Quantcast
İpek Yolu Devletleri ve İpek Savaşları – Belgesel Tarih

Ekrem Hayri PEKER
Ekrem Hayri  PEKER
İpek Yolu Devletleri ve İpek Savaşları
  • 19 Haziran 2018 Salı
  • +
  • -
  • Ekrem Hayri PEKER /

Loading

Türkistan’da çok sayıda kabileyi bir araya getiren ve tarihçilerin deyimiyle çok sayıda “Bozkır İmparatorlukları” kuruldu. Urallardan Pasifik Okyanusu’na kadar uzanan topraklarda bu kadar büyük devletlerin kurulmasını ve yaşamasını sağlayan neydi?

Batı’ya göç eden Hunlar niçin önce Kırım Yarımadası’nı ele geçirdiler? 580’li yıllarda, Göktürkler, Kırım ve Karadeniz’in güneyinde niye göründüler, Kırım’ı niçin işgal ettiler? Bazen Doğu Roma’da ittifak halinde, bazen de yalnız İran’la savaşmalarının sebebi neydi?

Volga Deltası’nda doğan ve 350 yıl hüküm süren Hazar Devleti’nin ilk işi Kırım bölgesini ele geçirmek olmuştur. Hazar İmparatorluğu, Doğu Roma(Bizans) ile birlikte, İran’daki Sasani İmparatorluğu ile savaştılar. Sonra Moğollar geldi. Altın Orda’yla diğer Moğol devletleri, İlhanlı ve Çağatay’ı çatışmaya sürüklemiştir.

Emir Timur’un Amasya’da, Azerbaycan’da ne işi vardı? Ürgenç, Saray şehirleri ve Kırım Yarımadası’ndaki şehirleri niye yakıp yıktı? Fatih Sultan Mehmet’in, Kefe’yi alıp bir sancak beyliği kurmasının ve Kırım Hanlığı’nı kendine bağlamasının sebebi sizce nedir?
Osmanlılar ile Safeviler’in arasındaki, Azerbaycan’a ve Kafkasya’ya hâkim olma mücadelesi neredeyse 150 yıl sürdü ve iki İmparatorluğu da tüketti.

Bütün bu savaşların, yakıp yıkmaların tek bir sebebi vardı; İPEK TİCARETİ.

İpek ticareti, Asya’da devletleri oluşturdu, güçlendirdi. Yolun değişmesi, ticaretin durmasına, devletlerin son bulmasına, halkın fakirleşmesine sebep oluyordu.
Hami ve Turfan yoluyla, Tuan-Huang’a, Çungarya’ya; oradan da Hazar’a geçen ipek kervanları, yollarının üzerindeki Türk kavimlerine, devletlerine vergi ödüyorlardı. Bozkırdaki mücadele, ipek yolunun kontrolü için yapılıyordu.

Çin’de üretilen ipek iki yoldan Batı’ya gidiyordu. Türkistan üzerinden İran’a, oradan da Suriye limanlarına veya kervanlarla Doğu Roma’nın başkenti İstanbul’a gidiyordu. İkinci yol; Çin’den Harezm bölgesine gelen kervanlar, Volga Deltası’ndaki Astrahan/Ejderhan kentlerinden, Kırım Yarımadası’ndaki Kerç ve Sudak limanlarına gidiyordu.

Sanılanın aksine, göçebe Türk kavimleri ve Asya’da kurulan Türk devletleri, Çin İmparatorluğu’ndan aldıkları ipek kumaşları, haraç olarak batı ülkelerine satmaları için Soğdlu tüccarlara veriyorlardı. Göktürk İmparatorluğu için ” İpek İmparatorluğu ” diyebiliriz. Kısa bir süre içinde, Doğu’da Kore Yarımadası’ndan, Batı’da Kırım Yarımadası’na kadar uzanan bir İmparatorluk kuran Göktürkler’in en önemli ticaret ürünü ipekti.

