(nar=güneş, tugan / dugan=doğan) Doğan güneş.
• Eski bilge ve kadim inançlarda doğa döngüleri, hayatımızı ruhsal ve fiziksel olarak da etkileyen döngülerdir.
• Her bir döngünün unsuru Tanrı veya Tanrıça motifiyle süslenmiştir. Güneş, burada karşımıza Güneş Tanrı veya Kelt geleneğinde Meşe Kral (Meşe Tanrı) ya da Eski Türklerde Gün Han 21 Aralık Nardugan olarak geçer; Nar Doğan yani ateşin doğuşu, güneşin doğuşu manasındadır.
• Güneş Tanrı Eylül’de ölür daha doğrusu Toprak Annenin karnına geri döner, 21 Aralıkta ise yeniden doğduğu düşünülürdü.
Astronomik Bir Döngü
• Temelini astronomik döngü olan Mithra, İsa, Horus, Attis, Meşe Kral gibi tanrısal figürler, 21 Aralık ve 25 Aralık’ta güneşle bağlantılı olarak karşımıza çıkmaktadır.
• Yaz gündönümünden kış gündönümüne kadar günler kısalır ve soğur, işte bu güneş tanrının ölümünü yani gücünü kaybetmesini daha doğru ifade edersek gücünü toprağa vermesini temsil eder.
• Güneşin doğuşu izlenirse, güneşin gittikçe sönükleştiği ve toprağa yaklaştığı yani “ölmekte” olduğu gözlemlenir.
• 31 Ekim olduğunda artık son hasat yani ölüm zamanı çoktan gelmiştir… Yeryüzünden en düşük konumda gözüken Güneş 21 Aralık’tan 25 Aralık’a kadar duraklar ve sonra yeniden yükselmeye başlar.
• 1 derecelik bu yükseliş nedeniyle günler uzamaya ve ısınmaya başlar. 21 Aralık en uzun gecedir, bundan sonra geceler kısalır, günler uzar çünkü Güneş Tanrı doğmuştur ve büyümeye başlayacaktır.
Nar Tugan: Köken
• Farsçada nār, “nar ağacı ve meyvası” demek. Bu sözcüğün, Partca aynı anlama gelen anār sözünden geldiği belirtilmektedir. Part dili, bir Türk dili.
• Sümerce nur, “nar” demek. Akadçaya da nurmû olarak geçmiş. Ancak bu söz Akadçaya aynı zamanda “ışık, parlak, parlamak” anlamlarına gelen nûru olarak da geçmiş.
• Aramiceye “ateş” anlamında nūr, Arapçaya da “ışık” anlamında nūr ve “ateş, alev” anlamlarında geçmiş.
• Mogulcada da ise nar, “Güneş” demek. Mogulca, Türkçe ile Tunguz dili karışımından oluşmuş bir dildir. Tunguz dillerinde “Güneş”, šun demek. Bu sözcük, Tunguz dillerine Sümerceden geçmiş. Sümerce šun, “parlamak” demek.
• Güneş’e İngilizce Sun, Almanca Sonne, Hollandaca Zon denmektedir. Germanik dillerin kökeninde hangi dillerin olduğu da anlaşılmaktadır.
Nar Dugan ve Chou’lar
• Çin’de yaklaşık üç bin yıl önce hüküm sürmüş olan Chou’lar tek Tengrili bir gök dinine inanıyorlardı ve bu inancın içindeki en mühim ögeyi yıldızlar ve “güneş kültü” oluşturuyordu. Çin belgelerinin yorumuna göre Chou dini, Türk kabilelerinin dinleriyle yakın akrabadır.
• Kış gündönümü tarihi olan 21 Aralık, en eski Türk sülalelerinden biri olan Chou’lar tarafından “yeni yılın başlangıcı” olarak kutlanmaktaydı.
• Chou’lar bu kutlamalarda “güneş kültü” ile alakalı olarak ateşi öne çıkarıyorlardı. Kutlamalar sırasında rahipler kırmızı kıyafetler giyiyor, genç buzağılar kurban olarak sunuluyor ve insanlara hediyeler veriliyordu.
