Quantcast
Kaf Dağı’nın Arkasındaki Ülke: Abhazya – Belgesel Tarih

Kaf Dağı’nın Arkasındaki Ülke: Abhazya

Kaf Dağı’nın Arkasındaki Ülke: Abhazya

Loading

Abhaz Dernekleri Federasyonu(ABHAZFED) Genel Başkanı Cengiz Koç ve Genel Başkan Yardımcısı Atilla Sağım, Bursa Haber WebTV’de Tayfun Çavuşoğlu’nun sunduğu Manşet programının konuğu oldu.

Haber: Cihan KAYALI

Abhazya Karadeniz’in doğusunda Gürcüstan’ın kuzeybatısında bulunan 1992-93 yıllarında bağımsızlığını kazanan küçük bir ülke. Ancak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de yaşadığı diğer ülkeler tarafından tanınmama sorunu var.  Abhazya Cumhuriyeti’nin ilk anda şaşkınlıkla karşılandığını ve ülke olarak bilinmediğini söyleyen ABHAZFED Genel Başkanı Cengiz Koç, “Abhazya’nın kültürü 5000 yıl önceye dayanıyor, ancak Abhazlar Türkiye’de ayrı bir milletten daha çok Çerkezlerin bir kolu biliniyor, ama gerçek bu değil bunu da yazılı kaynaklarla kanıtlıyoruz. 13 yüzyıldan itibaren krallıkla yönetildiğini ve bölgede geniş bir coğrafyada hakimiyet sürdüğünü biliyoruz” dedi.

GÜRCİSTAN İŞGALİ

Abhazya’nın, 1917 Bolşevik Devrimi’nden sonra Sovyetler Birliği’ni oluşturan 17 ülkeden bir tanesi olduğunu söyleyen Koç, “Ancak Stalin zamanında Gürcistan’a bağlanıyor. Ve sistemli bir şekilde Abhazya’ya Gürcü nüfusu göç ediyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonraki dönemde Gürcistan 1921 anayasasına geri dönüyor. Anayasaya göre Abhazya’nın bağımsızlığını tanıması gerekiyor ama bu yapmıyor. Bugünkü sorunların temel nedeni aslında bu. Bu tartışmalar 1992’ye kadar sürüyor ve Gürcistan, Abhazya’yı fiili olarak işgal ediyor. Ve işgal ettiği bölgelerde zulüm ve vahşete imza atıyor. Ancak savaşmayı istemeyen Abhaz halkı Gürcü kuvvetlerini yenerek savaşı kazanıyorlar” diye konuştu.

SAVAŞA TÜRKİYE’DEN DESTEK

Abhazya-Gürcistan savaşına Türkiye’den ve Bursa’dan geniş katılımların olduğunu söyleyen Tayfun Çavuşoğlu İnegöl’den savaşa giden ve şehit düşen Vedat Kozba ve Zafer Argun’u sordu. Abhazya-Gürcistan savaşına Sakarya’dan, Bursa’dan ve Eskişehir’den birlik oluşturarak katıldıkları belirten Genel Başkan Yardımcısı Atilla Sağım şunları anlattı: “Türkiye’den savaşa katılan insanların bir kısmı gazi olurken bir kısmı da şehit oldu. Ve her birinin farklı hikâyeleri var. Ancak Vedat Kozba’nın durumu çok farklı, hayatında ilk defa o coğrafyaya gitti ve savaşa katıldı. Zaten Abhazya Kaf Dağı’nın arkasında ki bir yerdi, ata toprağıydı, akrabalar ordaydı ama 92’deki savaş o masal dünyasını dağıttı. Zaten Abhazlar savaşı istemedi ve kendilerini savundular.

