Quantcast
İl Genel Meclisi Tutanaklarına Göre Bursa’da Yol ve Yol(suzluk) Sorunları! – Belgesel Tarih

Turan ÇALAY
Turan  ÇALAY
İl Genel Meclisi Tutanaklarına Göre Bursa’da Yol ve Yol(suzluk) Sorunları!
  • 13 Ağustos 2018 Pazartesi
  • +
  • -
  • Turan ÇALAY /

Loading

“Tarih boyunca insanlar hep sahip olmadığı, olamadığı şeyleri elde edebilmek için mücadele etmiştir. Bu uğurda birçok savaşlar da çıkmıştır. Hiç çalışmadan, emek harcamadan, başkalarının sahip olduğu ve kendisinin olanaklarıyla ömür boyu sahip olamayacağı makam, mevki ve yetkiyi kendisine verilenlince, bu insanlardan bazıları, bu tür olanakları elde edince, bütün bunları “yolsuzluk” yaparak kullanmıştır. Devlet, vatandaşı için her iki türlü yolsuzluğu ortadan kaldırmak ve vatandaşlarının kullanabileceği yeni yollar açmak ve yolsuzluğu gidermek için çok mücadele etmiştir.”

Kahraman Kurmay Yarbayımız İlker Çelikcan vatanını ve o vatanda yaşayan bizleri korumak isterken, içimizde beslediğimiz hain teröristler tarafından 6 Eylül 2015 tarihinde şehit edildikten üç gün sonra,[1] 9 Eylül günü Bursamızın Çalı Mahallesi’ndeki baba evine getirildi. Aynı gün Hüdavendigâr Camisi’nde kılınan cenaze namazından sonra kara toprağın bağrına verilerek, ölümsüzlüğe uğurlandı.

Bütün ulusal gazeteler bu olayla ilgili haberleri vermeye günlerce devam ediyordu ki iki gün sonra, Bursa’mızın birbirinden değerli gazetelerinde şöyle bir haber vardı; hemen hemen haberin ortak ifadesi şöyleydi: “Bursa’nın Son İl Genel Meclisi Başkanı Nedim Akdemir öldü” diye.

Nedim Akdemir

Bu iki üzücü olay ve haber beni çok derinden etkilediği gibi, ikinci olay ve haberle ilgili bu konuyu araştırma isteğine yöneltti. Öyle ya! Her sonun mutlaka bir başlangıcı da vardır.

Büyükşehir Yasası çıkınca, 7 Kasım 1864 yılında başlayan ve 150 yıllık geçmişi olan İl Genel Meclisleri 30 Mart 2014 yılında ömrünü tamamlayıp tarihin tozlu sayfalarına gömülmüşlerdi. Gömülmüşlerdi de! Meclis tutanakları elimizde kalmıştı. Artık hepsi birer tarihi belge olan bu tutanaklarda neler yoktu ki? Bursa’mızın bütün sorunları burada tartışılıyor ve bu sorunlara çözüm bulunmaya çalışılıyordu. Tutanaklardan anladığımıza göre, eğitimden sonra gelen en büyük sorunlar, hep yolsuzluk sorunuydu. Yolsuzluk derken anladığınız gibi, iki türlü yolsuzluk vardı. Birincisi; Osmanlı Dönemi’nden kalan yolların yetersizliğidir. Hâlâ Roma[2] ve Bizans Devri’nden kalan yolların bütün Osmanlı Döneminden beri kullanılıyor olması ve birçok köyün yollarının çağdaş araçlarla ulaşılamayacak patika yollar olması gibi. İkincisi; Sahtekârlık, zimmet ve görevi kötüye kullanmak gibi yolsuzluklardı. Eh, dilimizin azizliği… Sonuçta her ikisi de “yolsuzluk” değilmiydi ki?

Bu tutanaklardan nerelere yol yapıldığı, nerelere kısıtlı bütçeyle ne kadar para harcandığını, kaç metreküp hafriyat yapıldığını takip edebildiğimiz gibi yolların yapım aşamasını da görebiliyoruz. Genel Kurmay Başkanlığı’nın askeri bakımdan çok önemli olduğundan mutlaka yapılmasını istediği yolları, artık kaldırımların önemini yitirdiğini, bunların sökülerek yerlerine “Şose[3] denilen sıkıştırılmış topraktan yolların yapılmakta olduğunu, asfalt yollara geçişi de takip ederek öğrenebiliyoruz.

Günümüzdeki Bursamızın en büyük sorunun “ulaşım sorunu” olduğunu, dolayısıyla da bir nevi “yolsuzluk sorunu” olduğunu Bu şehirde yaşayanlar olarak zaten bunun farkındayız ve biliyoruz. Bu sıkıntıyı da yeteri kadar da çekiyoruz. Bütün mesele anladığımız kadarıyla hep “yolsuzluk”! Sorunuymuş.