Göktürkler, Batı Türkistan’ı ele geçirip, Sogdiana’yı hâkimiyetleri altına aldıktan sonra, bölgedeki tüccarlarla işbirliği yaparak, ipek ticaretini teşvik ettiler. İpeğin alıcısı Doğu Roma İmparatorluğuydu. Doğu Roma, kendi ülkesinde de ipek yetiştirmeyi teşvik ediyordu. Suriye’de, Anadolu’da ipekçilik başlamıştı. İpek halı ustaları İstanbul’da toplanmış, İmparatorluğu anlatan figürlerin olduğu halıları, egzotik resimli halıları dokuyup, komşu ülkelere giden elçilik heyetleriyle gönderirlerdi. Anadolu’da göreceğiniz duvar halılarında hala bu desenler vardır. (Georg Ostrogorski; Bizans Devleti Tarihi)

Türkler ipeğin sadece ticaretini yapmıyorlardı. Aynı zamanda ipek böceği besliyorlardı. MS.II. yüzyılda yaşayan Ptoleme, 10.ciltlik “Coğrafya” adlı eserinde; “Serik Devleti)(İpek Devleti) bölümünde, bugünkü Tarım havzasında yaşayan halkların Uygurdis (Uygurların) olduğunu, onların ipek böceklerini beslediklerini ve çok değerli, kumaşlar dokuduklarını belirtmektedir. (Turgut Almas; Uygurlar s:30 İstanbul 2010)

İran’da kurulan ve Anadolu’yu, Suriye’yi ele geçirmek isteyen Part ve Sasani devletleriyle, Doğu Roma arasında ki savaşlar bitmezdi. Bazen savaşlar, bazen İran’ın koyduğu ambargo, bu ticareti sekteye uğratıyordu. VI. yüzyılda ipek, Bizans’ta altın ve değerli taşlarla denk tutuluyordu. Bizans, ipek sayesinde, müttefikler, taraftarlar, paralı askerler, kölelerine önemli ticari eşyalar alıyordu. Bizans, her türlü kaliteli ipeğin parasını ödemeye hazırdı ama kendisine bu ipeği getiren kervanlar İran topraklarından geçiyordu. İran, topraklarından geçen kervanlardan aldığı gümrük vergileriyle cebini dolduruyordu fakat bir yandan da Bizans’ın bu ipeklerle satın alacağı paralı askerlerin, kendisine karşı kullanılması endişesini yaşıyordu. İpek ticareti Hakanları ve Soğdlu tüccarları zengin ediyordu.

Bizanslı Tarihçi Proco (dabelle persico,1.20) eserinde şunları yazar; İmparator Justinien 531’lerde o sırada birleşik olan Etyopyalılar ve Arabistan Yarımadasının güneyinde yer Himyeriler’e elçi göndererek; “Etyopyalıların Hindistan’a gidip, ipek satın almalarını ve Bizans’a satmalarını teklif etti. Böylece onlar büyük karlar sağlayacaklar, hem de Bizans etek dolusu altınları Düşmanı Perslere kaptırmayacaktı”.(Edouard Chavannes, Batı Türkleri s:16)

Göktürkler’in Karadeniz kıyılarına gelmelerinin, İran ile savaşmalarının, Doğu Roma ile ittifak kurmalarının sebebi ipek ticaretiydi, Kısa bir sürede Hazar Denizi’nden Okyanusa kadar uzanan bölgenin hâkimi olan Göktürkler, Bugünkü Afganistan bölgesinde devlet kuran Eftalitler’e saldırarak, hâkimiyetlerine son verirler. Sasaniler’in Eftalitler’e yardımı yetersiz kalır. Bölgeye hâkim olan Türkler, İran’daki Sasanilerden,Eftalitlere ödedikleri haracın kendilerine ödenmesini isterler. Bu teklifin reddi iki devleti savaşa sürükler. Savaş, 571 yılında iki devletin Siriderya Irmağını sınır kabul etmeleriyle sona erer.

