Kurtuluş Savaşı’nın ilk uçuşunu yapan tayyare: “Güzel Bursa” |
Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalayıp savaş halinin sona ermesini kabul eder. Antlaşmadan sonra ülke parça parça işgal edilmeye başlandığı gibi Yeşilköy Hava Meydanı da işgal güçlerinin denetimi altına girer. Türk havacıları zorlu bir dönem beklemektedir. 8 Kasım 1919 tarihinde İngiliz ve Fransız hava birlikleri burada toplanmış olan Türk Tayyare Bölüklerinin uçuşlarını engeller ve meydanın derhal boşaltılmasını ister. Fransız hava birliği içerisinde yer alan ve daha önce Osmanlı havacılığının ıslah edilmesi kapsamında 1914 yılı Mayıs ayında İstanbul’da görev almış olan De Mazeyraç De Goys’un aracılığı ile Yeşilköy’ün boşaltması geciktirilmiştir. Ancak bir süre sonra İngilizlerin baskısı artar ve kışın bastırdığı bir zamanda istasyon boşaltılmak zorunda kalınır.
Türk havacıları tayyare ve malzemelerini mavna ve kayıklarla karşı sahildeki Maltepe’ye götürürler. Yeşilköy’de bulunan 61 tayyareden ancak 45’i şimdiki Maltepe vapur iskelesinin hemen doğusunda, İdealtepe civarındaki düzlük sahaya ve depolara yerleştirilir.
Taşınma sırasında malzeme ve tayyarelerin birçoğu hasar görür. Maltepe Tayyare İstasyonunda malzemeler birkaç küçük binaya üst üste yığılır. Açık havada harap kalmış, bakım ve onarımı yeterince yapılamamış 31’i av, 3’ü eğitim ve 11’i keşif olmak üzere 45 tayyareyle hava birliği yeniden aktif hâle getirilmeye çalışılacaktır. Ancak istasyonda uçuş yapabilme imkânı dahi yoktur.
BURSA ÜZERİNDEN ANADOLU’YA
16 Mart 1920’de İstanbul’un işgali ve sonrasında 23 Nisan 1920’de Ankara Hükümetinin kurulması havacılar üzerindeki baskının daha da artmasına sebep olur. Anadolu’ya geçmeleri kaçınılmaz olmuştur. Bir kısmı Bursa üzerinden Eskişehir ve oradan da Konya’ya ulaşmayı başarır. Bir kısmı ise, İstanbul’dan Anadolu’ya geçişlerini, Maltepe meydanındaki tayyareleri kaçırarak gerçekleştirmeyi planlar. Böylece İstanbul’dan kaçıp Millî Mücadele Kuvvetlerine katılacak, aynı zamanda da ilerde çok ihtiyaç duyulacak tayyareleri de Anadolu’ya kazandıracaklardır.
İstasyonda bulunan 45 tayyarenin büyük bir bölümü uçabilecek duruma getirilir. Gizlilik içinde yürütülmeye çalışılan kaçış planından İngilizlerin haberi yoktur. Maltepe’deki hangarlara doğru dürüst nöbetçi bile koymamışlardır. Görevli birkaç kişi de Türk’tür ve zaten gece yapılacak kaçıştan haberleri vardır. Ama bu kısa meydandan tayyareleri uçurmak zordur. Pist çok kısa ve engellerle doludur.
Her şeye rağmen 1920 yılının Mayıs sonlarında kısa pistteki çukur ve tümsekleri onarmak için yaptıkları planı uygulamaya koyulurlar.
Yedek Teğmen Makinist Şakir Hazım (Ergökmen), meydanın düzeltilmesi için tayyarecilerden oluşan bir futbol takımı kurar. Takımın formalarını Vecihi Hürkuş’un annesi diker. Ve bir top bularak idmanlara başlarlar. Her vuruşlarında top ya bir çukura ya da bir tümseğe çarpar. Kuşkusuz ki böyle arızalı bir alanda top oynamanın imkânı yoktur! Tayyareciler tümsekleri düzeltip çukurları doldurarak tayyarelerin kalkacağı alanı hazır hale getirirler.
Kaçış planı ancak gece şartlarında uygulanabilecektir. Faal olan tayyarelerden 1 adet iki kişilik ve 3 adet tek kişilik tayyare seçilir. 6/7 Haziran 1920 gecesi hazırlıklar tamamlandıktan sonra, gece saat 02.00 civarında tayyareler motorlarını çalıştırıp piste doğru ruleye başlarlar.
