20.Yüzyılın başlarındaki Osmanlı Devletinin durumunu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden süreci anlamak için, o günkü genel koşulları iyi bilmek, olayları soğukkanlı bir bakış açısıyla değerlendirebilmek gerek. O yıllarda yaşananların doğru analiz edilmesi, ülkemizin bugününü anlamak için çok önemli.
O günlerdeki İstanbul adeta başka bir dünya gibidir. Anadolu’dan gelen talepleri işitmez, görmez… Sadece kendini düşünür. Anadolu’dakiler böyle hissederler İstanbul’un o kendini beğenmiş halini…
Mustafa Kemal Paşa’nın da İstanbul’dan beklentileri vardır, asla karşılanmaz. Anadolu’dan İstanbul’a gidenlerin de aklı karışır. Havasından mıdır, suyundan mı? Unuturlar ne için gittiklerini…
Sonra milli mücadeleye girişenler için idam cezaları havada uçuşur. Öyle bir hale gelir ki, Ankara’da kurulan milli hükümetin bakanları, milletvekilleri, orduyu yöneten üst düzey subaylar arasında neredeyse idam cezasına çarptırılmamış olan yoktur.
Üç bölüm halinde anlattığım konuları tek bölümde bir araya getirdim. Beğeneceğinizi umuyorum.