Quantcast
İncirgediği’nde bir Amerikalı – Belgesel Tarih

Dr. Halil ATILGAN
Dr. Halil  ATILGAN
İncirgediği’nde bir Amerikalı
  • 17 Ocak 2021 Pazar
  • +
  • -
  • Dr. Halil ATILGAN /

Loading

İncirgediği Mersin ilinin Tarsus ilçesinin (İncirgediği 1993 yılına kadar Adana ilinin Karaisalı ilçesine bağlı idi) bir köyüdür. Çukurova’nın bittiği, engebeli arazinin başladığı, çevreye göre yüksek sayılabilecek bir yerde kurulmuştur. Köyün çevresi maki dediğimiz fundalıklarla kaplı olmasına rağmen, yer yer çamlık olan kesimlere de rastlanır. Engebeli arazinin bittiği yerde Toros Dağları başlar. O çevrede Toros Dağları’nın Güney kesimi genellikle böyledir. İncirgediği Adana’ya takriben 50km, tren yoluna 3, otoyola 7km’dir. Adana-Ankara tren yoluyla Adana-Ankara otoyolu arasındadır. Çevrenin kültür merkezidir. Okuma yazma oranının en yüksek olduğu köylerden biridir.

İncirgediği, kervanla ulaşımın yapıldığı dönemde kervancıların “İncirli Bel”, “İncirli Gedik” olarak tabir ettikleri bir konaklama yeriymiş. İncirgediği adının da bu konaklama yerinden geldiği sanılır. Şimdi hâlâ konaklama gediğinde, belinde, incir ağaçları mevcuttur.

Kaşobası’nın tam karşısındaki İncirgediği’ne giden yol çok güzeldir. O mevkie Akıbat’ın bağı denir. Yolun arkası da Kırkyaşarlı’dır. Yol köyün yamacında olduğu için oradan geçerken türkü söylemeyenin söyleyesi gelir. Türküyü söylemeli ki yavuklusu duymalı, gönlüde yatırdığı aslan duymalı. Kısaca herkes duymalı. Ben de ne zaman oradan geçsem hemen türkü söylemek gelir aklıma. Şimdi ne zaman yanık bir türkü duysam duygulanır, o karşıdaki yolu hatırlarım.

Anadolu’nun çardak dediğine bizimkiler taht der.  Tahtı olmayanlar yazları damlarda yatar. Yataklar akşam açılır sabah toplanır. Akşam yatağa uzandığınızda yıldızlarla baş başa… Tertemiz hava ve billur gibi bir gökyüzü. Sonsuz bir boşluk. Cennet, cehennem, Âdem ile Havva… Kâinat… Bu kadar yıldız ve sonsuzluk, sonra tüm bunların yaratıcısı… İçiniz ürperir. Nerden geldim nereye gideceğim sorusuna cevap arar insanoğlu. Ne muhteşem bir düzen, müthiş bir intizam, kısaca hal ve gidiş pekiyi.

Bu düşünceler içindeyken ya yıldız kaymaları ya da conk kuşunun ötüşü bozar gökyüzünün sessizliğini. Nasıl bir kuş olduğunu bilmem conk kuşunun. Ama sesini nerede duysam tanırım. Hep yaz mevsiminde geceleri öter.”Conkconk” diye öttüğü için conk kuşu denilmiştir. Belki kuşun esas adı da bu değildir. En önemli özelliği belli aralıklarla ötmesidir. On veya on beş saniye aralıklara ötüyorsa tüm ötüşleri aynı saniyelerde olur. Ötüşü guguklu saati andırır. Belki de guguklu saatin sesi bu kuşun ötüşünü taklitten doğmuştur. Kim bilir. Conk kuşunun ötüşü ta uzaklardan duyulur. Ne yer ne içer kimse bilmez. Geç saatlere kadar öter. Kurulu saat gibidir. Yatarken kaç saniyede öttüğünü tespit edersin. İlk ötüşünden başlarsın saymaya… 1–2–3–4. 10’na gelince conk diye öter. Ötmeye nasıl başlamışsa öyle devam eder. Ötüşü ninni gibi gelir insana. Yüzü sayıncaya kadar 10 kez öter. Conk kuşunun ötüşünü sayarak uyuduğum gecelerim dün gibi hatırımda.

