İspanya’nın Sax Kasabasında 1920’den buyana Türkevi var |
Bu Yazıda - Konu İçi Ara Başlıklar
* 400 yıl önce başlayan kutlama festivallerinde, Müslümanları kanlı bir şekilde mağlup edişin kin ve intikam sahneleri vardı.
* Atatürk’e hayranlık duyan bir grup İspanyol’un kurduğu ‘Comparsa de Turcos’ festivale dostluk ve sevgi sahnelerini kazandırdı.
* Her yıl şubat ayı başında tekrarlanan festivalin en büyük grubunu oluşturan ‘Comparsa de Turcos’un bin üyesi var.
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde Türkiye ile özdeşleşmiş yerleşim birimleri arasında, İspanya’nın turistik kenti Alicante’ye bağlı Sax kasabası da var.
10 bin nüfuslu Sax kasabasında her yılın şubat ayı başında bir festival yapılıyor. Tam 5 gün süren ‘San Vlas’ adlı festivalin doğuş nedeni de çok ilginç. Bu ilginçlikleri yakından izlemek için TRT prodüktörü İsmail Elden, Yönetmen Sacit Şahin, kameramanlar Ercan İşsever ve Mehmet Türkoğlu ile yollara düştük.
Sax’taki festivalin 400 yıl önce başlatılan nedeni, Hıristiyanlar’ın Müslümanlar’a karşı elde ettikleri galibiyete dayanıyor. Festivalin nefret ve intikam kokan havası, 300 yıl sonra 1920 yılında birden bire değişiyor.
Daha önceki kutlamalarda, Hıristiyanlar’ın Müslümanlar’ı çok kanlı bir şekilde mağlup etme sahneleri ağırlıklı iken, 1920 yılında, Atatürk’ün Anadolu’da elde ettiği zaferlere gıpta ile bakan bir grup İspanyol, bu festivale, ‘Comparsa de Turcos’, yani Türk Grubu adlı bir ekip ile katılma kararı almış. O yıldan bu yana da festivalin kin ve intikam kokan havası, dostluk ve sevgiye dönüşmüş.
Alicante’ye 44 kilometre mesafede olan şirin Sax kasabasında, şimdilerde Türkiye’ye gönül vermiş İspanyollar yaşıyor. Hiçbir kan bağı, kader birliği, kültürel bağ olmamasına rağmen buradaki İspanyollar, bu günlerde kendilerini Türk gibi hissediyorlar.
Sembolleri Sivaslı Aziz Vlas
Comparsa de Turcos grubunu oluşturanlar, 289 ile 316 yılları arasında Sivas’ta yaşamış olan Aziz San Vlas’ı kendilerine sembol olarak seçmişler.
Sivaslı San Vlas, boğaz hastalıklarını mucizevi bir şekilde iyileştiren bir hekim olarak ün salmıştı. Daha sonra halk tarafından Piskopos seçilmiş.
Aziz San Vlas, Romalılar’ın baskısıyla cemaatsiz kaldıktan sonra Erciyes Dağı’nda inzivaya çekilmiş. Sonra da inancından dönmediği için Roma Valisi’nin askerleri tarafından öldürülmüş.
Mezarı Sivas’ta Medrese Mahallesi’nde bir evin bahçesinde olan Aziz San Vlas, kabrindeki delik nedeniyle “Göz Baba Türbesi” olarak anılıyor ve ziyaret ediliyor.
TÜRKEVİ
1920’DEN BU GÜNE : Comparsa de Turcos Grubu, Atatürk’e sempati duyan bir grup İspanyol tarafından kurulmuştu. O tarihte büyük bir binaya yerleşen grup, bugün hala aynı binada faaliyet gösteriyor.
Comparsa de Turcos Grubu’nu oluşturanlar, 1920 yılında Sax’ın Pobrezo sokağındaki 13 numaralı binaya yerleşmişler. Kapısında, “ Türk Evi, Kuruluş: 1920” yazılı olan Comparsa de Turcos’un şimdiki Başkanı Francisco Sanchez Chico, namı diğer Tito, 56 yaşında sempatik bir İspanyol.
Kuruluşu, Atatürk’ün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışını yapmaya hazırlandığı günlere denk gelen Comparsa de Turcos, bugün 1000’i aşkın üyesi, bin metrekarelik üç katlı Türk Evi’yle San Vlas Festivali’nin en büyük grubunu oluşturuyor. Binada festival sırasında kahvaltı ikramı yapılıyor. Salonlarında 1920’den bugüne kadar kortejlerde taşınan tüm bayraklar asılı. Ancak ilk bayrak yok. Başkan Tito bunu şöyle izah ediyor: “Çünkü ogünkü başkanımız ilk bayrağın tabutuna sarılmasını vasiyet etmiş ve bir geleneği başlatmış.
