Quantcast
Polemik-5: “Mustafa Kemal’in Çanakkale Zaferi ile ne alakası var?” – Belgesel Tarih

Tayfun ÇAVUŞOĞLU
Tayfun  ÇAVUŞOĞLU
Polemik-5: “Mustafa Kemal’in Çanakkale Zaferi ile ne alakası var?”
  • 24 Haziran 2018 Pazar
  • +
  • -
  • Tayfun ÇAVUŞOĞLU /

Loading

Çanakkale Savaşı ile ilgili olarak son yıllarda gündeme getirilen saptırmaca ve yalanları sobelemeye[1] devam ediyoruz.

Örneğin şöyle yazıyor birisi:

Salih Latifoğlu (Yeni Asya):
“…kasten empoze edilen yalan–yanlış noktalar var. Meselâ, Çanakkale Zaferi ile M. Kemal arasında ısrarla bağlantı kurulmasına çalışılması ve sanki bu zaferin kazanılmasına onun bir dahli varmış gibi resmî beyanlarda bulunulması gibi.
Yıllar yılı empoze edilen bu tarz bilgi ve söylentilerin tamamı yalan ve gerçek dışıdır.
Zira inkârı mümkün olmayan tarih kayıtlarında açıkça belirtildiği üzere, savaşın ilk gününden tâ Çanakkale Zaferi’nin kazanıldığı 18 Mart 1915 tarihine kadar olan süre içerisinde, M. Kemal, Çanakkale’de olmadığı gibi, savaş bölgesinde dahi değildir. Onun Eceabat’a varması dahi, zaferden günler sonrasına tekabül ediyor. Şöyle ki […] M. Kemal, 18 Mart’ta kazanılan Çanakkale Deniz Zaferinden beş gün sonra yarbay rütbesiyle Maydos’tan bu bölgeye (Eceabat’a) ancak intikal ediyor. Bölgeye intikal ettikten sonra da, Alman General Liman Von Sanders’in emrinde olmak üzere Gelibolu muharebelerine iştirak ediyor. (Bkz: MEB Yayını, İ. A., I. Cilt, s. 722–23)
Bu durumda, her yıl 18 Mart’ta kutlanan Çanakkale Deniz Zaferinin zorlamalı tevillerle M. Kemal’e mal edilmesine çalışılması, tarihin gerçekliğiyle zerrece bağdaşmıyor.
Evet, M. Kemal denizci olmadığı gibi, 18 Mart’ta kazanılan Çanakkale Deniz Zaferinde de herhangi bir dahli söz konusu dahi değildir. 23 Mart’ta Eceabat’a varmış olması, bu gerçeği değiştirmez.”[2]

Neresinden başlamalı? Hangi cümleyi düzeltmeli!

Çanakkale Savaşı’yla ilgili olayların akışı konusunda genel bir fikir sahibi olduğu izlenimi vermekten bile uzak kalan Salih Latifoğlu, “Çanakkale Zaferi yalanlarına dair” başlığını koyduğu yazısında epey keskin cümleler kuruyor, “yıllar yılı empoze edilen yalanlar”, “zorlama teviller” gibi ifadelerin hepsi birbirinden afili duruyor. Gelin görün ki, yazdığı her cümlede akıllara zarar hatalar var.

Yazar; Mustafa Kemal’in 19. Tümen Komutanlığına atanması (18 Ocak 1915), Gelibolu yarımadasına gelişi (23-25 Şubat 1915), Müstahkem Mevki emrinde Eceabat (Maydos) Bölgesi Kuvvetleri’ne komuta etmesi (23 Mart 1915’e kadar), 5’nci Ordu’nun kurulması ve yapılan yeni düzenleme gereği M. Kemal’in komutanı olduğu 19. Tümen’in ordu ihtiyatına ayrılması vs. başta olmak üzere her şeyi birbirine karıştırmış. Üstelik karışan sadece tarihler ve kişiler değil, coğrafi bilgiler de düzeltilmeye muhtaç. Eceabat ile Maydos aynı yerdir. Eski adıyla Maydos’tan yeni adıyla Eceabat’a “intikal” nasıl bir şey ola ki!

BAKINIZ:
Çanakkale Savaşı Mustafa Kemalsiz Anlatılabilir mi?

