Quantcast
Nogay Edebiyatında Ertengi – Belgesel Tarih

Hakan BENLİ
Hakan  BENLİ
Nogay Edebiyatında Ertengi
  • 15 Ağustos 2020 Cumartesi
  • +
  • -
  • Hakan BENLİ /

Loading

Sözlü anlatım, tüm dünya edebiyatlarının temelini oluşturmaktadır. Nogay edebiyatında da Ertengiler sözlü anlatım yolu ile geçmişten günümüze kadar, o günün sosyolojik yapısına uygun değişime uğrayarak bu günkü nesillere kadar ulaşabilmişlerdir.

Nogay edebiyatındaki Ertengiler, Türk edebiyatındaki masal ve efsanelere denk düşmektedir. Ertengilerdeki kahramanlar ve anlatılanlar bazen gerçeküstü güçlere sahip ve hayal mahsulü kişiler olabilecekleri gibi aynı zamanda, geçmişte yaşanan gerçek olayların ve gerçek kişilerin, zaman içerisinde halk arasında efsanevi güçlerle donatılarak, dilden dile anlatımı ile bu günkü Ertengilere dönüşmüşlerdir.

Ertengiler masalların aksine, sadece eğlence amacıyla anlatılan dinletiler değillerdir. Masallarda anlatılan olaylar ve kişilerin, o günkü toplumların sosyal yaşamlarıyla ilgili ipuçları vermesi beklenilemez. Ertengiler de masallar gibi anonim olmakla birlikte, anlatıldıkları ve nihayetinde vücut buldukları toplum içerisinde, o toplumların sosyal yaşamları, bireysel ilişkileri, dinsel motifleri, kültürel yaşamları ve kullandıkları dile yönelik ipuçlarını içerilerinde barındırmaktadırlar.

Masallar gibi Ertengilerde, anlatılmaya başlandıkları günden bugüne kadar geçen zaman içerisinde, herhangi bir değişikliğe uğramadan, özgün hallerini ve anlatımlarını koruyarak, bugüne ulaşmalarını sağlayacak formlara sahip değillerdir. Geçmiş dönemlerde ve hatta yüzyıllar öncesinde dile getirilen ve yine sözlü anlatım yolu ile – yazılı kaydı olmaksızın – günümüze kadar bozulmadan gelen şiirler, ilahiler, türküler şınlamalar, taşlamalar vb. edebi eserler gibi keskin , değiştirilemez ve belirleyici hatlara ve formlara sahip olmadıkları için ; günümüze ulaşana kadar temelinde ve taşıdıkları mesajlarda değişime uğramadan – veya pek az değişime uğrayarak – anlatım tarz ve ifadelerinde , anlatan kişilerin, anlatım biçimlemelerine ve insiyatiflerine maruz kalmışlardır.

Masallarda anlatılan karakterlerin ve olayların, anlatılan kişilere mutlak olarak bir ders veya pay çıkarması söz konusu değildir. Bilakis, eğlence ve zaman geçirme amacıyla yüzyıllardır bu anlatılar bir araç olarak kullanılagelmiştir. Ertengilerde ise anlatım tarzı, olayların ve kişilerin işleniş biçimi temelde masallarla birebir örtüşmekle birlikte, üstlenilmiş veya yüklenilmiş bir veya birkaç misyonu vardır.

Ertengilerin ortaya çıkış biçimi muhtemelen, yaşanmış olayları sözlü anlatım yolu ile zihinlere ve sonraki nesillere aktarma amacıyla ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla henüz çıkış noktasında üstlenilmiş bir misyona sahiptir. Bu yüklenilmiş misyon, toplumsal hafızayı zinde tutmakla ve bir sonraki nesile aktarmakla mükelleftir.

Ertengilerin konu edindikleri olaylar ve olaylarda işlenen konular, bazen gerçeküstü olmakla birlikte, yazılı edebiyatı neredeyse olmayan bir toplumun hafızasını zinde tutarak ; ahlaki, kültürel, dinsel ve sosyal öğretilerini kendi bünyesine katarak, aynı zamanda Nogay kültürünün gelişimine katkı sağlamışlardır.