Göktürkler bölgenin hâkimiyetini ele geçirince Türkistan’dan Bizans’a giden yolu canlandırmaya çalıştılar. Türk Hakanları İpekli kumaşların İran üzerinden geçip, satış merkezlerine gitmesi için savaşı göze almışlardı.

Türk kavimleri Çin İpeği’ni Avrupa’ya taşıyan kervan yolundan pahalı ipeğin kontrolünü ele geçirmişlerdi. İkiye ayrılan Güney Çin’deki (Chouchi) hanedanları, Türklere haraç olarak ipek ödüyordu. Türk Hakanı, ” Bu iki güneyli çocuk bizi besledikleri sürece fakirlikten korkmamıza gerek yok. ”

568 yılında, II. Jüstinien döneminde İstanbul’a gelen Göktürk elçileri, imparatora ipek ticareti ve askeri ittifak teklif ettiler. Elçilik heyetinin başında Maniax adlı Soğdlu bir tüccar vardı.(Hazar Çalışmaları, Peter B.Golden s:48) Soğdlu tüccarların kontrol ettiği Kuzey İpek Yolu, Çin’den Tanrı Dağları boyunca, İli Nehri Vadisi’nden geçerek Wu-sun Topraklarından ulaşır, daha sonra Soğdiyana ve İran üzerinden Suriye’ye ulaşıyordu.

Bizans Zemarkhos başkanlığında bir elçilik heyetini Göktürkler’e gönderirler. Heyet zor bir yolculuktan sonra Ektağ Dağı’nda bulunan İstemi Han’ın Otağına ulaştılar. İlk gün elçilik heyeti hakanla rengârenk ipeklerle süslenmiş otağında görüşürler. İkinci gün görüşme yine ipeklerle süslü başka bir çadırda gerçekleşir. Çadırın içinde çeşitli heykel figürleri ve altından yapılmış heyeti sürahi ve kâseler bulunuyordu. Üçüncü gün ise elçilik başka bir çadırda ağırlandı. Çadırda, altın levhalarla kaplanmış ağaç direkler ve tavus kuşunu andıran altın ayaklı bir yatak vardı. Çadırın girişinde üzeri altın ve gümüş kapkacakla dolu bir araba duruyordu.

Elçilik Heyeti, yanında Göktürk elçileriyle beraber Kostantinopolis’e dönerler. İki devlet arasında Sasanilere karşı askeri ittifak oluşturdular.

Göktürkler’in dağılmasından sonra, Açına soyundan bir prensin önderliğinde toplanan ve Hazar adını alan Hun, Bulgar ve diğer Türk kavimlerinin yerleştikleri bölgenin, başta ipek olmak üzere, çeşitli malların, kervanlarla taşındığı Volga Deltası’ndaki Ejderhan ve Hazar Devleti kıyısındaki Semender şehri civarında yaşadıklarını hatırlayalım. Peçenekler’in baskısı, imparatorluğun yönetiminin Yahudi kökenli bir aileye geçmesi Hazarları zayıflatır. Halkının desteğini kaybeden imparatorluk, Rusların saldırısı karşısında dağılır. İpek üretimi yaygınlaşır, Azerbaycan ipek üretim merkezi olur. İran, Suriye ve Anadolu’da, Balkanlar’da (Arnavutluk) ipek üretimi yaygınlaşmışsa da, talebi karşılamaktan uzaktır.

Göktürkler’in yerini alan devletlerden Uygurlar, Çin’e at verip, karşılığında ipek ve çay alıyor, bu bunları yüksek kar koyarak İran, Mısır, Hindistan, Şam ve Bizans’a satarak büyük gelir elde ediyorlardı. ( Turgun Almas Uygurlar s,172, İstanbul 2010)

Moğollar, bölgeye hâkim olurlar. Cengiz Han’ın ölümünden sonra, dört parçaya bölünürler. İran, Irak, Azerbaycan ve Suriye bölgesine hâkim olan İlhanlılar ve Karadeniz ve Rusya’ya hâkim olan Cuci ulusundan gelenlerin kurduğu Altın Orda arasında, Azerbaycan’a yani ipek yoluna ve otlaklarına hâkim olma savaşı başlar. Moğollar dağılır, Altın Orda beş hanlığa bölünür.