Tayyareci İsmail Zeki, Fokker ile uçuşa geçer fakat oldukça hızlı olan bu tayyarenin kalkması için kısa meydan yeterli olmaz. İsmail Zeki tayyareyi pistin dışında zorla kaldırılmak ister, fakat havada tutunamayarak civarda bulunan tombazlara çarparak parçalanır. Tayyareci İsmail Zeki ufak tefek yaralarla kurtulmuştur.
Havalanmak üzere hazırlanan diğer tayyare ise motorunda meydana gelen bir yangın sonucu kalkış yapmayı başaramaz.
Tayyareci Kazım, kendisinden önce kalkmaya çalışan ama başarılı olamayan iki tayyareye rağmen her ne pahasına olursa olsun şansını deneyecektir. Kullandığı Albatros D-III’le hiçbir zorlukla karşılaşmadan kalkışını gerçekleştirir ve yönünü Bursa’ya çevirerek meydandan uzaklaşmayı başarır. Tayyareci Kazım, Millî Kuvvetler’in halen kontrolü altındaki İznik civarına geldiğinde mecburi inişe geçer. Fakat telgraf tellerine takılır ve önceden tayyare inişi için hazırlanmamış alandaki bir hendeğe girer. Tayyareci Kazım’a bir şey olmaz ama Maltepe istasyonundan milli mücadeleye kazandırılmak istenen tayyare kullanılamaz haldedir.
Maltepe İstasyonundan hareket eden son tayyareyi ise Vecihi Hürkuş kullanmaktadır. Ancak AEG keşif tayyaresinin zaten dar olan rasıt bölümüne Şakir Hazım’ın eşi ve sivil makinist Eşref de binmek zorundadır. Üstelik tayyarenin boş yerlerine de üç kişinin eşyaları yerleştirilir. Kalkış ağırlığının çok üzerinde olmasına rağmen havalanan tayyarenin motoru çok geçmeden kesik homurtular çıkararak yere çakılır. Ateş alan tayyareden çıkan Vecihi Hürkuş, baygın haldeki makinist Eşref’i yaralı olarak dışarı çıkarır. Şakir Hazım’ın eşi Müzeyyen Hanım ise yara almadan kurtulur.
Gece tayyarelerle yapılan bu kaçış girişimi İstanbul’da büyük olay yaratır. Başbakan ve Savunma Bakanı Damat Ferit Paşa olayı aynı gün, bir raporla İstanbul’daki İngiliz İşgal Kuvvetleri temsilcisine bildirir.
İstanbul Hükümetinin yayın organı olan Peyami Sabah gazetesinde havacıları suçlayan, İttihat ve Terakki Partisi’ne üye oldukları ve bir an evvel tutuklanmaları gerektiğini belirten yazılar yayınlanır. Bu yazılardan tedirgin olan havacılar her an tutuklanabilecekleri endişesi içerisindedirler.
Bölük Komutanı Yzb. Fazıl gizli evrakları ve kasadaki paraları da alarak bir kısım astsubay ve erler ile birlikte Maltepe-Kartal yönünden kaçarak Adapazarı’na geçer.
Vecihi Hürkuş, Şakir Hazım, Emin Nihat (Sözeri), Muhsin (Alpagot), Hayrettin, Eşref, Rafet, Avni (Okar) ve İhya Beyler ise 15 Haziran 1920’de kılık değiştirerek, Selimiye kışlasından çıkarılan esirlerin arasına karışıp Harem iskelesinden küçük bir istimbota binerler. İstimbotla Mudanya’ya oradan da Bursa’ya geçerler. Burada tayyaresiyle İznik’e inen Tayyareci Kazım ile buluşurlar. Bursa’da yaralarını tedavi ettiren ve birkaç gün dinlenen tayyareciler aldıkları emir üzerine Eskişehir yolu ile Konya Tayyare İstasyonu’na ulaşırlar. Anadolu’ya kaçabilen pilot, rasıt ve makinist havacılar Konya’da toplanmaya başlamışlardır.
Başbakan Damat Ferit Paşa’nın ihbarı üzerine Maltepe meydanındaki tesislerimiz 17 Haziran 1920 tarihinde İngiliz işgal kuvvetlerince bombalanır. Hangarın içinde bulunan tayyarelerle teçhizat ve malzeme tamamen parçalanır, hangar civarında bulunan diğer tayyareler de bombalarla tahrip edilir.
Bunun üzerine 28 Haziran 1920 tarihinde Damat Ferit Paşanın emri ile Osmanlı Devleti’nin son havacılık teşkilatı lağıv edilir ve Osmanlı dönemi havacılığı sona erer.