Değişmez bir gerçektir ki, toplumların kendi kültürlerini devam ettirebilmeleri için hem zenginleştirmek hem de katkı sağladıkları bu kültürü bir sonraki nesile aktarmak zorundadırlar. Yaşayan bir organizma olan kültür, yaşamını idame ettirebilmek için her zaman; genç ve taze dimağlara, genç nesillere ihtiyaç duymaktadır.

Çocukların ve genç nesillerin yetiştirilmesinde ve eğitiminde Ertengiler önemli işlevler üstlenmişlerdir. Ertengi anlatacak kişiyi merakla dinlemeleri; çocukların merak hissinin, dikkatinin, hafızasının ve hayal gücünün gelişimine, sözsel anlatım yeteneklerinin ve kendilerini ifade edebilme ve empati yapabilme yönlerinin gelişimine katkı sağlamaktadır.

Nogay edebiyatı içerisinde önemli bir yer edinen Ertengiler, Nogayların konar-göçer yaşam tarzlarından; savaşçı ve genelde isyankâr ruhlarından; maruz kaldıkları haksızlıklar, soykırımlar ve sürgünlerden izlerde taşımaktadır. Böylesi zorlu bir yaşam mücadelesi içerisindeki halkın, sözlü edebiyattan yazılı edebiyata geçiş süreci bir hayli geç ve bir o kadar da yavaş olmuştur. Bu ve buna benzer nedenlerle Nogay edebiyatı içerisinde yazılı olarak günümüze ulaşan Ertengi sayısı oldukça azdır.

Nogayların konar- göçer ve savaşçı sosyal yapısı, toplumsal edebiyatlarının bugüne kadar çok az bozulmaya maruz kalarak ulaşmalarını sağlamıştır. Bu sosyal yapıları nedeniyle kendilerinden başka halklarla, dil bağlamındaki ilişkilerini, çok sıkı ve dar bir kapsamda tutmuşlardır. Bu nedenledir ki, dillerini muhafaza edebilmişlerdir. Dolayısıyla sözlü edebiyatları ve Ertengileri de dil tahribatına uğramadan kendini koruyabilmiştir.

Yukarıda sıraladığımız nedenlerden ötürü Ertengiler, Nogay sözlü halk kültürünün ve edebiyatının temel taşlarından birini teşkil etmektedir. Fakat Nogayların tarih içerisinde yaşadıkları sürgün ve soykırımlar, sözlü edebiyatlarını derinden etkilemiştir. Yazılı kaydı bulunmayan bu Ertengiler, yaşanan sürgünler ve soykırımlar neticesinde unutulmaya başlanmışlardır. Dağılmak zorunda kalan ve parçalanan bir halkın sürgün veya soykırımlarla telef edilmesi, bir Ertengiyi bilen ve anlatan kişilerin sayısının hızla azalmasına veya zamanla hiç kalmamasına neden olmuştur. Bu nedenle geçmişten günümüze ulaşan Ertengi sayısı oldukça azdır.

Yakın sayılabilecek tarihler içerisinde belli bölgelerden çıkarılıp, farklı güzergahlarda göç etmek zorunda bırakılarak veya kendi inisiyatifleriyle Türkiye’ ye yerleşen Nogaylar, yeni vatanlarında mümkün olduğunca kültürlerini korumayı başarabilmişlerdir. Bu kültürel varoluş çabasında Ertengilerin yeri yadsınamaz. Ancak yakın zamana kadar günlük yaşamda kendine yer bulan Ertengiler, bugün değişen sosyal ve kültürel şartlar nedeniyle günlük yaşamda ya çok az yer almakta ya da tamamen unutulmakla karşı karşıya kalmışlardır.

Nesilden nesile aktarımı yapılamadığı için genç nesiller Ertengileri bilmemektedir. Dolayısıyla Ertengiyi bilen nesiller zamana yenik düşmekte ve kendileriyle birlikte Ertengilerde aramızdan birer birer çekilmektedir. Bu nedenle, bu kültürel erozyonu önlemenin en önemli ve etkin yolu, Ertengileri özgün halleriyle kayıt altına almaktır.

