1.İskandinav Mitolojisi
İskandinav denilen topluluklar bugün Norveç, İsveç, Danimarka, İzlanda ve Faroe Adaları’nda yaşamakta olan insan topluluklarını kapsar. Günümüzde İskandinavlar yanlış olarak Viking olarak adlandırılır. Halbuki Viking çağından (750-1070) çok daha önceleri İskandinav kültürünün oluştuğu görülür. Bu kültürün başlangıç noktası muhtemelen Bronz Çağı’na (M.Ö. 1600-450) kadar uzanır. Erken İskandinav kültürü hakkında yazılı kaynak olmasa da taş ve metal işçiliği bulguları, tanrı ve tanrıça motifleri, antik mitler ve ritüeller bize bu konuda birşeyler söyler[1]. Lindau‘ya göre M.Ö. 2 binlere tarihlenen arkeolojik kayıtlar İskandinav kültürünün kökenlerini sunar[2].
İskandinav mitolojisi ve Viking inanışları incelendiğinde Türk kültürünün dünyanın bu kısmını da etkilemiş olduğu gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Üstelik bu kültürel ilişkiyi ilk kez ortaya çıkaranlar İskandinavya toplumundan olan önemli kişilerdir. Örneğin, İsveçlilerin Türk kültüründen oldukça etkilenmiş olduğunu aktaran kişilerden biri İsveç tarihinin kurucusu sayılan Prof. Sven Lagerbring‘tir[3].
Vikinglerin geleneksel hikayeleri tanrılar, devler, yaratıklar hakkındadır. Bu hikayelerin çoğu dünyanın yaratılışıyla ilgili mitleri anlatır. Bunlar Viking sagaları adıyla bilinir. İskandinav mitolojisinde tanrılar ölümsüz değil ölümlüydüler. Yani daha çok insanı andırırlar. Dev boyutlu olmaları onları insanlardan ayırır. Tanrılar insanların sahip oldukları sevme, korkma gibi duygulara da sahiptirler. İnsanlar gibi yaptıkları işler başarısızlıkla sonuçlanabilir. Yendikleri gibi yenilebilirler de. İskandinav mitolojisinde dokuz dünya bulunur. Bunlar: Muspelheim, Niflheim, Helheim, Jotunheim, Asaheim, Vanaheim, Alfaheim, Svartalfaheim, Mannaheim gibi alemlerdir. Örneğin, insanların yaşadığı Midgard, Mannaheim‘de bulunur. Bunun yanı sıra, tanrıların yaşadığı yerin adı Asgard‘dır. Cennetin olduğu yer burasıdır. Burada Odin‘in sarayı Valhalla bulunur. İskandinav mitolojisi tanrılar açısından oldukça zengindir. Örneğin, Aegir okyanusun ve deniz kıyısının tanrısıdır. Kızdığında fırtınalar yaratır. Balder, sevgi ve bilginin tanrısı olup Odin ve Frigg‘in oğludur. Şiir tanrısı Bragi‘dir. Gündüz tanrısı Dagr‘dır. Sağlık tanrıçası Eir‘dir. Loki, Odin‘in erkek kardeşi olup ateş tanrısıdır. Fenrir, Loki ve dişi dev Angerboda‘nın oğludur. Loki ve Angerboda‘nın oğullarından biri deJormungand denen yılandır. İskandinav mitolojisindeki kıyamet Ragnarok zamanında Thor tarafından öldürülecek fakat aynı zamanda onu ısıracak olan yılandır. Freya, aşk ve güzellik tanrıçasıdır. Frigg, gök tanrıçasıdır, Odin‘in eşidir. Heimdall, şafak tanrısıdır[4].
