Selim Erdoğan’ın daha önce Sakarya, Büyük Taarruz ve Yurdumda Tek Düşman Kalmasın kitaplarını deyim yerindeyse bir solukta okumuştum.
Sakarya kitabını okuyunca üzülmüş ve Genelkurmay Başkanlığının ihmalkarlığına üzülmüştüm. Zira Genelkurmay kayıtlarına KAYIP olarak geçen, geri çekiliş sırasında naaşları geride kalan binlerce şehidimizin mezarlarını bulmuştu. Oysa bunlar çok daha önce bulunup kayıtlar düzeltilirdi.
Hain kitabını İnegöl Kitap Fuarında gördüm ve hemen aldım. İlk fırsat bulduğumda okudum. Kitap için denecek olan söz, kitabı tanıtan bir sitede yer alan “Soluk soluğa okunacak bir millî mücadele romanı”.
İstanbul işgal altındadır. İstanbul’a dönen Binbaşı Ahmet Muhtar, başta Enver Paşa olmak üzere tüm İttihatçılara öfke püskürtmekte ve savunanlarla kavga etmektedir.
Anadolu’da direniş yapanları da küçümsemekte, bildiği iki yabancı dile güvenerek iş aramaktadır. Yvette isimli bir Fransız revü yıldızı sevgilisi vardır.
Anadolu’da direniş başlamıştır. Ahmet Muhtar Halil Paşa ve Küçük Talat Bey’i para karşılığında Sivas’a götürür ve İstanbul’a döner. Ahmet muhtar artık kendilerine işbirlikçi arayan İngilizlerin ağındadır.
16 MRT 1820’DE İngilizler İstanbul’a ve Harbiye Nezaretine el koyarlar. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa Ankara’ya gelir ve Meclis’i Ankara’ya çağırır.
23 Nisan 1920’de Yeni ve eski milletvekilleri Ankara’da toplanır. Anadolu’daki İngiliz askerleri esir alınır. Ve saha sonra Malta Adası’na sürülenlerle takas edilir.
Kader Ahmet Muhtar’a ağlarını örmektedir. Artık herkes ondan HAİN diye bahsetmektedir.
Arka fonda Rum, Yahudi ve Ermeni tüccarlar, gazileri, İttihatçılar, Kuvayı Milliyeciler, İngiliz subayları, Türk zabitleri, Pera’nın müdavimi Avrupalılar ve Levantenler, hainler ve kahramanlar ve dönemin İstanbul’u yer almaktadır.