KARDEŞLİK MEZARLIĞI

Beşiktaş’ın eski başkanlarından Süleyman Seba’nın 1969 Adapazarı doğumlu yeğeni Efkan Seba (Tsıba) Abhazya işgal edildiğinde sadece 23 yaşındaydı. Atavatanı Abhazya’nın işgali üzerine kardeşlerinin yardımına koştu. Abhazya’ya ilk giden gruba katıldı. Ağustos ayı bitmeden Abhazya’ya vardılar. Kasım ayına kadar birçok çatışmada yer aldı. 3 Kasım 1992 tarihinde Şrom bölgesindeki çatışmalar sırasında Rusya Federasyonu’nun Gürcistan’a sağladığı bir helikopterden açılan ateş sonucu şehit düştü. Efkan’ın şehadeti, Türkiye’den birlikte gittiği arkadaşlarından Ekim 1967 İnegöl doğumlu Vedat Kozba (Akar, Abhaz) için büyük üzüntü kaynağıydı. Vedat, Efkan Seba için Gudauta Kardeşlik Mezarlığı’nda kendi elleriyle kabir kazdı. Ne var ki, Efkan’ın ailesi genç şehidin Türkiye’de toprağa verilmesini istiyordu. Efkan Seba’nın naaşı, ölümünden 5 gün sonra anavatan Abhazya’dan doğduğu yer olan Türkiye’nin Sakarya ili Hendek İlçesi Soğuksu-Cigerde köyündeki evine getirildi ve köy mezarlığında defnedildi.

Girdiği bütün çarpışmalarda korkusuzluğuyla dikkat çeken Vedat da, arkadaşından birkaç hafta sonra, Oçamçıra cephesindeki direnişte (30 Kasım 1992) şehit oldu. Kayıtlara geçen son sözü ‘Zafer bizim olacak’ olmuştu. Vedat’ın naaşı Gudauta Kardeşlik Mezarlığı’na getirildi. Türkiye’ye gönderileceği kesinleşmeden önce şehit arkadaşı Efkan için kazdığı ve boş kalan o mezara kendisi defnedildi.”

ABHAZYA’YA AMBARGO

Tayfun Çavuşoğlu’nun, “Abhazya’nın bağımsızlığı elde ettikten sonra uğradığı ambargo var. Gürcistan’ın kendi çıkarları için uyguladığı bu ambargonun şuan ki etkileri nedir?” şeklindeki sorusuna cevap veren Cengiz Koç, “İlk başta Abhazya halkı neden Türkiye’ye gelmişler diye düşünebiliriz ve 1864’te Rusya’nın yaptığı sürgünleri eklersek Abhaz halkı yok olmanın eşiğine bile gelmiştir. Bizlerde sürgünler sonucu Türkiye’ye gelmiş insanların çocuklarıyız… 92-93 savaşı zaferle sonuçlanınca sınırlar genişletilebilirdi. Ancak o zamanki yöneticilerimizin de deyimiyle ‘Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok’ ama toprağımız işgale uğrarsa bizde mücadelemizi veririz. Ve savaş sonrasında Rusya Federasyonu’nun bile Abhazya’ya ambargosu oldu. Rusya tarihimizi ve kültürümüzü yok etmeye çalıştı. Gürcistan’ın da ambargosu devam ediyor. Rusya 1998’de Abhazya’yı resmen tanıdı. Şuanda 6 Birleşmiş Milletler üyesi Abhazya’yı tanıyor. Türkiye maalesef tanımıyor ama biz isteriz ki Türkiye bizim vatanımız ve ata vatanımızı tanımalı. Ama şuan ki konjektör tanımaya fırsat vermiyor” diye konuştu.

TURİZM GELİŞİYOR

En önemli geçim kaynağının turizm olduğunu belirten Atilla Sağım, “İstanbul’dan 3- 3.30 saate Abhazya’ya ulaşılabiliyor. Ulaşım rahat ayrıca Abhazya bölgede bir cazibe merkezi konumunda Rusya’dan ve Türkiye’den önemli sayıda turisti çekiyoruz. Abhazya’nın gelişmesiyle birlikte her sene yeni yerler, yeni tesisler ve yeni tatları turistlere ulaştırıyoruz. Yani ateş yandı kendimizi geliştiriyoruz” diye konuştu. Abhazya’ya giden ve yakından tanıma fırsatı bulan Tayfun Çavuşoğlu, ülkenin doğal güzelliklerini ve iklimini Antalya’ya benzetti.