2.Tanrı Odin’in Türk Kökeni Hakkında İddialar
Snorre Sturlesson‘un Edda‘sında, Odin‘in Turkland‘dan kuzeye yolculuğu anlatılır. Sturlesson, sadece Odin‘in Turkland‘dan geldiğini yazmıyor aynı zamanda onun İskandinavya’ya Türk geleneklerine uygun adetler getirdiğini, Türk dilinin İskandinav diline ve hatta İngiliz diline etki yaptığını da yazıyor. Üstelik, Odin‘in oğlu Yngve‘nin İsveç kralı olduğunu da söylüyor. Örneğin Ynglinge Destanı‘nda şu sözler geçer: “(…)Sveigder ülkeyi babasından devraldı. Tanrılar yurdunu ve ilk Oden’i ziyaret etme sözü verdi. Kendisiyle birlikte on iki yoldaş dünyayı dolaştı. Türk ülkesine (Turkaland) ve Büyük İsveç’e (Svitjod det stora) geldi. Orada pek çok akrabasını buldu. Bu yolculuk beş yıl sürdü. Sonra İsveç’e (Svitjod) geri döndü.”[5]. Hervavar Destanı‘nda ise şu cümlelere rastlarız: “(…)O sıralar Doğu’dan Asyalılar ve Türkler geldiler ve buraya Kuzey’e yerleştiler. Önderlerinin ismi Oden idi. Sekiz oğlu vardı. Hepsi birer büyük ve güçlü adam oldular.”[6]. Bosa Destanı’nda ise yine Odin‘in Asya topraklarından geldiği dile getirilmektedir: “(…)Doğu Gotland’ı Ring isimli bir kral yönetti. O, Göte’nin oğlu, İsveç kralı Oden’in torunuydu. Oden Asya’dan gelmişti ve Kuzey’in en ünlü kraliyet hanedanlıkları onun soyundan gelmeydi.”[7].
Odin‘in Asyalı kökeninden bahseden yalnızca Edda‘lar değil elbette. Birçok yazar ve tarihçi bu konuya değinmeden geçememişler eserlerinde. Örneğin, bunlardan biri “A Modern Theory of Language Evolution” adlı eserin yazarı Carl J. Becker.Becker, bu eserinde Odin‘in Asya kökeninin yanı sıra “Od” kelimesinin Türkçe “ateş” anlamına geldiği vurgusunu da yapıyor: “Odin, Aesir tanrılarıyla birlikte kuzey halklarının deneyimine Orta Asya’dan, Asgard’dan gelen yeni bir deneyim kazandırıyor. İskandinav geleneklerinde Gök-Türkler, İskitler ve/veya Sarmatlar Alfheim’daki beyaz Elfleri hatırlatırlar. Alfheim’deki beyaz elflerin kralı Freyr’dır. Bu elfler Swartalfheim’ın siyah cüceleri gibi metal işçiliği konusunda yetenek sahibidirler. Bu durum, Doğu Anadolu’da Toros vadilerinde yaşayan Türk kavimlerinde de görülür. (…) Odin doğudan döndüğünde yanında metal işleme bilgisini de getirmişti. “Od”, Türkçe’de ateş anlamına gelir, “Odun” kelimesi ise “odun (firewood)” anlamına gelir. Bu durumda“Odin the Ygg”, “İyi ve genç odun”a dönüşür.”[8]. “Norse Mythology A Guide To Gods, Heroes, Rituals and Beliefs” adlı eserde ise “Biz aynı zamanda onu (Oden’i) Ynglinga Saga’nın ilk kısmında görüyoruz. Bu bölümde Odin’in halkının lideri olarak onları Turkland’dan İskandinavya’ya getirdiğini anlıyoruz” satırları vurgulanıyor[9].
Turgay Kürüm ise Odin‘in Türk Kökeni hakkında şu bilgileri veriyor: “Tarihi bilgiler ve adı geçen eserdeki diğer bilgilerin ışığında Odin’in, M.S. 3. yy.’da Karadeniz’in kuzeyine gelen Gotlar’dan olduğu, Don ve İdil nehirleri arasına hakim olan Got kabilesinin lideri olduğunu, Germanik’in Hıristiyan olması sonrasında yaşanan süreçte pagan inancını koruyarak ana yurdu olan İskandinavya’ya (Gotaland) Avrupa’ya Hun akınları başlamadan, kabilesiyle geri döndüğü ve İskandinavya’da Viking krallığını kurduğu anlaşılmaktadır.”[10]. “Alpler ve Elfler: Türk ve İskandinav Dünyalarında Kahramanlık Olgusu” adlı makalelerinde Doç. Dr. Osman Karatay ve Emre Aygün, Odin hakkında ilginç bilgiler aktarırlar. Karatay ve Akgün‘e göre Türkistan’dan İskandinavya’ya göç eden Odin, daha sonra tanrısallaştırılmış ve kuzeylilerin baş tanrısı haline gelmiştir. Onlara göre Odin‘in kavminin adı Az‘dır, yani Göktürk yazıtlarında karşımıza “Az budun” olarak çıkan, Abakan bozkırında Kırgız komşuluğundaki halk. Yine Karatay ve Aygün‘ün Nizamüddin Şami’den aktardıklarına göre Timur bir sefere çıkmadan önce bu bölgedeki Öden Ata‘nın kabrini ziyaret etmiş, dua ve dilekte bulunmuştur[11]. Doç. Dr. Osman Karatay, “Kral Odin’in Turkland’dan İskandinavya’ya Göçü” adlı makalesinde de Odin‘in Türk kökenlerini açıklamıştır[12].