BEYBOREK
ERTENGİ

Derleyen        : Ö. Hakan BENLİ
Kaynak           : Minübe GÜNER
Yer                  : Boğazören ( Köstengil ) Köyü
Tarih               : 25.02.2008

            Bır bareken bir cok eken, cok demesi pek günah eken. Evvel zaman işinde bir kartman bır kurtga bar eken. Bu kartman kurtgadın da bır gızı bar eken. O kart, zavallı bır fakir eken bir fakir eken, mal güdediken. Bır kündün bır berinde karttın kurtgası öledi. Gızman kart kaladı. Karttın yaşadıgı cerge yakın bır de dul bır bike bar eken. O da kurtga eken. O kurtga aytadı işte; kurtga künde kabar ciberedi buga, kartga. İlla meni alsın men üyleniyikmen, men onuman üylenmek isteymen diydiken. Kurtga;

Men onun gızına kararman’ diydi. Kartda kabar ciberip  aytadı ;

Erten üylensek, analık bolur menim gızımga karamaz’ diydi.

Kurtga ‘Kararman’ diydi bır söz beredi. En nihayetinde Kart, kurtgadı bike etip aladı özüne.Karttın üyüne keledi, kurtga. Ondan sona bır gun bulay eki gun bulay gızman zıtlaşıp baslaydı, analık ya…  Kart aytadı;

Zormunan keldin amman şimdi gızımga dirlik bermeysin’ diydi…

Kurtga künde aytadı gızdın babasına;

Gızın naday etedi, gızın anaday etedi ‘ dep aytadı zavallıga…

Ondan sonra, mal güder eken ya babası, babası avruydu. Babası avruduktan sonra gızdı mal güttürmege ciberedi analık. Mal gütmege ketedi, ketgen zamanda bu maldı küdedi, Analıgı gızdın koluna da bır kazak beredi eken. Künde bunu ör diydiken. ‘Hem mal güt hem bunu ör’diydiken. Bu gız zavallı cılaydı, cılaydı, cılaydı; hem mal şeviredi hem bır karıs öremaydı. Bırde karaydı maldı şevireyim degende, bir kümale körünedi buga. O kümalege ketedi, ketse işinde bır kurtga oturu. O’ da Hıdırilyas eken amma gız bunu bilmeydi. Baradı;

N’etesin aye‘ diydi.

Ke gızım. Ne eteyim, oturuman ‘ diydi işgerde kurtga.

Ne eteyi, oturuman yavrum ‘ diydi. Bırtikiy gonuşadılar sonra bır ara kurtga gızga ;

Nav yerdi bır sıpıraş’ diydi.

Bu kurtgadın kümalesini aruv etip sıpıradı. Kurtgadı kuşaklaydı, süyedi.

Ah, ayem , aynı menim anamday kokuysun’ diydi .

Menim bır analıgım bar’ diydi

Babam aruv edi, mal güdetan edi. Şimdi o avurdu men güdemen maldı. Hem mal güdemen bi rde menim kolumga kazak berdi onu öreme’ diydi

Öremen öremen bolmaydı , üyge barganda daanalıgım azarlaydı, zopalaydı meni’ diydi. Cılaydı gız. Kurtga aytadı

Yavrum sen ör, bu öser’ diydi. O mubarek de Hıdırilyas eken. O öredi möredi kurtgadın yanından ketedi. Üyge barıyatrıkende gocaman kazak boladı bu. Aketedi anasına beredi. Neyse, olay olay derken bunun babası da öledi bu zavallı kaladı. Bır zaman keşedi bır cas buga aşık boladı. O’nın atı da Beybörek eken. Gızdı analıgından ayttıradı, ayttıradı bermeydi; ayttıradı, ayttıradı bermeydi.  Bike bermeydi Allah bermeydi. Anav ekövü süyedi ya birbirini, bermeydi. O cerde bir padişahtın da bır ulu bar eken. Allah tarafından heş balası bolmaydıken. Bolgan balasıda bala tuv, cılan bolup tuvadıken. Padişahtın kenşeginin balası cılan bolup tuvadugu üşün casga  gız aladıkenler. Gızdın bargan günü padişahtın ulu cılan bolup şakıp öltürediken. Bargan kenşekti bargan künü şagıp öltürediken. Tanga ölediken bargan gızlar. Bu bike esitedi, analıgı. Diydi ki,

Menim bır arüv gızım bar, keliniz menim gızımdı bereyim, alınız’ diydi.

