Quantcast
Mustafa Kemal Paşa’ya Büyük Hüsran! Hiçbir Talebi Kabul Görmedi – Belgesel Tarih

Tayfun ÇAVUŞOĞLU
Tayfun  ÇAVUŞOĞLU
Mustafa Kemal Paşa’ya Büyük Hüsran! Hiçbir Talebi Kabul Görmedi
  • 17 Aralık 2023 Pazar
  • +
  • -
  • Tayfun ÇAVUŞOĞLU /

Loading

Mustafa Kemal Paşa’nın, neredeyse hepsi Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti listelerinden seçilmiş olan son Osmanlı Meclis-i Mebusan üyelerinden üç önemli talebi olmuştu.

Birincisi, bir müdahale olduğu takdirde, meclisi Anadolu’da toplayabilme yetkisine sahip olmak üzere kendisinin Meclisi Mebusan Reisi seçilmesiydi. İkincisi, Ali Rıza hükümetinin düşmana gösterdiği teslimiyetçi yaklaşımı cezalandırmak için onun kurduğu hükümete güvenoyu verilmemesiydi. Üçüncüsü, mebusların, kendilerini seçtiren ve ihtimal çoğunlukla kendilerinin de üye oldukları Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin adıyla bir grup kurmalarıydı.

Fakat Meclisi Mebusan’da, Mustafa Kemal’in (üstelik daha önce üzerinde konuşulup anlaşılmış olan) bu 3 talebinin hiçbirisi yerine getirilmedi. Anlaşılan Mustafa Kemal’in en ağırına giden, üçüncü isteğinin yerine getirilmeyişi olmuştur, zira bununla ilgili olarak, yıllar sonra Nutuk’ta apaçık bir öfkeyi dile getirmiştir. Hem de ne öfke…

Meclis-i Mebusan da böyle düşünmüş olmalıydı ki, Mustafa Kemal ile araya mesafe koymayı yeğlediler.

Ali Rıza Paşa hükümeti için güven oylamasında da anlaşılmaz gelişmeler yaşandı. Oylamaya çoğunluğu Müdafaa-i Hukuk listelerinden seçilmiş 108 mebus katıldı. Kabine 104 kabul oyu ile güvenoyu aldı.

Mustafa Kemal Paşa, İtilaf Devletlerinin desteklediği, kararsız, kuruntulu, kamuoyunu korku ve kaygı içinde tutarak millî güçlere inatla karşı koyan Ali Rıza Paşa kabinesine güvenoyu verilmemesini, bilinen çevrelerin desteklediği hükümetin kayıtsız şartsız düşürülmesini istemişti.

Bu talebi de gerçekleşmemişti.

Ali Rıza Paşa Hükümeti de, güvenoyu aldıktan sonra vilayetlere gönderdiği yazıda ulusun her türlü isteklerinin belireceği tek yerin İstanbul meclisi olduğu belirtip, Meclis’ten başka yerde millî idare adına söz söyleme ve istekler ileri sürmenin hükümet işlerine karışma sayılıp cezalandırılacağını duyurarak Anadolu hareketini tehdit etmişti.

İşgal altındaki İstanbul’da hükümetin başına gelen Ali Rıza Paşa, Ankara ile arasındaki köprülerin atılmasında bir sakınca görmüyordu. Öyle de yaptı. Ama tablo Mustafa Kemal Paşa açısından da pek parlak değildi.

Özetlersek;
Mustafa Kemal Paşa Kuva-yı Milliye yanlısı mebuslardan üç önemli istekte bulunmuştu.

1- Müdahale olduğu zaman Meclisi Anadolu’da toplamak için, kendisinin başkan seçilmesi.
2- Ali Rıza Paşa Hükümetine güvenoyu verilmemesi.
3- Mebusların kendilerinde bağlı olduğu Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin adıyla bir grup kurmaları.

Bu üç istek de yerine getirilmedi.

Düşünün ki, milletin tek kurtuluşunun milli mücadele olduğuna inanarak harekete geçmiş, hayatını ortaya koymaya and içmiş bir subaysınız, üstelik asi durumuna düşüp askerlikten istifa etmek zorunda kalıyorsunuz.

Milli mücadelenin meşruiyete ihtiyacı var. Meşru bir hareket olacak ki her yerde kabul görsün. Planladığınız şey Osmanlı Meclisi Mebusanı başkanı seçilmek ve bu Mecliste çok güçlü bir grupla var olmak.

Eğer tahmin edildiği gibi yakın bir gelecekte Meclisi Mebusan dağıtılırsa, meclisi bu kez Ankara’da açmak ve o meclisle işleri yürütmek.

Yani aslında düşünülen öyle büyük bir hamle ki, düşman Meclisi Mebusan’ı dağıttık zanneder, halbuki gerçekte o meclis dağıtılamaz. Meclis üyeleri gider, başka bir kentte toplanır ve varlığını sürdürür… Milli mücadelenin meşru zemini olur.

Mustafa Kemal’in taleplerinin kabul edilmemesi daha yolun çok başında ciddi sorunların habercisidir. Çok büyük hayal kırıklığıdır.

Su akar, yolunu bulur.  Günü gelir, belki farklı yollardan geçilir, belki zaman kaybedilir ama Ankara’da yine meclis açılır.
Çünkü işin içinde Mustafa Kemal vardır…

Çünkü “Umutsuz durumlar yoktur. Umutsuz insanlar vardır.”

Ve Mustafa Kemal de hiçbir zaman umudumu yitirmez.
Ancak o günlerde yaşadığı hüsranın yeri bir başkadır.

