Özetlenmiş Tarihi İle Birlikte Yerel Basın |
Bu Yazıda - Konu İçi Ara Başlıklar
Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre basın; Gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yazılı yayınların bütünü, matbuat anlamını taşımaktadır. Basım işleri ile uğraşan, gazete veya dergi yayımlayan kişiler ise gazeteci olarak adlandırılırlar. Medya ise daha ziyade görsel ve işitsel basına verdiğimiz addır.
5187 sayılı Basın Kanunun 2 maddesi “f” fıkrasında yerel basın tarif edilirken; “Tek bir yerleşim biriminde yayımlanan süreli yayınlar ile haftada bir veya daha uzun aralıklarla yayımlanan yaygın ve bölgesel yayınları”[1] kapsadığı belirtilmektedir.
Basın faaliyetlerinin yürütümünü yapan gazetecidir. 1998 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yayınladığı Hak ve sorumluluk bildirgesinde gazetecilik mesleği şu şekilde tarif edilmektedir;
“Düzenli bir şekilde, günlük yahut süreli; yazılı, görüntülü, sesli, elektronik veya dijital basın ve yayın organında, kadrolu, sözleşmeli ya da telif karşılığı, haber alma, işleme, iletme veya görüş, fikir belirtme görevi üstlenen ve asıl işi ile başlıca geçim kaynağı bu olup çalıştığı işletme ile ilgili yasalar karşısındaki konumu bu tanıma uygun olanlar gazetecidir.”
Basın dünyasının başlangıcı ve dar kavramda tanımında yer alan gazetelerin tarihi takvim başlangıcına dek dayanır. Tarihte bilinen ilk gazete M.Ö. 59 yılında 2.000 kopya olarak Caesar’ın emriyle Roma Senatosunca çıkarılıp imparatorluğun değişik köşelerine dağıtılan “Acta Diurna”dır.[2] 15. yüzyılda matbaanın keşfi ise gazete ve dergi yayıncılığında da bir ivmeye yol açmıştır. Birkaç sayfaya arada bir basılan haber yapraklarını saymazsak; Johann Carolus’un 1609 yılında yayınladığı “aller Fürnemmen und gedenckwürdigen Histoire” adlı gazete kâğıt üzerine basılan ilk gazete olarak kayıtlarda yerini almıştır.[3]
Osmanlı Devletinde ise gazete ve gazetecilik tarihi Avrupa’yı iki asır geriden takip etti. 1727 yılında aslen Yenişehirli olan Şeyhülislam Abdullah Efendi tarafından verilen fetva ile matbaa ile tanışan Osmanlı devleti ancak XIX. Yüzyılın başlarında ilk gazetesini yayımlayabildi. Kasım 1816 tarihinde Bağdat Valisi Kölemen Dâvud Paşa tarafından yayımlandığı ileri sürülen Türkçe-Arapça “Curnalü’l-Irâk” bir yana bırakılırsa Mehmet Ali Paşa’nın yarı yarıya Türkçe ve Arapça olan ilk sayısı 2 Aralık 1828’de Kahire’de neşredilen “Vekâyi-i Mısriye”yi Osmanlı Devleti’nin ilk gazetesi olarak kabul etmek mümkündür. Vakâyi-i Mısriye’nin ardından ilk Türkçe gazete Avrupa’daki örneklerine uygun ve benzer olarak iç ve dış kamuoyunu daha düzenli ve hızlı bir biçimde bilgilendirebilmek amacıyla 1 Kasım 1831 tarihinde “Takvim-i Vekâyi” ismi ile yayımlanmıştır.[4]