Bunlar tüngür kelediler neyse bu gızdı aladılar cılanga. Analıgına cılap cılap

barmayman men oga ‘ diydi.

Analıgı ‘baryaksın’ diydi.

Meni öltürür O, mende ölyükmen endi’ diydi, analıgı gene

baryaksın ‘ diydi.

Bu gız cılaydı, cılaydı, cılaydı; kene o kümale ketedi. Kümalege barganda o kurtgadı gene oturbyatırkende köredi. Kurtga gızdın cıladgını körüp soraydı;

Ne üşün cılaysın yavrum?  diydi. Gız, kurtgaga;

Ne cılayım aye’ diydi,

Bir padişahtın ulu bar, meni oga ayttıradılar. O’ da algan gızdı şagıp öltürediken.Meni de erten aketiyikler, men de ölüyükmen’ diydi.

Barmayman, barmayman dep aytaman, analıgım bolyak bike meni zorman beredi’ diydi.

Menimde süydügüm bir cas bar Beybörek dep, meni O’ga bermeydiler, anavga berediler’ dep aytıp aytıp cılaydı. Neyse, bu olay degen sonra gayrı kurtga kızga;

Yavrum heş cılama’ dep aytadı. Cılanbeg’den üşün;

O öyle aruv bır cas, öyle gözel bır cas O’ diydi.

Heş zannetbiyiksin, O senin Beybörek’inden gözel birövü’ diydi.

Sen Kenşek bolup bardımıydı o keşe canınga cılan bolup keliyik, tilge kelip o zaman saga dösekge cat dep aytıyak’ diydi kurtga.

O saga olay degende sen de oga çeşinde kel koynumga’dep ayt diydi.

‘O zaman kırk kabak kiyimi bar onun. Cenab-ı Allah’ta olay yaratgan Onu, cılan bolup yaratgan sabid amma cılan tuv O’ diydi.

Saga şeşin dedikce sende oga şeşinde kir koynumga ‘ dep tembihleydi.

Bunu kırk sefer ayt oga, Cılanbeg her seferinde şırpınır bir kabıgınu atar, her seferinde bır kabıgını taslap sonunda bir cas bol, bır cas bolurr gözel mi gözel. Heşte seni öltürmez’diydi. Kız neyse turup üyüne ketedi. Ertesi kün kelip gızdı aketediler, zavallıdı. Üylenediler, keşe bolganda cılan bunun canına kelip tilge keledi.

Şeşinip dösekge cat ‘ diydi. Kenşekte Cılanbeg’ge;

Men şeşinirmen, sen şeşinde kir koynumga’diydi. Cılanbeg bir kat kabıgını atadı. Gızga bırtta;

Şeşinip tösekge kir’ diydi. Kızda kene Cılanbeg’ge;

Men şeşinirmen, sen şeşinde kir koynumga’diydi.

Cılanbeg üstünden bır kat ta kabıgını atadı. Bunu kırk kez yasaydılar. En son kabıgını atıyatırkende Cılanbeg şırpınadı, şırpınadı, şırpınadı kırk kabat kabıgını attıktan sona babaciğit, gözel mi gözel bir cas bolup şıgadı. Kenşektin koynuna kiredi. Ertesi kün castı körgen padişah babası, anası süyünedi. Camsan gızdı körgen anav analık yanadı da tutuşadı. Zaman keşedi kenşektin Cılanbeg’den bır gızı boladı.

Analık kene bır dertge tüsedi. Gız ölmedi ya. Karaydı padişahtın yanında gızdın rahatı cerinde, sarayda yaşap ketedi… Ne eteyim ne eteyim diydi aklına Beybörek keledi. Baradı Beybörektin yanına. Onu fitnelep baslaydı;

Sen gızımdı o gadar süydünde ne onu Cılanbeg’ ge taslap kettin. Menim gızım seni bek süyedi. Sen bunu al da kaş’ diydi.

Beybörek gızdın özünü süydügünü üyrendikten sonra Cılanbeg’ge baradı,

Gızdı almaga keldim,illa gızdı alyakman onu maga beriyiksin ‘ dep aytadı.