Bazı kaynaklara göre Odin‘in tanrı olarak kabul edilmesi onun doğa üstü güçleri daha doğrusu şamanik özellikleri nedeniyledir. Bu, Oden Ata‘nın bir lider olduğu kadar aynı zamanda bir şaman (kam) olduğu ihtimalini doğurur. Eğer öyleyse Oden Ata‘nın şamanik özelliklerini gören İskandinav halkı onu tanrı mertebesine yükseltmiş olabilir. Odin‘in şamanik ruh yolculukları iyi belgelenmiştir. Ynglinga Saga‘nın aktardığına göre Odin diğer kişilere uyku halinde veya ölüme yakın bir halde görünürken uzak diyarlara haber gönderebiliyordu. Bir Eddic şiiri olan “Baldur’un Rüyaları”nda ise Odin sekiz ayaklı atı Sleipnir‘i sürüyor ve bu atı ile yer altı dünyasına Avrasya’lı şamanlar gibi bir yolculuk yapabiliyordu[13]. Mircae Eliade‘ye göre ise Odin, tüm dünyadaki şamanların sahip olduğu gibi Hugin ve Munin adlı iki kuzguna sahipti[14].
3.İskandinav Mitolojisinin Yaşam Ağacı: Yggdrasil
Yggdrasil, İskandinav mitolojisindeki kutsal yaşam ağacıdır. Ona aynı zamanda “Dünya Ağacı” da denilir. Yggdrasil, 9 dünyayı, alemi dalları aracılığıyla birbirine bağlar. Yggdrasil‘in en tepesinde kartal Vedrfolnir bulunur. Bu kartal buradan tüm dünyayı gözler. Odin, runların (runik yazıların) sırrını öğrenebilmek için Yggdrasil‘in dallarında dokuz gece boyunca asılı kalmıştır. Yggdrasil, mitolojide genellikle uzun yaşamı, bereketi, yeniden doğuşu ve bilgiyi temsil eder[15]. Edda‘da anlatıldığına göre,Yggdrasil yerin dibinden gökyüzüne uzayan yüce bir ağaçtır. Yggdrasil’in tüm dünyayı örten dokuz dalı ve uçları göklerde başlayan üç kökü vardır. Bu köklerin her biri bir kaynaktan suyunu almaktadır. Köklerden biri Asyalıların oturduğu Asgard‘ın (Asyalıların yurdu) altındadır[16].
Yggdrasil‘in kökleri altında kutsal suyun bulunması bize Türk mitolojisinin dünya ağacının “hayat suyu”nu hatırlatır. Türk mitolojisinde dünya ağacı, bazen “hayat suyu” inancı ile de birleşmiştir. Mesela, Altay efsanelerinin bazılarında “hayat ağacı” göğün 12. katına kadar yükselen “dünya dağı”nın üstündeki “kayın ağacı” olup altındaki çukurda yer alan bu “hayat suyu” bazan ölümsüzlük veya yeni bir güç, bazen da sağlık veya gençlik bahşederdi (Ögel, ss:106-107)[17]. “Hayat ağacı” veya “Dünya Ağacı” kavramı Türk mitolojisinde de önemli bir yere sahip. Türklerde halı ve kilim desenlerinde hayat ağacı bir motif olarak oldukça yaygın bir şekilde kullanılmış. Hatta mezar taşlarında bile hayat ağacı motiflerini görebilmek mümkün. Türklerde şamanlar hayat ağacını kullanarak gök tanrıya ulaşırlardı. Altay mitolojisinde bu kutsal ağacın tepesinde Tanrı Bay Ülgen otururdu. Şaman davullarında da hayat ağacı resmedilmişti. Türklerin hayat ağacının da (Yggdrasil gibi) 9 dalı bulunurdu. İlginçtir, Türklerin hayat ağacının en üstünde de insan ruhlarını temsil eden bir kuş bulunurdu. Mitolojiye göre insan ruhu henüz dünyaya gelmeden bu ağacın tepesinde bir kuş olarak beklerdi. Telüt Türkleri arasındaki bir boy, sağ kanadı Güneş’i, sol kanadı Ay’ı kaplayan bir gök kuşuna inanırmış. Sibirya’da şehirlerin ve yurtların yanında bir uzun sırık ve üzerinde tahtadan bir kuş bulunuyormuş. Bu kuşa gök kuşu, direğe de gök direği deniyor. Bu direk, hayat ağacı olarak kabul ediliyor. Bu, yerle göğü birleştiriyormuş[18].