“GÜZEL BURSA” TAYYARESİ
8 Temmuz 1920. Yunanlılar Bursa’ya girer. Batı Cephesi’nde ilerleyen Yunan kuvvetlerine karşı, Uşak ve Bursa bölgesindeki Türk kara birliklerini desteklemek için Uşak ve Eskişehir’e tayyare müfrezeleri gönderilmek istenmiş, nitelikli tayyare yokluğundan bu destek sağlanamamıştır. İstanbul’dan Anadolu’ya geçebilen az sayıdaki havacı, Konya Tayyare İstasyonu’nda toplanır, ancak Konya Tayyare İstasyonu’ndaki tayyareler uçamayacak kadar kötü durumdadır. Bir avuç tayyareci gecelerini gündüze katarak tayyareleri tamire girişirler. Ama yedek parça sıkıntısı işlerini daha da zorlaştırır. Dönemin bez kaplı tayyarelerinin dış etkenlerden korunmasını sağlayan emaye yoktur. Patates, paça, yumurta akı gibi jelatinli maddeler kaynatılarak yapılan alaşımla tayyarelerin bezleri gerdirilmeye çalışılır. Bu alaşım ise içindeki eksik maddelerden dolayı kanat bezlerinin çürümesine sebep olur ve yağmurda bezler sarkıp parçalanır. Benzin sıkıntısı da cabasıdır. Rusya ve İtalya’dan kaçırılarak at ve eşeksırtında getirilen benzin o kadar azdır ki tayyareler ancak çok önemli durumlarda havalanırlar.
Konya Tayyare İstasyonu’nda hazırlanan tayyarelerden iki müfreze oluşturulur. Bu müfrezelerden birisi Temmuz 1920 sonlarında 3 av tayyaresini trenle Uşak’a taşıyarak göreve başlar. Diğer müfreze ise birkaç av ve bir keşif tayyaresi ile 22 Ağustos 1920’de Eskişehir’de göreve başlar.
Yüzbaşı Fazıl komutasında faaliyetlere başlayan Uşak’taki “Kartal Müfrezesi” Vecihi Hürkuş, Halil (Ziver), Behçet ve Hayrettin Beylerden oluşmaktadır. Yüzbaşı Fazıl’ın isteğiyle tayyare gövdesinin her iki yanına pençelerinde bomba taşıyan birer kartal çizilir. Bu müfreze Hava Kuvvetleri’nde amblem kullanan ilk uçuş birliği olur. Müfrezede; Albatros D-III, Aeg C-IV, Avro 504 ve Pfalz D-III tipi tayyareler bulunmaktadır.
Vecihi Hürkuş, Konya’da çalışır duruma getirdiği Pfalz D-III tipi tayyareyi Bursa’nın işgalinden sonra “Güzel Bursa” diye adlandırır. 15 Ağustos 1920’de 23. Tümen komutanı Albay İzzettin Bey, Kartal Müfrezesine Kula – Alaşehir yöresinin keşfi emrini verir. Kurtuluş savaşının bu ilk hava görevini Vecihi Hürkuş “Güzel Bursa” ile yapacaktır. Saat 8’de havalanan “Güzel Bursa” yarım saat sonra Kula’ya varır. Burayı taradıktan sonra Alaşehir Ovası’na yönelir. Haziran ayından beri Yunan işgali altındaki Alaşehir’deki düşman birliklerine ait küçük kuvvetleri not alan Vecihi Hürkuş, istasyon civarındaki kalabalığı fark eder. Bu kalabalığı daha iyi görebilmek için alçalır. İstasyona yeni gelen bir tabur trenden inmektedir. Vecihi Hürkuş, ardı ardına iki bombayı düşman kuvvetleri üzerine bırakır. Bu ani baskın karşısında düşman askerleri şaşkına döner. Bu şaşkınlıktan daha fazla yararlanmak isteyen Vecihi Hürkuş 50 metreye kadar alçalarak makineli tüfeğini boşaltmaya başlar. Yere o kadar yakındır ki korku içinde kaçan düşman askerlerini tek tek seçebilmektedir. Makineli tüfeğini boşaltarak üsse dönen Vecihi Hürkuş, “Güzel Bursa” ile gerçekleştirdikleri ve başarıyla geçen bu ilk görevi arkadaşlarına coşkuyla anlatır.