O tarihten sonra Grubumuzun üyeleri Türk Bayrağı’na sarılarak uğurlanıyor son yolculuğuna… Ben de bu bayrakla gömüleceğim”
1920 yılında kurulduğu halde, Comparsa de Turcos’tan hiç haberimiz olmadı. 2007 yılında Sax kasabasından geçmekte olan bir büyükelçi görevlimiz, gördüpü bir Türk bayrağının izini takip ettikten sonra durum öğreniliyor.
Comparsa de Turcos’un Başkanı Tito, 2007’ye kadar Türkiye ile ilişki kurma fırsatını bulamadıklarını söylüyor. Şimdilerde ilişkilerin gelişmesinden çok mutlu. Zira, 2007’de festivale ilk kez katılan ve grupla tanışan Madrid Büyükelçimiz Ender Arat, dostluk oluşumuna önemli katkıda bulunmuş. Büyükelçi Arat, eşi Ayşe Arat tarafından yapılmış bir tabloyu Comparsa de Turcos’ların bulunduğu ‘Türkler Evi’ne hediye etti. Daha sonraki yıl, İstanbul Askeri Müze’den yeniçeri kıyafetleri getirtilmiş,
10 Sax’lı çocuk Ankara’da 23 Nisan şenliklerine katılmış, Sivas Kongresi’nin 88’inci Yıldönümü törenlerine Sax Belediye Başkanı ve Tito ile birlikte bir heyet katılmış. Sivas’ta San Vlas’ın kabrini gezmişler. Comparsa de Turcos Grubu, bir yıl sonra Türkiye’den elde ettikleri giysileri ile, Granada’yı ziyaret eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a büyük bir sürpriz yapmış.
Sax’lı Türkler’in Başkanı Tito, Sivas’ta geçirdiği günleri ve gösterilen misafirperverliği anlatmakla bitiremiyor. Bu konukseverliğe karşılık verebilmek umuduyla tüm Türkleri Sax’a, San Blas Festivali’ne davet ediyor.
Başkan Tito, ‘Biz yürekten Türküz. İspanyol olmanın yanı sıra Türk olmaktan da çok büyük gurur duyuyoruz. Her zaman bir Türk bayrağımız var’ diyor.
1620’lerden bu yana kutlanan beş günlük festivalde, Comparsa adı altında kümelenen farklı gruplar gösteri yapıyorlar. Türkler, Araplar, Faslılar, Arap Emirlikleri, Aragonesliler, İspanyollar, Garibaldililer ve Hıristiyanlar’ı temsilen birbirinden güzel kıyafetlerle Sax sokaklarında dini törenler yapıyor, bandolar, mızıkalar eşliğinde sokaklarda geçit düzenliyorlar. Bayraklar sallanıyor, havai fişeklerle ve özel yapılmıiş iri tüfeklerle sembolik Müslüman-Hıristiyan savaşları yapılıyor sonra da kol kola barlara, dans salonlarına gidiliyor, yeniliyor, içiliyor ve sabahlara kadar eğleniliyor.
Sax’ta Türk Grubu’nun ortaya çıkışı, 1920’de köy halkı içinde yaşanan bir anlaşmazlıktan kaynaklanıyor: San Vlas Festivali’nde, ortaçağ kıyafetli Hıristiyanları canlandıracak olan gruptaki başkanlık seçimi krize dönüşünce grup ikiye bölünmüş. Gruptan ayrılan 14 kişinin lideri Jose Maria Torreblanca Garcia, “Hep Hıristiyan ve Mağripli kılığına mı gireceğiz, biz de Türk Grubu kuralım ve festivalin kin ve intikam kokan havasını dostluk ve sevgiye dönüştürelim” diyerek kolları sıvamış. O yıllarda İstiklal Savaşı’nı kazanıp yeni bir ülke kurmaya başlayan, Mustafa Kemal’in yarattığı mucizeler kulaktan kulağa Sax’a kadar ulaşmıştı. Grup mensupları, Türkler ve Türkiye hakkında bilgi, malzeme ve kaynak aramaya başlamışlar.
Türk Grubu, 4 Şubat 1920’deki Festival Geçidi’ne katılma kararı alır ama, bir bayrakları bile yoktur. Alelacele bir evden getirilen işlemeli yatak örtüsünü bayrak yapıp korteje katılırlar. Ertesi yıl Comparsa de Turcos festivale daha iyi hazırlanır. Türk bayrağı dikerler. Bir Faslı’nın verdiği bilgiyle sekiz uçlu yıldız yaparlar. Daha sonraki yıl hatayı fark edip beş uçlu yıldızla Türk bayrağı yaparlar. Kostümlerini ise, bir çikolata ambalajında gördükleri yeniçeri kıyafetleri, eski dergilerden buldukları, 1911-1912 Trablusgarp Harbi’nde İtalyanlarla savaşan Türk askerlerinin üniformaları, İnebahtı Deniz Savaşı tabloları, Barbaros, Turgut Reis resimlerinden esinlenip kendileri tasarlarlar.