TÜRKİYE-ABHAZYA İLİŞKİLERİ

Son olarak söz alan Atilla Sağım, “Türkiye, Rusya’dan ayrılıp bağımsız olan ülkeleri ilk tanıyanlardan oldu. Ama zaman değişince şartlarda değişti Abhazya-Gürcistan savaşı buna örnektir. Bugün için Türkiye, yapmış olduğu anlaşmalar gereği Abhazya’yı, Gürcistan’ın sınırları içerisinde kabul ediyor. Ama Türkiye içerisinde yaşayan bir diaspora var. Diasporanın isteklerine de Türkiye karşılıksız bırakmadı. Bizde Federasyon olarak resmi makamlarla görüşüyoruz. Ve tüm sorunlarda Türkiye ile mutabık kaldık. Ayrıca Abhazya’nın Türkiye’de temsilcisi de var. İlişkiler ve tanıma konusunda biraz daha zamana ve diyaloga ihtiyaç var. Ama bunu yavaş yavaş gerçekleştiriyoruz. Geçen yıl Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun 44. Başkanlar Toplantısını Abhazya’da yaptık. Tabi bu Abhazya’ya çok şeyler kattı ve çok yararlı oldu. Aynı şekilde Bursa’dan Nilüfer Kadınlar Korosu konser talebinde bulundu bizi çok mutlu etti. Altın Karagöz Halk Dansları yarışmasına Abhazya’da davet ediliyor. Bunlar sizlerin sayesinde oldu. Özellikle şahsınıza ve Abhazya’nın tanınmasında rol üstlenen herkese teşekkür ediyorum” dedi.

Bursa Haber, 16.1.2015

YAZAR HAKKINDA

Haber Merkezi Haber Merkezi Belgeseltarih.com sitemizde konuk yazarlara da yer veriyoruz. Yayınlanmasını istediğiniz ve mümkün olduğunca akademik dille kaleme alınmş tarih konulu yazılarınızla ilgili olarak, iletişim sayfamızdaki form vasıtasıyla bizimle bağlantı kurabilirsiniz. E-Posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:

BU MAKALELER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!

  • YENİ
Tekrarsız Süslemeler

Tekrarsız Süslemeler

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 3 Aralık 2024
Sistematik Hatalar Bahçesi

Sistematik Hatalar Bahçesi

Ekrem Hayri PEKER, 3 Aralık 2024
Merdiven

Merdiven

Haber Merkezi, 21 Kasım 2024
“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

Ekrem Hayri PEKER, 20 Kasım 2024
Türkülerde Felek

Türkülerde Felek

Dr. Halil ATILGAN, 19 Kasım 2024
Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Atilla SAĞIM, 17 Kasım 2024
Romanlarda Sosyal ve Kültürel Yaşam

Romanlarda Sosyal ve Kültürel Yaşam

Emel ÖRGÜN, 2 Kasım 2024
“İki Kasım 1943” Karaçay Sürgünü

“İki Kasım 1943” Karaçay Sürgünü

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 2 Kasım 2024
Bir Zamanlar Kültürpark

Bir Zamanlar Kültürpark

Haber Merkezi, 2 Kasım 2024
Söğütlülü Destancı Aşık Ali Şahin

Söğütlülü Destancı Aşık Ali Şahin

Haber Merkezi, 2 Kasım 2024
“Cumhuriyet Türküsü”

“Cumhuriyet Türküsü”

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 26 Ekim 2024
Kefir’deki Vatan Yahut Kefir’in Kökeni

Kefir’deki Vatan Yahut Kefir’in Kökeni

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 26 Ekim 2024
Söylev’in Okunuşunun 97. Yılı

Söylev’in Okunuşunun 97. Yılı

Nevin BALTA, 16 Ekim 2024