Berirsin, bermezsin; berirsin bermezsin derken ekövü töbelesedi. Bu gızda halen süyediken Beybörekti. Beybörekmen gız kaşadılar. Kenşek kızını Cılanbeg’ de taslap kaşadı. Anav padişah, kolu uzun ne yasap ne etip bu kaşganlardı ıslaydı. Barırsın barmazsın derken

Ne etiyik, ne etiyik’ diydi o uyerdeki komşuları…

‘Bundan gızı bar, navduda süyedi ekövü birbirini’ diydiler.

Ne eteyik aşe’ diydiler. O zaman caslarga aytadılar ;

Bu gızdı bir tarlaga aketiyisiniz, eki atmınan kovalap iyice coryaksınız sıcakta’ diydiler.

Ekönüzde eki destidi aylaksınız kolunuzga, kaysınızdan avel su tilerse gız onun gayrı’ diydiler.

Onumunan, bikedi aladılar ketediler, üken bir tarlaga taslaydılar. Caslardın ekövü eki yaktan atlardın üstünde, adlılarına bikedi katıp cuvurtadılar, cuvurtadılar. Su tolu testilerde kollarında. Kenşek sıcakta küneştin astında cuvurup cuvurup cigeri susuzluktan canadı, terleydi, cılbırap kaladı. Kenşek bır yaktan da:

Allahım men ne eteyim şindi’ dep cılaydı…

Cılanbeg’den su tilesem gızım bar, sabi; Beybörekten su tilesem canımdan köp süyemen. Men bunlardı kaytiyikmen ya Rabbim’ dep düşünedi…

Kenşek bır yaktan bulay düşünübyatırekende anav caslarda , atlardın üstünde bunu kovalaydıkenler. Kenşektin tili tamagı kurugan, közünün aldı kararıp ketediken. Gayrı dayanyak güşü kalmagan cerge cıgılıp kalgan. O arada caslardan birövüne ünlegen :

Cılanbegim, Cılanbegim… Bır su ber aslan begim…’ dep calvaradı.

Kenşektin Cılanbeg’ ten su tilegenini esitgen Beybörek haman atından atlaganıman kenşektin canına baradı. Kolundaki testidi kenşekge uzatıp beredi. Kenşek Beybörek’ din uzattıgı testidi alıp kana kana su işedi. Cigerindeki cangındı söndüredi. Cılanbeg atının üstünde onlarga olay karap kaladı, nutgu tutuladı… Avzuna bir şiy kelipte aytamaydı…

Kenşek suvunu işip bolgan sona Beybörek atının cularından ıslap atına minedi. Kenşekti kuşaklap atına mindiredi, mindirgenimen arkasına bile karamay kenşekti alıp kaşadı… Beybörekminen O gız üylenediler, balaga şagaga karısıp şıkadılar. Cılanbeg’de arkada gızıman olayca kaladı… Analıgı bolıyak kurtgada buga dayanamay köp geşmeden öledi. Beybörekminen gız onadı, ösedi muradına geşedi, bu ertengide bu cerde bitedi.

Hakan BENLİ

1974 Konya Kulu doğumlu olan Hakan Benli, Nogay Türkleri üzerine çalışmalar yapmaktadır. Daha önce Nogay Türk adında bir dergi çıkarmasının yanı sıra, Nogay Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği yönetim kurulu üyesidir. Nogay Türkleri Bülteni Dergisi haber sorumluluğu görevini yürütmektedir. Avrasya Yazarlar Birliği üyesi de olan Benli, birçok STK’da görev almaktadır. Nogay Türkleri ile ilgili birçok konferans ve TV programında yer almıştır. Eposta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
Hakan Benli

BU MAKALELER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!

  • YENİ
Merdiven

Merdiven

Haber Merkezi, 21 Kasım 2024
“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

Ekrem Hayri PEKER, 20 Kasım 2024
Türkülerde Felek

Türkülerde Felek

Dr. Halil ATILGAN, 19 Kasım 2024
Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Atilla SAĞIM, 17 Kasım 2024
Romanlarda Sosyal ve Kültürel Yaşam

Romanlarda Sosyal ve Kültürel Yaşam

Emel ÖRGÜN, 2 Kasım 2024
“İki Kasım 1943” Karaçay Sürgünü

“İki Kasım 1943” Karaçay Sürgünü

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 2 Kasım 2024