1683 yılındaki İkinci Viyana kuşatması Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sürecinin başlangıcı oldu. Katolik dünyasının merkezine yapılan bu saldırı Polonya’ya gibi nispeten etkimiz altındaki bir ülkenin de oluşturulan haçlı seferine katılmasına sebep oldu. Rus Çarlığı’nın her geçen gün bölgedeki Türk devletlerini yutarak büyümesini aymazlık içinde seyreden, enerjisi İran’la sonuç vermeyen savaşlarla tüketen imparatorluğun bu son hamlesi sonun başlangıcı oldu.
1699 yılında Karlofça Anlaşmasıyla Osmanlının sınırının Tuna nehri oldu diyebiliriz. 1774 yılında imzaladığımız Küçükkaynarca anlaşması ikinci kırılma noktası oldu. Kırım Hanlığı’nı kaybettik. İmparatorluğu’nu çöküşten Fransız ihtilalinin Avrupa’da yarattığı sarsıntı kurtardı. Rus Çarlığı ve Avusturya-Macaristan İmparatorluklarıyla yaptığımız ve yenilgimizle biten, Kırım Hanlığı’nın Rus çarlığına ilhakını onaylama dışında ciddi bir kaybı olmadı.
Napolyon’un 1798 de mısır’a saldırısıyla başlayan süreç 1811 yılında yapılan Avusturya-Macaristan imparatorluğu’nun Başbakanı Meternich’in gayretiyle sınırlara saygı temelinde bir konsensus sağlandı. Gün geçtikçe zayıflayan Osmanlı İmparatorluğu’nun Rus Çarlığı ve Avusturya imparatorluğu gibi iki büyük düşmanından başka bir düşman daha çıktı; milliyetçilik.
Topçulukta gerileme, tüfek kullanan piyadenin öne çıkması, ordunun disiplinsizliği, teknikten uzaklaşması, bitmeyen ve sürekli kaybedilen savaşlar, bozulan ekonomi, kiliselerin öncülüğündeki milliyetçilik hareketi Osmanlı İmparatorluğunda ayrılıkçı isyanları başlattı. ilk isyanlar Sırbistan’da başladı.
Osmanlı vergi sisteminin bozulması, hukuk sisteminde keyfiliğin yayılması, yeniçerilerin keyfi davranışlarının Sırp isyanının tetikleyici olduğu konusunda tarihçiler hemfikirdir. Süreç otonom bir Sırp bölgesinin ve Eflak eyaletinin kurulmasıyla sonuçlandı.
Kilisenin çabaları Mora’da Yunanlıların isyanını başlattı. Fenerli Rumların kurduğu Etnik-i Eterya Cemiyeti nin çalışmalarıyla Mora/Poloponez yarımadasında Hristiyan Arnavutların çoğunlukta olduğunu,
Greklerin azınlık durumunda olduğu nedense tarihçiler tarafından es geçilir. Sırp ihtilalinde bu denli görülmeyen veya kayıtlara geçmeyen katliamlar bu ayaklanmada görülür. Mora’da yaşayan otuz bin Müslüman halktan iki bin kişinin kurtulduğu çoğu Arnavut kökenli yazılıdır. Kadın ve çocukların bir kısmı köle yapılmak için sağ bırakılır. Yabancı konsolosların aracılığıyla teslim olan Preveze kalesindeki Müslümanlar Atina’daki Akropol’e sığınan Müslümanlar verilen sözlere rağmen katliama uğrar. Balkanlarda bağımsızlık hareketi, milli devletlerin kuruluşu etnik temizlik temelinde yükselir. Mısır kuvvetlerinin yardımıyla isyan bastırıldı. Ancak Avrupalı aydınların baskıları hükümetin üzerinde etkili olur. Osmanlı Donanması Navarin’de yakılır ve Yunanistan’ın bağımsızlığı kabul edilir.
Eflak Beyliği’nde çıkan ayaklanma da katliamla başlar. Türkler asker, esnaf, köylü olduğuna bakılmaksızın öldürülürler. Ruslar destek vermeyince isyan başarılı olmaz, kısa bir sürede bastırılır. Yunanistan’ın başına Alman kökenli bir prens getirilir. Ancak İngilizler bu devleti himayelerine alır. Napolyon savaşlarından sonra ele geçirdiği Venediklilere ait adalar yeni devlete bırakılır (1862).