20 Ağustos 1920’de “Güzel Bursa” Simav bölgesinin keşfi için tekrar havalanır. Bu uçuşta Vecihi Hürkuş’a arkadaşı Halil Bey’de kendi tayyaresiyle eşlik edecektir. Simav bölgesinde iki kol halinde yapılan keşifte düşman birliklerine rastlamazlar. Yere inip raporlarını verdikten sonra kumandanlıktan gelen bir telgraf, düşman tayyarelerinin Simav Vadisi’nde denetimimiz altındaki bir alaylık çadırlı ordugâha iki bomba attığı haberini bildirir. Bunun üzerine saat 18.00’de Vecihi Hürkuş tekrar havalanır. Demirci’de bulunan düşman birliğini ve birliğin yedek kuvvetlerini bombalar. Yere indiğinde arkadaşları yeni gelen bir telgraf yazısından heyecanla bahsederler: “Geç vakit Demirci mıntıkasında uçan bir tayyaremiz, yere sürünürcesine, düşmana bomba ve makineli tüfek ateşi ile hücum ederek, birçok noktalarda toplananları dağıtmış ve aynı zamanda kıtalarımız üzerinde büyük bir tesir bırakmıştır.”
21 Ağustos 1920 sabahı “Güzel Bursa”, bir önceki akşam yapılan harekâtın tekrarı için Vecihi Hürkuş’la havalanır. Bu kez kendilerine Yüzbaşı Fazıl’da eşlik edecektir. İki tayyarenin etkisi şüphesiz ki daha büyük olacaktır. 45 dakika sonra hedeflerine ulaşan tayyareciler yerde iki tarafın kıyasıya bir topçu düellosu ile karşılaşırlar. Tayyarecilerimiz iki koldan Yunan topçu mevzilerine bomba ve makineli tüfek atışında bulunurlar. Bu hücum sonrasında dağılan düşman birlikleri panik içerisinde kaçışırlar. Yukarıda iki tayyareci neşe içinde onları seyretmektedir.
Vecihi Hürkuş, kısa bir süre içinde, 13 sorti daha yaparak 20 saatlik muharebe uçuşunu tamamlar. İstanbul’da bulunan yakınları İstanbul Hükümeti’nin rahat vermemesi nedeniyle Eskişehir’e kaçmak zorunda kalmışlardır. Bu haberle izinli olarak Uşak’tan Eskişehir’e gider. Uşak’tan ayrılmasını takip eden günlerde Yunan ordusu çok büyük kuvvetlerle Uşak üzerine yürüyerek 29 Ağustos 1920’de kenti işgal eder. Bunun üzerine Kartal Müfrezesi de elindeki tayyareleri trenle Afyon’a nakletmek zorunda kalmıştır.
BURSA ÜZERİNDE KEŞİF UÇUŞLARI
Eskişehir’de bulunan Vecihi Hürkuş, İngiliz ve Fransız tayyarelerinin attığı padişah ve şeyhülislamın fetvalarını gördükçe içi sızlar. Eskişehir bölüğüne ait tayyareler henüz hazır değildir. Tayyaresi “Güzel Bursa” ise Afyon’dadır. Oysa bu günlerde Uşak harekâtından sonra Bursa cephesinde bazı hareketler yapılmış ve bu mıntıkadaki düşman harekâtında değişiklikler sezilmiştir. İşte bu nedenle Batı Cephesi komutanlığı Bursa ve civarında keşif uçuşlarının yapılmasını ve Bursa üzerine bildiri dağıtılmasını ister. Fakat bölük tayyare ve malzeme bakımından bu görevi yapacak durumda değildir. Bunun üzerine Vecihi Hürkuş, bölük kumandanına müracaat ederek izinli olmasına rağmen bu görevi yapmak istediğini bildirir. Batı Cephesi Komutanlığının 22 Ağustos 1920 tarihli emri ile 4 tayyarenin trenle Konya’dan Eskişehir’e sevk edilmesi bildirilir.
Tayyarelerin gelmesiyle birlikte 29 Ağustos 1920’de Üsteğmen Avni (Arıkök) ile Rasıt Teğmen Sıtkı (Tanman) DFW C-V tipi silahlı keşif tayyaresi ile Bursa’ya bildiri atmak üzere havalanır. Meydandan kalktıktan bir süre sonra tayyarelerin gövde ve kanat bezleri, iki gün önce yağan şiddetli yağmurların etkisiyle açılmaya ve dümen kısımlarındaki bezlerden bir kısmı koparak havada uçmaya başlar. Bunun üzerine meydana dönerek mecburi inişe geçen tayyare 150-200 metre yükseklikten dik bir açıyla düşerek parçalanır. Büyük bir şans eseri Üsteğmen Avni ve Rasıt Teğmen Sıtkı yaralı olarak kurtulurlar.
