Karataş (Yörüklerin Çadırlı Kazası-Mersin) |
Eski İçil’in merkez ilçesi bir süre Silifke, Ermenek ve bir dönem de Anamur olmuştur.
Kazaları da Karataş, Silifke, Mut, Gülnar, Anamur, Selenti ve Ermenek olmuştur. Selenti bu günkü Gazipaşa ilçesidir. Sonra Antalya’ya bağlanmıştır, Ermenek ise Önce Konya’ya sonra Karaman’a bağlanmıştır.
Genel olarak Karataş Kazası ve sınırları çoğumuz tarafından bilinmez. Ellili yıllarda, Karataş hayatımızın içindeydi. Karataşlı gelinlerimiz vardı. Bizim bilmediğimiz akrabalarımız da vardı orada. Gidilir-gelinir bir yerdi. Sözünü ettiğim Adana Karataş değil; Şimdiki Erdemli – Silifke arasındaki bir bölgedir.
İlk çadırlı ilçe 1581 yılında Çorum, Yozgat ve Kayseri arasındaki bölgede oluşturulmuştu.
Doğuda Bozulus’un dağılması üzerine göçebe halk bu bölgenin yayla ve kışlak düzenini ve vergi salınması düzenini bozmuşlardı. Devlet bu aşiretlerin vergi sayımını yaptırmış ve bu düzeni kurmuş ve başına da bir kadı atamıştır. Kadının sabit bir yeri yoktur. İkinci örnek bu sözünü ettiğim Karataş’da yaşanmıştır.
Bu konuyu eğitimci-araştırmacı Ahmet Refik Erdem yazmış olduğu “Mazideki Erdemli” kitabında Karataş’a da açıklık getirmiştir:
“Osmanlı’nın 1864’de Vilayet Nizamnamesi’nin getirdiği değişiklikler arasında birkaç köyün birleştirilmesiyle nahiyeler oluşturulmuştur. Karataş Kazasının kaldırılması ile yerine Ayaş ve Yağda nahiyeleri kurulmuştur. Kurulan bu nahiyeler, İçil Sancağı’nın veya Liva’sının merkezi Silifke’dir. (Liva : 19. yy’ sonlarında kullanılan bir sözcük olup kaza ile vilayet arasında bir yönetim birimidir.) 1900 Yılı Salnamesi’ne göre, Silifke Kazası’a bağlı üç adet nahiye vardır. Bunlar Ayaş, Yağda ve Taşucu Nahiyesi’dir.
AYAŞ NAHİYESİ ; Genellikle Oğuzların “İğdir Boyuna” mensup Ayaş Oymakları’nın yerleştiği Lamas Çayı’nın batısındaki köylerin bağlı olduğu nahiyedir. Nahiye merkezi, Ayaş Köyü bazen Kızkalesi; yaz mevsiminde ve Osmanlı Devleti’nin son yıllarında, devamlı Mara (Mağara) köyü olmuştur. Şimdiki adı Kırobası’dır.
Ayaş Nahiyesi’nin köyleri :
01- Ayaş
02- Oluk (Kocaoluk)
03- Türkmenuşağı
04- Türkmenli
05- Canbazlı
06- Hacıömerli
07- Hasanaliler
08- Hüseyinler
09- Sömek
10- Şahmurlu
11- Sarıaydın
12- Tırtar
13- Güvere (Esenpınar)
14- Mara (Mağara), Kırobası
15- Karaahmetli
16- Kızılgeçit (Pazaryeri)
17- Viran (Örenköy)
18- Yeğen
Bugün Hacıömerli, Tırtar ve Güvere (Esenpınar) günümüzün Erdemli İlçesine, diğerleri Silifke ilçesine bağlıdır. AyaşYörükleri Ankara tarafından Keşli Yörükleriyle birlekte yöreye gelip yerleşmişlerdir.
