18.yüzyılın sonlarında tarih sayfasında üç yeni güç belirdi, İngiltere, Avusturya ve Rus Çarlığı. Bir a, Avrupa ve Asya’da da ülkesi olan İngiltere denizlerde büyürken, Rus Çarlığı kara devleti olarak büyüdü.
İspanya, Portekiz ve Fransa gibi sömürge ki imparatorlukları çökmeye başladı. Avusturya ve Rusya, kara imparatorluğu olarak kaldılar. Osmanlı, İran ve Fas imparatorlukları gerileme sürecine girdi.
Avrupa’da din savaları sona erdi. Angikan, Protestan, Kalvinci devletler ön plana çıktı. Amerika kıtası yerleşime açıldı. Kölelik patladı. Afrika kıtası boşaltıldı, yerel devletler yıkıldı.
19.Yüzyılın başında Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu yıkıldı, Prusya devleti doğdu. 1765 yılında iyice Hindistan’a yerleşen İngiltere, bu kıtayı ele geçirdi. Fransa Napolyon’la büyümeye kalktı, Afrika kıtasını İngiltere ile paylaşmaya başladılar. 1830’lardan sonra Antik Çağ’dan gelen Çin İmparatorluğu da işgal edilmeye başlandı.
19.yüzyıl emperyalizmin doğduğu ve kökleşmeye başladığı dönem oldu. Hindistan’daki sömürge düzenini iyice pekiştiren İngiltere yeni bir kavrama destek verdi, Ari ırk.
Ari ırkın çıkış yeri bulundu, Hindistan. Gerçi İngilizler, Hindistan’a geldiklerinde Ari ırkla alakalı, Ari ırka benzer kimseyi bulamadılar ama ne gam. Slogan hazırdı “Ata yurdumuza medeniyet getirmeye geldik”.
Ari ırk kavramıyla beraber yeni bir din doğdu, Darwinizm. Darwin’in Doğal seleksiyon tezi insan ırklarına da uygulandı. Siyah, sarı ve Kızıl ırklar hayvanlarla aynı statüye indirildi. Aynı şekilde Protestan ve Katoliklik dışındaki dini inançlara mensup olanlar da ikinci sınıf insan olarak nitelendirildi.
Avrupa’da Kırım Savaşı’nda 1856’da kurulan denge, önce Fransa’nın Ruslara yanaşması, Prusya’nın önce 1866’sa Avusturya-Macaristan’ı, sonra 1871 yılında Fransa’yı mağlup etmesi bütün dengeleri değiştirdi.
1875 yılında Osmanlı İmparatorluğu morotoryum ilan ederek iflasını ilan etti. Osmanlı tahvillerini alan Avrupa orta sınıfı ve politikacılar Osmanlı Devletine düşman oldu. Sonra 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı Rus savaşı) Osmanlı’nın Balkanlardan atılması ve Osmanlı Devleti’nin varlığının İngiltere’nin politik gereksinimlerine bağlı kalması…
Önce Yunanistan’ın kurulmasıyla başlayan ve 1870’lerden sonra zirveye çıkan Türk ve kısmen Müslüman düşmanlığı Batı’da hızla yaygınlaştı. Türk düşmanlığı, Müslüman düşmanlığının da önüne geçti.
Bütün bu değişikliğe uygun felsefeciler de çıktı, emperyalizmin politikaları doğrultusunda yeni felsefeler üretildi. Her felsefecinin Engels ve Marx olması gerekmiyordu. Felsefe dışında diğer sosyal bilimler de bu gelişmelerden etkilendiler.
Tabi ki tarih de bundan etkilendi. Herodot’un “Grekler tanrılarını Mısırlılardan aldılar” sözü unutuldu. Medeniyetin Mezopotamya-Anadolu-Mısır ve Türkistan-Hindistan ve Çin aksından doğduğu unutturuldu. Çünkü Avrupa emperyalizmi ne kadar uğraşırsa uğraşsın kendine bir kök bulamadı, sonunda Grekleri ata ilan edip bu işin içinden çıktılar.
Thomson gibi Marksist kökenli tarihçiler yazılarıyla (Tarih Öncesi Ege) bu anlayışa karşı çıktılar. Sovyet dönemi tarihçiler sınıf temelli tarih anlayışıyla Batının emperyalist tarih anlayışına karşı çıktılar.