 İşte böyledir cönk kuşu böyledir İncirgediği. İncirgedigi’nin komşu köyleri Durak, bozcalar, Küçükçınar, Kumdere ve Aladağlı’da da hayat pek farklı değildir. Her ne kadar şehre göçmek köylüleri, köy hayatını, üretimi çok etkilediyse de teneffüs edilen hava hiç değişmemiştir. İşte biz bu havayı sıkça teneffüs etmek, buraya olan sevdamızı, bağlılığımızı ifade etmek için oradaki baba evini müze haline getirdik. Halil Atılgan Toroslar Kültür ve Sanat evi olarak 2015 yılının 10 Mayıs’ında hizmete girdi. Açtığımız günden bu yana İncirgediği’ne daha fazla zaman ayırmaya başladık.

İşte havası değişmeyen, tertemiz oksijeniyle bize her zaman hizmet eden İncirgediği var oluşundan bu yana hayatında bir ilki yaşadı. Geçtiğimiz günlerde binlerce kilometre ötenden gelen bir Amerikalıya ev sahipliği yaptı. Adı Davet Fossum. Sn. Fossum: Amerika’da: Arizona Devlet Üniversitesinde görevli. Assistant Professor. Bu unvan bizdeki yardımcı doçentliğe denk… Türkiye’de yapacağı Araştırma konusu: “Telif Hakları Çağında bir Anonimlik Kültü: Türkiye’nin Halk Müziği Sektöründe Yaratıcılık ve Sahiplik”.

Bu konuya ilgi duyması: 15 yaşından beri gitar çalışması, Türkmenistan’da kaldığı yıllarda onların ünlü çalgısı dutara aşk olması.  2007-8 yıllarında Vaşington- da emekli TRT İstanbul Radyosu Kabak Kemane sanatçısı dostu – hocası Hüsnü Aydoğdu ile tanışması. Onunla birlikte halk müziği çalışmaları yapması Türkiye’deki yapacağı araştırmanın da temelini attı. 2011 yılının yazında Türkiye’ye gelerek Türkçe öğrendi. Dave Fossum ilerleyen zaman içinde düşüncesini uygulamaya koydu. Türkiye’deki ilk saha çalışmasını da 2013 yılının ağustos ayında gerçekleştirdi. 2014 yılının temmuz ayına kadar Türkiye’de kaldı. İkinci kez 2015 yılının ocak ayında gelerek ta ki Kasım ayına kadar saha çalışmasını sürdürdü. Ocak 2016’dan Nisan 2017’e kadar tezini yazdı.  Tez eksikliklerini tamamlamak için Türkiye’de aklınıza gelen halk musikisinin önde gelen isimleriyle, benimle de 4. 2. 2015 – 12. 6. 2015 – 17. 9. 2015 – 6. 11. 2015 – 28. 6. 2018 olmak üzere beş defa İstanbul’dan Ankara’ya gelerek bire bir görüşme gerçekleştirdi. Diğer uzmanlara sorduğu soruları bana da sordu. Uzun uzun konuştuk. Dilimizin döndüğü, aklımızın erdiği kadar sorduğu her soruyu cevapladık. Anonimlik, beste, telif hakları konusunda düşündüklerimizi Dave’ye anlattık. Tüm konuşmalarımızı kayıt altına aldı.

