Hititler ve Hebron -2

Tankut SÖZERİ /

Göksel, yersel, hava ve su; Hebron’da kutlanan oktav günlerinde (yortudan sonraki sekizinci gün!) ortaya atılan kehanetler bizi, Hititler’in Hebron’da neden bulunduklarını da açıklayacak bilgilere götürecektir. Çünkü saydığımız bu dört unsur; Eflatun’un apeyron’u, Hz. Süleyman’ın yüzüğündeki sır, İslâmi dört anasırdan başkası değildir. Ayrıca Sekizinci gün bizi Afrika’nın Dogon kabilesinin ‘Dogon ikizlerine’ götürecektir, Hz. Süleyman’la da ilgilidir. Yetmez Afrika’ya göçen Mısırlı Colciansların sünnet geleneğini taşıyıp nasıl ve neden günümüze kadar gelmesine aracılık ettiklerine ve belki de Hititlerin de sünnetli olduğu gerçeğine… Üstelik Hz. İbrahim’in Hititlerle karşılaşma tarihlerinin sorgulanması da, 1965 yılında Halep kentinin 37 km. kuzeyinde bir rastlantıyla ortaya çıkarılan İsa’dan 3000 bin yıl önceki Sümerli EBLA imparatorluğuna götüreceği kesindir. EBLA üniversitelerimizde tam olarak henüz işlenmemiş, öylece durmaktadır, üstelik bize sınır olan Suriye’de. Şam müzesi yeterli zengin kaynakları ile Üniversitelerimizi beklemektedir. Üstelik 15 cm boyunda ahşaptan Ebrium adlı son kral figürü ile…

Bilmiyorum ilginizi çekti mi! Geçmiş günümüzle o kadar sıkı sıkıya bağlantılı ki… Şaşırmamak ve belleğimizde (korteks) yer alan ve uyguladığımız bir çok dinsel ayinle ilgili (ritüel ) sorgulamadan kabul ettiğimiz uygulamaların geçmişteki korkularımızı günümüzde dahi pek de aşamadığımız gerçeğini gösterdiği gibi eğitim konusunda yeterli zihinsel özgürlüğe kavuşamadığımızı da ortaya koymaktadır. Öyleyse konumuza Hz. İbrahim’in Hititlerle Hebron’da karşılaşmış olabileceği tarihin ne olabileceği, sonra da Hititlerin bu kente, o kentte var olduğunu anladığımız gizil (ezoterik) bilgi nedeniyle göç etmiş olabileceği ve bu gizil bilgilerin neler olabileceği konusuyla devam edelim. Günümüzle bağlantılarını da, yazı ilerledikçe sizler zaten kendiliğinden kuracaksınız.

Kral Şuppuliluma (MÖ 1380-1346) zamanında, ilkyazımızda söz ettiğimiz Hitit göçü, Hebron’daki ilk Hitit yerleşim nedeni olarak görülemezdi. Çünkü Georg Roux (ünlü tarihçi) Ancient Iraq kitabında; ‘’İbrahim ve ailesi Sümer’de Ur’dan (Ur-Uruk, Utnapiştim –Nuh Peygamber!- ve Gılgamış’ın kentleri) ‘Kenan ülkesindeki Hebron’a olasılıkla MÖ.1850 yıllarında gelmişlerdir. Hz. Yusuf’un da Mısır’a gidişini 1700-1580 dönemi arasındaki Hyksos döneminde olduğunu düşünmek yerinde olur’’, diyor. Hyksos da nedir? Yukarı Suriye’den gelen MÖ 1800 yıllarında silahlı birlikleriyle Mısır Nil deltasının doğu yöresine yerleşenler olarak bilinirler. Bu topluluğun bazı önderleri Firavun olarak Mısır tahtına geçti. MÖ. 16 yy. da ise TEB rahiplerin önderliğinde Mısırdan sürüldüler.

Bu tarihler, ilkyazımızda sözünü ettiğimiz Hititli Prensin trajedisiyle yakın tarihleri çağrıştırmaktadır. Üstelik MÖ. 16. Yy 1500 yılları anlatır.Bu da Hititli prensin yolculuğu ile 100 yıllık bir farkla tam olarak örtüşmektedir. Bu durumda Mısırlı prensesin mektubu önem kazanmaktadır. Bu mektubu tam metin olarak sitenizde, tarafımdan tercüme edilmiş olarak bulacaksınız.

Hz. İbrahim’e dönersek, Roux, İbrahim’in bu tarihlerde Ur’dan gelişini, ‘’Belki de başka bir Ur’dur’’ diyerek , ‘’belki de bu tarihlerden 500 yıl önce İbrahim Hititlerle karşılaşır’’ diyor.

Bu durumda Hıristiyan kaynaklarına göre MÖ. 1800 yıllarına tarihlenen Hz. İbrahim’in Mısır’a yolculuğu İslâmi kaynaklara göre MÖ. 2300 yıllarına tarihlenmektedir. İlgilenenler bu kaynaklara kolayca ulaşabilirler.

Bir gerçek var ki, son Sümer kenti Ebla bulguları bize İslami kaynakların daha doğru olduğunu ve Batılı tarihçilerin Hıristiyanlık inancından kaynaklanan Hz. İbrahim’in yolculuğunun ruhani bir durumla ilgilendirmekten kaynaklandığı gerçeği ile baş başa bırakmaktadır.

Öyleyse ilk sorgulanması gereken İBRAHİM kimdir.

Ne dersiniz, devam edelim mi?