Harezm Bölgesinde hüküm süren Çağatay Hanlığı’nın toprakları üzerinde yeni bir İmparatorluk kuran Emir Timur’un ilk hedefinin Azerbaycan olması tesadüf değildir, hedef ipek ticareti ve İpek Yolu’na hâkim olmaktır.

Erzincan-Amasya yöresini ele geçiren Yıldırım lakaplı 1. Beyazıt’ın bu yöreleri ele geçirmesi de tesadüf değildir. Osmanlı’nın, Anadolu’daki büyümesi, İpek Yolu üzerinde olmuştur. Osmanlının üçüncü Başkenti Bursa İpekli kumaşların dokunduğu bir kentti. 1330 yılınsa Bursa’ya gelen ünlü seyyah İbni Batuta, Seyehatnamesinde Bursa’da ipekli kumaşların dokunduğunu yazar.

Tebriz-Konya-Denizli üzerinden gelen kervanlar Batı Anadolu’daki liman kentleri Efes ve Milet üzerinden batıya gidiyordu. Sultan Beyazıt, önce ipek ticaretinin yapıldığı bu liman kentlerini ele geçirdi. Rudolf Von Sucher adındaki gezgin 1341 yılında anılarında Efes’ten buğday ve ipek ihraç edildiğini yazar.

Emir Timur bölgeye gelip, ortalığı yakıp yıkarak, Yıldırım Beyazıt’a gözdağı verir. Yıldırım Beyazıt altta kalmaz; Timur’a yazdığı mektuplar, bir diplomasi harikasıdır. Ağır hitaplar, boyun eğmeme savaşın sebebi olur. 1402 yılında yapılan Ankara Savaşı’nın neticesini hepimiz biliyoruz.

Osmanlı’yı dağılmaktan Çelebi Mehmet ve Veziri Hacı İvaz Paşa kurtarır. Çelebi Mehmet’in, Amasya Emiri olduğunu, Osmanlı Şehzadeleri’nin sancak merkezlerinin önde geleninin, ipek kervanlarının Anadolu’ya giriş noktası olan Amasya olması tesadüf değildir, bilinçli bir seçimdir.

Osmanlı İpek Yolu boyunca büyümeye devam eder. Fatih Sultan Mehmet, Sinop ve Trabzon’daki yerel hükümdarlıkları ele geçirir. Karadeniz ticaret yolu Osmanlı hâkimiyetine girer. En önemli Akdeniz limanı olan Alanya, Osmanlı’nın eline geçer. Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan, Osmanlının İpek gümrük kapısı Tokat’ı tahrip eder. Fatihin buna cevabı Trabzon Rum İmparatorluğu’nu ele geçirmek olur. Otlukbeli savaşı Anadolu’daki İpek Yolu’nun Osmanlılara ait olduğunu perçinler.

Fatih Sultan Mehmet bununla yetinmez. Bir fırsatını bularak, Kırım Yarımadası’nın en önemli kenti, Cenevizlilerin hâkimiyetindeki Kefe’yi ele geçirir, sancak merkezi yapar. Kırım Hanlığı, tabi devlet haline getirilir.

Tarih tekerrür eder; Sultan 1. Selim zamanında, Azerbaycan için İran ile savaş başlar. Hedef, Azerbaycan’a, İpek Yolu’na hâkim olmaktır. Sultan Selim 1514 yılında İran’ı zayıflatmak için Ambargo koyar. İpek ticareti sekteye uğrayınca, Cenevizliler Astrabad- Hazar Denizi-Astrahan yolunu canlandırmağa çalıştılar.

Bölgenin en zengin ipek merkezi olan Gilan’ın yerel hanedanı, bağımsızlığı Şah Abbas yok edilene kadar Osmanlının himayesini aradılar. Aynı himaye arayışı Şirvan ve Dağıstan yerel hanedanlarında da vardı.