Comparsa de Turcos, 400 yıl gerilere uzanan bir geleneğin uzantısı. Bunların kökü, tarihin 800 yıllık dilimine damgasını vuran Endülüs İspanyası ve, Müslüman İspanya’ya dayanıyor.
1100’lü yıllarda yıkılan Kurtuba (Cordoba) Sultanlığı’nın hâkimiyet alanı olan Endülüs bölgesi, küçük Müslüman beylikler, emirlikler ve krallıklar arasında paylaşılıyor. Bu küçük devletçikler birbirleriyle ve Hıristiyanlarla güç mücadelesine girişiyor. Müslümanlar’ı İspanya’dan atma seferberliğinin dozu arttıkça, son Müslüman kenti Granada teslim oluncaya kadar 300-400 yıl boyunca Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında mütemadiyen el değiştiriyor bu topraklar. Müslüman, Hıristiyan ve Yahudiler bu savaşlarda yağmalanıyor, evlatlarını, yaşamlarını, mallarını yitiriyorlar.
Gün oluyor Müslümanlar kazanıyor, gün oluyor devran dönüyor Hıristiyanlar kazanıyor. Ama sonuçta hep analar ve insanlık kaybediyor…
Comparsa de Turcos’un en yaşlı üyelerinden olan 84 yaşındaki Chato, ‘1926’dan beri Türküm. Hayatım bu grupta geçti. Benim hayatım Türkler. 3 kızım Türk, 4 torunum Türk. Türkiye’yi ben tanımıyorum ama kızım, torunlarım gitti. Ama bir gün ben de gideceğim. Televizyonda Türkiye’yi gördüğümde çok heyecanlanıyorum’ dedi.
Sax Belediye Başkanı Vincente Gil, Türkiye’yi çok daha yakından tanıdıklarını belirterek, ‘Küçük bir kasabayız ve Türkiye ile bu ilişkimizden, Türk halkına yakın olmaktan çok memnunuz. Bizler çok açık insanlarız ve artık Türkiye’yi, Türkleri çok daha iyi anlayabiliyoruz. Kasabamız Türk bayraklarıyla dolu. Bu en büyük festivalimiz ve herkes kendini bu festivalle özdeşleştiriyor. Gelecek yıllarda Türkler gelir ve bizleri tanırsa çok daha memnun oluruz’ açıklamasında bulundu.
Merkezi Madrid’te bulunan ‘Türk İspanyol Dostluk Derneği AHIT‘in girişimleriyle, geçtiğimiz yıldan itibaren Sax’ın ‘Türk Evi’nde 50 kişi Türkçe öğrenmeye başladı. Kurs sayesinde öğrencilerin Türkçe’yi ilerlettiğini kaydeden Comparsa de Turcos Başkanı Tito, artık yolda birbirlerini Türkçe selamladıklarını anlattı. Sax gibi bir kasabada 50 kişinin Türkçe öğrenmeye başlaması, Valencia devlet televizyon kanalının ilgisini çekmiş ve burada özel çekim yapmış. Başkan Tito, dernekte verilen Türkçe kurslarının televizyonda yayınlanmasından ve ana haber bültenine konu olmasından büyük mutluluk duyduğunu belirtti.
Türkçe kurslarda öğretmenlik yapan Murat Atmaca, her hafta 3 gün Madrid’ten 350 km. katederek Sax’a geldiklerini, aralarında profesörler ve akademisyenler bulunan 50 kişiye Türkçe öğrettiklerini, kursiyer sayısının her geçen gün artmakta olduğunu belirtti.
2004 Haziran’ında Valencia bölgesindeki Xativa şehrinde yapılan arkeolojik çalışmalar sırasında I. yüzyıla ait Roma sikkeleri gün ışığına çıkarken bir Müslüman’a ait mezar taşı da bulunmuş. Üzerinde kufî yazı tarzı ile; Kur’an âyetleri, Ahmed bin Nahr (Nehr) ismi ve Hicri 27 tarihi bulunuyor.
İspanya’nın fethi miladî 711’de başlamıştır ama, buraya gömülen kişinin 649’da Valencia bölgesinde bulunduğu rivayet ediliyor. Bu kişinin Müslüman olarak yalnız olmadığı şuradan anlaşılıyor. Vefat edince diğer Müslüman arkadaşları kendisini kazdıkları mezara defnettiler ve âyetlerle beraber ismini ve hicri vefat tarihini (27) olarak mezar taşına yazdılar…
O tarihlerde İslamiyet’in anlattığı tevhid, henüz teslisin yerleşmediği o bölgelerde yaşayan Hıristiyanlara ters gelmiyordu. İlk giden ve muhtemelen tüccar olan bu Müslümanların oluşturduğu yumuşak ve güzel hava İspanyollar’ın ruhlarında güzel bir hatıra bırakmıştı…