Quantcast
Höyükten köye, köyden mahalleye! Yenişehir’in ilk köyü Barcın – Belgesel Tarih

Dr. Salih EROL
Dr. Salih  EROL
Höyükten köye, köyden mahalleye! Yenişehir’in ilk köyü Barcın
  • 10 Ocak 2020 Cuma
  • +
  • -
  • Dr. Salih EROL /

Loading

Bu yazımızda Barcın Köyü’nün nispeten yakın dönemlerine odaklanacağız. Ancak köyün Tarih Öncesi’ndeki o Höyük olduğu döneme, özet şeklinde de olsa, değinmeden geçemeyiz. Barcın, Bursa – Yenişehir ilçe merkezinin Batısında yer alan ve tarihi çok eskiye dayanan bir köy yerleşimidir.

Mevcut arkeolojik veriler ışığında Bursa – Yenişehir Ovası’nın ilk sakinlerinin Barcın’da oturduklarını belirtmemiz gerekiyor. Bu yerin önemine binaen çok sayıda ülkeden, üniversiteden bilim insanları 2005’ten beri kazı çalışmaları yapmaktadırlar.

Yaklaşık dokuz bin yıllık yaşam izlerinin tespit edildiği; Neolitik Çağ’dan günümüze uzanan Barcın Höyük, bugünkü Barcın Köyü’nün güneyine düşmektedir. Buranın ilk insanları, verimli ovanın ortasında tarıma ve hayvancılığa dayalı bereketli, müreffeh bir yapı kurmuşlar. Batı Anadolu’nun ilk çiftçi toplumlarından biri burada yaşamıştır.

Ziraatin kaçınılmaz sonucu yerleşik yaşama geçmek ve barınmak için evler inşa etmektedir. Bizim Barcın Höyük’teki insanlar da evler yapmışlardır. Yapılan kazı çalışmalarında evlerin içinden zamanla kömürleşmiş buğday, arpa, mercimek tohumları, öğütme taşları ve diğer zirai aletler, çeşitli kap – kacaklar … ve sair onlarca eşya bulunmuştur.

Yiyeceklerini fırınlarda pişiren, sütlerini mayalayan, peynir ve benzeri süt ürünlerini yapan oldukça zengin, ilginç bir medeniyetle tanışıyoruz Barcın Höyük’te.

(Bu konuda daha fazla bilgi için bakınız: Rana – Hadi Bal – Fokke Gerritsen, Yenişehir Ovası’nın İlk Sakinleri ve Barcın Höyük Kazıları, Tarihten Günümüze Yenişehir Sempozyumu, 2013, s.53-65).

Barcın’daki yerleşimin ne zamana kadar tarihî höyük yerleşiminde devam ettiği ve şimdiki köy yerleşim merkezine ne zaman taşındığını bilemiyoruz. Ancak bu coğrafya Bitinya Krallığı’nı, Roma İmparatorluğu’nu ve onun bir devamı olan Bizans Devleti’nin hüküm sürdüğü bir coğrafyadır. Bütün bu tarihî birikimin son halefi de Osmanlı Devleti ve onun mirasını sürdüren Türkiye Cumhuriyeti’dir.

Tarihin uzun soluklu gelip geçen zaman dilimlerinde Barcın Köyü özelinde bizi asıl ilgilendiren dönem Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemleridir. Yazımızın asıl konusu Müslüman – Türk Barcın’ın tarihî seyridir.

Yerleşim biriminin adının kökenini ve anlamını sorguladığımızda şöyle bir sonuçla karşılaşıyoruz: Anadolu’da “Barcın” adında çok sayıda yer bulunduğunu Osmanlı Arşiv taramasından öğrenmek mümkündür. Mesela, Karahisarısahip’de (Afyon tarafları) Barçın Nahiyesi, Sivas Hafik Kazası’na tabi Barçın Karyesi, İçel taraflarında Barçın Yaylası… gibi yerler mevcuttur.

