Zeus’un dokuz kızı vardır. Babaları, Mousa adındaki kızları sanatın, güneşin ve kehanetin tanrısı Apollon’a verir. Dokuz kız da sanat ve bilimin farklı kollarında eğitim alırlar. Kızlar, sanatçılara eserlerinde, ilham perileri olurlar. Yunanca –men kökünde akıl, düşünce, yaratıcılık gücü anlamını taşıyan mousa kızları, isimlerinden görevlerini almışlardır.
Yunan didaktik şairi Hesiodos’un söylencesini miras aldığımız, müze ismine de ilham olmuş periler gerçekten yaşamış mıdır bilinmez ancak, insandaki biriktirme arzusu yüzyıllardır yaşıyor. İnsanoğlu en çok anılarını biriktirmeyi seviyor. Cümleyi tersten okursak da, unutulmayı sevmiyor. Unutmamak adına, hatıralarını biriktiriyor. Aslında biriktirdiği de eserin maddesel yapısı ya da güzelliği dışında kendinden kattığı anıları oluyor.
İnsan, M.Ö. 3. yüzyıldan bu yana biriktirdiklerini sergiliyor. Roma Dönemi’nde zengin villalarını süsleyen eserlerle başlayan bu heyecanın, günümüz müze yapılarına dönüşmesi 19. yüzyılı buluyor. Doğu’nun efsanevi zenginliklerinin peşine düşen Batılı gezginler, diplomatlar, gazeteciler ya da arkeologlar Anadolu ve çevresinde, toprak altında ya da üstünde toplayabildikleri ne varsa yanlarına katıyorlar. Osmanlı Devleti’nin kendi müzesini kurma çalışmaları ise, 19. yüzyılın ortalarını buluyor. Cumhuriyet Dönemi içinde ise Asar-ı Atika Müdürlüğü kurularak, 1924 yılında Topkapı Sarayı ve 1926 yılında Ankara Etnografya Müzesi ziyarete açılırken, Bursa’da ilk müze 1904 yılında açılıyor.
Günümüzde, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO’ya bağlı, Milletlerarası Müze Konseyi ICOM’un; müze tanımı : “Kültür eserlerini koruyan ve bu eserleri etüd, eğitim ve bedii zevki yükseltme amacıyla toplu halde teşhir eden kamu yararına çalışan, sanata, ilme, sağlığa, teknolojiye, ait koleksiyonları bulunan müesseselere müze adı verilir.” ve kapsamı : ”Daimi teşhir bölümü bulunan kütüphaneler ve arşiv merkezleri resmi şekilde halkın ziyaretine açık bulunan tarihi anıtlar tarihi anıtlara ait binaların kısım ve müştemilatı, tarihi, arkeolojik tabii önemi haiz mevkiler ve parklar, nebabat ve hayvanat bahçeleri, akvaryumlar ve benzeri teşekküller bu tarife girer” olarak açıklanmaktadır.
İki büyük savaşı geride bırakan dünya, imparatorluklardan ulus devletlere, devletlerden de kentlere çekildi. Soğuk savaş sonrasında devletlerin, insanların ihtiyaçları, tüketim şekilleri, kültür politikaları da farklılaştı. 1980 sonrası, kent nüfusunun göçlerle artarak farklı kültürlerin bir arada yaşama mecburiyetinin doğması, oluşan bu yeni kültürden edinilen yeni şehir anlayışı, şehir yaşamının önem kazanarak, boş zaman değerlendirme ihtiyacının oluşması, tüketimin kültürel alanları kapsayan bir sektör oluşturacak yöne dönüşmesi, teknolojik gelişmeler ve eğitim sistemlerindeki değişim müzeleri ziyaretçilerine farklı bakış açılarına itmiştir.