Martin Bernal, 1987 yılında yayınladığı“Kara Atena Eski Yunan Uydurmacası Nasıl İmal Edildi 1785-1985” adlı eserinde yeni tarih anlayışının doğuşunu ve gelişimini ayrıntılı şekilde yazmıştır.
Bernal’a göre,“Avrupa merkezci teoriler, Asya ve Afrikalı toplumları dünyanın tarihsel gelişme yatağının dışına itmektedir. Böylece Avrupa toplumu, sözüm ona insanlığın biricik gelişme yatağı ve öncüsü olmaktadır.
Doğu toplumlarının ise gelişme dinamiğine yapısal olarak sahip olmadıkları, sosyoekonomik kuruluşları nedeniyle tıkandıkları ileri sürülmektedir. Sonuç olarak “geri” üçüncü dünya halklarının bu tıkanıklığını aşacak olan Batı emperyalizmi ve sömürgecilik haklı kılınmaktadır.”
Martin Bernal, bu kitabında “eskiçağ modeli” adını verdiği tarihsel-kültürel modelin 19. yüzyılın başına kadar geçerliliğini koruduğunu, oysa Yunan tarihinin okullarda öğretilen versiyonunun ancak 1840 ve 1850’lerde geliştirildiğini, 19. yüzyılda Kuzey Avrupa ırkçılığının patlamasıyla birlikte “özgün Avrupa uygarlığının beşiği Yunanistan” efsanesinin ortaya atıldığını ve Yunanistan’ı oluşturan Avrupa dışı unsurların yok sayılmaya başlandığını belirtmektedir.
***
İskitlerin içinde kas, Cermen ve İrani kavimler bulunabilir. Ancak yönetici sınıfın ve çoğunluğunun Ön Türk olduğunu söyleyebiliriz. İskitleri ve Persleri tanıyan Grek tarihçilerin hiç birisi bu halkların aynı dili konuştuğunu yazmaz. Aksine Ön Türklere benzediğini yazarlar.
Sovyet dönemi tarihçilerinin çoğu bu “Netameli” konuda devlet politikasına uydular. Stalin, Türk Milliyetçilerini ve Milliyetçi Türk komünistlerini otuzlu yıllarda yok etmişti. İkinci sınıf vatandaş yerine konulan Türk kavimlerine “Siz Altın Elbiseli adamın medeniyetini kuranların soyundan geliyorsunuz” diyemezdi. Devlet politikasına uymayan aydınların sonunu herkes görmüştü.
Türkler için göçebe yerine göçmen tanımı uygun olur. Maveraünnnehir ve Harezm bölgelerindeki şehirleri Arap tarihçiler, Uygur kentlerini Çinliler yazarlar. 468 yılında yıkılan Batı Hun Devleti’nin Hazarlar (685-965) Semender, Saray ve Kiev (kıyı ev) başta olmak üzere birçok kent kurdular.
Hazarlar Runik alfabeyi kullandılar. Günümüze ulaşan bir yazı: Hukirim=Okurum
Volga boyunda devlet kuran Bulgarlar Bulgar, Suvar, Kaşan, Çükatav, Aşlı,Tukçın), İbrahim (Bryakhimov) ve Tavile gibi birçok kentler kurmuşlardır. X. Yüzyılda Kimek topraklarını ziyaret eden Arap seyyah Ebu Delef, “Kimeklerin otuzdan fazla kentleri olduğunu” yazar.
Problem günümüz Türk tarihçilerin Türkleri “Göçmen değil, göçebe ve gayri medeni” görmeleri.
Kimya mühendisi, araştırmacı, yazar.
Bursa Mustafakemalpaşa’da (1954) doğdu. Anadolu Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunu.
TUBİTAK veri tabanına kayıtlı “Teknoloji tabanlı Başlangıç Firmalarına Özel İş Geliştirme” mentörü, C Grubu iş Güvenliği uzmanı olarak Nano kimyasalların tekstil materyallerine uygulamalar konusunda üniversitelerde konferanslar verdi.
Yayınlanmış kitaplarından bazıları:
"Kuşçubaşı Hacı Sami Bey",
"Özbek Mektupları",
"Yeşim Taşı - Ön Türkler ve Türk Tarihinden Kesitler",
"Kafkasya'dan Anadolu'ya - Zekeriya Efendi".
Belgeseltarih.com kurucu ortağı ve yazarıdır.
E-Posta: [email protected]