YAĞDA NAHİYESİ; Adını Yağda Yörükleri’den alır. Silifke’nin doğusunda ve kuzeydo-ğusunda yer alırlar. Nahiye merkezi önceleri Lamas, daha sonra Erdemli köyü (Erdemli adı ilk burada geçmektedir) ve yaz mevsiminde de Güzeloluk köyüdür. Yağda Nahiyesi’nin yer aldığı bölgede, 1844 tarihli 10154 ve 10155 sayılı “Karataş Kazası Temettü Defterleri’nde “Keşli Nahiyesi” adıylada geçmektedir. Yağda Nahiyesi dahilindeki oymaklara genel olarak “Yağda Koyuncu Oymakları” denilir. Ayrıca bu nahiyenin “Yağda” ve “Yağda-Koyuncu” adında iki köyü vardır.
Yağda Nahiyesi‘nin köyleri:
01- Erdemli
02- Aslanlı
03– Avgadı*
04- Elbeyli
05- İğdir (Lamas çevresi, Kelete, Tepesidelik, Dokuz Ocak )
06- Çerçili
07- Hüsametinli
08- Sarıkaya
09- Tabureli
10- Karakeşli
11- Kuramşalı
12- Kayacı
13- Gücüş
14- Güzeloluk
15- Küstüllü
16- Güneyli
17- Veyselli
18- Yağda
19- Yağda-Koyuncu.
* Avgadı Orta Asya’dan getirilme bir koyun cinsidir. Ergin koçlarının 230 – 250 kg ağırlıkta olduğu görülmüştür. Orta Asya’da evcil koyunlarla yabani koyunların çifleşmesi ürünü olduğu söylenir. Adın eski halinin Argadı olduğu halk ağzında Avgadı haline dönüştüğü söylenir.
Salname eski dilde “Yıllık” demektir. Tanzimat döneminde 1847 yılında, Ahmet Cevdet Paşa (1822-1895) tarafından getirilmiş bir yeniliktir. Önceleri hükumet salnameleri varmış. Sonraki yıllarda vilayetler de salname yayınlamaya başlamışlar. Agoston ve Master’in Osmanlı Ansiklopedisi’ne göre, bu salnameler hükumetin vilayetleri tanıması açısından büyük önem taşırmış. Adana Vilayeti’ nin ilk salnamesi 1870 yılında yayınlanmış. O tarihte Adana Vilayeti bu günkü Mersin ilini de kapsadığından, bu salname bir bakıma Mersin Salnamesi sayılır.
1864 yılından sonra Türkçe sancak kelimesi yerine Arapça liva kelimesi kullanılmaya başlan-mıştır. Salnamede de idari taksimattan söz edilirken liva kelimesi kullanılmış, ancak diğer bölümlerde sancak kelimesi kullanılmıştır. Buna göre 1870 yılında Adana vilayetinin dört sancağı; Adana Mer-kez, Payas, Kozan ve İçil sancaklarıdır. İçil sancağının merkezi o tarihte muhtemelen Ermenek’tir. Ermenek, Anamur, Gülnar, Silifke, Mut, Selenti ve Karataş; İçil’in kazalarıdır. Mersin ve Tarsus Kazaları da Adana merkez Sancağına bağlıymış.
Adana ve İçil sancakları arasındaki sınır salnamede ayırt edilmemiştir.1892 tarihli ve Vital Cuinet haritasına göre, sınır Alata Çayı’dır. Salnamede her kazanın nüfusu tek tek bildirilmiştir. O günlerin usulünce sadece hazırdaki erkek nüfusu sayılmıştır. Askerde olanlar ile huzurda olmayanlar (yayla-dan henüz inmemiş olanlar) sayılmamıştır. Buna göre Tarsus’un nüfusu 20 423’tür. Tarsus’un iki nahiyesi ve 133 köyü vardır. Nahiyelerden biri Namrun (Çamlıyayla) diğeri Gülek’tir..
