıl yadsınabilir? Tarafsız olabilmek belki de bir avuç dolusuna nasip olur böyle bir konuda; bedeli ağır bir tarafsızlıktır Artin’inki. Kendini yakışından beş gün sonra vefat edeceği hastane yatağından, tükenmekte olan soluğuyla, ekilen nifak tohumlarının, bu coğrafyada karşılığı olmadığını yalvarırcasına dile getirir. Soykırım iddiasının kabul ettirilmeye çalışılmasının, boş bir uğraş olduğunu yazan, ASALA benzeri terörist, faşist ellerden çıkan kurşunla yaşamını yitiren yurttaşımız Hırant Dink’in çığlığı da buna benzerdir. Tıpkı, Adana konuşmasından cımbızlanan cümlelerle Ermeni düşmanı olduğuna hükmedilen Atatürk gibi, o da çok kıymetli bir yazısından cımbızlanan cümlelerle ölüme mahkum edilmiştir.

Soykırım yapıldığı iddia edilen tarihlerde, Osmanlı İmparatorluğu’nun içinde bulunduğu durum ve koşullar hatırlanmalı:

–      Düzenli orduları lağvedilmiş
–      Parası, sanayisi olmayan
–      Söz gelişi değil, fiili olarak, emperyalist ülkelerce dört bir yanından sarılmış
–      Topraklarının hangi ülkeler arasında, ne şekilde paylaşılacağına kağıt üzerinde karar verilmiş
–      Birinci Dünya Savaşı’ndan yenilgi ile çıkacak, çok yoksul ve yıpranmış bir halk.

Türklerin Ermeni Tehcir Tezi, karşılıklı katliamların yapıldığını kabul eder. Bu önemli bir kavramsal ayrımdır. Karşılıklı katliam olduğundan, doğru tanım Mukatele’dir. Rus arşivleri, Ermenilerin arasında halkı kışkırtan Rus, İngiliz ve Fransız ajanlarının bulunduğunu ispatlamaktadır. 1915 Mayıs ayına dek, 120 binden fazla Türkün, Ermenilerce katledildiği Fransız, İngiliz ve ABD arşivlerinde yer almaktadır. Ermeni vatandaşlara yapılan saldırıların failleri olan 1.673 görevli Divan-ı Harb’e sevk edilmiş; kimi idam edilmiş, kimi hapis cezasına çarptırılmıştır.

Yukarıda anlatılan şartlarda boğuşan halk, bölünme tehlikesine karşı, ülkeyi savunmuş ve zafer kazanmıştır. 1915 yılından, sözde soykırımdan önce, ülkeyi bölmek amacı güden emperyalist devletlerle yaptıkları işbirliğiyle, çeşitli vilayetlerde katliamlar yaptıkları yabancı arşivlerce de doğrulanan bölücülere karşı bir önlem alınmayacak mıydı? 1912-1914 yıllarında, Rus, İngiliz ve Fransız desteğiyle, altı ilimizde “Ermeni Islahatı” başlatılmıştır. Örneğin; bu, altı kente, ikişer vali atanması girişimi, bölme çabasıydı. 1914 yılında, bir milyon kadar Müslüman, Tiflis ve Erivan’dan Türkiye’ye sürülmüştür. Bunlardan topraklarımıza ulaşabilenlerin sayısı, 702 bindir.

Ussal bir dizge, bir iddianın öncelikle ispatına muhtaçtır. Soykırım öncelikle ispat edilmelidir. Bir soykırım yapıldığını kanıtlayabilecek bir belge mevcut değildir. İspat edilememiş bir suça istinaden Türkiye mahkum edilmiştir. Bu tutum, Birleşmiş Milletler Antlaşması’na aykırıdır. Soykırım çok ciddi bir iddiadır. Nesnel düzeyde, olguların incelenmesinde kavramların doğru kullanılması beklenir. Bu çerçevede, yanlış kullanım değil, art niyetli kullanım vardır.

Osmanlı arşivleri açıldı; neredeyse tamamına İnternet’ten erişim olanaklıdır. Ermeni arşivlerininse tamamı bir türlü açılmamaktadır. Örneğin: Taşnak Partisi ile dönemin Rusya’sı arasında yapılan yazışmalar, Boston‘daki Taşnak Arşivi’nde bulunmaktadır. Bu arşiv açılmamıştır; yazışmaların bazılarının, birer kopyasıysa Rus arşivlerinde bulunmaktadır. Tarihçiler, bu yazışmaların, soykırım iddiacılarının, iddialarını tamamen geçersiz kılacak nitelikte olduğunu bildiriyorlar. Benzer bir biçimde, Kudüs Patrikhane arşivi, Erivan 1923 öncesi arşivi açılmamaktadır. İzin verme konusunda nasıl da “seçici” davranıldığı, yerli ve yabancı araştırmacılar tarafından dile getirilmektedir.