Müzeler ihtisas alanlarına göre kategorileştirilir: Arkeoloji müzeleri, sanat müzeleri, tarih müzeleri, bilim müzeleri, askeri müzeler, uzmanlık alanlarına göre müzeler. Ülkemizde Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı müzelerin dışında 1984 yılında yayınlanan “Özel Müzeler ve Denetimleri Hakkında Yönetmelik” te yer alan şartları sağlayarak kişi ve kurumlar müze açabilir. İstatistik verilere göre özel müze sayısı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı müze sayısından fazladır. Yerel yönetimler ve kurumlar kendilerini müzeler aracılığı ile tanıtma yolunu seçtiler. Bu anlamda kent müzelerindeki artış ve ilgi bunun göstergesidir. Ayrıca Türkiye nüfusunun %75’inin büyük şehirlerde ikamet ettiğini düşünürsek, kozmopolit bir kültürün içinde bulunan büyük şehirlerde kentlilik bilincinin artmasına etkin hizmet edilmektedir.
Bursa’da ise toplam 18 müze bulunmakta, bunların 11 tanesi özel müze olarak hizmet vermektedir. Bursa, arkeoloji ve etnografya müzelerin dışında, tekstil ve ormancılık konuları gibi ihtisas müzeleri de sahiptir. Yerel kültürü tanıtmak, korumak ve gelecek kuşaklara aktarmak adına somut olmayan kültürel mirasımızdan Karagöz Müzesi, göçmen kenti Bursa’nın topladığı yaşam öykülerinden oluşan Göç Tarihi Müzesi, sanayinin lokomotifi Bursa’da arabanın öyküsünü tarihsel bir kronoloji ile anlatan Anadolu Arabaları Müzesi, Kurtuluş Savaşımızın zafer anlaşmalarından birinin yapıldığı Mudanya Mütareke Evi Müzesi bunlardan sadece bir kaçı.
Yakın zamana kadar da müzeler belirli kalıpların dışına çıkmadan, klasik müzecilik olarak tanımladığımız eser teşhir ve tanzimini, görsel güzellik ve heybete dayalı olarak sunmaktaydı. Bugün “yaşayan müze” ya da çağdaş müzecilik olarak tanımlanan, ziyaretçisine bir etkinlik oluşturarak, kısmen dokunarak, müzede yer alan koleksiyon/serginin hikayesini ürettirerek ya da yaşatarak bir ambiyans sunarak anlayış sürdürülmektedir. Müzeye ziyareti bir kereden birden fazlaya çıkaracak, asıl koleksiyon dışında belli bir konu özelinde yapılan dönemlik sergiler, her kesimden yaş ve meslek grupları için eğitim/atölye çalışmaları, konferans, panel, sempozyumlar, film gösterimleri, konserler, tanıtımlar bugün rahatlıkla müze binalarında gerçekleştirilebilmektedir. Böylelikle ziyaretçi katılım sağladığı etkinlikte, dinlemekten öteye geçer.
Özellikle eğitim sisteminde proje tabanlı öğrenme sistemine geçilmesi, disiplinler arası etkileşimin artmasını sağlar. Hem eğitim kurumu, hem de müzede inovasyon oluşturur. Bu işbirliği, müzelerde küçük ziyaretçiler için etkinliklerin yapılması müze personelleri içinde pedagog bulunmasını, dolayısıyla çeşitlenen müze hizmetlerinde farklı disiplinlerden uzman personel yer almasına yol açmıştır.
Müzeler koleksiyonlarını toplarken eser temini için satın alma yöntemi kadar bağış yöntemini de kullanırlar. Satın alınan bir eserdense, bağış alınan bir eserin hikayesini kayıt altına almak daha keyiflidir bir müze çalışanı için. Eseri canlı kılanın yaşanmışlıklara olan şahitliğidir. Bağış eserlerdeki yaşanmışlığı sahibinden dinlemek daha etkileyicidir. Müzelere eser bağışları, şartsız olduğu kadar, bağışçının isteği doğrultusunda da yapılıyor.