Mersin’in nüfusu ise 11 822’dir. Mersin’e bağlı iki nahiye ve 82 köy vardır. Nahiyeler Elvanlı ve Kalınlı’dır. Elvanlı (günümüzde de Tömük’ün kuzeyinde büyükçe bir köydür. Buna karşılık Kalınlı’nın yeri ise günümüzde belli değildir. Salnamede yeri belirtilmeyen bu nahiyenin yeri diğer kaynaklara göre Mezitli’nin kuzeyinde imiş. İçil’e bağlı kazalardan Anamur’un nüfusu 10763 Bu kazaya bağlı Selinti adlı bir nahiye ve 82 köy vardır. Selinti, bugün Antalya sınırları içinde kalan Gazipaşa ilçesi’dir.
Gülnar’ın 53 köyü vardır, Nahiyesi yoktur. Ancak Gülnar kaza merkezi Aydıncık (Gilindire) olduğu belirtilmektedir. Pazar yerleri arasında, Anay Pazarı adı geçmiştir. Anay Pazarı zamanla büyümüş ve Gülnar ilçesi oluşmuştur. Salnamede nüfusu 5 266’dır.
Silifke’ye bağlı Bulacalı adında bir nahiye ve 38 köyü vardır. Günümüzde Bulacalı adında bir yerleşim yeri yoktur. Taşucu yolundaki Bolacalıkoyuncu köyü akla gelse de Silifke’ye bu kadar yakın bir köyün nahiye merkezi yapılması akla aykırıdır.
Mut’un nüfusu 6 231. Mut’a bağlı Sarıkavak adında bir nahiyenin 63 köyü vardır. Silifke- Mut yolunun doğusundaki dağlık alanda yer alan Sarıkavak Cumhuriyet döneminde de uzun süre Kürkçü adıyla bucak merkezi olmuştur.
Salnamede Karataş kazasının neresi olduğu tam belli değildir. Diğer kaynaklarda, bu kazanın İçil Sancağı’nın doğusunda yer aldığı belirtiliyor. Alata ve Ayaş arasında Karataş adında bir iske-leden söz edilir. Demek ki Karataş bugünkü Erdemli’nin-Kuzey batısında bir kaza imiş. Karataş’ın nüfusu 4 971. Kazanın 25 köyü var, fakat nahiyesi yoktur.
Bu bilgilerden, 1870’te bu günkü Mersin ilinin bulunduğu bölgenin (Gazipaşa dahil) erkek nüfusunun 67 986 olduğunu anlıyoruz. Bölgede 476 köy varmış ki, bu sayı günümüzde 551 olan sayıya yakındır. Kazalar ise 1987 öncesi Mersin ilçeleriyle (Karataş yerine) Erdemli olmak üzere hemen hemen aynıdır.
Eğitim düzeyine gelince Adana merkez sancağına bağlı yerlerde; Mekteb’i sibyan (ilkokul) sayısı Tarsus’ta 60, Mersin’de ise 31. Buna karşılık İçil sancağında mekteb’i sibyan sayıları düşüktür. Silif-ke’de 2, Anamur, Gülnar ve Mut’ta da birer mekteb’i sibyan vardır. Karataş’ta ise hiç sibyan okulu yoktur; burası çadırlı bir kışlaktır.
Vilayet genelinde sadece dört rüştiye. (ortaokul) olup, bunlardan biri Mersin’de biri Tarsus’ta ve biri de İçil sancağında imiş; bunların yeri Silifke ve Ermenek olmalıdır.
