Quantcast
İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Kuruluşunda Bursalılar – Belgesel Tarih

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Kuruluşunda Bursalılar

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Kuruluşunda Bursalılar

Loading

  • Güngör Şahin

İttihat ve Terakki Cemiyeti, 1889 tarihinde Askeri Tıbbiye öğrencileri tarafından İstanbul’da İttihad-ı Osmani Cemiyeti adıyla kuruldu.[1]  Vatan ve Hürriyet Cemiyeti[2] Mustafa Kemal ve arkadaşları tarafından 1905 yılında Şam’da kuruldu. Mustafa Kemal (Atatürk) tarafından 1906 yılında, bu Cemiyetin Selanik şubesi açıldı ve yine aynı yıl Selanik merkezli, Osmanlı Hürriyet Cemiyeti kuruldu.[3] Meşrutiyetin ilanını sağlayan onlarca gizli Jön Türk cemiyetlerinden en önemlisi bu üç cemiyettir. Biz bu yazımızda, bu Cemiyetteki Bursalılar ile Bursa’ya yakından ilgili olan kurucu bazı İttihatçılar hakkında bilgi vereceğiz.

Ahmet Rıza Bey

Bursalı değildir ama Bursa’da okul müdürlüğü ve maarif müdürlüğü yapmıştır.[4] Bursa’da eğitime getirmek istediği yeniliklerden dolayı diğer yöneticilerin engellemesiyle karşılaşması üzerine, fikirlerini rahatça savunmak için yurt dışına çıkmaya karar verir. Önce, 1889 yılında Fransız İhtilalinin yüzüncü yıldönümü için açılan sergiye, kendisini görevli olarak tayin ettirerek Paris’e gider. Paris’te memurluktan istifa ederek ıslahat yapılması konusundaki fikirlerini Padişaha önermek için raporlar yazar. Ahmet Rıza Bey’in raporları Padişah tarafından dikkate alınmayınca, yurtdışında tek başına muhalefet yapmayı sürdürür. Paris’e kaçan İttihad-ı Osmani’nin üyesi Doktor Nazım Bey’in önerisiyle 1894 yılında örgüte katılır. İttihad-ı Osmani, önce bir öğrenci örgütü olarak kurulmuştur ve onun zaaflarını taşıyordu. Bu örgütün bir toplumsal tabana oturması, İmparatorluk içinde ve dışında saygınlık kazanması Ahmet Rıza Bey’in katkılarıyla oluşmuştur. Ahmet Rıza Bey, örgütün adındaki Osmani yerine pozitivist fikirlerinden mülhem terakki kelimesini ilave ederek, örgüt adının ‘İttihat ve Terakki’ olmasında isim babalığı yapmıştı. 1907 yılında İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Paris hizbi başkanı olarak Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ile birleşmede etkin rol aldı. Birleşen iki örgütün adını, bu defa da Terakki ve İttihat olarak koydu. Ahmet Rıza Bey, Meşrutiyetin ilanına kadar İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Abdülhamit’e muhalefetinin en önemli figürü olarak kaldı. Meşrutiyetten sonra Meclis Başkanlığına getirildi. 1912 yılından sonra İttihat ve Terakki’nin liderleri ile anlaşmazlığa düşerek Ayan Meclisi üyesi olunca da, Cemiyetinin uygulamalarında muhalefet yaptı.

