Polemik-4: Çunuk Bayırı’ndan Şunuk Bayırı’na… Saptırmacalar |
“Bizimkileri, kim neyle kandırdı?”
Savaşın başladığı gün sadece kurmay yarbay rütbesinde olan Mustafa Kemal’in önsezisi, düşmanın planlarını suya düşürmüştür. Bunu biz söylemiyoruz, o günkü düşman kuvvetlerinin başkomutanı, hatıralarında bizzat kendisi anlatıyor. Mustafa Kemal’i eleştirebilmek için dört koldan takla atan, bu yüzden iftira bile üreten bizimkilerin(!) kaynaklarının neler olduğunu siz de merak etmiş olmalısınız.
Örneğin Kadir Mısıroğlu esas olarak, Yalçın Küçük’ün bile “Mustafa Kemal’e kinle dolu İngiliz istihbaratçısı” dediği (Türkiye Üzerine Tezler 5, s.42) Yüzbaşı H. C. Armstrong’un Grey Wolf (Bozkurt) adlı, tartışmalara yol açan ve neredeyse baştanbaşa yanlışlarla dolu kitabına dayanıyor.
Mısıroğlu İngiliz Gazeteci Ashmead-Bartlett’in La Verite sur les Dardanelles adıyla Fransızcaya çevrilmiş olan (Orijinali The Uncensored Dardanelles, Londra, 1927) kitabından bir paragraf aktarıyor. Fakat bu iki yazarın savaş hakkında verdiği bilgilerin tamamını aktarmıyor, maksadına göre düzenleme yapıyor.
GRYT Ansiklopedisi yazarlarının dayanakları ise “1915’te Çanakkale’de Türk” adlı tek bir kitapçık. Kitap Milli Eğitim Bakanlığı’nın 1957 yılında orta öğretim öğrencilerine parasız dağıtılmak için bastırdığı 103 sayfalık bir anma kitabıdır. Ama Genelkurmay’ın yayımladığı kitap diye tanıtıyorlar. (1.C. s.101) Kitapta, Harp Tarihi Dairesi’nce hazırlanmış 14 sayfalık basit bir Çanakkale Savaşı özeti var, gerisi, anı, şiir ve fotoğraf. Çanakkale Savaşı ile ilgili bütün bilgilerinin kaynağı işte bu 14 sayfalık basit özet! [..] Bu bilgi düzeyi ile gerçekleri tersine çevirmeye yelteniyorlar. İnsan 6 ciltlik ansiklopedinin “gayr-ı resmi” mi, yoksa “gayr-ı ciddi” mi olduğuna karar veremiyor.[1]
“Tabuları yıkan adam” rolüne kendini kaptıran Yalçın Küçük’ün ise R. R. James’in ve Alan Moorehead’in kitaplarından yararlandığı ama her ikisinde de işine yarayan birkaç paragrafı alıp, Mustafa Kemal’i öven bütün bölümlerinden uzak durduğu ortada…
Turgut Özakman’ın kitabında yer verdiği, o ve benzer yazarların duruma hâkim olmadan değerlendirme yapıp konuyu saptırdığı görüşünü destekleyen şu ilave örneklere de bakalım:
Yalçın Küçük:
” …Eğer Çunuk Bayırı’nda başarılı olmaları halinde, düşman kuvvetlerinin Sarıbayır’ı da ellerine geçirecekleri ve böylece ilerleyerek Boğazı açacaklarını düşünme ve ileri sürmenin fazla inandırıcı olamayacağını sanıyorum. Daha önce de belirttim. Gelibolu’da her tepe önemlidir. Aynı zamanda her tepe önemsizdir.” [2]
Müttefik Başkomutanı General Hamilton’un günlüğüne yazdığı “Sarıbayır’ı elde ettik mi, bu savaş biter” anlamına gelen cümleleri birkaç paragraf önce vermiştik… Yalçın Küçük ise hala ısrarla ve tam tersine, “…düşman kuvvetlerinin Sarıbayır’ı da ellerine geçirecekleri ve böylece ilerleyerek Boğazı açacaklarını düşünme ve ileri sürmenin fazla inandırıcı olamayacağını sanıyorum” diyor… Peki bunu hangi askeri strateji bilgisine dayanarak söylüyor? Hiç! Sadece canı farklı bir şeyler yazmak istiyor. Çünkü Hamilton’un yaklaşımı doğru kabul edilirse, bu durumda mazallah(!) Mustafa Kemal’in savaşın gidişatını değiştirdiği ve ilk gün çok önemli bir zafer kazandığı gerçeğini de kabullenmek gerekecek… Gayr-ı resmi tarihin fiyakası bozulacak…
BAKINIZ:
Çanakkale Savaşı Mustafa Kemalsiz Anlatılabilir mi?