Dave’nin 2019 yılı itibariyle Türkiye’ye gelişi 29 mayısta gerçekleşti. Bu gelişi öbürleri gibi uzun sürmedi. 27 Haziran da İstanbul’dan ayrıldı.  İstanbul’a geldiğinde bana telefon etti. Dave bana karşı candan yürekten davranıyor ayrı bir saygı gösteriyor, dostça davrandığını her haliyle ispat ediyordu. Doğrusu ben de kendisine ısınmıştım. Ankara’ya ziyaretime geleceğini, araştırmanın sonuna geldiğini beni de muhakkak görmek istediğini söyledi. Ben de olur beklerim dedim. Bu arada birkaç telefon görüşmesi yaptık. En son telefon ettiğinde Dave’ye Ankara’da olmadığımı iş icabı İncirgedi’nde Halil Atılgan Toroslar Kültür ve Sanat evinde bulunduğumu söyledim. Dave İncirgediğin’de yaptığım çalışmadan haberdardı. Halil Atılgan Kültür ve Sanat Evinin açıldığını da biliyordu.

Telefonda bana:

 – İncirgediği’ne nasıl gelebilirim.

  -İstanbul’dan uçakla Adana’ya, Adana’dan Havaş otobüsleriyle Tarsus’a geleceksin. Tarsus’tan ben seni alırım. Oradan da İncirgediği’ne geliriz dedim.

 -14. 6. 2019 tarihinde orada olurum. Adana’ya gelince size telefon ederim. Siz de beni Tarsus’tan Havaş Otobüs terminalinden alırsınız. Türkiye’ye gelip de seni görmeden Amerika’ya dönmek bana yakışmaz. Sizin yaptığım çalışmada emeğiniz çok. Onun için sizi muhakkak ziyaret etmek istiyorum. Etmezsem kendime ihanet olur dedi.

Önce inanamadım. “Olamaz” dedim. Dave İncirgediği’ne gelmez. Gelemez…  Herhalde şaka yapıyordur diye düşündüm. Aradan birkaç saat geçtikten sonra telefonla Dave’yi aradım.  Şaka yapmıyorsun. Gerçekten gelebilecek misin dediğimde. Adana’ya uçak bileti aldığını söyledi. Dona kaldım. Müthiş bir düşünce. Amerika’dan İstanbul’a gel. İstanbul’dan da ver elini İncirgediği. Hoş bir dostluk ve müthiş bir sadakat örneği… Dave’nin bu örnek davranışı çok hoşuma gitti.

Dave’nin işine olan saygısı, bilgiye ve dostluğa verdiği değer, sözüne sadık bir kişilik taşıması beni duygulandırdı. Günümüzde kaybolan sadakat duygusunun insanın iç dünyasında ne kadar önemli olduğunu düşündüm. Bu düşünce beni aldı götürdü taaa Japonya’ya. Hani o heykeli dikilen kahraman köpek yokmu? Hachiko… Sahibini 10 yıl istasyonda gelecek diye bekleyen kahraman. İşte sadakatin ölümsüz örneği: Hachiko’nun hikâyesi.

“1924 yılında Tokyo Üniversitesi’nde görev yapan Japon profesör Hidesabura Ueno, kendine tren istasyonunda bulduğu küçük bir köpek yavrusu edindi. Profesör Ueno köpeğine, Japoncada “sekiz tane” anlamına gelen Hachiko adını koydu. Safkan akita cinsi beyaz bir erkek olan Hachiko, her sabah üniversiteye gitmek için evden metroya yürüyen sahibine eşlik etti. Metronun dış kapısına kadar getirdiği sahibini uğurladıktan sonra da eve döndü. Çok geçmeden bir akşam üniversite dönüşünde metronun çıkışında Hachiko’yu kendisini beklerken gördü profesör ve çok şaşırdı. Bu akıllı köpek sahibinin eve dönüş saatlerini hesaplayarak ve aynı yolu kullanacağını düşünerek metronun önüne gitmişti.