Mehmet Tahir Bey

1906 yılında Bursalı Mehmet Tahir[5] Bey, binbaşı rütbesi ile Selanik Askeri Rüştiyesi müdürüydü. Mustafa Kemal, Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’nin Selanik şubesi üyeleri arasında gösterir.[6] Tahir Bey, Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin, ilk on kurucusuna yaş sırasına göre, verilen numaraya göre de 1 numaralı üye idi. Tahir Bey’in Melami tarikatına mensup olması ve sevilen kişiliği dolayısı ile Melami tarikatı mensubu kişilerin de cemiyete girmesinde etkili olmuştur. (Ramsaur, 1972: 113). Hürriyet Kahramanı olarak görülen Enver Bey (Paşa), Cemiyete üyelik teklifini alınca, önce Tahir Bey’e danışmış ve onun önerisiyle Cemiyet’e girmeyi kabul etmiştir.[7]

Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin kurucu ve üyelerinin bir kısmı, Makedonya Risorta Locasına ve Selanik’teki diğer mason localarına mensup olmalarına karşın, Tahir Bey mason değildi.[8] Meşrutiyetin ilanından önce tayini İzmir’e çıkmış ve burada Selanikli Doktor Nazım Bey’le birlikte İzmir örgütünü kurmuştur. İzmir’deki İttihat ve Terakki örgütünün başarısı nedeniyle, Meşrutiyetin ilanında, ayaklandırmayı bastırmak için gönderilen Nazilli Redif Taburu’nun Meşrutiyetçilerden yana taraf değiştirmesine neden olmuştur. Tahir Bey, Meşrutiyetin ilanından sonra Bursa milletvekili olarak meclise girmesine karşın, İttihat ve Terakki örgütünün çekirdek kadrosunda yer alamamıştır. Bunun nedeni Meşrutiyetin ilanında, karar merkezi Selanik’ten uzakta İzmir’de olması mıdır, yoksa kendisinin tercihi olarak entelektüel çalışmaya yönelmesi midir bilinmez.

Hakkı Baha Bey

1906 yılında Hakkı Baha (Pars)[9] Bey, mülazımı evvel rütbesi ile Selanik Askeri Rüştiyesi’nde öğretmendir. Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’nin Selanik şubesi; Hakkı Baha Bey’in Selanik’teki evinde Mustafa Kemal, Ömer Naci, Mustafa Necip, Hüsrev Sami (Kızıldoğan) katılımıyla kurulmuştur. (Kızıldoğan, 1937: 619-625). Hakkı Baha Bey, Mustafa Kemal ve Ömer Naci’yle, Harp Okulu’nda da bir gizli cemiyet kurmuşlardır.[10]

Hakkı Baha Bey, Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin ilk ok kurucusu arasındadır. Kadim dostları Tahir Bey ve Ömer Naci ile yine bu Cemiyette de birliktedir. Meşrutiyetin ilanında Hakkı Baha Bey; Tahir Bey’in kaçması ile Selanik’te Bursalı kanat olarak tek başına kalır. Buna karşını örgüt içinde etkisini tümden yitirmez. Örneğin Mustafa Kemal (Atatürk), 13 Ekim 1907 tarihinde İttihat ve Terakki Cemiyeti adını alan Hürriyet Cemiyet’ine, Hakkı Baha Bey’in evinde giriş töreni yapılarak katılmıştır.[11] Meşrutiyetin ilanından sonra, ara seçimde Ertuğrul Sancağı’ndan milletvekili seçilmesine karşın 1912 yılında meclisin feshi üzerine bu görevi üç ay sürmüştür.

Hakkı Baha Bey de, diğer Bursalı liderler gibi İttihat ve Terakki’nin çekirdek kadrosunda yer almamıştır. Hakkı Baha Bey’in babasını ve onun ölümünden sonra da ağabeyi Mehmet Baha Bey’in, Ahmet Baba Efendi Tekkesi şeyhliği yapması[12] nedeniyle mi kendisini kenara çekti bilinmez. Belki de, çok acımasız ve hareketli olan siyasi yaşam yerine bilinçli olarak entelektüel çalışması yeğlemişti..

Ömer Naci Bey

Ömer Naci’nin Bursa’da doğduğu da rivayet edilmektedir.[13] Işıklar Askeri Lisesi’nde okumuş, Bursa’da köklü arkadaşlıkları ve dostlukları vardı.[14] 1906 yılında mülazımıevvel rütbesi ile Selanik’te Makedonya Islahat memuru olan İtalyan generalinin yaveridir. Vatan ve Hürriyet Cemiyeti Selanik şubesi ve Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer almıştır. Meşrutiyet öncesinde Selanik’te Hakkı Baha Bey’le birlikte çeşitli dergilerde yazılar yazmıştır. Yönetim tarafından izlenmesi üzerine Paris’e kaçmıştır. Ahmet Rıza Bey’in Paris grubuyla Osmanlı Hürriyet Cemiyeti arasındaki ilk teması o sağlamıştır. Osmanlı Hürriyet Cemiyeti Paris grubunun birleşmesinde etkin rol oynamıştır.[15] İttihat ve Terakki’nin çekirdek kadrosunda yer almıştır. İttihatçıların ünlü hatibidir. Yaşamı tipik bir İttihatçı yaşamıdır. İran’da ihtilale karışmak, 31 Mart’ta Hareket Ordusu’nda görev almak, Trablusgarp Savaşı’nda gönüllük, Babıali Baskını’ndan hatiplik, Teşkilat-ı Mahsusa’da yöneticilik gibi yaşamı bir eylem adamı olarak geçmiştir. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nde 1909, 1910, 1911 yıllarında merkez-i umumi seçilmiştir. Kırklareli milletvekilliği yapmıştır (1912). Dünya Savaşı’nda, İran cephesinde hastalıktan ölmüştür.

Sonuç olarak; Vatan ve Hürriyet Cemiyeti Selanik şubesinin, Osmanlı Hürriyet Cemiyetinden önce kurulduğu (Zürcher, a.g.e., s.71), fakat niçin Osmanlı Hürriyet Cemiyetinin oynadığı belirgin rolü oynayamadığını ve kapandığını açıklamak için Cemiyetin kurucularına bakmak gerekir. Her iki cemiyeti birbiri ile ilişkili kılan üç ortak kişi vardır. Bunlar Bursalı Mehmet Tahir Bey, Hakkı Baha (Pars) Bey, Ömer Naci Bey’dir. Bu kişilerin ortak özellikleri Bursalı veya Bursa ilişkili olmalarıdır. Bu üç kişi, Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’nin Selanik Şubesini kapatarak Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’ne katılmaya karar vermişlerdir. Bu kararın neden ve nasıl alındığı konusunda kesin bir bilgimiz yoktur. Diğer yandan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin örgütlenmesi içinde Bektaşi ve Melamilik tarikatlarının etkisi, eksiden beri üzerinde durulmuş bir konudur. (Ramsaur, 1972: 129-133). Ancak burada dikkati çeken Hakkı Baha Bey’in ve ailesinin Nakşibendi Tarikatına mensup olmasıdır. Bu durumu, İttihat ve Terakki Cemiyeti örgütlenmesi içinde sadece Bektaşi ve Melami tarikatlarının yer almadığını göstermektedir.

  • Mayıs 2019’da kaybettiğimiz Güngör Şahin’in anısına
  • Bursa Araştırmaları/ Mayıs 2004 Sayı:5

DİPNOTLAR

[1] Bu örgütün kurucuları arasında Bursalı ile doğrudan ilgili kişi yoktur. İbrahim Temo, İttihat ve Terakki Anılarım, İstanbul, 200, s.13-18, Cevri, İnkılab Niçin ve Nasıl oldu, İzmir, 1994 s. 48-49 M. Şükrü Hanioğlu, Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti ve Jön Türklük (1889-1902), İstanbul 1985?, s.173-176, E.E. Ramsaur, Jön Türkler ve 1908 İhtilali, İstanbul 1972, s.31-32

[2] Kurucuları, Bursalı Mehmet Tahir, Ömer Naci, Hakkı Baha (Pars), İsmail Mahir, Mustafa Necip, Hüsrev Sami (Kızıldoğan) bk. Ahmet Emin, ‘BMM Reisi Başkumandan Mustafa Kemal ile Mülakat’ Vakit 10 Ocak 1922 Afet İnan, ‘Vatan ve Hürriyet’ TTK, Belleten, sayı: 2, (1937), s 289-298, Afet İnan, ‘Mukaddes Tabanca’, TTK, Belleten, sayı: 3-4, (1937), 605-616, Hüsrev Sami Kızıldoğan, ‘Vatan ve Hürriyet=İttihat ve Terakki’, TTK, Belleten: sayı: 3-4, (19327), s.619-625, Erik Jan Zürcher, Milli Mücadelede İttihatçılık, İstanbul, s. 69-72

[3] Kurucuları Bursalı Mehmet Tahir, Hakkı Baha (Pars), Ömer Naci, Kazım Nami (Duru), Mehmet Talat, Mithat Şükrü (Bleda) Rahmi (Arslan), Edip Servet (Tör), Naki (Yükeök), İsmail Canpolat, bk. Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler, C.I, İstanbul, 1984, s21-22, Ahmet Bedevi Kuran, İnkılab Tarihimiz ve İttihat ve Terakki, İstanbul 1948, s.243 Kazım Nabi Duru, İttihat ve Terakki Hatıralarım, İstanbul, 1957, s.13, Kazım Karabekir, İttihat ve Terakki, İstanbul 1982, Tevfik Çavdar, İttihat ve Terakki, İstanbul 1991, E.J. Zürcher, a.g.e, 73-75

[4] Ahmet Rıza (1859-1930) Hakında bk. Şerif Mardin, Jön Türklerin Siyasi Fikirleri, İstanbul, 1983, s.129-162 Anıları için bk. Ahmet Rıza, Ahmet Rıza Bey’in Anıları, İstanbul, 1988, Osmanlı Devleti’nin toplumsal gelişmesi ve değişimi için eğitimi en önemli faktör olarak görüyordu. Celal Bayar, Ahmet Rıza Bey için Paris’e kaçtığını yazıyorsa o da doğru değildir. Celal Bayar’ın Jön Türklere ilgisi artıran ve İttihatçı olmasını yol açan olay da Ahmet Rıza Beyle ilişkilidir. ‘‘1906 yılında Bursa Maarif muhasebecisi Şükrü Bey;  Bursa Maarif müdürü iken, Ahmet Rıza Bey’in Şükrü Bey’e hediye ettiği kendi fotoğrafını saklaması üzerine tutuklanması olayı.’’ Celal Bayar, Ben de Yazdım, C.I. İstanbul 1997, s.131-132

[5] Mehmet Tahir Bey (1861-1924) Bursa’da doğdu. Üsküdarlı Mehmet Tahir Beyin torunu Rıfat Bey’in oğludur. Babası Rıfat Bey, Bursa’da görev yapan Ali Suavi’nin yakın dostudur 19981 yılında Harp Okulunu bitirdi. Harp okulunda okurken tasavvufa ilgi duydu. Halvetiye ve Rıfaiye şeyhlerinden Kemalettin Efendi’ye bağlandı. Çok sayıda basılı ve basılmamış eseri vardır.

[6] “Bu esnada mektep müdürü Tahir Bey, Hoca İsmail (Mahir) Efendi, Ömer Naci, Hüsrev Sami, Hakkı Baha gibi arkadaşlarla … şubesini tesis ettim.’’ (Ahmet Emin, 1922) Zürcher “(Tahir Bey) yaşlı ve yüksek rütbeli oldukları için grubun aktif üyeleri değil bir çeşit şeref üyeleri durumundaydılar’’ Zürcher, a.g.e. s.70, Hüsrev Sami (Kızıldoğan) ise Tahir Bey’i kuruculardan göstermez. Hüsrev Sami Bey’in Hakkı Baha  (Pars) Bey’in evinde yapılan toplantıya katılmamış olması kurucuları, ilk toplantıya katılanlar olarak göstermesinden kaynaklanabilir. (Kızıldoğan, 1937: 619-625)

[7] H. Erdoğan Cengiz, Enver Paşa’nın Anılar, İstanbul 1991, s. 58

[8] Hürriyet Cemiyeti ile masonluğun ilişkisinin varlığı bilinmektedir. Makedonya Rizorta loncası üyelerinin listesi için Angelo Lacovella, Gönye ve Hilal, İstanbul 1999, s. 57-62. Tahir Bey, Hakkı Baha Bey bu listede yoktur. Ömer Naci, adlı bir kişinin 10.12.1910 tekris olmuş olduğu kaydı varsa da anca doğum yeri, doğum tarihi, mesleği açısından bunun başka bir kişi olması muhtemeldir. (Lacovella, 1999:57; Hayrullah Örs, Süha Umur, Bazı Meşhur Masonlar, İstanbul 1996, s.23)  Ahmet Rıza Beyîn mason olduğunu yazıyorsa da yanlıştır. Neden mason olmadığı ve olamayacağı hakkındaki bir mektubu için (Hanioğlu, 1985: 144-147) mason olmadığı için bk. (Ramsuar, 1972: 127)

[9] Hakkı Baha Pars (1879-2942) bazı kaynaklarda adının İsmail Hakkı olduğu görülmektedir. Gerek Vatan ve Hürriyet gerekse Hürriyet Cemiyeti’nin kurucusu olduğunu bütün kaynaklar ittifak içindedir. II. Murat döneminde Pars Bey (Bedrettin Mahmut) kadar çıkan köklü bir aile mensubudur. Babası Baha Efendi, Ağabeyi Mehmet Baha ve kardeşi Muhittin Baha Bey son dönem Bursa’da yetişmiş önemli simalardır. Ömer Naci ile Işıklar Askeri Lisesi’nde ve Mustafa Kemal (Atatürk) Harp Okulu’ndan sınıf arkadaşıdır. Meşrutiyetin ilanından önce Selanik’te çeşitli dergilerde yazılar yazmıştır. Yaşamı ve eserleri hakkında bk. Abdülkadir Karahan, Vedide Baha Pars, Hakkı Baha Pars, İzmir, 1943; Raif Kaplanoğlu, Bursalı Şair ve Yazar ve Ünlüler Ansiklopedisi, İstanbul, 1988, 257-528)

[10] ‘‘Muhittin Baha Pars’ın ağabeyi İsmail Hakkı ile Ömer Naci ve birkaç arkadaş daha vardı. İsmail Hakkı şairdir ve güzel yazı yazıyordu. Fikirlerimizi, toplamını binleri aşan Harp Okulu öğrencilerine aşılamak için sınıfta el yazısı ile bir dergi çıkarmaya karar verdik. Bu görevi başta Mustafa Kemal olmak üzere Ömer Naci ile İsmail Hakkı …’’ (Ali Fuat Cebesoy, Sınıf Arkadaşım Atatürk, İstanbul, 1967, s.34)

[11] Hakkı Baha, Genç Şiirleri ve Gençlik Şiirleri, İzmir, 1931, s.56-60

[12] Mehmet Şemseddin, Bursa Dergâhları: Yadigari Şemsi, Bursa, 1997, s. 237-248; Hakkı Baha Beyin ailesi Jön Türkler ve siyasetle ilgilidir. Bk. Mehmet Şemseddin: babası Baha Efendi ‘‘Ziya ve Eşref Paşa ile daha bir erbab-ı fazl ü kemalden…’’ Yadigari Şemsi, s.244 Ağabeyi Mehmet Baha Bey için ‘‘memleketimizin menafin mütallik mecalisde bulundukları’’ s. 248. Kardeşi Muhittin Baha Pars uzun zaman Bursa milletvekilliği yapmıştır.

[13] Ömer Naci (1880-1916) Bursa’da doğum rivayeti için bk. Fethi Tevetoğlu, Ömer Naci, İstanbul, 1973, s.11 Genel kabul gören görüş olarak, doğum yeri, annesi ve babası da kesinlikle belli değildir. Bebekken evlatlık alınmış, babasının Bursa Deftardarlığı’na atanması üzerine Bursa’ya gelmiş Işıklar Askeri lisesinde sonra sürgün olarak Manastır Askeri Lisesi’nde okumuş, Harp Okulu’nu bitirmiştir (Ömer Naci hakkında genel bilgi için bk. Tevetoğlu, 1972)

[14] Celal Bayar, ‘‘Ömer Naci’yi severdim, yakın arkadaş olmuştuk’’, (Celal Bayar, 1997: 225) ‘‘1911’den sonra Bursa’da sık sık görüşürdük. Orada İttihat ve Terakki mekteblerini idare ediyordum. Naci, Bursa’yı çok severdi. Fırsat buldukça buraya gelir ve en ziyade bana (Necip Necati) inerdi… Bursa’yı sevmesi gayet tabiidir…’’ (Tevetoğlu, 1973: 10-11)  ‘‘Ömer Naci’nin kayınpederi Binbaşı Mehmet Ali Bey’in Bursa’da bir gayrımenkul alma öyküsü için bk (Tevetoğlu, 1973: 138-139) Hakkı Baha Bey’le Işıklar Askeri Lisesi’nden başlayan dostlukları Pars ailesinin diğer fertleri Mehmet Baha Pars ve Muhittin Baha Pars ile dostluklarını sürdürmüştür.

[15] (E. Aydoğan, İ. Eyyüpoğlu, Bahaeddin Şakir Bey’in Bıraktığı Vesikalara Göre İttihat ve Terakki, Ankara 2004, s. 274-275) Ömer Naci, Rahmi Bey’le tartışması üzerine Paris’e kaçtığı bilgisi yanlıştır.

YAZAR HAKKINDA

Haber Merkezi Haber Merkezi Belgeseltarih.com sitemizde konuk yazarlara da yer veriyoruz. Yayınlanmasını istediğiniz ve mümkün olduğunca akademik dille kaleme alınmş tarih konulu yazılarınızla ilgili olarak, iletişim sayfamızdaki form vasıtasıyla bizimle bağlantı kurabilirsiniz. E-Posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
Mustafa Kemal

BU MAKALELER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!

  • YENİ
Tekrarsız Süslemeler

Tekrarsız Süslemeler

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 3 Aralık 2024
Sistematik Hatalar Bahçesi

Sistematik Hatalar Bahçesi

Ekrem Hayri PEKER, 3 Aralık 2024
Merdiven

Merdiven

Haber Merkezi, 21 Kasım 2024
“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

Ekrem Hayri PEKER, 20 Kasım 2024
Türkülerde Felek

Türkülerde Felek

Dr. Halil ATILGAN, 19 Kasım 2024
Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Atilla SAĞIM, 17 Kasım 2024
Romanlarda Sosyal ve Kültürel Yaşam

Romanlarda Sosyal ve Kültürel Yaşam

Emel ÖRGÜN, 2 Kasım 2024
“İki Kasım 1943” Karaçay Sürgünü

“İki Kasım 1943” Karaçay Sürgünü

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 2 Kasım 2024
Bir Zamanlar Kültürpark

Bir Zamanlar Kültürpark

Haber Merkezi, 2 Kasım 2024
Söğütlülü Destancı Aşık Ali Şahin

Söğütlülü Destancı Aşık Ali Şahin

Haber Merkezi, 2 Kasım 2024
“Cumhuriyet Türküsü”

“Cumhuriyet Türküsü”

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 26 Ekim 2024
Kefir’deki Vatan Yahut Kefir’in Kökeni

Kefir’deki Vatan Yahut Kefir’in Kökeni

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 26 Ekim 2024
Söylev’in Okunuşunun 97. Yılı

Söylev’in Okunuşunun 97. Yılı

Nevin BALTA, 16 Ekim 2024