Tanzimat’ın ilanını takip ederek mahalli idareler ile ilgili olarak büyük düzenlemelere giren Osmanlı Devleti 7 Kasım 1864 nizamnamesi ile vilayet sistemine geçti. Fransız idare sistemi örnek alınarak yapılan düzenleme ile kurulan yeni vilayet sistemi hiç şüphesiz ki kültür alanında da büyük reformların oluşmasına neden oldu. Bu süreç içerisinde yapılan en önemli atılımlardan biriside her vilayet merkezinde bir matbaanın açılması olmuştur. Valilik bünyesinde açılan bu matbaalarda öncelikle kırtasiye işlerine ağırlık verilmiş, ancak bunun yanı sıra matbaalarda salnameler (yıllıklar), takvimler, dini, edebi ve bilimsel kitaplarda basılmıştır. Yine aynı matbaalar kullanılarak birçok ilde “resmi vilayet gazetesi”de çıkarılmıştır.[5] Bu dönem içerisinde yayınlanan vilayet gazeteleri ise Osmanlı Devleti’nin ilk yerel basınının oluşmasının temelini teşkil etmektedir. Anadolu’da ki birçok ilin ve hatta Ortadoğu’da ki bazı ülkelerin basın tarihleri, bu dönemde yayımlanan vilayet gazeteleriyle başlamıştır.[6]
1864 nizamnamesinin ardından Osmanlı toprakları dâhilinde kurulan ilk vilayet gazetesi Tuna vilayetinde Midhat Paşa’nın ilk adımı atmasıyla kurulan “Tuna Gazetesi” oldu.[7] 3 Mart 1865 tarihinde Türkçe ve Bulgarca olarak yayınlanan bu gazetenin ardından 5 Temmuz 1867 tarihinde Anadolu kenti Erzurum’da “Envar-ı Şarkiyye Gazetesi” yayın hayatına başladı.[8]
Erzurum’un ardından basımevi kurulan ikinci Anadolu kenti Bursa oldu. 1868 yılı sonlarında Bursa’da matbaa makinaları kurulup çalışmaya başlamıştı. Matbaanın kurulup çalışmaya başlamasının hemen ardından ise 8 Şubat 1869’da ilk gazete “Hüdavendigar” yayımlanmaya başlandı. Bir nevi valiliğin resmi yayın organı olarak yayın yapan gazete Cumhuriyet döneminde de yayınını “Resmi Bursa” ve “ Bursa” adlarıyla 1953 yılına dek sürdürdü.[9]
1849 yılında Türkçe olarak yayınlanan “Vakay-i Tıbbiye” ve Temmuz 1862 tarihinde Münif Paşa tarafından yayımlanan “Mecmua-i Fünun” isimli dergiler Osmanlı Devleti sınırları içerisinde yayımlanan ilk süreli dergiler olarak kabul edilir.[10] Ardından 1 Rebiü’l evvel 1304 (28 Kasım 1886)[11] tarihinde Bursa’da ilk özel matbaayı da kuran Feraizcizade Mehmet Şakir Efendi tarafından Bursa’nın ilk süreli dergisi olan “Nilüfer” yayınlandı.
İnsanoğlunun ilk döneminden itibaren yaşananları merak etmesi ve anında öğrenme isteği ile doğan haberleşme eylemi; uygarlığın gelişimine paralel olarak teknolojik, hukuki, ekonomik ve kültürel olanakları kullanarak günümüzdeki çağdaş basını ortaya çıkarmıştır. Gerek yaygın gerekse de yerel basının temel işlevi, toplumu oluşturan bireyleri bilgilendirmek ve onları olan bitenden haberdar etmektir.[12]
Gelişen olayları topluma duyuran, bireyin çevresinde yaşananları inceleyip araştırdıktan sonra yayımlayan ve halkın haber almasını sağlayan yerel basın kuruluşlarıdır. Olayların neden, nasılını inceleyen yöresel özellikler ile ilinti sağlayan yerel basın kuruluşu aynı zamanda halkı yönlendirebilen yaptığı haber ve yorumlar ile toplum içerisinde kanaat oluşmasını sağlayan bir kurumdur da.
Toplum içerisindeki yapısal taşı oluşturması bakımından yerel basın okuyucu kitlesine olan sorumluluğu gereği egodan uzak ben değil biz merkezli bir yayın ile toplum çıkarları doğrultusunda haber ve yorum yapan bir kuruluştur. Kişilerin kendi çıkarları doğrultusundan ziyade toplumun yarar ve faydalarını düşünen yerel basın içerisinde olduğu toplumun gelişmesi ve ilerlemesi için çaba harcar.