İskandinav mitolojisinde Yggdrasil ağacının ortasında insanların yaşadığı yer olan Midgard (Orta Dünya) bulunur. “Altay Bilik” adlı kitapta da Türklerin hayat ağacının ortasında insanların yaşadığı bir “Orta Dünya”dan bahsedilir: “Bizim üzerinde yaşadığımız orta dünya, Yer’in üstündedir. Orta dünyanın görünen ve görünmeyen iki dünyadan ibaret olduğunu söylenir. Orta dünyanın düz kısımları (dağ vadileri ve bozkır), yani görünen tarafı insanlara aittir.”[19].
İskandinav Mitolojisinin Yaşam Ağacı Yggdrasil, 9 dünyayı dallarıyla birbirine bağlıyor. Türk Mitolojisinde de Kayra Han, dünyanın merkezine 9 dallı çam ağacı dikiyor. 9 sayısı Türk mitolojisinde en önemli sayılardan biri olarak karşımıza çıkıyor: 9 ağaç, hayat ağacının 9 dalı, 9 boy, 9 oğuz, 9 felek vb. Altay şamanlarında ise 9 ok inanışı var. Tanrı Ülgen‘in 9 kızı ve 9 oğlu var. Altaylılar’da Gök Tanrı kurbanı törenleri 9 gün sürüyor, İlkbahar bayramına ise 9 kız ve 9 erkek katılıyor. Yakut Türklerinin Er Sogotoh Destanı‘nda gök 9 katlı tasvir ediliyor. Ayrıca, Yakutlarda gök ruhları 9 adet. Yggdrasil, üst ve alt alemleri birbirine gökkuşağı ile de bağlar. Aynı şekilde Türk mitolojisinin Dünya Ağacı da dünyaları gökkuşağı ile bağlar. Şamanizmin en kutsal motiflerinden biri olan Yaşam Ağacı’nın İskandinavya’ya Türk Mitolojisinden aktarıldığı ortadadır.
Dar anlamda şamanizm, tipik olarak Sibirya ve Orta Asya’ya özgü bir dinsel olgudur. Terimi bile, Rusça aracılığıyla, Tunguzca ‘şaman‘ sözcüğünden gelir. Asya’nın ortalarında ve kuzeyinde konuşulan öteki dillerde buna karşılık olan terimler şöyledir. Yakutça ‘ojun‘ [Odin’in kökeni olmalıdır], Moğolca büge ve udegan (karş. Buryatça udayan: “kadın şaman”), Türkçe-Tatarca kam(Altayca kam, gam, Moğolca kami vb (Eliade, 2006:22)[20].
İskandinav mitolojisinde Jormungand, kıyamet Ragnarök zamanında Thor tarafından öldürülecek fakat aynı zamanda onu ısıracak olan yılandır. “Jormungand”, kelimesi Türkçe’de yılan için de kullanılan “Sürüngen” sözcüğüne etimolojik olarak oldukça benzemektedir. Altay mitolojisinde “Yelbegen” adlı bir yılan da bulunmaktadır. Yine “Yelbegen”, “J(Y)ormungand”a fazlasıyla benzemektedir. Ayrıca, Türkçe “Yorungan (Yorgan)” kelimesi de “Örten” anlamına gelir. İskandinav mitolojisinde Jormunganddünyayı saran, onu örten yılandır.
İskandinav mitolojisinde Slepnir, Odin‘in sekiz ayaklı atıdır ve Odin bu atı ile yeraltı dünyasına Türk şamanları gibi yolculuk yapar. İlginçtir, Türk kamları da göksel veya ruhsal yolculuklarında Tulpar adında bir attan yardım alırlar. Kamlar ata biner ve göğün katlarını bu şekilde geçebilirler. Sleipnir‘in diğer adı Slipper‘dir. Sleipnir ve Slipper de etimolojik olarak Tulpar‘a oldukça benzemektedir.
İskandinav mitolojisinde Surtr ilk canlı varlıktır ve bir alev devidir. Altay destanlarında ise ilk yaşayan varlıklar birer dev olanSartakbaylardır. Bu devlere Sartlar da denilir[21]. Görüldüğü üzere Surtr ve Sartlar birbirine epey benzemektedir. Türk efsanelerine göre Ülgen‘in yarattığı Sartlar, dev cüsseli, ölümsüz insanlarmış.
İskandinav mitolojisinin yaratılış bölümünde ilksel ve sonsuz boşluğa Ginnungagap adı verilir. Sondaki “gap” eki İsveççe’de ve İngilizce’de “boşluk” anlamına gelir. Ginnungagap; büyük, sonsuz boşluk. Tatarca’da ve bazı Türk lehçelerinde de “gap, qap, kap” yine “boşluk, açıklık” anlamlarına gelir. Öyle ki, “kapı, kapka”, “boşluğu örten” anlamındadır. Türkçe’de “sonsuz” kelimesinin karşılığı “bengü” veya “bengi”dir. O halde “sonsuz boşluk”, Türkçe “Bengi-gap” diye birleştirilebilir. Hatta Türk mitolojisinde “sonsuz su”, “ölümsüzlük suyu”nun karşılığı “bengi-sub”dur. GİNN(UN)GA-GAP: BENGİ-GAP eşleştirmesi yapılabilir.
İskandinav mitolojisinde “Angrboda”, “kötülük, felaket, bela getiren kişi” anlamındadır. “Angr”, “bela” vb. anlamlarda kullanılmıştır. Eski Türkçe “bela” ne demek diye baktığımızda karşılığını “mungur” olarak buluruz. “budun” ise “boy, kavim” gibi anlamlara gelir. Bu durumda “mungurbudun”, “bela getiren kavim” anlamına gelir ki, hem etimolojik hem de anlam olarak “angrboda”ya benzer. İlginçtir Başkurt Türkleri’nin “Kongur Buga” adlı bir destanı vardır.
İskandinav mitolojisinde Baldr ya da Balder, ışık ve saflık tanrısı olarak bilinir. Türk mitolojisinde de Kayış Baldır adlı bir varlık bulunur. Fakat bizim Baldır, İskandinavların Balder‘i kadar iyi ve saf değil. Tam tersi, Baldır insanları aldatan bir varlıktır.
İskandinav mitolojisinde ”Ragnarok” kıyametin adıdır, kıyameti temsil eder. Kıyamet zamanı Güneş ve Ay, Skoll ve Hatitarafından yutulacak, Jormungand ve Fenris özgür kalacak, Thor, Jormungand‘ı öldürecek fakat onun tarafından sokulacak,Fenrir, Odin‘i öldürecek, Loki ve Heimdall birbirininin hayatına son verecek, dünya ateşler içinde kalacaktır. Tanrıların birçoğu ölürken bir kısmı yeniden doğacaktır. Görüldüğü üzere İskandinav mitolojisinin kıyameti Ragnarok, kesin bir kıyamet değil bir dönemin sonu, bir diğerinin başlangıcı olacak şekilde gerçekleşiyor. ”Ragnarok”a ”Ragnarök” de deniyor. Bu kelimeyi ”Ragnar-Ök” diye böldüğümüzde ilginç bir anlam çıkarıyoruz. Çünkü ”Ök”, Türklerde ”Gök” anlamına geliyor ve eski Türkler gök için aynen ”Ök” sözcüğünü kullanıyorlar. Türk mitolojisinde kıyamet gününe ”Kalganan Gün”, ”Kalgançı Çak” deniyor. Bunlar ”Kalan son zaman” ya da ”Kalkılan, dirilinen gün” gibi anlamlara geliyor. ”Kalgan” sözcüğü ”Ragnar” sözcüğüne benziyor. Yalnızca söyleniş değil anlam bakımından da. Bu durumda RAGNA/R-ÖK, KALGAN-ÖK benzerliğini öne sürebiliriz. Yani GÖĞÜN KALKMASI veya GÖĞÜN KALAN ZAMANI. Altay Türklerinde Kalgançı Çak ‘kalan son zaman‘ tabiriyle, dünyanın çökmesi tasavvurları anlatılmış olsa gerek. Her afetten ve harpten kurtulmalar sonunda, hayatın devamı görüldüğünden, bu afetlerin, harplerin ve kıyametin sonunda da yeniden yaşama, islam dininde ‘al-kiyame’ ayağa kalkma, ölümde sonra dirilme, hayata geri dönme dahi tesbit edilmiştir; yeni devrin ve yeni hayatın kurucuları peygamberler, azizler, kahramanlar olarak ortaya çıkmışlardır[22]. Rudolf Simek‘e göre ”ragnarök”, ”tanrıların son zamanı, tanrıların son yazgısı” gibi bir anlama gelir ki bu da Türk mitolojisinin ‘son zaman’ kavramına birebir uyar[23].
İskandinav mitolojisinin ögelerinin olası Türkçe kökenleri aşağıdaki tabloda verilmiştir.
5.Sonuç:
Görüldüğü üzere İskandinavya mitolojisinin kökeninde Türk mitolojisinin ögelerini bulabilmekteyiz. Gerek Odin‘in Türk kökeni hakkında vurgulananlar, gerek İskandinav mitolojisinin yaşam ağacı Yggdrasil‘in kökenindeki Yaşam Ağacı hakkında aktarılanlar, gerekse Jormungand, Surtr, Ginnungagap, Angerboda, Ragnarok, Baldr, Sleipnir gibi mitolojik ögelerin Türkçe kökeni hakkındaki olasılıklar bize dönem dönem Türk kültürünün İskandinavya kültürünü etkilemiş olduğunu kanıtlar. İleride yapılacak değerli araştırmalarla bu iki kültür ve dolayısıyla mitoloji arasındaki eşlik ve benzerlikler tezimizi de destekler biçimde ortaya çıkarılabilecektir.
Özgür Barış ETLİ / [email protected] – 2015
Dipnotlar:
[1] Kathleen N. Daly, Norse Mythology A to Z, 2010.
[2] John Lindau, Norse Mythology: A Guide To The Gods, Heroes, Rituals and Beliefs, 2001.
[3] Özgür B. Etli, Oden Ata: Vikingler ve Türkler, 2015.
[4] Etli, a.g.e.
[5] Snorre Sturlesson, Ynglinge Saga.
[6] Abdullah Gürgün, İsveçlilerin Türk Kökenleri Üzerine, 2011.
[7] Gürgün, a.g.e.
[8] Carl J. Becker, A Modern Theory Of Language Evolution, 2004.
[9] Norse Mythology: A Guide To Gods, Heroes, Rituals and Beliefs.
[10] Turgay Kürüm, Avrasya’da Runik Yazı, Nevzuhur, Sayı:30, 2012.
[11] Osman Karatay & Emre Aygün, Alpler ve Elfler: Türk ve İskandinav Dünyalarında Kahramanlık Olgusu.
[12] Osman Karatay, Kral Odin’in Turkland’dan İskandinavya’ya Göçü.
[13] Baldrs Draumar, The Poetic Edda.
[14] Mircae Eliade, Shamanism: Archaic Techniques of Ecstasy, 2004.
[15] Daly, a.g.e.
[16] Gürgün, a.g.e.
[17] Nerin Yayın, Efsanevi Hayat Ağacı Munar, Türk Dili ve Edebiyatı Araştırma Dergisi, Sayı:15, 2008.
[18] Muazzez İlmiye Çığ, Sümerliler Türklerin Bir Koludur, Kaynak Yayınları, 3.bs., 2014.
[19] G. Ahmetcan Asena, Altay Bilik, Pan Yayıncılık, 2011.
[20] Yeşim Paktin, Şaman Yorumlamaları ve Büyüsellik, Ankara, 2013.
[21] Asena, a.g.e.
[22] Saadet Çağatay, Altay Türklerinde Kıyamet Anlayışı (dergiler.Ankara.edu.tr).
[23] Rudolf Simek, Dictionary Of Northern Mythology, 2007.