Aynı zamanda Eceabat (Maydos) Bölgesi Kuvvetleri Komutanı olan 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal, 18 Mart 1915’teki deniz savaşı sırasında tabii ki Gelibolu yarımadasındadır ve üstelik –o gün itibarıyla bağlı bulunduğu- Müstahkem Mevkii Komutanı Albay Cevat [Çobanlı] Bey’le birliktedir.

Cevat Bey’in yokluğunda Müstahkem Mevkii Komutanlığını da Selahaddin Adil Bey yürütmektedir. İsteyen Cevat Bey’in, ikna olmak için onu da yeterli bulmayan, Selahaddin Adil Bey’in bu bölüm içerisindeki anılarına bakar. 18 Mart günü, kim neredeymiş görür.

Yazarın son cümlesine gelelim. Mustafa Kemal denizci değildir, kesinlikle doğru.

Ayrıca 18 Mart Deniz Zaferiyle Mustafa Kemal’in ilişkisi olduğunu öne süren yok, hiçbir zaman olmadı. Sanki böyle bir iddia varmış gibi, 18 Mart Deniz Zaferiyle ilgisi olmadığını vurgulayabilmek için Mustafa Kemal’in denizci olmadığının altını çizen yazara küçük bir hatırlatmada bulunalım. 18 Mart deniz zaferinin kahramanları Müstahkem Mevkii Komutanı Albay Cevat (Çobanlı) Bey de, Cevat Bey’in yokluğunda gün boyu istihkâmları yöneten Kurmay Başkanı Yarbay Selahaddin Adil Bey de denizci değildir.

Ama kafalar karışmış bir kere… Biraz daha bilgi aktaralım… 18 Mart savaşının adı deniz savaşıdır ama iki donanma arasında geçmez. Müttefik donanması, Boğazın iki yanındaki Türk topçusunu susturup Çanakkale Boğazı’ndan serbestçe geçip başkent İstanbul’a gitmek ister, hem topçu hem de mayınlar buna müsaade etmez. Düşman bakar ki, donanmanın denizden geçebilmesi mümkün olmuyor, tabyaları karadan ele geçirip (çünkü tabyalardan top atışı altında mayın temizliği imkânsızdır) Boğazı donanmaya açmak için kara harekâtına girişir.

Deniz harekâtının da, aynı donanmanın sahile çıkan müttefik askerlerini bombardımanla desteklediği kara harekâtının da nihai amacı Çanakkale Boğazı’nı İstanbul’a doğru dümen tutacak müttefik filosuna açmaktır. Bu nedenle o bölgedeki savaşı, deniz-kara diye birbirinden ayırmanın kendi içinde mantığı yoktur. Tek kalemde Çanakkale Savaşı ifadesi, tümünü içine alır.

Her yıl 18 Mart’ta tören yapılmakla birlikte, organizasyonlar Çanakkale Zaferi adı altında deniz-kara savaşlarının tümü için düzenlenmekte, on binlerce aziz şehidimiz topluca anılmaktadır.

Yazıdaki, “…inkârı mümkün olmayan tarih kayıtlarında açıkça belirtildiği üzere…” cümlesi de ayrıca çok etkileyici… Nerdeymiş acaba o inkârı imkânsız tarih kayıtları? Bu kayıtlardan hiç değilse birkaçının adını-künyesini verseler, biz de naçizane göz atıp sayelerinde biraz aydınlansak, güzel olmaz mıydı?

Tabii bu arada Latifoğlu’nun yazısının içinde not düştüğü kaynak kitap da dikkat çekici. Yazar yarışma programına şifreli soru hazırlar gibi, bu yazısında kullandığı kaynağıyla ilgili (MEB Yayını, İ.A, I. Cilt) ifadesini kullanmış. Kitabın adını yazmayı sehven unuttuğunu, sadece yayıncısını vurguladığını düşünmüştüm. Biraz araştırınca buldum, (İA) ibaresi “İslam Ansiklopedisi” kelimelerinin kısaltması imiş ve ansiklopedinin takımı toplam 15 ciltten oluşuyormuş. Yazar nedense, yazısına ilham veren bu kaynağı açıkça yazmamış, (İA) rumuzunun ardına gizlemeyi uygun bulmuş.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayınladığı bu ansiklopedinin ilk baskısı 1950’de -sonradan yeni baskılarının da yapıldığı anlaşılıyor- ancak 2012 itibarıyla stokları tükenmiş. Satın alıp Çanakkale Savaşı ile ilgili bölümlerini okuma, satır satır inceleme imkânı bulamadığım için cidden çok üzüldüm. Salih Latifoğlu’nun ilham alıp alıntıladığı bölümlere bakılırsa, orada ne inciler meraklılarını bekliyor, kim bilir!