30 Ağustos 1920’de İnegöl – Bursa arasında Ümitalan köyü civarındaki düşman kuvvetlerinin durum tespitinin yapılması ve havada hazırlanacak keşif raporunun, İnegöl’ün doğu ucunda, şehrin girişindeki tek bina olan Gazhane’nin bahçesine atmak üzere görevlendirilen keşif tayyaresi Eskişehir’den havalanır. Bozüyük üzerindeyken, karbüratöre giden benzin borusunun kırılmasından dolayı motoru duran tayyare süzülerek İnönü istasyonu civarına mecburi iniş yapar.
Bir gün sonra da diğer bir av tayyaresi meydan civarında pilotaj hatasından kırım geçirir. Üç gün üst üste meydana gelen bu kazalar üzerine, Batı Cephesi Komutanlığı, kazaların tamir hatasından meydana geldiğine hükmederek Konya Tayyare Meydan Komutanı Yüzbaşı Ahmet Nuri’yi görevden alarak yerine Yüzbaşı İsmail Hakkı’yı tayin eder.
Albatros tayyaresiyle 30 Ağustos 1920’de havalanan Vecihi Hürkuş, Bozüyük Vadisi’ni aştıktan sonra, Pazarcık Yaylası’nın üzerinden İnegöl Ovası’na ulaşır. Oradan da Kestel tarafındaki cephe ve kıtaları notlarına alarak Yenişehir üzerinden dönüşe geçer. Keşif uçuşunu tamamlar ama yeni tayyaresinden pek memnun değildir: “Hususiyle altımdaki tayyaremin uçuş vaziyetleri de bana zevk vermiyordu. Bu tayyareyi Uşakta bıraktığım Güzel Bursa adlı tayyaremle mukayese edersek, biri için hep, diğeri için hiç kelimelerinin anlamı üzerinde durmak ihtiyacını duyuyordum.” Bu görevden sonra da Vecihi Hürkuş Eskişehir Bölüğüne nakledilir.
“GÜZEL BURSA” İLE SON GÖREV
Çerkez Ethem isyanını fırsat bilen Yunan ordusu, 6 Ocak 1921’de Bursa – Eskişehir ve Uşak – Afyon bölgelerinde ileri harekete geçer. Durumun ciddiyetini gören Cephe Komutanlığı, Ethem’e karşı Kütahya’da iki alaylı bir tümen ile bir süvari grubu bırakarak, geri kalan kuvvetleri süratle Batı Cephesine çeker ve İnönü’de mevzilenir.
Aynı gün Vecihi Hürkuş, tekrar kavuştuğu tayyaresi “Güzel Bursa” ile havalanarak düşmanın harekât sahasını inceler. Kestel taraflarında dar fakat ilerilerde İnegöl, Yenişehir, Bilecik hatlarında düşman hatlarının daha genişlemiş olduğunu görür.
Birinci İnönü Muharebeleri (6-11 Ocak 1921) adıyla anılan harekâtın en şiddetli günü 10 Ocak 1921’dir. Yoğun sis nedeniyle sabah keşif uçuşu yapılamaz. Öğleden sonra ise “Güzel Bursa”sıyla havalanan Vecihi Hürkuş, İnegöl, Pazarcık, Bozöyük civarlarında düşman kuvvetlerinin mevzilerini bombalayarak İnönü sırtlarına ulaşır. İnönü bölgesindeki Yunan siperlerini alçak irtifadan makineli tüfek ateşine tutar. Yaptığı keşif ve bombardımandan sonra notlarını iletmek üzere döndüğü sırada motor sesi kesilir. Süzülerek yere inmeyi başaran Vecihi Hürkuş, tayyaresinin birçok yerinde mermi izlerine rastlar. Bu arada müthiş bir ateş altındadır. Etrafında ince vızıltılar halinde mermiler uçuşur. Mermilerin iki taraftan da geldiğini görünce savaşan iki kuvvetin arasına indiğini anlar. O sırada bir ses işitir: ”Tayyareci çabuk sırta atla.” Bu sese kulak vererek sırtı atlayarak ateş hattından uzaklaşır. Ama aklı “Güzel Bursa”dadır. Tayyaresinin düşman eline geçmesini istemez. Son görevini yapmak üzere tekrar iki ateş arasında koşarak tayyaresine ulaşır. Benzin kapağını açar ve yaktığı kibriti akan benzine atar. Hafif bir dalga halinde yükselen alevler biraz sonra tayyareyi bütünüyle sarar. Tekrar iki ateş arasında cephe hattına doğru koşarak siperlere ulaşır. Son görevini yerine getiren Vecihi Hürkuş, raporunu kumandanlığa iletmek üzere oradan uzaklaşırken “Güzel Bursa”dan yükselen alev ve dumanlar hala devam etmektedir.