Demek “Barcın” ismi sadece Bursa – Yenişehir’dekine özgü, tekil bir isim değildir. Bu kadar geniş yelpazede ve farklı coğrafyalarda aynı isme rastlanmasının kanaatimizce en mantıklı cevabını buralara yerleşmiş topluluklarda aramak gerekir. Bu açıdan bakılarak yapılan araştırma bizi Türkmenlerin bir koluna götürüyor ki, bu kolun mensupları, “Barcın” adındaki bütün yerlerde olduğu gibi, Yenişehir – Barcın Köyü’nün de kurucularıdır.

Bizim Barcın Köyü, Türkmenlerin Bayat Kolu tarafından kurulan bir yerleşim olarak dikkat çekmektedir. Köyün kurulduğu yer, aşağıda, ovanın ortasında bulunan tarihî höyük değil de; Bizans döneminden kalma yerleşimdir. Bazı kaynaklara göre o dönemdeki adı “Nipoles” tir. Tepenin eteklerine doğru uzanmış, Yenişehir Ovası’na Kuzeyden hâkim bir noktadan bakan bu yerleşim köyün şu an bulunduğu yerdir.

On dördüncü yüzyılın başlarında Barcın Köyü’nü kuran Bayat Türkmenleri, kısmen Bektaşi ve kısmen de daha Sünni karakter gösteren oldukça renkli bir topluluktu. Bu renkli kültürel miraslarını günümüze dek sürdürebilmişlerdir. Yâni, köyde Bektaşiler ve diğer inanç mensupları iç içe yaşamaktadırlar. Muhtemelen böylesine hoşgörülü bir sosyal iklime sahip olduğundan dolayı devlet tarafından 1930’larda Dersim’den (Tunceli) göç ettirilen bazı ailelere Yenişehir’de sadece Barcın’da ikamet izni verilmiştir. Onlar da zamanla buraya nispeten kolayca uyum sağlamışlardır.

Köyün adının (Barcın / Barçın / Barcınlu) hangi anlama geldiği konusunda kesin ve tek bir cevap olmayıp birkaç rivayet ileri sürülegelmiştir. Bunlardan biri, Bektaşiliğin “Bacı /Baçi” kolundan geldiği ve bir Bektaşilik terimi olduğu şeklindedir. Kurucu kesim olan Bayat Türkmenlerinin “Barcınlu” kelimesini “İpek Yeşili” anlamında kullandıkları ve Bayatların geldikleri Orta Asya’da bu isme rastlandığı bilinmektedir. O dönem yemyeşil bir ovaya hâkim konumdaki köye bu ismin ve anlamın yakıştığını da belirtmek lâzım.

Bursa ve çevresinin 15. Ve 16. Yüzyıllardaki tapu tahrir defterlerini incelemiş olan kıymetli iktisat tarihçileri Ömer Lütfi Barkan ve Enver Meriçli’nin kitabında Barcın Köyü“Barçınlu Karyesi” adıyla kayıtlıdır. Köyün tapu kayıtlarında Sultan Murad (1362 -1389) zamanında kızı Şahzâde Hatun’a buradan mülk verildiği ve onun da bir süre sonra Sinan Bey adında birine mülkünü bağışladığı yazılıdır. Barcın’da ondan fazla çiftlik yeri olduğu ve bunların vergiye tabi olduğu o dönemki tapu defterlerinden anlaşılmaktadır.

Köyde mülk sahibi olarak öne çıkan ve bir dönem adı Barcın Köyü ile özdeşleşen Lala Şahin Paşa da dikkat çekmektedir. Hatta kardeşi Cem Sultan’la 1481’de Yenişehir Ovası’nda savaşan Sultan II. Bayezid’in, büyük çarpışmadan önceki günlerini 18 Haziran 1481’de geldiği Barcın Köyü’nde Lala Paşa Konağı’nda geçirmiş olduğu Osmanlı tarihlerinde kayıtlıdır. Anlayacağınız, bu köy padişah ağırlamış mühim yerlerden biridir.