• (Kök) Türkler de tıpkı Chou’lar gibi yılbaşını kış gündönümünde yani Aralık sonunda kutlamaktaydı.
Ayaz Ata
• Altay, Sibirya, İdil-Ural ve Türkistan (Orta Asya) Mitolojilerinde, özellikle Kıpçak ve Sibirya Türkeri’nde sık gördüğümüz bir karakterdir. Ön Türk topluluklarında ‘Yel Ana’ olarak anılırdı. Çünkü o dönemki Türkler anaerkil bir topluluktu. Ataerkil dönemle birlikte ‘Yel Ana’ ya ‘Yel Ata’ denilmeye başlandı. Zaman içerisinde ‘Ayaz Ata’ ismi verildi.. Asya Türk dilli halkların mitolojilerinde, özellikle Kazak ve Kırgızlarda Ay ışığından yaratılan kış Tanrısı “Ayaz Han/Ak Ayaz” olarak bilinir.
Özbeklerde: Ayöz Bobo
Kırgızlarda: Ayaz(Ayas) Ata,
Kazaklarda: Ayaz Ata,
Azerbaycan Türklerinde: Şahta Baba,
Tatarlarda: Qış Babay,
Başkurtlarda: Kış Babası,
Olarak bilinir ve “Kar Kızı” adında bir de kızı veya torunu vardır.
Ancak ‘Ayaz Ata’ Türkiye’de ise pek bilinmeyen bir mitolojik karakterdir.
• Ülker takımyıldızındaki altı yıldız, göğün altı deliğidir ve Ayaz Han oradan soğuk hava üfler ve kış oluşur. Ayaz / Boreas, tüm Türk coğrafyasında yakıcı soğuk anlamına gelir.
• Kazaklarda kışın karşılanması ile ilgili olarak Soğumbaşı isimli bir eğlence bulunmaktadır. İlk karın yağması ve ilk soğuğun vurması ile kutlanan bir kış bayramıdır.
Akça /Ak Çam
• Türklerin tek tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yerin göbeği sayılan yeryüzünün tam ortasında bir ‘Akçam Ağacı’ bulunuyordu.
• Bu ağacın tepesi de gökyüzünde oturan tanrı Ülgen’in sarayına kadar uzuyor ve buna ‘hayat ağacı’ deniyor. Tüm canlıların koruyucusu Ülgen hayat ağacının tepesinden geceyi, gündüzü, güneşi yönetiyor.
• Türkler’de güneş çok önemli. İnançlarına göre, gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık’ta gece, gündüzle savaşıyor. Uzun bir savaştan sonra da gün, geceyi yenerek zafer kazanıyor. Bu, güneşin yeniden doğuşu; bir ‘yeni doğum’ olarak algılanıyor.
• Türkler, güneşin zaferini ve yeniden doğuşunu, büyük şenliklerle ‘Akçam Ağacı’ altında kutluyorlar. Bu ritüel Hun akınlarıyla beraber Avrupa’ya taşınmıştır. (Akçam ağacı yalnız kıtaların kuzey şeridinin ağacıdır)
• Bu bayram için, evler temizleniyor. Güzel giysiler giyiliyor. Ağacın etrafında şarkılar söyleyip oyunlar oynuyorlar.
• Yaşlılar ziyaret ediliyor, aileler bir araya gelerek birlikte yiyip içiyorlar. Yedikleri; yaş ve kuru meyveler, özel yemek ve şekerleme.
• Bayram, aile ve dostlar bir araya gelerek kutlanırsa ömür çoğalır, uğur gelirmiş.
• Bu gün dönümünde fena olanlar iyi, cimri olanlar eli açık oluyor.
• Yeraltında kötülüklerin ayni zamanda gök tanrısı Ülgen’in kardeşi olan Erlik de o gün iyi ve eli açık olurmuş.
• Erlik Han sırtında kürklü kaftanı, başında kırmızı başlığı, ayağında çizmeleri ve elinde torbası ile hediyeler dağıtıyor, diye düşünülüyormuş.
• Bu geleneğin kökeni Orta Asya Türkleri’dir. Geleneğin zamanla farklı nedenlerle Mezapotamya’ya göçen Sümerler’e Türklerden geçtiği oradan da Anadolu aracılığıyla Eski Roma’ya kadar uzandığı ve günümüze kadar gelip günümüzdeki 1 Ocak yılbaşının temelini oluşturduğu düşünülmektedir.
