Aksu Öğretmen Okulu’nun 961 yılı mezunları, Mersin’de toplanmaya sözleşmiştik!
Mersin’dekilere, Antalya’dan gelenler katıldılar. Mersin’deki Suphi Tanrıöver Öğretmen Evi’nde buluştular. Ben eşimle Bursa’dan gelerek katıldım!..
Ayağımızın bereketi ile gelmişiz! Mayıs yağmurları da bize katıldı! Kırk altı yılın birikmiş özlemiyle birbirimize sarılırken “Yahu sen kimdin?” diye sorduk bir süre. Adını söyleyen, numarasıyla karşılık buluyordu! Hepimiz çok değişmiştik. Arkadaşları görünceye dek, kendimi tarutaze sanırdım! Birçoğu tanımadı beni! Ben de tanımadın çoğunu! Çok değişmişiz meğer!..
Emekliydik! Çoluk çocuğa karışmıştık. Birçoğu çocuklarını ve torunlarını da getirmişti.
Çocukları iyi eğitim almışlardı. Birlikte hoşça vakit geçirdik! Hakka yürüyenler de olmuş! Ortak anılarıyla onlar da aramızdaydılar!..
Yöreyi gezdik! Mersin’in Soğucak Yaylası’na çıktık. Torosların keskin yamaçlarını, derin vadilerini, ürkünç yarlarını gözledik! Makilerin, meyveliklerin bahar coşkusunu içimize çek-tik! Torosların yaslandığı, Bulgar Dağları’nın ala karlı yamaçlarına el eyledik!
Silifke Kalesi’ne çıkınca, fıstıki yeşil yılanın, kıvrımlarıyla Silifke’ye sarıldığını sandık!
Adına “Göksu” denilmesine şaşırmadık!
Cennet obruğuna indik. İnişi kolaydı. Çıkışı zor geldi! Cennet obruğuna inen yolu açmışlar ve yolları aydınlatmışlar! Cehennem çukuruna kimse müdana etmedi! Kanlı Divane’yi arkamıza alıp Kız Kalesi’ne baktık! Akdeniz’in açıklarını süzdük! Atalarımıza şükretmek geldi içimizden, şükrettik!
Tarsus’ta otobüsten inince, şehrin orta yerinde, şehir parkında bir savaş gemisiyle burun buruna geliverdik! Allah, Allah! Tarsus’un denizi, limanı yoktu! Gemi ne arıyordu şehir parkında? Şaşırdık! Sokulunca önce Mustafa Kemal’i seçti gözüm, Kabalaklıydı! Siperde askerlerin arasında düşman hatlarına bakıyordu! Düşünceli görünüyordü. Sonra iri bir top mermisini sırtına almış Havranlı Seyit Onbaşı’yı gördük! Top merdiveninin üstündeydi. Olağanüstü bir şey yapmanın alışkanlığının özgüveniyle gülümsüyordu! Sırtındaki mermi, az sonra Türk siperlerini bombalayan bir düşman zırhlısını vuracaktı! Olacakları biliyordu.
Kurşun grisi boyalı savaş gemisine yanaştık! İnanmaz gözlerle baktık! Denizin iri taşlı sahiline yanaşmıştı! Mavi sularda salınıyordu. Aklımıza düşen sorularla yanına sokulduk! Bir savaş gemisi modeli parka kondurulmuş sanmıştık!
Bordasında TCB NUSRAT yazıyordu! Adını görünce, daha bir özenle bakmaya başladık! Basbayağı bir savaş gemisiydi! Kanıyla, canıyla, sahici! Adını ezberlediğimiz, bizim Nusrat Mayın Gemisi‘ydi! Adını görünce sarılıp öpeceğim geldi!..
Nusrat Mayın Gemisi, Tarsus’un orta yerindeydi! İki bin yıldır denizi, limanı olmayan Tarsus şehir parkındaydı. İnanılır gibi değildi! Nusrat Mayın Gemisi önümüzde, canlı, sahici duruyordu. Güvertesine çıktık! İnanmaz gözlerle, her yanını yokladık, okşadık! Güvertede sıralı mayınlar arasında şaşkınca dolaştık! Bir mayın gemisini, güvertesinde mayınlarıyla
ilk görüşümdü! Tarsus’un orta yerinde, şehir parkındaydık!
Şaşkınlığıma kimse şaşmasın! Şehir parkında, bir mayın gemisi ile her zaman karşıla-
şılamazdı! Orhan Veli ustayı anımsadım. Gel de şaşma dedim! Tarsus’un orta yeri, Nusrat Mayın Gemisi! Yer şehir parkı! Kancık Kapı’nın oralarda bir yerde! Hadi gel de şaşırma!…
Denizi yok! Limanı yok! Nusrat Mayın Gemisi! Tarsus’un orta yerinde. Şehir Parkı’nda
Kleopatra Kapısı’nın az berisinde. Halk kancık Kancık Kapı der. Şehir surlarından arta kalan kapı bu! Surun dışı deniz ve liman imiş. Kleopatra şehre bu kapıdan girmiş! Bundan ötürü Kancık Kapı diye anılır. Kancık kadın demenin bir başka yolu!.. Eskiden deniz surların dışına kadarmış! Limanı varmış. Berdan Çayı’nın milleri doldurmuş, koca bir Tarsus Ova’sı olmuş Çukur Ova’nın içinde yitip gitmiş! Şimdi deniz yirmi, otuz km uzakta kalmış!
Ama Nusrat Mayın Gemisi, denizi bulmuş, yolu bulmuş, limanı bulmuş! Tarsus’un orta
Yerinde iskeleye merdiven indirmiş!