Barcın Tekke – İç

Yukarıda bahsettiğimiz tapu defterlerindeki bilgileri notları arasına almış olan Kamil Kepecioğlu, “Bursa Kütüğü” adlı büyük eserinde ayrıca vakıf ve mahkeme kayıtlarına (şeriye sicilleri) dayanarak önemli bilgiler vermektedir. Bu bilgilerden Barcın’a ait olanlardan bir –iki örnek aktaralım:

Barcın’da Orhan Gazi zamanının Şeyh Esenli’nin kurduğu zaviye buradadır ve 1767 tarihli bir vakıf belgesinde sözü edilen zaviye hakkında ayrıntılı bilgiler bulunmaktadır. Bu tarihte köy on beş bin akçelik hasılatıyla Yenişehir’in en varlıklı köylerindendir.

Günümüzde “Pir Mehmed Tekkesi” olarak bilinen yapı, köyün kuruluşundan beri oldukça merkezi bir rol oynamış unsurlardan birisidir. Köyün Kuzeydoğusunda, hâkim bir tepelik üzerine kurulu bu dinî yapı asırlarca Bektaşi erenlerinin yönetiminde etkili faaliyet sergilemiştir. Tekkenin hazîresinde (küçük mezarlık) Osmanlı’nın kuruluş savaşlarında şehit düşmüş kişilerin de gömülü olduğu manevî tesiri yüksek bir alan oluşmuştur.

Barcın Köyü, Osmanlı Devleti’nin ilk zamanlarında almış olduğu şekli çok az değişikliklerle on dokuzuncu yüzyıl başlarına kadar sürdürmüştür. Bu yüzyılın başlarında köyü hareketlendiren ilk büyük olay, 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kapatılmasıdır. Ağırlığı Bektaşi olan her yer gibi Barcın da bu olaydan olumsuz etkilenmiştir. Sultan II. Mahmud, sadece Yeniçeriliği ortadan kaldırmakla kalmamış; onların arkasında olduğunu düşündüğü Bektaşi tekkelerine de ağır bir fatura ödetmiştir. Birçok Bektaşi Dergâhı bu dönemde kapatıldı. Kapatılanlar arasında Barcın Pir Mehmed Tekkesi de bulunmaktaydı.

Barcın Temettuat Defteri -Kapak

Köyün Bektaşi – Alevi yapısı 1826’dan itibaren zayıflayarak, yerini daha Sünni bir yapıya bırakmışsa da Bektaşilik burada hiçbir zaman bitmedi.  Hatta nüfus kayıtlarından tespit edebildiğimiz kadarıyla, İstanbul’daki katliamdan kaçabilen bazı yeniçeri aileleri biraz da kılık değiştirerek Barcın’a gelip yerleşti ve sade birer vatandaş gibi burada yaşayıp gittiler. Bu tür şahıslardan biri olan Abdullah Çavuş, Barcın’a yerleşmiş onun ailesi “Sipahi” lakabıyla günümüze kadar gelmiştir.

Yenişehir Ovası’nın nüfus itibariyle dışarıdan göçe en açık ve en kozmopolit yeri Barcın Köyü’dür. Bu köy, dışarıda itilmiş, horlanmış hemen her aileye kucak açmış ve onlardan ilginç bir karışım çıkarabilmiştir.

Köyün 1844 – 1845 yıllarındaki nüfus durumunu, ekonomik yapısını ayrıntılı olarak bilmemizi sağlayan ve burada ilk kez yayımlayacağımız temettuat (kazanç) defterlerinden bazı bilgiler sunalım:

Muhtar İsmail Yüksel – Tarihçi Salih Erol

7 Ekim 1845 tarihiyle köyün üç ileri gelenin (İki muhtar, bir imam) mührüyle mühürlenen defterde devlete vergi ödeyen kırk sekiz hane kayıtlıdır.

Lakaplarıyla ve isimleriyle bu hane reislerini şöyle listeleyebiliriz:

1) Muhtar-ı evvel Hacı Mustafa: Hacı Mustafa yıllık 6725 kuruşluk geliriyle köyün en zenginleri sıralamasında başı çekmekte ve tarımın yanı sıra hayvancılıkla da uğraşmaktadır.