Ondan sonraki bir yıl boyunca her sabah sahibini metroya kadar götürdü, her akşam iş çıkışında da metronun önünde karşıladı. Saatini hiç şaşırmadı, ama bir akşam profesör metrodan çıkmadı. Hachiko gözleri metronun kapısında, gece boyunca bekledi. Bir sonraki akşam profesör yine yoktu. Üçüncü akşam metrodan yine çıkmadı. Çünkü profesör üniversitede kalp krizi geçirip ölmüştü. Hachiko her akşam sahibim metrodan çıkar diye inatla bekledi. Haftalar, aylar, yıllar boyunca her akşam Tokyo metrosununShibuya İstasyonunun kapısına gitti. Tam 10 yıl boyunca Hachiko 12 yaşındayken metronun kapısında öldü. Bugün Tokyo’ya gidenlerin Shibuya İstasyonunun kapısında karşılaştığı köpek heykeli Hachiko’dur. Japonlar, insan hayvan ilişkisinin sembolü olarak ölümünden hemen sonra 10 yıl boyunca sahibini beklediği yere Hachiko’nun heykelini diktiler...

Hachiko’nun bu sadakati müthiş. Dille telle anlatılacak gibi değil. Dave’deki sadakat anlayışı bana bu efsane olmuş örneği hatırlattı. Gerçekten Dave dediği gün geldi. Konuştuğumuz gibi onu ben Tarsus’tan alarak köye getirdim. Ben Dave’nin bu ziyaretinden son derece mutlu oldum. Dave de bana ve İncirgediği’ne kavuşmaktan mutlu oldu. Müzeyi gezdi, İnceledi. İki gün baş başa sohbet ettik. İncirgediği toprakları iki gün bir Amerikalıyı ağırladı. Kaktüs inciri yedi. Asmadan üzüm kopardı. Dave çok mutlu oldu.  Ben de mutlu oldum. Sonunda birbirimize doyamadan ayrıldık. Onu Tarsus’tan İstanbul’a yolcu ettim. Teşekkürler Dave… Çok hoş bir dostluk ve sadakat örneği sergiledin. Amerika nereeee… İncirgediği nere… Dostlukları kestel ipliğiyle bağlı olanlara selam olsun.