Güvertede, inanmaz gözlerle dolandığımızı gören görevliler, yandaki sundurmanın altına çağırdılar. Hele bir öyküsünü izleyin dediler! Çayımızı yudumlarken Nusrat’ın yeni, eski öy-küsünü izlettiler! Çanakkale Savaşı, filan bitmiş! Altmışlı yıllara gelinmiş. Nusrat’ı emekli etmişler! Türkçesi hurdaya ayırmışlar! Yok bahasına birileri satın almış onu! Hurda fiyatına
bir gazi, bir tarih satılmış! Yeni sahibi, haşa yük gemisi yapmış onu. Ege’nin, Akdeniz’in sularında dolandırmış bir süre! Bir gün yolu Mersin limanına düşmüş! Ne olmuşsa olmuş limanın içinde batıvermiş! Uzun zaman suyun altında, batık diye kalmış!
Limanı temizlerken, su yüzüne çıkarıp kumsala atıvermişler! Utancından kırmızıya
kesmiş! Öylece öksüz-yetim beklemiş kumsalda, kızıl paslar içinde!..
Tarsus Belediye’sinin duyarlı Başkanı Burhanettin Kocamaz’ın gemiden haberi olmuş. Nusrat Mayın Gemisi’ne sahip çıkmış. İlgili yerlere bir bir başvurmuş! Yoğun uğraşların sonunda, gemiyi Tarsus Halkı’na kazandırmış. Törenle, Tarsus’a taşımışlar! Özgün haline getirmek üzere ihale açmışlar! Ciddi harcamalar yapmış Tarsus Belediyesi. Uzmanların gözetiminde, gemiyi Donanma günlerindeki haline getirmişler. Özgün alet ve parçalarını da
ilgili yerlerden bir bir toplamışlar. İsimliğin aslını bulup bordasına koymuşlar.
Nusrat Mayın Gemisi, Donanmada savaştığı günlerde ne durumdaysa, o duruma getir-mişler. Tarsus’un orta yerini, mini bir liman çevirip Nusrat Mayın Gemisi’ni oturtmuşlar.
Şimdi Nusrat orada demirli. Merdiveni iskeleye inmiş halde.
Nusrat Mayın Gemisi’nin Tarsus’un orta yerine gelişinin öyküsü böyle! Kıymeti geç anla-şılmış bir Gazi alçak gönüllülüğü içinde Şehir Parkı’nda demirli! Bu Nusrat Mayın Gemisi,
Çanakkale savaşını bitiren Gazi Nusrat Mayın Gemisi’dir. Geceleyin, sessizce Karanlık Liman’a 26 mayını döşeyen Mayın gemisi bu! Mehmetçiğe ölüm kusarak geçen, mağrur düşman zırhlılarının cakasını bozan gemi işte bu!..
İngiliz’in, Fransız’ın gözde gemilerini, denizin altına sakladığı mayınlarla batıran Gemi bu! Parasını altın olarak, peşin ödediğimiz halde; İngiliz’in teslim etmeyip üzerimize ateş yağdırmada kullandığı gemileri, denizin dibine yollayan Gazi Nusrat Mayın gemisi.
Karanlık Liman’da siperlerimize ateş yağdıran düşman zırhlıları, birbiri ardınca patlayan mayınlarla sarsıldılar! Zamanın en üstün zırhlıları İrrestible, Ocean ve Bouvet peş peşe de-nize gömüldü! İnfexible, Golva ve Suffen gemileri de ağır hasar gördüler! Az önce siperleri hallaç pamuğu gibi ateşe boğan gemiler; sahile “imdat!” çığlıkları yolluyordu! Ölüm maki-neleri, can derdine düşmüşlerdi!…
Çanakkale Savaşı’nı bitirmişti Nusrat!
Çanakkale Savaşı’nı Mehmetçiğe kazandıran son yumruğu vurmuştu! Şimdi, Tarsus’un orta yerindeydi! Mini limanda demirliydi. İskeleye merdiven indirmişti. Şehir Parkı’nda.
Tarsus Belediye Başkanı Sayın Burhanettin Kocamaz’a, Tarsus Belediye’sine ve Tarsus Halkına, şükran borçluyuz. Gösterdikleri özene, duyarlılığa ve ilgiye müteşekkiriz. Nusrat
Mayın Gemisi’ni kurtardılar! Türk halkına ve Türk tarihine kazandırdılar! Emeği geçenler var olsunlar.
Nusrat Mayın Gemisi, şimdi çalımla sallanır mini limanda. Tarsus Şehir Parkı’nda.
Nusrat’ın aslı buradadır. Çanakkale’de sergilenen nedir? Çanakkale’deki bir modelidir. Üstüne yazılmalı, “Aslı Tarsus Limanı’nda demirlidir” denilmelidir. Bir de uyarılmalı “Tarsus’tan geçerken, orada bir gemi göreceksiniz! Nusrat Mayın Gemisi, sakın şaşırmayın!”.
İlahi cennetlik Orhan Veli! Gemlik’e doğru, denizi görüverince nasılda şaşırmışsın!
Tarsus’un orta yerinde, Şehir Parkı’nda demirli Nusrat Mayın Gemisi’ni görseydin eğer, ne dizeler dökülürdü dilindin kim bilir?
Limansız şehrin parkında, Gazi Nusrat Mayın Gemisi’ni gördük! Tarsus, Şehir Parkı’nda. Adana-Mersin caddesinin kenarındaydı. (*)
Kancık Kapı’nın az berisinde. Çanakkale Boğazı’nda, iskeleye merdiven indirmiş gibi alımlı, gururlu ve güvenliydi. Komutanları, subayları, askerleri; şehit ve gazileri rahat uyusunlar! Nusrat Tarsus’da!