Salnamede, ekonomik bilgiler çok yetersizdir. Tarsus ve gerekse Mersin kazalarında pamuk dahil çeşitli ürünler yetiştirildiği ve ihracat yapıldığı belirtiliyor. Turunçgillerden bahis yoktur. Belli ki henüz turunçgiller yöre çiftçilerince bilinmiyor. Oysa Adana merkez kazasında portakal ve limon yetiştirildiği kaydedilmiştir. İçil sancağında ise tarımsal üretim yapıldığı belirtildiği halde, ihracattan bahsedilmiyor. Tarsus ve Mersin, kazaları ile İçel Sancağındaki ormanlarda çam, katran, ardıç, ceviz, aşısız zeytin gibi ağaçların olduğu ve kerestelerin ihraç edildiği de belirtilmiştir.
Maden olarak Mersin’in Elvanlı nahiyesinde ve Silifke’de lületaşı olduğu kaydedilmiştir. Tekstil ağırlıklı sanayi tesisleri Tarsus’ta yedi, Mersin’de de iki fabrika sayılmıştır.
Vilayet genelinde üç yerde limandan söz edilmiştir. Biri Mersin diğeri de Silifke’ imiş. Silifke sahilde olmadığına göre bu liman Taşucu veya Taşucu – Boğsak arasındaki Liman kalesi olabilir. Sadece Mersin’de vapur acentalığı varmış. Salname’den Mersin’e Mısır, Fransız ve Rus gemilerinin tarifeli olarak; İngiliz gemilerinin ise tarifesiz olarak sefer yaptıklarını öğreniyoruz. Vilayet genelinde sekiz yabancı ülkenin temsilcisi olduğu, ancak bunlardan beşinin Mersin, ikisinin de Tarsus’ta görev yaptığı yazılmıştır.3. Liman Ayaş olabilir..
Salnamede Asarı Atika (eski eserler) konusu da geçmiştir.Tarsus’ta Gözlükule ve Donuktaş’ın yanı sıra iki adet de kapının olduğu belirtiliyor. Demek o tarihte Kleopatra kapısı dışında bir kapı daha varmış. Ayrıca Gülek ve Namrun nahiyelerindeki kalelerden de söz edilmiştir.. Mersin’de Soli üzerinde durulmuş. Soli adı yerine Şehr’i Viran ve Pompeipolis adları kullanılmıştır. İlginç olan şey salnamenin Soli’de seksenden fazla sütun olduğunu belirtmesidir. Ayrıca Mersin kırsalında çok sayıda yıkıntı olduğu ancak isimlerinin tespit edilemediği belirtiliyor.
İçil sancağında kayda geçen dört kale vardır. Anamur’da deniz kenarındaki Mamure Kalesi; Silifke ve Mut’taki kaleler ile deniz içindeki Kızkalesi’dir. Salnamede Makamat’ı Aliyye (peygamber yatırları) için de ayrı bir bölüm vardır. Tarsus’taki Şit, Lokman, Danyal, Hızır, Bilal Habeşi, Halife Memun Türbesi gibi isimler bu gün de bilinenler arasındadır. Kıyıdan yukarıda çok sayıda kale vardır. Gözne Kalesi bu gün sapa sağlam durur. Başnalar, Kuzucubelen, Hebilli,Tırmıl, Yakaköy, Sinap, Çandır, Soğucak, Kızkalesi, Manastır, Kale mahallesindeki Kale, Gediği Kalesi bazı örneklerdir. Toros sisilesini izleyen, en az üç kalenin birbirini gördüğü daha çok sayıda kale vardır..Fındıkpınar kalesi Sırakayaların hemen arkasındadır.
Eski eser olarak sınır göstergesi dikili taşlar vardır. Salnamede bunlardan söz edilmemiştir. Sağlıcakla kalın. 18.06.2024
*Hasip Öztürk, Mezitli, Ohunkeşlik-Doğançay köyü kökenlidir. Karataş ilk yerleşim yerleridir. Bazı zorunluluklar nedeniyle buraya (Tarsus Sancağına) kaçmak zorunda kalmışlardır. Keşli Aşireti’nin Büyüğü iken Tarsus Sancağı Bölgesi’ne geçmiş atalarım. Keşli Aşireti Karataş’ta kalmıştır.H.Ö.