Yunan Devleti fırsat buldukça Osmanlılara saldırır. 1841’de Girit’te ayaklanma başlatır. Kırım Savaşı sürerken (1853-1856) Teselya ve Epir bölgelerine saldırır, ancak İngiliz ve Fransız baskısıyla geri çekilirler.
Girit’te 1866 yılında ikinci bir ayaklanma başlatılsa da Osmanlılar tarafından bastırılır.1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı Yunanistan için bir fırsat olur. Berlin Antlaşması’na konulan bir maddeden faydalanarak Teselya’nın büyük bir bölümü ve Epir bölgesinden bir bölge Yunanistan’a geçer.
1896’da Girit’te bir ayaklanma başlar. Ada da çatışmalar sürerken 1897’de Osmanlı Devleti’ne saldırırlar. Kısa bir sürede mağlup olsalar da masadan galip kalkarlar ve Girit Adası’nda özerk bir yönetim kurulur. 1841 ve 1896 yılları arasında adada yaşayan Müslümanlar katliama uğrar. Bir kısmı da Anadolu’ya göç eder. Ada 1908’de Yunanistan’a katılır.
Çok geçmeden 1912’de Balkan Savaşı patlak verir. Balkanlar kan içinde kalır. Osmanlı orduları art arda yenilir. Yunan kuvvetleri Selanik kapısına dayanır. O dönemde Selanik şehrinin yüzde 40’ı Müslüman, yüzde40’ı Yahudi ve kalan yüzde 20 Rum, Arnavut, Bulgar gibi çeşitli halklardan oluşuyordu. Bölgenin ticaret merkezi olan Selanik Osmanlı İmparatorluğu’nun en zengin kentlerinin başında geliyordu, şehrin zarar görmesini istemeyen Burjuvalar Şükrü Paşa’yı ikna ederek tek bir silah atılmadan şehrin teslimini sağlarlar.
Bulgar kuvvetleri Batı Trakya ve Edirne’yi işgal ettiler, Birinci Balkan Savaşı ve İkinci Balkan Savaşı sonrası yaşananları biliyoruz. Birkaç cephede savaşan Bulgar kuvvetlerine karşı Enver Paşa komutasındaki gönüllü kuvvetler Edirne’yi kurtarır.
Süleyman Askeri, Kuşçubaşı Eşref ve Sami Beyler, Yakup Cemil gibi daha sonra Teşkilat-ı mahsusa da görev almış kahramanlar yöredeki Bulgar kuvvetlerini art arda bozguna uğratarak Stuma-Karasu’ya kadar olan yöreyi kurtarıp Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Devleti’ni kurar. Yunanistan, Fransa ve Bulgaristan bu ülkeyi tanırlar.
Belki ismi cumhuriyet oluşundan belki İttihat ve Terakki içindeki çekişmeler, Balkan Savaşı’nda arabulucu olan devletleri küstürmemek sebebiyle bu Cumhuriyet’i tanımadılar ve yıkılması için çaba sarf ettiler. Batı Trakya Cumhuriyeti Cemal Paşa’nın baskısıyla yıkıldı ve Batı Trakya Bulgaristan’a teslim edildi. Konuyla ilgili çok sayıda yayın olduğu için burada noktayı koyalım.
Bu belgesel, Batı Trakya Cumhuriyeti’nin 100. yılı anısına 2013 yılnda yapılmştır.
Kimya mühendisi, araştırmacı, yazar.
Bursa Mustafakemalpaşa’da (1954) doğdu. Anadolu Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunu.
TUBİTAK veri tabanına kayıtlı “Teknoloji tabanlı Başlangıç Firmalarına Özel İş Geliştirme” mentörü, C Grubu iş Güvenliği uzmanı olarak Nano kimyasalların tekstil materyallerine uygulamalar konusunda üniversitelerde konferanslar verdi.
Yayınlanmış kitaplarından bazıları:
"Kuşçubaşı Hacı Sami Bey",
"Özbek Mektupları",
"Yeşim Taşı - Ön Türkler ve Türk Tarihinden Kesitler",
"Kafkasya'dan Anadolu'ya - Zekeriya Efendi".
Belgeseltarih.com kurucu ortağı ve yazarıdır.
E-Posta: [email protected]