2) Muhtar-ı sânî Mantıcı oğlu Derviş İbrahim: 2784 kuruşluk yıllık geliriyle orta halli bir aile reisidir.

3) Ahmed oğlu Osman: Köyün en zenginlerinden ve muhtarlığın en güçlü adaylarından biri olarak dikkat çeken Osman, 6204 kuruş gibi yüksek bir gelire sahiptir.

4) Abbas oğlu Hüseyin ve karındaşı İsmail: 3975 kuruşluk gelirleriyle zenginler arasında yer almaktadırlar.

5)  Kalyone oğlu Hasan: 1046 kuruşluk geliriyle orta halli birisidir.

6) Macuncu İbrahim Dayı: 2905 kuruş geliriyle hali-vakti yerinde biri.

7) Ali Baba: 40 dönüm ekili tarlası, dört dönüm civarında dut bahçesi ve yanı sıra daha küçük iki tane bağ – bahçe sahibidir. Ayrıca geçimini temin edecek ölçüde hayvancılık faaliyeti ile de meşgul olmaktadır. Bütün bu uğraşları ona 2349 kuruş kadar yıllık kazanç getirmektedir.

8) Kara Mustafa: Köyün önde gelen ceviz yetiştiricilerindendir. Bunun için sekiz dönümlük bir alan ayırmıştır. Ayrıca beş dönümlük alanda dut ağacı vardır. 1845 kuruş yıllık kazancıyla orta halli bir kişi sayılabilir.

9)  Hasan

10) Hacı Mehmed oğlu Mahmud

11) Çoban oğlu Hasan

12) Bardam oğlu Halil

13) Cankır oğlu Mustafa

14) Cankır oğlu Mehmed

15) Şaban: Yıllık 1693 kuruş gelire sahiptir.

16) Sarı Mehmed: Kendisinin çok fazla mal varlığı olmadığından geçimini harmancılıktan temin etmektedir. Hasat zamanında ziraat sahiplerine yardım eden Sarı Mehmed, bu işten yıllık yüz kuruş gelir elde etmektedir. Diğer gelirleri de hemen hemen bu kadardır.

17) Deli Halil oğlu Ali

18) Kalyone oğlu Ahmed

19) Güllü oğlu Mehmed

20) Şaban oğlu damadı Ahmed. Bozancı

21) Keder oğlu Salih

22) Nazar İbrahim: Geçimini harmancılıktan temin ediyor.

23) İnegöllü İbrahim

24) Tiryaki oğlu Ahmed

25) Çardakköylü oğlu Mustafa

26) Bardam /Bardem Damadı Hüseyin

27) Kaba Hasan: Bu zat sığırtmaçlık yapmakta ve bu işten 250 kuruş kadar kazanç sağlamaktadır. Bir o kadar da diğer alanlardan geliri mevcuttur.

28) Kara Mehmed oğlu Mehmed

29) Sancakdar oğlu Hasan. Sığırtmaç.

30) Hacı İbrahim Ağa

31) Memiş oğlu Mehmed

32) Burcunluoğlu Salih

33) Hanlı oğlu İsmail

34) Kız Ali:  Çapacılıktan geçimini sağlamaya çalışan; üzerine kayıtlı az miktardaki toprağını kiraya veren köyün fakir kesiminden biridir.

35) Çakır oğlu Ahmed: Harmancılık yapmaktadır.