Çağdaş demokrasilerde halkın yönetime iştirak edebilmesinin ve olan biten karşısında fikir beyan edebilmesinin en önemli araçlarından birisi basın kuruluşları sayılır. Yerel yönetimlerde de yerelde oluşan sorunların ve yerel yönetimlerin karar alma süreçlerinde yerel basının yeri oldukça değer kazanır. Vatandaşların olaylar ve sorunlar hakkında bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi basının sorumluluğu ile sağlanır. Yerel basın yerel yönetim ile kentte yaşayanlar arasında bir iletişim kanalı oluşturur. Yöneten ve yönetilen ilişkisinde kamu hizmetlerinin halka doğru ve eksiksiz olarak duyurulması, yönetilenin yöneteni denetim altında tutması ve bu bağlamda kamuoyu oluşturulması yerel basın kuruluşlarının görevidir.
Yerel Basın yayımladığı haber, fotoğraf, makale gibi ele aldığı konular ile kentin gereksinimlerini bireylere ilettiği gibi kentteki sosyal ve kültürel etkinliklere ilişkin aktardığı bilgi ve yayımladığı bu tür makaleler ile bireylerde “yaşanan yer” olgusunu ve yaşadığı yerin bir parçası olduğu düşüncesini de kazandırır. Günümüzde yerel basın yöre halkının kimliğini korumak, yöreye saygın bir kimlik kazandırmak yükümlülüğünü de üstlenmektedir.[13]
Yaygın basına nazaran yerel basın toplumla olan sıkı ilişkileri ve özellikle küçük kasabaların az nüfuslarında birbirini tanıyan kişilerden oluşması dezavantajını çok sık yaşar. Anadolu’da küçük bir kasabada basın faaliyeti yürütmek ile çok nüfuslu bir kentte yerel basın faaliyeti yürütmek çok farklı şeylerdir. Günü kurtarmanın elinde ki sayıyı çıkarabilmenin ekonomik problemleri ile uğraşan yerel basında bugün en çok eksikliği hissedilen maddi imkânsızlıklardır. Birçok yerel gazete resmi ilanlar ile ayakta kalma savaşı verirken birçoğu da sahibinin aynı zamanda matbaası olduğu için ancak ek kaynaklarla ayakta kalabilme yeteneğine sahip olur.[14] Ekonomik zorlukların yanında kalifiye personel eksikliği ve kişisel çıkarlar uğruna kullanılan, özensiz, pek çoğu şişirme bir içerikle hazırlanan, ne yapsa nasılsa kabul edilen, yeri geldiğinde bir sosyal zırh gibi kullanılır olmasının ötesine geçememektir.[15] Kaynak sıkıntısı çeken birçok yerel basın ise teknolojiyi çok daha gerilerden izlemeye mahkûm olur.
Yaşadığı bütün zorlukların ve çilelerin yanında yayınladığı kentin sesi olan gazeteler özellikle 70’li yıllara kadar ulusal gazetelerin dağıtım ağlarının sağlıksızlığından, doğru dürüst dağıtım yapılamamasından halkın haber almada en önemli kaynağı durumunda bulunmuş, halkla bütünleşerek kamuoyu oluşturmada etkin rol oynamışlardır. 70’li yılların sonunda genel olarak tipo baskıda kalan teknolojiyi yakalayamayan yerel basın renkli ulusal basının artmasıyla ulusal basının gölgesine düşmek durumunda kalmıştır[16].
Yasama, yürütme ve yargı organlarının ardından dördüncü güç kabul edilen basın faaliyetlerinin demokrasi kavramının gelişmesinde yapmış olduğu etki muhakkaktır. Ancak belirli sermaye gruplarının ya da kişisel misyonların basın faaliyetlerine alet edilmesi demokrasi olgusunu zedelediği kadar sivil yaşam ve adalet olgularını da bir o kadar zedelemektedir.