Nar Dugan Kültürü
• Şahta Ata “Şaxta Baba (Azerice)” sözcüğü de yine bire bir çeviriyle Soğuk Ata veya Ayaz Ata anlamına gelir.
• Özbekçede Şahta (Shaxta, Şaxta) sözcüğü “ocak” anlamına gelmektedir.
• Türklerdeki Paktıgan ve Koçagan bayramlarıyla da eş anlamdadır.
• Tatarlar bu bayrama “Koyaş Tugan», yani «Güneş Doğan» günü derler, Başkurtlar, Udmurtlar «Nardugan» veya «Mardugan», Mişer Tatarları «Raştua», Çuvaşlar “Nartavan» ya da «Nartukan», Zırizyalar «Nardava», Mokşalar «Nardvan” olarak adlandırırlar.
• Nardugan, Roma’da Io/Satürnalia, Antik Yunan’da ise Dionysos Şenlikleri olarak kutlanan, Türklerde Güneş’in Doğuşu anlamına gelen ve Ön Türkler’deki atalar kültü döneminden günümüze kadar Orta Asya coğrafyasında Güneş kültü adına kutlanan bir bayramdır. Her yıl 22 Aralık’tan sonra gelen ilk dolunayda kutlanır.
Saturnalia / Io
• Kış gündönümünden birkaç gün önce başlayan Saturnalia aslında güneşi geri getirmek için düzenlenen bir festivaldi.
• Bazı alimler, Pers/Fars tanrısı (?) Mithras / veya Roma tanrısı Sol Invictus’un Roma takviminde 25 Aralık kış dönümündeki doğumlarının kutlandığını ileri sürmektedirler.
• Kış ortasında Romalılar evlerini yeşilliklerle süslerlerdi ki, bu pagan toplumlarda ortak mitolojik bir eylemdi.Noel çam ağaçlarının kökeni bu idi.
• Satürnalia festivalinin ilk beş gününde köleler çalışmıyorlardı; yemek yiyebilir, içebilir ve mutlu olabilirler, hatta bazıları daha rahat evlerde ev sahipleriyle rollerini değiştirebilirlerdi.
Pilleum/Pilleus: İskit-Sarmat Başlığı
• Özellikle kadınlar festival süresince pilleum/pilleus denilen bir tür konik keçe şapka giyerlerdi. Bu şapkalar geleneksel olarak serbest bırakılmış köleler tarafından giyilmekteydi.
• Bu, insanların normal kısıtlamalardan ve yasalardan ‘özgür olduklarını’ göstermekteydi. Beyaz tüylü keçeden kesilmiş konik, kırmızı bir pilleum ve Noel Baba’nın bilinen şapkası aslında aynı şeydi.
Nardugan’dan Noel’e…Ayaz Ata’dan St.Claus’a…
• Kış gündönümü olan 21 Aralık‘ta “en uzun gecenin yaşanması ve ardından güneşin galip gelerek günlerin uzamaya başlaması” bir doğa olayı olarak pek çok eski toplumu etkilemiştir.
• Güneş Tanrısı Mithra‘nın doğuşu, Antik Romalılar tarafından 24/25 Aralık tarihlerinde bir bayram olarak kutlanıyordu.
• İmparator Kostantin (324-337) zamanında İznik’te toplanan konsül, 22 Aralık’ta güneşin doğumu için yapılan bu “pagan bayramı”nı 24 Aralık İsa’nın doğumu olarak belirlemiştir.
• Çam ağacını süsleme ise, ilk olarak 1605’te Almanya’da görülüyor ve oradan Fransa’ya ve diğer hristiyan ülkelere geçiyor.
• Roma İmparatorluğu hristiyanlığı resmi din olarak kabul edince Romalı asiller basit bir çözüm ürettiler. Ateşin kutsal tanrısı Mithra’nın yerini yalvaç İsa‘ya verdiler. Böylelikle 25 Aralık artık yalvaç İsa’nın doğumu olarak kutlanmaya başlandı.