Özgün yapıları, cumbalı balkonları, işlemeli ahşap doğramaları ve yüksek duvarlı bahçeleriyle sivil mimari örneği “Eski Bursa Evleri”, betonarme yapılardan bunalan kent sakinlerini, yaşanmışlığın verdiği sıcaklıkla tarihsel yolculuğa çıkarıyor. Yeşil beldenin hafızaları göz kamaştırıyor.
Bursa evlerinin tüm özelliklerinin ayrıntılı olarak yazıldığı Bursa Kadı Sicilleri’ndeki tereke (veraset) kayıtlarında, bu yapıların hemen hemen tümünün iki katlı ve bahçeli olduğu, içinde akar çeşme bulunduğu anlaşılıyor.
Bursa’da çeşitli sosyal gurupların yaşadıkları evler farklı olmakla birlikte, çoğunlukla Bursa evlerinde üstte üç oda,altta bir oda, bir sofa, bir fırın yer alırken, 16. yüzyıla kadar kerpiçle yapılan binalarda bu yüzyıldan sonra ahşap kullanımının önemli ölçüde arttığı, özellikle 18. yüzyıldan itibaren ahşap süsleme ve aşıboyası uygulamalarının yaygınlaştığı göze çarpıyor.
Kentin önemli anıtları olarak sayılan, kendine özgü tekniği ve mimari yapısıyla dikkati çeken “Eski Bursa Evleri”, ne yazık ki, tüm önlemlere karşın yok olma tehlikesi taşıyor.
Genellikle iki katlı ve dağın eğimine göre özel planlı olarak yapılan Bursa evlerinin en önemli özellikleri olarak, “geniş ve yemyeşil bahçeleriyle şakır şakır akan çeşmeleri” gösterilirken, belediye kayıtlarında bu yapılar için verilen örneklerden şöyle bahsediliyor:
“Eski Bursa evlerinin kentte ayakta kalmış en eski örneği evliyalardan Somuncu Baba Evi’dir. Bursa evlerini sembolize eden örnek ev olarak günümüzde müze olarak kullanılan Muradiye’deki Osmanlı Evi’ni gösterebiliriz. Bir diğer örnek gösterilecek ev, Kanuni Sultan dönemine ait Üftade Hazretleri’nin evidir. Ayrıca Yenişehir’de yine müze olarak kullanılan Şemaki Evi (Bursa Yenişehir Şemaki Evi Müzesi, İran’ın Şemaki kasabasından Anadolu’ya gelerek Yenişehir’e yerleşen Şemaki ailesi tarafından XVIII. yüzyılda yaptırılmıştır) de aynı tip sivil mimari eserlerin başında yer almaktadır.”
KENT MERKEZİNDE BİR “OSMANLI SOKAĞI”-
Osmanlı dönemi Bursa’sını yaşatan ender sokaklardan biri olarak gösterilen Tophane Mahallesi’ndeki Kale Sokak ise Osmanlı sivil mimari örneklerine göre restore edilerek koruma altına alınan 10’un üzerindeki evi bünyesinde barındırıyor.
Genellikle iki katlı, tek ya da çift çıkmalı olan Kale Sokak’taki evler, içlerinde halen oturulması açısından da ayrı bir özellik taşıyor.
Cumhuriyet, İnönü, Haşim İşcan ve Fevzi Çakmak bulvarları arasındaki Reyhan Mahallesi de 19. yüzyıl sonunda yapılmış çok sayıda sivil mimari örneğinin bulunduğu bir mahalle olarak öne çıkarken, buradaki yapılara ilişkin kaydedilen bilgiler şöyle:
“Evler ahşaptır. Zemin katlar moloz taştan ve sıvalı, bazen de kesme taştandır. Bazı evler, ara bodrumlu olur. İki buçuk katlıdır. Mahallede yer yer çıkmaz sokak vardır. Evler bahçelidir, orta, arka ya da yan sofalıdır. Zemin katlar taşlık, oda ve depo mekanlardan oluşur. Mutfak ve tuvalet genellikle bahçededir. Ara katlar kışlık ya da koza üretimi için üst katlar ise yaşam alanları, sofalar da dolaşma mekanları olarak tasarlanmıştır.”
130 YILLIK BELEDİYE BİNASI-
1880 yılında inşa edilen ve Türkiye’nin en eski belediye binası olarak kabul edilen tarihi belediye binası ise Bursa’nın sivil mimari örneklerinin başında yer alıyor.
Su basmanı düzeyine kadar kesme taşla örülen duvarları, meşe direklerinin arası tuğlalarla doldurularak yapılan ve halen Bursa Büyükşehir Belediyesi hizmet binası olarak kullanılan yapı önemli tarihi olaylara da tanıklık etti. Atatürk, ilk Bursa gezisinde halka batı kapısının sahanlığından seslendi, yine Atatürk’ün son balosu olarak bilinen toplantı da 2 Şubat 1938 gecesi ikinci kattaki salonda düzenlendi.
Ayrıca, Çelik Palas Oteli, Işıklar Askeri Lisesi, Kent Müzesi binası, Defterdarlık binası gibi yapıları Cumhuriyet dönemi sivil mimarinin örnekleri olarak gösterilirken, Atatürk’ün emriyle 1935’te yaptırılan Çelik Palas Oteli de Cumhuriyet sonrası Bursa’nın sivil modern mimari örneklerinden biri olarak sayılıyor.