Özellikle son dönemde yaşanan teknolojik gelişmelerde dijital basının yaygınlaşması, kişilerin haberleri haberin oluşmasının ardından anında teknoloji vasıtası ile öğrenmesi kâğıt üzerine basılan tüm gazeteleri etkilediği gibi zaten ayakta durmakta zorlanan, yayınladığı her sayıyı bin bir emek ile meydana getiren yerel basın emekçilerini çok daha fazla oranda etkilemektedir. Anadolu’da birçok gazetenin yayınını sonlandırmak zorunda olduğu haberlerini peş peşe aldığımız bu günlerde yerel basın çalışmaları birçok bölgede bitmiş ya da bitme noktalarına gelmiştir.
Yerel basının faaliyetlerinin sekteye uğramaması, Anadolu’nun küçük kasabalarında yerel gazete ve gazeteciliğin bitmemesi güçlü olarak yaşayabilmesi o yörenin iş dünyası, çeşitli kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve yaşayanlarının yerel basına verdikleri desteğe bağlıdır. İş dünyasının kişisel bir çıkar beklemeden vereceği ilan ya da reklam, olunacak abonelikler gazetenin yaşamasına imkân verecektir. Ulusal basına verilen teşviklerden yerel basına da ayrılmış olması yerel basın adına temenni edeceğimiz en güzel dilek olacaktır. Böylelikle yerel basın demokrasinin ülkenin kılcal damarlarına kök salmasında en büyük rolü üstlenmeye devam edecektir.
DİPNOTLAR
[1] Resmi Gazete, 26 Haziran 2004, Sayı:25504.
[2] İlber Ortaylı, Osmanlı Düşünce Dünyası ve Tarih Yazımı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2010, s.33.
[3] Dr. Bora Erdem, Matbaacılık ve Basım Süreci, Cinius Yayıncılık, Aralık-2017, s. 17.
[4] Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Takvim-i Vekayi maddesi, Cit. 39, s.490.
[5] Selma Ulus, Yerel Basınımız, Marmara İletişim Dergisi, Sayı: 3, Temmuz 1993, s.78.
[6] Prof. Dr. Suat Gezgin, Türkiye’de Yerel Basın, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Yayınları, İstanbul-2007, s.14.
[7] Osman İbrahimov, Osmanlı Devleti’nde İlk Basın Yayın Faaliyetleri ve Tuna Gazetesi, Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Sayı:5, Kars-2016, s.87.
[8] Envari Şarkiyye Gazetesinin İncelenmesi ve Günümüz Türkçesine Kazandırılması Temel Araştırma Projesi Sonuç Raporu, Şubat 2019 Erzurum, s. 18.
[9] Yılmaz Akkılıç, Bursa Basın Tarihi Üzerine Bir Deneme”, Bursa Defteri Dergisi, Haziran-2006, Sayı: 26, s.36
[10] Nevzat Çalıkuşu, Başlangıcından Günümüze Bursa Dergileri, Bursa Kültür, Sanat ve Turizm Vakfı Yayınları, 2014, s.13.
[11] Alev Sınar Çılgın, Bursa’nın İlk Edebiyat ve Sanat Dergisi: Nilüfer, U. Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Yıl:7, Sayı:10, 2006/1, s.49.
[12] Necati Güven Büyükbaykal, Türkiye’de Yerel Basının İşlevi ve Önemi, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, Sayı:23, 2005, s.83
[13] Haluk Birsen, Yerel Basın Yöneticilerinin Bakış Açılarıyla Eskişehir Yerel Basını, Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, Mart 2011, Sayı:1, s.118.
[14] Mehmet Keleş, Bursa’da Taşra Basını
[15] Ali Murat Vural, Toplumsal Gelişim Sürecine Katkı Sağlayan Bir Araç Olarak Yerel Medya, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi dergisi, Sayı:11, 2011, s.125.
[16] Nejdet Atabek, Tarihsel Süreçte Türkiye’de Yerel Basın ve Yerel Yönetimler, İletişim Fakültesi Dergisi, s.67.