Bu demektir ki; eğer Bursa’da bir müze ziyaret edecekseniz; Arkeoloji Müzesi’nde tarih öncesinden başlayarak geçmiş toplumların bıraktığı izleri takip edebilirsiniz. Yeşil’de yer alan Türk-İslam Eserleri Müzesi’nden müzekart edinebilir, Çelebi Mehmet’in medresesi hücrelerinde sikkeler, Kuran-ı Kerimler ve geleneksel giysiler içinde kendinizi bir medresede hissedebilirsiniz. Kent Müzesi’nde Bursa’nın gelenekleri ve Bursa ile ilgili çok kez geçtiğimiz sokaklarda fark etmediğimiz detayları gözlemleyebilir, bir şehrin nasıl büyüdüğüne şahit olabilirsiniz. Merinos Parkı’na geldiğinizde sizi karşılayan ilk müze Tekstil Sanayi Müzesi olacaktır. Burada Cumhuriyet döneminden başlayarak bir milletin iktisadi ayaklanışını izleyebilirsiniz. İpek böceğinin kumaşa vuslatını canlı canlı gözlerinizle görebilirsiniz. Enerji Müzesi’nde enerjinizi yerinde kullanmanın önemini öğrenmenin yanı sıra, çoğu kez atık saydıklarımızın geri dönüşümle nasıl enerji kazandığını; Göç Tarihi Müzesi’nde ise kurucu başkent Bursa’nın nereye göç verdiğini ve verdiği göçleri nasıl geri aldığını canlı olmadığına inanamayacağınız mankenlerden dinleyebilirsiniz. Eğer tarih seviyorsanız Akçalar’da yer alan Aktopraklık Höyük Arkeopark tam size göre. Çünkü ilkel yöntemlerle yaşayan bir halkın kalıntılarını arkeolojik kazı alanından takip edebilir, hatta arkeolojik bir kazıya katılma şansını yakalayabilirsiniz. Çekirge’de Karagöz ve Hacivat’a eşlik ederek, onları izleyebilir ya da kurslarına katılarak onlara hayat verme deneyimini yaşayabilirsiniz. Hünkar Köşkü’nde ise şehre kuşbakışı bakarken, Bursa’yı ziyaret eden padişahlar ve Ulu Önder’in şahsi eşyalarındaki zarafeti hayranlıkla inceleyebilirsiniz. Muradiye’ye uğrarsanız eğer, birbiri ile bakışan iki müzeyi göreceksiniz. Esat Uluumay’ın yılların deneyimi ile oluşturduğu halk kıyafetleri, yörelerin dili ile size geleneklerinden söz edecektir. Hemen karşısında kalan Osmanlı Evi Müzesi’ni ise ekranlardan hatırlayacaksınız muhtemelen. Osmanlı Dönemi sivil mimarisini oldukça soluyacağınız Muradiye Semti’nde, “içeriden bakmak” da kısmet olacak ziyaretçilerine. Muradiye’nin tarihi sokaklarından Osmanlı Evi Müzesi’nden az ötede, “kaşığın babası” Hüsnü Züber’in yaşayan evini göreceksiniz. İçinde ise, kaşığın ne demek olduğunu… Veya gökyüzünde gezegenler nasıl duruyor sorusu takıldıysa aklınıza, Bilim ve Teknoloji Merkezi’nde deneyerek cevabını keşfedebilirsiniz. Cumalıkızık’a bir hafta sonu uğradıysanız ya da; gezdiğiniz köy hakkında ne kadar az şey bildiğinizi, müze ziyaretinizden sonra fark edeceksiniz. Tofaş Fabrikası’nın ise Bursa’ya kattığı sanayi değeri kadar, İpekçilik Semti’nde yer alan müzesinde bugün keyifle kullandığımız arabanın, gelişimi ve çeşitlerini bulacaksınız.
Buraya kadar verdiğim örnekleri sadece girizgah kabul edin. Emin olun müze kapılarının ardında çok daha fazlasıyla tanışacaksınız. En son ne zaman bir müze gezdiniz? Eğer çok uzun zaman öncede kaldıysa tekrar gezmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Çünkü son gezinizden oldukça farklı izlenimlere sahip olacaksınız. Haydi seçin birini.