Türk tarafının, 1919 yılında, İspanya, Danimarka ve İsveç’ten ikişer tarafsız hukukçu gönderilmesi suretiyle olayın incelenmeye açılması teklifi reddedilmiştir. Türkiye’nin konuyla ilgili komisyon kurma teklifleri, sistematik bir biçimde reddedilmektedir. 2005 yılında, iki taraf nihayet Viyana’da bir araya gelebilmişler, belge değişimine başlamışlardır. Fakat, Ermeni tarafı bu görüşmelerden aniden çekilmiş, vazgeçmiştir.

20 Mart 1982’de Boston’daki The Armenian Weekly gazetesinin başyazarı ve editörü olan James H.Taşçiyan, Atatürk hakkında var olduğu iddia edilen haberin yalan olduğunu yazmış, fakat ne gariptir ki hemen işinden olmuştur.

Dünya tarihinde bir benzerine rastlanmamış Kurtuluş Savaşımızın, emperyalist ülkeleri hiç beklemedikleri bir mağlubiyete uğratmışlığının damaklarında bıraktığı acı lezzetin bir uzantısı olmalıdır soykırım iddiası.

Yaşamı, “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesiyle belirlemiş bir kişinin ırkçı olabileceğini düşünmek, bilinçsizliktir. Anzak annelerine, öylesine seslenebilmiş bir kişinin soykırımcı, kafatasçı olduğunu düşünmek us düşmanlığıdır; bilgisizlik kaynaklı kötülüktür.

Atatürk’ün, Ermeni sorununun asıl köküne işaret eden konuşmasından bir alıntıyla bitirelim:
‘Ermeni meselesi denilen ve Ermeni milletinin menfaatinden ziyade dünya kapitalistlerinin menfaatine göre halledilmek istenen mesele, Kars Antlaşması ile en doğru surette çözülmüştür. Tekrardan eskisi gibi iki çalışkan halkın dostluğu kurulmuştur.’

YAZAR HAKKINDA

Haber Merkezi Haber Merkezi Belgeseltarih.com sitemizde konuk yazarlara da yer veriyoruz. Yayınlanmasını istediğiniz ve mümkün olduğunca akademik dille kaleme alınmş tarih konulu yazılarınızla ilgili olarak, iletişim sayfamızdaki form vasıtasıyla bizimle bağlantı kurabilirsiniz. E-Posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
ermeni tehciri

BU MAKALELER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!

  • YENİ
Tekrarsız Süslemeler

Tekrarsız Süslemeler

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 3 Aralık 2024
Sistematik Hatalar Bahçesi

Sistematik Hatalar Bahçesi

Ekrem Hayri PEKER, 3 Aralık 2024
Merdiven

Merdiven

Haber Merkezi, 21 Kasım 2024
“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

Ekrem Hayri PEKER, 20 Kasım 2024
Türkülerde Felek

Türkülerde Felek

Dr. Halil ATILGAN, 19 Kasım 2024
Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Atilla SAĞIM, 17 Kasım 2024
Romanlarda Sosyal ve Kültürel Yaşam

Romanlarda Sosyal ve Kültürel Yaşam

Emel ÖRGÜN, 2 Kasım 2024
“İki Kasım 1943” Karaçay Sürgünü

“İki Kasım 1943” Karaçay Sürgünü

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 2 Kasım 2024
Bir Zamanlar Kültürpark

Bir Zamanlar Kültürpark

Haber Merkezi, 2 Kasım 2024
Söğütlülü Destancı Aşık Ali Şahin

Söğütlülü Destancı Aşık Ali Şahin

Haber Merkezi, 2 Kasım 2024
“Cumhuriyet Türküsü”

“Cumhuriyet Türküsü”

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 26 Ekim 2024
Kefir’deki Vatan Yahut Kefir’in Kökeni

Kefir’deki Vatan Yahut Kefir’in Kökeni

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 26 Ekim 2024
Söylev’in Okunuşunun 97. Yılı

Söylev’in Okunuşunun 97. Yılı

Nevin BALTA, 16 Ekim 2024