Sina Akşin bu durumu değerlendirirken, Mustafa Kemal’in askeri ve siyasal hayatında birkaç kez hüsrana uğradığını hatırlatıyor:

Mesela, Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’nin yayılamaması;
Babıali baskınına karşı çıktığı için daha sonra Sofya’ya “sürülmesi”,
I. Dünya Savaşı çıkınca cephe görevi almak için yaptığı başvuruların bir süre karşılıksız kalması;
7. Ordu komutanı iken Enver Paşa’ya karşı 1917 yılında yaptığı çıkışta Cemal Paşa tarafından yalnız bırakılması;
İzzet Paşa kabinesinde Harbiye Nazırı olamaması sayılabilir.

Ama ihtimal o sıralar önderliği genel kabul görmüş bir kimse olmadığı için bu olaylar onu o denli yaralamamıştı.

Şimdi ise durum farklıydı… Mustafa Kemal’in temsil ettiği millet iradesi, “Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” cümlesiyle özetlenebilirdi. O iradeyi kavrayamayanların varlığı bir şeyi değiştiremezdi.

Bu gelişmelerin ardından Felâh-ı Vatan grubunun çalışmalarını istemeyerek de olsa destekleyen Mustafa Kemal Paşa, yıllar sonra Nutuk’da bu olayı çok sert ifadelerle değerlendirecektir. Sadeleştirilmiş Türkçeyle aktaralım:

Baylar, her görüştüğümüz kişi ya da kişiler bizimle düşünce ve görüş birliği içinde ayrılmışlardı. Ama İstanbul meclisinde “Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Grubu” diye bir grup kurulduğunu işitmedik.
Niçin? Evet, niçin? Buna bugün yanıt isterim.

Çünkü baylar bu grubu kurmayı vicdan borcu ulus borcu bilmek durum ve

yeteneğinde bulunan baylar inançsız idiler… korkak idiler… bilgisiz idiler…

İnançsız idiler, çünkü ulusal örgütten olmayı, tehlikeli görüyorlardı.

Bilgisiz idiler, çünkü tek kurtuluş dayanağının ulus olduğunu ve olacağını

kavrayamıyorlardı. Padişaha Dalkavukluk ederek, yabancılara hoş görünerek, yumuşak ve nazik davranarak, büyük ülkülerin gerçekleştirilebileceğine inanma bönlüğünü gösteriyorlardı.

Bundan başka, baylar, iyilik bilmez ve bencil idiler… Ulusal düşünce ve ulusal

örgütün kısa bir zamanda sağladığı şerefi ve varlığı küçümsüyorlardı.

Yaratılan durumun ve varlığın kolayca elde edilebileceği sanısına ve kuruntusuna kapılmakla çirkin büyüklenme duygularını doyurup kandırmak istiyorlardı…

Erzurum’da Sivas’ta söylenmiş ve saptanmış bir adı, olduğu gibi kabul etmek,

küçüklük olmaz mıydı? O addan daha anlamlı ad mı yoktu?!

Evet işittik baylar; varmış: “Felâh-ı Vatan Grubu.”

Atatürk “kurtuluş, esenlik” anlamına gelen felah kelimesini özellikle yerici bir anlam yükleyerek “fellah” şeklinde kullanmıştır.

Tarih yine Mustafa Kemal’i haklı çıkarmış, emperyalistlerin Sevr dayatmasıyla kabul ettirilmeye çalıştığı boyunduruk, nihayetinde parçalanıp tarihin çöplüğüne atılmıştır.

“Keşke Yunan kazansaydı” ya da “Sevr Antlaşması Lozan’dan daha iyiydi” diyenlerin dikkatine sunulur.

Tayfun ÇAVUŞOĞLU

Gazeteci / Yazar - Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Almanca Bölümü (1985) mezunu. 1983'ten itibaren yerel gazetelerde muhabir, istihbarat şefi, haber müdürü, yazı işleri müdürü ve genel yayın yönetmeni olarak görev yaptı. Bursa Ansiklopedisi'ne (Yılmaz Akkılıç, 2002, Burdef Yayınları) madde yazarlığı yaptı. E-Kitap Yayıncılık tarafından (Şubat 2018) epub formatında yayınlanan “Nutuk“ için editör olarak Atatürk ve Kurtuluş Savaşı kronolojisini hazırladı. Mümin Ceyhan'ın yazdığı “Kanla Yazılan Dostluk“ romanının (Mümin Ceyhan Bursa Kültür Kaynakları Araştırma Kütüphanesi yayını, Mart 2023) editörlüğünü yaptı. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Bursa Şubesi'nde başkanlık (1997-2001) görevini yürüttü. Aynı zamanda web sitemiz Belgeseltarih.com'un kurucu ortağı ve yazarıdır. Youtube üzerinden yayın yapan @belgeseltarihtv kanalında yakın tarihimize ilişkin 80 dolayında video yayınlamıştır. Yayınlanmış Kitapları: 1)“Çanakkale 1915 – İftiralar, Yalanlar, Polemikler“, 2014, Kastaş Yayınevi-İstanbul 2)"1915 - Çanakkale Savaşında Trakya", 2018, Haber Ajansı Yayınları-İstanbul E-Posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
Mustafa Kemal

BU MAKALELER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!

  • YENİ
Tekrarsız Süslemeler

Tekrarsız Süslemeler

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 3 Aralık 2024
Sistematik Hatalar Bahçesi

Sistematik Hatalar Bahçesi

Ekrem Hayri PEKER, 3 Aralık 2024
Merdiven

Merdiven

Haber Merkezi, 21 Kasım 2024
“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

Ekrem Hayri PEKER, 20 Kasım 2024
Türkülerde Felek

Türkülerde Felek

Dr. Halil ATILGAN, 19 Kasım 2024