36) Pullu oğlu Hasan

37) Kara Halil

38) Sipahi oğlu İsmail

39) Deli Mehmed oğlu İbrahim

40) Deli Salih oğlu Ali

41) Ömer Dede oğlu Hasan

42) Ömer Dede oğlu

43) Kara Mehmed oğlu Hacı Hüseyin

45) Ekşi oğlu Mustafa

46) Harmancı Bardemlerin Mehmed

47) Kaba İbrahim

48) Pullu oğlu Mehmed

Yukarıda yer verdiğimiz temettuat defteri bir dönemin iktisadi faaliyetlerini Barcın Köyü ölçeğinde ayrıntılı olarak ortaya koymuştur. Defterin diğer önemli tarafı da bize verdiği nüfus bilgileridir. Burada yer alan lakapların çoğu günümüzde taşınmaya devam etmektedir. Köyün Cumhuriyet zamanındaki ilk öğretmenlerinden Bayram Aksoy’un (doğumu: 1939) notlarına baktığımda oradaki soyadlarının büyük ölçüde lakaplara dayandığını görmüştük. Dolayısıyla 1845 Temettuat defterindeki kişilerin günümüzde hangi ailelerin ataları olduğunu kestirmek güç değildir.

Pulluoğlu Osman Ağa’nın mezar taşı – 6 Ekim 1911

Köyün günümüzdeki medâr-ı iftiharlarından olan holding sahibi İbrahim Orhan’ın en son geliştirmiş olduğu manda sütü markasına “Ali Baba” adını vermesi boşuna değildi. Çünkü bu ailenin lakabıdır ve yukarıda örneğini sunduğumuz defterde Ali Baba yer almaktadır. Farkında olalım ya da olmayalım, geçmiş ile bugün arasında her zaman bir süreklilik vardır.

Temettuat Defterlerinden otuz –kırk yıl sonraki zamandan başlayan salnâmelere (resmi yıllıklar) Barcın Köyü bilgileri için baktığımızda tespit edebildiğimiz bilgiler şunlardır:

1890’ların sonlarında Barcın’da 85 hanede 476 kişinin yaşadığına dair kayıtlar vardır. 1927 Salnamesine göre ise Barcın’da mevcut 100 hane içinde 472 kişi yaşamaktaydı. Bunların 257’si kadın; 225’i erkekti.

1906 -1907 Salnamesine göre, Yenişehir’in İznik nahiyesine bağlı Barcın Köyünde Çinko madeni bulunmaktadır. Madenleri çıkarma imtiyazı özel şahısa verilmiştir. İmtiyaz sahibi olan Süleyman Saim ve ortakları maden çıkarma imtiyazını 1315’te almışlardır.

1927 yılının kaydında Barcın Köyü Muhtarı Ahmet Bey’dir. 1927 yılında köyde yüz hanelik Barcın Köyü’nde 257 kadın; 225 erkek olmak üzere toplam 472 kişi sayılmıştı.

Barcın Köyü, günümüze kadar canlılığını, hareketliliğini sürdürmüş; zengin tarihî birikime yaslanmış bir yerleşim yeridir. Her ne kadar artık “Mahalle” olarak geçse de o iki mahallelik büyük bir köydür. Eğer köyün yukarısında kurulmak istenen ve çevreyi katledecek olan metal fabrikası kurulmazsa bu köy ve Yenişehir, daha yüzlerce yıl “İpek Yeşili” güzelliğini koruyabilecektir.

Dr. Salih EROL

Eğitimci ve Tarih araştırmacısı – yazar. Lisans öğrenimini Balıkesir Necatibey Eğitim Fakültesi Tarih Öğretmenliğinde tamamladı. Anadolu Üniversitesinde Tarih bölümünde yüksek lisans ve doktora yaptı. 1998’den beri Bursa’da öğretmenlik yapmaktadır. İkisi Türk Tarih Kurumundan olmak üzere 4 kitabı ve çok sayıda makalesi yayınlandı. E-Posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
Dr Salih Erol

BU MAKALELER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!

  • YENİ
Tekrarsız Süslemeler

Tekrarsız Süslemeler

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 3 Aralık 2024
Sistematik Hatalar Bahçesi

Sistematik Hatalar Bahçesi

Ekrem Hayri PEKER, 3 Aralık 2024
Merdiven

Merdiven

Haber Merkezi, 21 Kasım 2024
“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

Ekrem Hayri PEKER, 20 Kasım 2024
Türkülerde Felek

Türkülerde Felek

Dr. Halil ATILGAN, 19 Kasım 2024
Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Atilla SAĞIM, 17 Kasım 2024