Dr. Halil ATILGAN

Dr. HALİL ATILGAN 1946 yılında Adana'nın Karaisalı ilçesinin İncirgediği köyünde doğdu. (İncirgediği 1993 yılında Mersin ilinin Tarsus ilçesine bağlandı.) İlkokulu köyünde bitirdikten sonra Düziçi İlköğretmen Okuluna girdi. 1964–1965 öğretim yılında Düziçi İlköğretmen Okulundan mezun oldu. Çeşitli illerde öğretmenlik, Halk Eğitimi Merkezi Müdür, Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulundu. 1973–1975 yıllarında Çukurova Radyosunun açmış olduğu saz sanatçılığı sınavlarını kazandı. 1984 de Çukurova Üniversitesine Müzik Uzmanı olarak atandı. Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümünde Halk Müziği ve Bağlama Dersleri Öğretim Görevlisi, Kültür Sanat Merkezi Müdürlüğü yaptı. 1990 yılında Kültür Bakanlığı Şanlı Urfa Devlet Türk Halk Müziği Korosuna Kurucu Şef olarak atandı. 1993 yılında Ankara'ya alınan Dr. Atılgan koro şefliğinin yanında Kültür Bakanlığı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğünde (HAGEM) müzik danışmanlığı, repertuvar kurulu başkanlığı görevlerinde bulundu. Zaman içinde Anadolu Üniversitesi AÖF’nin İktisat Bölümünü bitirdi. Adana Valiliği adına yaptığı Geçmişten Günümüze Çukurova Türküleri kaset setinde yörenin özellikli türkülerini beş kasette toplayarak Türk kültür tarihinde bir ilki gerçekleştirdi. Değişik illerde çeşitli görevlerde bulunan Dr. Atılgan; İçel, Yozgat, Adana, Gaziantep, Kıbrıs, Hatay, Muğla, Niğde, Tarsus, Şanlıurfa, Osmaniye, Mersin illerinde folklor derlemeleri yaptı. Derlediği türküleri TRT, TV programlarında kitaplarında yayımladı. Folklorla ilgili araştırmalarını ise; Sivas Folkloru, Türk Folkloru, Anadolu Folkloru, Erciyes, Karaisalı, Güneyde Kültür, İçel Kültürü, Ozan, Türkiye İş Bankası Kültür Sanat, Tarla, Güney Su, Folklor Edebiyat, Ana Yurttan Ata Yurda Türk Dünyası, Ceyhan, Çağrı, Maki, Harran, Türksoy, Çukurova Lobisi, Size, Yörtürk, Turunç, Ardıç Kuşu, Türksözü, Folklar, Türk Yurdu, Düziçi, Işınsu, Türküg, Şehir, Alkış dergilerinde, Karaisalı, Sonsöz, Yeniçağ, Adana Ekspres gazetelerinde Aralık 2021 itibariyle 205 makalesi yayımladı. TRT Çukurova Radyosunda yapımı gerçekleşen Dilde Telde Çukurova, Dadaloğlu Karacaoğlan Yurdundan, Yöremiz Folklorundan programlarının yapılmasında çeşitli katkılar sağlayarak, folklor ve halk müziği konularında konuşmalar yaptı. Üniversitelerde müzikle ilgili konferanslar verdi. TRT, özel televizyon ve radyolara Dilde Telde Anadolu, Ezgi Kervanı, Sanatçı Politikacılar, Kültür Kürsüsü, Anadolu’nun Dili, Türkü Deryasında Bir Damla programlarını hazırlayıp sundu. Yaklaşık 300'e yakın Türk halk ezgisini derleyen, notaya alan Atılgan, bu ezgileri TRT, TV'nin çeşitli programlarında çaldı okudu. Çoğunluğunu Çukurova türkülerinin oluşturduğu yaklaşık 100'e yakın halk ezgisini de TRT repertuvarına kazandırdı. Şefliğini yaptığı halk müziği korolarıyla yurdun çeşitli bölgelerinde konserler veren Halil Atılgan millî ve milletler arası folklor, müzik, halk edebiyatı ve halk oyunları dalında kongre, bilgi şöleni ve seminerlere katılarak Aralık 2020 itibariyle 54 tebliğ sundu. Türk kültürüne hizmetlerinden ötürü 3 Ocak 2004 tarihinde Azerbaycan Vektör İlimler Merkezinden doktora aldı. MESAM- İLESAM-Türk Folklor Araştırmaları Kurumu üyesi olan Dr. Halil Atılgan şiirlerden ve türkülerden hareket ederek sahneye koyduğu Kurtuluş Savaşı Destanı, Türkülerin Dili, Türkülerde Ana, Sevelim Sevilelim, Urfa Kurtuluş Savaşı Destanı müzikal programlarıyla halk müziğine değişik bir sunum kazandırdı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünden 01 Ocak 2010 tarihinde Devlet Türk Halk Müziği Korosu Şefi olarak emekliye ayrıldı. Dr. Atılgan Türk kültürüne hizmetlerinden dolayı çeşitli kurum ve kuruluşlarca Aralık 2021 itibariyle 17 kez ödüle layık görüldü, geçmişten günümüze 35 kitabı yayımlandı. 2015 yılının Mayıs ayında Tarsus’un İndirgediği köyü – Kaşoba mezrasında Halil Atılgan Toroslar Kültür ve Sanat Evinin (Halil Atılgan Toroslar Yörük Müzesi) açılışını yaparak toplumun hizmetine sunan Atılgan, halen TRT Türkü’de Toprak Kokan Türküler ve Dilde Telde Anadolu programlarını hazırlayıp sunmaktadır. E-Posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
Dr Halil Atılgan

BU MAKALELER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!

  • YENİ
Tekrarsız Süslemeler

Tekrarsız Süslemeler

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 3 Aralık 2024
Sistematik Hatalar Bahçesi

Sistematik Hatalar Bahçesi

Ekrem Hayri PEKER, 3 Aralık 2024
Merdiven

Merdiven

Haber Merkezi, 21 Kasım 2024
“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

Ekrem Hayri PEKER, 20 Kasım 2024
Türkülerde Felek

Türkülerde Felek

Dr. Halil ATILGAN, 19 Kasım 2024
Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Atilla SAĞIM, 17 Kasım 2024