  • Tayfun ÇAVUŞOĞLU

 

DİPNOTLAR

[1]  Bu yazının derlenmesinde kullanılan kaynak: Tayfun Çavuşoğlu, “Çanakkale 1915 – Yalanlar, İftiralar, Polemikler”, Kastaş Yayınevi, 1. Baskı İstanbul 2014

[2]    M. Latif Salihoğlu, “Çanakkale Zaferi yalanlarına dair”, 18.03.2011, Yeni Asya Gazetesi
http://www.yeniasya.com.tr/m-latif-salihoglu/canakkale-zaferi-yalanlarina-dair_201186

İLİŞKİLİ YAZILAR

Mustafa Kemal hakkındaki haksız ithamlar… Belgeli cevaplar...
Polemiklerle Nereye Varmak İstiyorlar?
Polemik-1: “Çanakkale zafer midir?”
Polemik-2: TRT’nin Çanakkale Özel Programı
Polemik-3: “Mustafa Kemal Çanakkale’de komutan değil, karargah subayıydı”
Polemik-4: Çunuk Bayırı’ndan Şunuk Bayırı’na… Saptırmacalar
Polemik-5: “Mustafa Kemal’in Çanakkale Zaferi ile ne alakası var?”
Polemik-6: “Mustafa Kemal Çanakkale’de rütbe bakımından kaçıncı sıradaydı?”
Polemik-7: Mustafa Kemal’in saatinin şarapnelle parçalandığı uydurma mı?
Polemik-8: “Çanakkale Savaşı’nda Mustafa Kemal’in tümeni yedeğin yedeği idi”
Polemik-9: 15 General, 1 Albaya Karşı… Çanakkale Zaferi ‘Mustafa Kemalsiz’ anlatılabilir mi?
Polemik-10: Müslümanlar Halife Sultan’ın sözünü gerçekten de dinler mi?
Polemik-11: Hey Onbeşli dediklerimiz, askerlik çağında mıydı?
Polemik-12: Kim olsa o emri verebilir miydi?
Polemik-13: Çanakkale Savaşı ilk günde biterdi

Tayfun ÇAVUŞOĞLU

Gazeteci / Yazar - Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Almanca Bölümü (1985) mezunu. 1983'ten itibaren yerel gazetelerde muhabir, istihbarat şefi, haber müdürü, yazı işleri müdürü ve genel yayın yönetmeni olarak görev yaptı. Bursa Ansiklopedisi'ne (Yılmaz Akkılıç, 2002, Burdef Yayınları) madde yazarlığı yaptı. E-Kitap Yayıncılık tarafından (Şubat 2018) epub formatında yayınlanan “Nutuk“ için editör olarak Atatürk ve Kurtuluş Savaşı kronolojisini hazırladı. Mümin Ceyhan'ın yazdığı “Kanla Yazılan Dostluk“ romanının (Mümin Ceyhan Bursa Kültür Kaynakları Araştırma Kütüphanesi yayını, Mart 2023) editörlüğünü yaptı. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Bursa Şubesi'nde başkanlık (1997-2001) görevini yürüttü. Aynı zamanda web sitemiz Belgeseltarih.com'un kurucu ortağı ve yazarıdır. Youtube üzerinden yayın yapan @belgeseltarihtv kanalında yakın tarihimize ilişkin 80 dolayında video yayınlamıştır. Yayınlanmış Kitapları: 1)“Çanakkale 1915 – İftiralar, Yalanlar, Polemikler“, 2014, Kastaş Yayınevi-İstanbul 2)"1915 - Çanakkale Savaşında Trakya", 2018, Haber Ajansı Yayınları-İstanbul E-Posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:

BU MAKALELER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!

  • YENİ
Tekrarsız Süslemeler

Tekrarsız Süslemeler

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 3 Aralık 2024
Sistematik Hatalar Bahçesi

Sistematik Hatalar Bahçesi

Ekrem Hayri PEKER, 3 Aralık 2024
Merdiven

Merdiven

Haber Merkezi, 21 Kasım 2024
“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

Ekrem Hayri PEKER, 20 Kasım 2024
Türkülerde Felek

Türkülerde Felek

Dr. Halil ATILGAN, 19 Kasım 2024
Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Atilla SAĞIM, 17 Kasım 2024