Yolsuzluk derken, Bursa’mızın yöneticilerinin kaderidir ki, işleri hep yolsuzlukla mücadele içinde geçmiş[4]. Şehrimizin halkı geçmişte yangınlar ve depremlerle boğuşmuş. Ne yapsın atalarımız? Evleri yangında yanan, depremde yıkılan,  arsaları birbirine karışan, sağ kalanları da ayalinin (ailesinin)  başını sokacağı birer kulübeler yaparken, her mahallede de çıkmaz sokaklar oluşmuş.[5] Bursa Valisi Ahmet Vefik Paşa Hazretleri (Bursa halkının tabiriyle “Bursa Padişahı”) bu yolsuzluk sorununu çözmeye çalışmış. Birçok çıkmaz sokağı yıktırıp yolsuzluğun önüne geçmeye kalkışmış! Günümüzün değerlerine göre yargılarsak, Paşa’da yolsuzluk yapmış. Öyle ya! İstimlak parası ödemeden çıkmaz sokaklarda önüne çıkan binaları yıkarak yollar açmış[6]. Kendisine “Boynuzlu” demişler, aldırmamış. Yani, geçerken sağa sola boynuzları takılıyor da onun için yolları açıyor demişler. Kendisini hayvan (öküz veya geyik) yerine koymuşlar. Boynuzlunun ikinci anlamı konumuzdakinden farklı ve zıt bir anlam ifade eder. Bunu anlayanlar çok iyi bilirler. Erkekler için söylenen büyük hakarettir. Neyse, konuyu dağıtmayalım.

Tutanaklardan anladığımıza göre, asıl yolsuzluklar para ve güven konusunda olmuştur.

Bursa İl genel Meclisi’nin 15 Ocak 1930-27 Şubat 1930 tarihleri arasındaki toplantı tutanaklarından anlaşıldığına göre, Bursa’nın 1929 yılında da takip edilebilen (tahsiline çalışılan) ve 1. Dünya Savaşı öncesinden dahi kalan birçok alacakları vardı. Bunlar zabıtnamenin 7. sayfasında şöyle sıralanmıştır:

1- Bursa Sanayi Mektebi’ne musiki alâtı/müzik aleti celb etmek/satın almak üzere Harbi Umumi (1. Dünya Savaşı)’den evvel sabık/eski Avusturya Konsolosu Mösyö Trano’ya verilen 350 madeni altın hakkında İstanbul Mahkemesindeki davada ilânen tebligat icra edilerek iki celselik mahkeme kalmıştır.

2- Şam Mektebi Müdür Muavini sabık/eski Yüzbaşı Hasan Tahsin Bey’e Harbi Umumi’den evvel verilen 3.500 lira İstanbul 4. Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada (haklı görüldüğümüzden) mezkür/bilinen meblağın tahsiline imkan verilmiştir.

3- Zimmetlerine para geçiren Muhasebe-i Hususiye sabık Tahsildarı Kemal, Tahsildar Zeki, Haydar, Emin ve Saim Efendilerle, Yenişehir Muhasebe-i Hususiye Memuru Şemsettin ve tahsildarı efendiler hakkındaki icra takibatı devam etmektedir.

29 Ocak 1930 Çarşamba günü saat 14,00 da İl Genel Meclisi, 2. Reis Hacı Saffet Bey’in başkanlığında yaptığı toplantıda, Yenişehir Özel İdare Muhasebe Memuru Şemsettin’in yaptığı sui-i istimal (yolsuzluk)le ilgili tartışmalar olmuştur. Bilecik Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davayla ilgili Özel İdare Muhasebe Müdürlüğü’ne gelen mahkemeye davet çağrısına, Muhasebe Müdürü harcırah/yolluk ücreti verilmeden gidemeyeceğini ifade etmiştir. Konu bir karara bağlandıktan sonra söz alan Özel İdare Muhasebe Müdürü Tevfik Bey: —“Konu Yenişehir tahsildarlarının yolsuzluk meselesidir. Mahkeme 4.000 liraya hükmetti. Hükmü bize tebliğ edecekler” demiştir.[7]

Meclisin 15 Ocak 1931 tarihinde önceki yılın icraatlarını açıklayan toplantısında yukarıdaki konular tekrar gündeme gelmiştir:

1-Bursa Sanayi Mektebi (Günümüzdeki Tophane Endüstri Meslak Lisesi) için Almanya’dan gerekli olan çeşitli aletleri getireceğini vaat eden Hasan Tahsin Efendi, aletleri getirmediği gibi  aldığı 3.500 lirayı da iade etmemiştir. İdare, alacağını tahsil etmek için davayı kazandığından İstanbul İcra Dairesi’ne başvurmuştur. Hasan Tahsin temyize baş vurduğundan icra işlemi yapılamamıştır.

2-Aynı okula müzik aletleri getireceğini vaat ederek idareden 350 altın lira alan eski Avusturya Konsolosu Trano’nun Avrupa’da bulunması dolayısıyla ve ikametgahının bilinemesisiyle 350 altın liranın karşılığı olan 11.858 Kron mahkeme kararına rağmen tahsil edilememektedir.[8]

3- Özel İdare eski Tahsildarı Kemal efendi, çalıştığı İstanbul Kanalizasyon Şirketi’nde[9] bulunamadığı gibi, maaşına icra tahsilatı yapılamamıştır. Tahsilat yapılamaması üzerine kayıtlı bulunan hiçbir menkul ve gayrimenkul bulunamadığındandır. Tahsildar Haydar Efendi’nin kefilinden icra yoluyla ancak 150 lira tahsil edilebilmiştir. Zimmetlerine para geçiren diğer tahsildarların Bilecik Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla 5.081 lira 55 kuruşluk borçları onanmıştır. Yakında icra işlemine başlanacaktır.

Bahse konu olan yıllarda devlet yol yapımı işini müteahhitlere verirken, 2. Dünya Savaşı yıllarında mali kaynaklar Milli savunmaya ayrıldığından, köylülere yol mükellefiyeti getirilmişti. Bu sayede, köylülerin omuzlarına büyük bir yük yüklense de neticede Roma Döneminden beri kullanılan yolların yerine kestirme ve düz yollar açılmıştır. Ancak Yolsuzluk sorunu hiç bitmemiştir. Bitmez de. İşin özünde insan ve o insanların karakteri vardır. Adama yetki vermişler… İhale Komisyonu Başkanı yapmışlar… Filan arsayı ihaleyle en yüksek fiyata sat diye…[10] Adam yetkiyi alınca, kitabına uydurmuş, arsayı parsellemiş, yakınlarına (İhaleye girmişler gibi) satmış. Her şey kanuni yapılmış. Adam uzman. İl Genel Meclisi durumu fark edince, mahkemeye başvurmuş. Mahkeme herşey kanuni olduğundan İl Genel Meclisi’nin itirazını kabul etmemiştir.

Yolsuzluklar bunlarla sınırlı değildir. İnegöl-Çitli Maden Suyu’nun ihalesi ve tahsilatı konusunda da büyük sıkıntı oluşmuştur. İhaleyi alan işletici hiç kira ödemediği gibi icra işlemleri başlayınca memleketine kaçmıştır. Meclis işin peşini bırakmamışsa da, adam  ta… Ağrı’ya kaçmıştır. Orada bulunamayınca Erzurum’da yeni açtığı ekmek fırınına tahsilat için icra yollanmıştır. Bütün bunları belgeler söylüyorlar… Sürç-i Lisan ettimse af’ola!

 

Mayıs 2018. Bursa-Nilüfer.

Turhan Çalay

 

[1]) Bursamızda olduğu gibi ülkemizin bütün gazeteleri 1. sayfalarında hâlâ İlker Çelikcan’la ilgili haberler vermeye devam ediyorlardı.

[2]) Bu yolların önemli birer ana arter olduklarını Beşevler ve Çalı’da bulunan Roma Dönemi’nde dikilen miltaşlarından anlıyabiliyoruz.

[3]) Adına “Makadam” denilen ve  toprağın sıkıştırılmasıyla oluşturulan yollar da, şose anlamında kullanılmaktadır.

[4]) Ahmet Vefik Paşa, Bursa Valisi olduğu yıllarda: Yangınlar, depremler gibi sebeplerle yok olan Bursa mahallerinde oluşan çıkmaz sokakları açmak için çok uğraşmıştır. Daima faytonuyla Bursa sokaklarını gezer, arkasında da bir araba olurdu. Bu araba biraz farklıydı. Muhafız ( koruma ) arabası değildi. İçinde kazma, kürek ve evleri yıkmaya yarayan aletler ve işinin erbabı ameleler bulunurdu. Öyle ya! Bursa Padişahı’nın arabası girdiği yoldan arabasını geri döndüremezdi. Bu şanına yakışmazdı. Hemen çıkmaz sokaktaki evler yıkılır, yeni bir yol açılırdı.

[5]) Geçmiş yüzyıllarda çıkmaz sokakların oluşumunun bir sebebi de Osmanlı Devleti’nin  teşvik etmesidir. Bunun sonucunda şehirlerde birçok çıkmaz sokaklar oluşmuş, daha doğrusu her mahalleye giriş kapıları yapılması emredilmiştir. Bunun sebebi asayiş ve güvenlikle ilgilidir. Maksat, mahalleye yabancı ve kötü niyetli insanların girerek, kötü emellerinin gerçekleştirmesinin  engellenmesidir. Bu kapıların önünde, mahalleden sırasıyla ikişer genç delikanlı nöbet tutardı. Tanımadıkları insanları mahalleye sokmazlardı. Bu aynı zamanda Osmanlı Döneminde Bursa gibi  önemli bir büyük şehirde bile güvenliğin olmadığını göstermektedir. Bu durumda yolların güvenli olup olmadığını sizler hayal ediniz. Güvenli bir şekilde bir yerden bir yere gidilemezse, orada yol sorunu ve yolsuzluk var demektir.

[6]) Paşa Bursa’yı tanıma bahanesiyle faytonuna biner, şehri dolaşır. Arkasında da bir araba vardır. Ancak bu arabanın içerisi kazma, kürek, testere ve balta taşıyan amelelerle doludur. Paşa bir çıkmaz sokağa girince, ameleler arabadan inerler ve : — “Paşanın arabası geri dönmez” diyerek çıkmaz sokaktan yeni bir yol açarlarmış. Bu sayede Paşa, Bursa’da birçok yol açmıştır.

[7]) Görüldüğü gibi, 350 altın ve 3.500, 4.000 lira gibi rakamlar o yıllara göre çok büyük miktarlardır. Bursa Vilayeti’nin 1930 Yılı bütçesinin toplamı 1.592.171 lira 54 kuruşken, aynı yıl içinde bir dosya memurunun (evraklarla uğraşan memur) maaşı ise 11 lira 45 kuruştur. Umarım bu rakamlar sizlere yolsuzluğun boyutunu  kıyaslamak için bir fikir verebilir.

[8]) Özel İdare Meclisi’nin Bursa’daki okulların eğitim seviyesini çağdaş ülkelerin seviyeyesine çıkarma gayreti buradan anlaşılmaktadır.

[9]) Bilecik Mahkemesince hakkında zimmet suçu verilen birisinin, başka bir şehrin resmi bir kurumunca işe alınması da bir nevi yolsuzluk sorunudur.

[10]) Çobanbey’deki 1,5 dönüme yakın arsayı parselleyen bu yetkili herşeyi kitabına uydurup, parsellediği arsaları yakınlarına ucuz fiyata satmıştır. İsmini merak edenler meclis zabıtlarına bakabilirler.

Turan ÇALAY

1953 Yılında Bursa Çalıköy’de doğdu. Evli ve üç çocuk babasıdır. İlk yazısı 2012 yılında BURSAV “Bursa Araştırmaları ve Kent Kültürü Tarih Vakfı Dergisi’nde yayınlandı. Araştırmaya Çalı’dan başladı. Çalı ile ilgili Osmanlı arşiv belgelerinden yola çıkarak BURSAV’da Osmanlı Belgeleri ışığında Fodra, Tahtalı ve Yaylacık köyleri gibi köylerin tarihlerini yazdı. "Şehrengiz" ve "Bursa’da Yaşam" dergilerinde araştırma yazıları yayınlandı. Osmangazi Belediyesi’nin, Bursa’nın alınışı dolayısıyla çıkardığı Köy Kitapları’na katkı yapmaktadır. Mayıs 2018’de doğduğu yer olan “Çalıköy”ün aynı adla kitabı yayınlandı. Halen çevrede yaşayanların “Sıra Köyler” dedikleri ve doğudan batıya doğru birer inci tanesi gibi sıralanmış olan; Misi, Demirci, Çalı, Yaylacık, Tahtalı, Kayapa, Hasanağa ve Akçalar köylerinin kitabı üzerinde çalışmaktadır. Osmanlıca bilmektedir. E-Posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
Turhan Çalay

BU MAKALELER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!

  • YENİ
“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

Ekrem Hayri PEKER, 20 Kasım 2024
Türkülerde Felek

Türkülerde Felek

Dr. Halil ATILGAN, 19 Kasım 2024
Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Atilla SAĞIM, 17 Kasım 2024
Romanlarda Sosyal ve Kültürel Yaşam

Romanlarda Sosyal ve Kültürel Yaşam

Emel ÖRGÜN, 2 Kasım 2024
“İki Kasım 1943” Karaçay Sürgünü

“İki Kasım 1943” Karaçay Sürgünü

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 2 Kasım 2024
Bir Zamanlar Kültürpark

Bir Zamanlar Kültürpark

Haber Merkezi, 2 Kasım 2024
Söğütlülü Destancı Aşık Ali Şahin

Söğütlülü Destancı Aşık Ali Şahin

Haber Merkezi, 2 Kasım 2024