Trakya’da Arnavutluk, Prizren, Mora; Anadolu’da Bursa, Bilecik ve Amasya önde gelen ipek üretim merkezleriydi. Amasya üzerinden gelen kervanlar Bursa’ya geliyordu. Diğer önemli bir ipek ticaret merkezi Halep şehriydi.

İpek ticaretinden alınan vergiler, Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli gelir kaynağıdır. Ünlü tarihçimiz Halil İnalcık, ipekten alınan vergini önemini eserlerinde belirtir.
İpek yolunu ele geçirmek için yapılan savaşlar, her iki İmparatorluğu çökertir. 1480’lerde bağımsızlığına kavuşan Moskova Grandükalığı, Çar unvanını alır ve tüm doğu Rusya’yı birleştirir. İpek savaşlarının başlamasından üç asır sonra, Rus Çarlığı, Kırım Hanlığı’nı ve Kafkasya’yı ele geçirir. İpek kervanları azalır, zaman içinde gelmez olur. Azerbaycan, Doğu Anadolu, Rus Çarlığı’nın eline geçer. İpek üretimi Anadolu Suriye ve Avrupa’ya kayar. Osmanlı’da ipek üretim merkezi olarak Hüdâvendigâr vilayeti (Bursa-Birecik yöresi) kalır.
İpek, eski önemini kaybetmiştir. İpek yolunun devletler kurduğu, yıktığı dönem sonra ermiştir. Artık yeni savaşlar başlatan başka bir ürün vardır; Afyon. Savaşlar, Afyon için yapılır. Çin’de, Afyon savaşları başlar.

Sahi, sizce de ipek sadece bir kumaş mı?

 

KAYNAKLAR:
1-Batı Türkleri Chavannes, Edourad, İstanbul 2013
2- Osmanlı İdare ve Ekonomi Tarihi İnalcık, Halil İstanbul 2011
3) Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi İnalcık, Halil İstanbul 2000
4) Kurat, Akdes Nimet; Türk Kavimleri ve devletleri Ankara 1973
5) Moğollar ve Ruslar Vernadsky, George İstanbul 2007
6) Rusya Tarihi Vernadsky, George İstanbul 2009
7)Hazar Tarihi Artamonov M.İ. İstanbul 2004
8)Hazar Çevresinde Bin Yıl L. N. Gumilev, İstanbul, 2009
9)Kumanlar ve Tatarlar Istvan Vasary, İstanbul,2008
10)Bizans Devleti Tarihi Ostrogorski, Georg Ankara,2011

Ekrem Hayri PEKER

Kimya mühendisi, araştırmacı, yazar. Bursa Mustafakemalpaşa’da (1954) doğdu. Anadolu Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunu. TUBİTAK veri tabanına kayıtlı “Teknoloji tabanlı Başlangıç Firmalarına Özel İş Geliştirme” mentörü, C Grubu iş Güvenliği uzmanı olarak Nano kimyasalların tekstil materyallerine uygulamalar konusunda üniversitelerde konferanslar verdi. Yayınlanmış kitaplarından bazıları: "Kuşçubaşı Hacı Sami Bey", "Özbek Mektupları", "Yeşim Taşı - Ön Türkler ve Türk Tarihinden Kesitler", "Kafkasya'dan Anadolu'ya - Zekeriya Efendi". Belgeseltarih.com kurucu ortağı ve yazarıdır. E-Posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
Ekrem Hayri Peker

BU MAKALELER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!

  • YENİ
Tekrarsız Süslemeler

Tekrarsız Süslemeler

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 3 Aralık 2024
Sistematik Hatalar Bahçesi

Sistematik Hatalar Bahçesi

Ekrem Hayri PEKER, 3 Aralık 2024
Merdiven

Merdiven

Haber Merkezi, 21 Kasım 2024
“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

Ekrem Hayri PEKER, 20 Kasım 2024
Türkülerde Felek

Türkülerde Felek

Dr. Halil ATILGAN, 19 Kasım 2024
Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Atilla SAĞIM, 17 Kasım 2024