Tepelerin önemine ya da önemsizliğine gelince… Gelibolu yarımadasının kuzeyindeki savaşlar bu tepelerin çevresinde yaşanmaktadır. Her hücumun perde arkasında o tepeleri elde etme amacı yatar. Ama oralarda hep Mustafa Kemal var. Yalçın Küçük, Mustafa Kemal’in başarılarını anlatmak zorunda kalmamak için tepelerin (dolayısıyla da M. Kemal’in) değersizliğini öne sürüyor. Bu arada es geçmemek gereken önemli bir nokta var… Küçük’ün “Çunuk Bayırı” dediği yer, bildiğimiz Conkbayırı’dır. Kadir Mısıroğlu da “Şunuk Bayırı”[3] diyor.
Turgut Özakman ise “Yalnızca birkaç yabancı kaynaktan yararlandıkları için, yerleri Lorel-Hardi diksiyonuyla adlandırıyorlar” diye onlarla dalga geçiyor. Özakman aynı sayfada, tarihi sonradan işine geldiği gibi çarpıtıp yazanlara inat, Çanakkale’de savaşan düşman subaylarının ne dediğine de yer vermiş:
“Anzak Kolordusu Komutanı General Birdwood, “Sarıbayır Boğazın kalesi, Conkbayırı ise onun anahtarıdır” diyor. General Aspinall Oglander ise, “Conkbayırı’nın 1915 ağustosundaki hayati önemini veya bu yüksek noktanın İngilizlerin elinde bulunmasıyla Türklerin maruz kalacakları tehlikeyi anlamak için pek az bir askeri bilgi yeter” cümlesiyle, konuyu anlamak isteyenlere ciddi katkı sağlıyor.”[4]
General Birdwood ve Hamilton’un yanı başında görev yapan (sonradan general oluyor) Aspinall Oglander’in yaptığı değerlendirme ortada. Ama bizimkiler bunu işlerine geldiği gibi eğip bükme konusunda ısrarlı.
Bizim bu gayrı resmi tarih yazarları, tahminen “asteğmen”, “çavuş” ya da “onbaşı” rütbesinde askerlik yapmış olabilir. Çünkü bizim mevcut sistemde, mesleği askerlik olmayanların alabildiği başka rütbe yok. Haydi, bu durumda bizim de -eğer varsa- askeri komedi tarihine bir katkımız olsun, “kurmay çavuş” ve “kurmay asteğmen” deyimlerini espri literatürüne armağan edelim…
Çünkü bizim kurmay çavuşlar(!) ve kurmay asteğmenler(!), İngiliz ve Anzak generallerine fırça atıyor: “Hayır! O tepeler önemli filan değil, nereden çıkarıyorsunuz bunları?”
İngiliz general yazıyor: “Yenildik kaçtık.” Bizim kurmay çavuşlar(!) feryat ediyor: “Çanakkale zafer filan değil. Biz İngilizleri yenmedikkk!”
Maksat belli… Amannn! Sakın ola ki bu zaferden Mustafa Kemal’e pay çıkmasın!
NOT: Bu yazının derlenmesinde kullanılan kaynak: Tayfun Çavuşoğlu, “Çanakkale 1915 – Yalanlar, İftiralar, Polemikler”, Kastaş Yayınevi, 1. Baskı İstanbul 2014
DİPNOTLAR
[1] Turgut Özakman, “Vahidettin, M. Kemal ve Milli Mücadele”, s.116
[2] Yalçın Küçük, Türkiye Üzerine Tezler 5, s.101
[3] Kadir Mısıroğlu, “Lozan”, 1.C, s.158), (Turgut Özakman, “Vahidettin, M. Kemal ve Milli Mücadele”, s.118, dipnot)
[4] Turgut Özakman, “Vahidettin, M. Kemal ve Milli Mücadele”, s.118. Özakman’ın Birdwood’ın sözleriyle ilgili kaynağı H. Bayur, Türk İnkılâbı Tarihi, 3.C. 2. Ks, s.332; Oglander’in değerlendirmesini da Cemil Conk, s.78. Aynı bilgi ve daha fazla detay için, “Çanakkale Hatıraları”, Cemil Conk, 2.Cilt, s.282
KAYNAKLAR: