Quantcast
Unutturulan Cihangir Osmanlı Padişahı – Belgesel Tarih

Ekrem Hayri PEKER
Ekrem Hayri  PEKER
Unutturulan Cihangir Osmanlı Padişahı
  • 09 Mart 2019 Cumartesi
  • +
  • -
  • Ekrem Hayri PEKER /

Loading

Unutturulan padişah başlığının sizi şaşırttığını biliyorum. Osmanlı tarihine ilgi duyanlar tarihçiler, araştırmacılar, Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Mustafa’nın babası tarafından öldürülmeyip, tahta çıkabilseydi Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselmesinin süreceğini öne sürerler. Mustafa’nın küçük kardeşi Şehzade Beyazıt için de bunu önerebiliriz.

Halk tarafından çok sevilen şehzadenin adını kullanan iki maceraperest bir kısım halkı kendilerini Şehzade Mustafa olduğuna ikna eder. Biri Anadolu’da, diğeri Rumeli’nde isyan ederler. Halkın içinde bulunduğu durum bu isyana zemin hazırlar. Genelde II. Beyazıt, I. Selim, Kanuni ve sonrasında çıkan ayaklanmaların altında yatan ekonomik sorunlar incelenmez, geçiştirilir.

Şehzade Mustafa ölür ama annesi ve oğlu Bursa’dadır. Yaşlı padişah için torunu da bir tehdittir.  Mustafa’nın oğlu Mehmet Bursa’da öldürülmüştür.

Esas konumuza dönelim, size padişah Musa Çelebi’yi anlatacağım. Yıldırım Beyazıt’ın hayatta kalan altı oğlundan dördüncüsüdür. 1492’deki Ankara Savaş’ında tarihçilerimizin “Düzmece” diye tanıttığı abisi Mustafa Çelebi ile babası Yıldırım Beyazıt’ı terk etmediler ve Emir Timur’a esir düştüler.

Osmanlı kaynaklarında Yıldırım Beyazıt’ın dokuz erkek evladı olduğu yazılıdır. En büyükleri Ertuğrul Çelebi, Kadı Burhanettin ile yapılan bir savaşta hayatını kaybetmiştir. Diğerleri, Emir Süleyman, Mustafa Çelebi, Musa Çelebi, İsa Çelebi, Mehmet Çelebi, Kasım Çelebi, Hasan Çelebi ve Yusuf Çelebi.

Kasım Çelebi, abisi Emir Süleyman tarafından İmparator Manuel’e rehin bırakılmış, 1417 yılında vefat etmiştir. Yusuf Çelebi ise İstanbul’a gitmiş, burada Hristiyan olmuştur (Necdet Sakaoğlu, Bu Mülkün Sultanları, s, 68, İstanbul 1999). Hasan Çelebi hakkında bir bilgi edinemedim. Belki de genç yaşta vefat etmiştir.

1388 yılında doğan şehzade’nin ömrü Bugün Bulgaristan sınırları içinde kalan Çamurlu’da 5 Temmuz 1413 yılında sona erer. Bilinen tek eşi Eflak Voyvodası Mircea’nın kızıydı. O da 1408 tarihinde vefat etmiştir.

Osmanlı Padişah’ı Sultan I. Ahmet, Süleyman Çelebi ve Musa Çelebiyi padişah olarak kabul ettiği için yaptırdığı Sultan Ahmet Camisi’nin şerefelerini 16 minareli yaptırır.  Osmanlı devleti yıkıldı ama Osmanlıcı tarih anlayışı geçerli olduğu için bu konu, bilhassa Musa Çelebi konusu sessizce geçiştirilir.  Günümüz tarihçileri ve araştırmacılarının çoğu Emir Süleyman ve Musa Çelebi’yi padişah olarak kabul ederler.

Babasının yaptığı savaşlara katılmıştır. Babasının saltanat döneminde Rumeli’de akınlara katılmıştır Ankara Savaşı’nda Yıldırım Beyazıt’ın yanında bulunmuş, babasını terk etmemiş, abisi Mustafa ile beraber birlikte esir düşmüştür.

Musa Çelebi Ankara Savaşı’nda Timur’a tutsak düşen babasının yanında esir olarak kalmıştır. Bu onun Timur tarafından kayrılmasına yol açtığı bildirilir. Musa Çelebi’ye Timur tarafından hilat giydirilip, kemer, kılıç, sadak ve değerli atlar verildiği belirtilmektedir. Sonra 1403’de Timur onu kendine tabi olarak Bursa ve çevresinin emirliğine de atamıştır. Yıldırım esarette 1403’de öldüğü zaman cenazesi Timur’un emri ile Musa Çelebi eşliği altında Bursa’ya gönderilmiştir.

Ankara Savaşı daha baştan kaybedilmişti. Bu süreçte Beyazıt, hiçbir vezir ve komutanını dinlememiş, su kaynaklarını Timur’un ordusuna kaptırmış, Emir Timur’un karargâh kurduğu sırada saldırmamış, yetmemiş savaştan bir gün önce de kapıkuluyla sürek avına çıkmış, askerlerini de yormuştur. Osmanlı yönetimini kabullenmemiş beylik askerleri, Emir Timur’un yanındaki beylerinin yanına geçmiştir. İlhanlılar döneminde Anadolu’ya gelmi ş olan çoğu Uygur, Kıpçak gibi Türk halklarının oluşturduğu Kara Tatarlar Timur’un safına geçti. Bu taraf değiştirmenin temelinde Türk boyları arasında yaşayan kurultay geleneğinin sürmesidir. Bu arada savaşın yapıldığı Mürtet ovası adını bölgede yaşayan çoğu Türk ve kısmen Moğol’lardan oluşan Kara Tatar denilen halkın yerel beylerinden birinin adıdır. Esenboğa, Urla, bu beylerden kalan yer adlarıdır.

xxx

Osmanlı Ordusu’nun sol kanadına kumanda eden Emir Süleyman (1377 – 17 Şubat 1411), savaşın kaybedildiğini gören veziriazam Çandarlı Ali paşa tarafından savaş meydanından uzaklaştırılıp, Bursa’nın yolunu tutmuşlardır.

Emir Timur, 1388’de Keş’te kurultay toplamış, Cengizli soyundan bir şehzadeyi han ilan etmiştir. Türk boyları önce Aşina soyundan, daha sonra da Cengizli soyundan gelen hanları kabullenmişlerdir

Peşlerinden gelen süvarilerin baskısıyla devlet hazinesinin bir kısmı alarak Gelibolu üzerinden Rumeli’ne geçmiştir. Emir Süleyman, Niğbolu Savaşı’nda ordunun sağ kanadına Çandarlı Ali paşa’yla komuta etmiştir.

Daha sonra Emir Timur’a itaat eden Emir Süleyman, Edirne’yi başkent yaparak 1403-1411 tarihleri arasında Rumeli ve Batı Anadolu’da hüküm sürmüştür.

Emir Süleyman, Bizans, Venedik, Ceneviz, Rodos’taki Saint Jean şövalyeleri, Latin Naksos Düklüğü, babasının kaynatası ve Ankara Savaşı’nda son ana kadar beş bin askeriyle Yıldırım’ın yanında savaşan Sırp Despotu Stefan Lazereviç’le anlaşmalar yaptı. Devletin devamı için tavizler verdi. Doğu Roma, vasallıktan çıktı, vergi ödemeyi bıraktı. Selanik ve bazı topraklar, hisarlar iade edildi. Ceneviz ve Venediklere ticari imtiyazlar verildi.

Emir Timur, Halep ve Şam’da yaptığı katliamları Anadolu’da yapmamıştır. İzmir Limanı’nı yaptıkları kaleyle kontrol eden şövalyelere saldıran Emir Timur, burayı ele geçirip esirlerin hepsini öldürmüştür.

Tarihçilerimizin Timurlenk (topal Timur) diyerek sözde küçümsedikleri Emir Timur, Arap tarihçilerim Ebu Yezit, Abe Yezit dedikleri Beyazıt’a şövalyelerle savaştığı için sempati bekliyordu. Kendisine yardım vaat etmişti. Ancak, Sultan Beyazıt,  yazdığı mektuplarla deyim yerindeyse belayı kendi çağırmıştı. Oysa babası Sultan I. Murat, İlhanlıların dağıldığı 1355 yılına kadar bağlılığını bildirerek onlardan gelecek saldırıları önlemiştir.  Emir Timur, bir müddet sonra Beyazıt’ı affetmiş, haremini iade etmiştir. Emir Timur, Beyazıt’ın “Ocağımızı söndürme, Kara Tatarları buradan götür” dileklerini kabul etmiş ve uygulamıştır. Emir Timur, Beyazıt’ı Semerkant’a götürüp, sonra serbest bırakmayı düşünüyordu. Bunu öğrenen Beyazıt, üzüntüsünden hastalandı ve kısa bir süre sonra 43 yaşında vefat etti.

Yıldırım Beyazıt’ın Tokat, Amasya, Erzincan, Sivas ve Malatya’ya saldırıp ele geçirmesi Osmanlıları “Uç beyi”  olarak gören Anadolu beylerinde tepki uyandırmış ve onları hami arayışına itmiştir. Beyazıt’ın Erzincan’a hücum ederek, Amasya Bey’i Tatraten’in haremini esir alarak Bursa’ya götürmesi, Aşıkpaşazade’nin bir şiirle anlattığına göre, çok kışkırtıcı bir hareket sayılmıştır. (Umumi Türk Tarihine Giriş I, s, 338)

Emir Timur, Yıldırım Beyazıt’ın Sivas ve Erzincan’a müdahalesine tahammül edemedi. Osmanlılar, Anadolu’da ipek yolunu boyunca büyüdüler, bu yolu ele geçirmek fetihler yaptılar. Amasya, ipek kervanlarının Anadolu’ya giriş kapısıydı. Emir Timur’da ipek yolunu ele geçirmek, kendi topraklarından geçmesi için Altınordu hükümdarı Toktamış ile savaşmıştı. Altınordu kentleri ve Kırım’daki Kefe’yi yakıp yıkmıştır. Emir Timur, fetihlerini Doğu’da yapmak ve Moğolistan’ı ele geçirmek istiyordu.

Müverrih Gelibolu’lu Ali (1541-1600), Emir Timur’un Yıldırım’a üç defa mektup yazıp,  “Erzincan Hâkimi Tahraten’in irsi mülküne müdahale etmemesini, kendi düşmanları olan Ahmet Celayır ile Kara Yusuf’u Rum memleketinde beslememesini Yıldırımdan rica ettiyse de dinletemedi. Bazı Osmanlı tarihçileri Osmanlı sultanlarını büyütmek ve Temur’u tahkir etmek üzere hakikat hilafı şeyler yazarlar… Ben hakir daima hakikatı söylemeyi âdet edindiğimden, hadiseyi zamanımdaki efazıl ve meşayihten tetkik ettim ve tahkikında enva yollardan sa’y ettim.. Bu cihetten bu hadiseyi eksiltmeden yazdım.” (Künhü-l Akbar’dan aktaran Z. Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş I, s, 339)

Müverrih Gelibolu’lu Ali, eserinin Osmanlılara ait kısmında şunları yazmıştır, “Temur Osmanoğulları memleketinde âlemgirlik yapmak sevdası taşımadı. Ali Osman sultanları küffarla mücadele eden kahramanlar olduğundan onların ülkesine asker çekmeyi reva görmedi” dedikten sonra Temür’ün ağzından manzum olarak şunları aktarmıştır:

“Pehlivanlar durur cihad’u nihâd
Kanda azmetseler muzafferdur
Oldular husrevan-ı mülk sitân
Ne o vadide tuhmu şer ekelüm
Bizden incinmeye kimse ilan”

Anonim Tevârih-i Ali Osman’da, Beyazıt, Timur’un düzgün hitaplarına karşı; “Vire hem kahpenin erisin, gelip benimle buluşmazsan” demiştir.

Emir Timur, hiç istemediği bir savaşta kendi eline düşen Beyazıt’ı yiğit ve kahraman bir asker olarak takdir etmiş, haremini kendine vermiş, içki meclislerine de alıkoyarak aralarında ülfet hâsıl olmuştur. Temur, onun kendi memleketinde ve fethettiği ‘Firenk’ ülkelerinde istiklalini tanıyacağını, kendisini evvelkinden daha kuvvetli bir padişah yapma kararında olduğunu, bir şövalyelik eseri olarak, bildirmişti. Temür’ün bu kararında ciddi olduğunu, Şerafettin Yezdi ve Hafız Abru’dan başka onun maiyetinde bulunup Suriye ve Anadolu seferlerinin ayrı tarihini yazan kâtibi Şebabeddin Muhammed Münşi’nin verdiği tafsilatla sabittir. (Umumi Türk Tarihine Giriş I, s, 339-340)

Beyazıt’ın ölümüne üzülen Emir Timur, Osmanlı Devleti’ni dört şehzade arasında bölerek ve Kara Tatarları da yanına alarak Anadolu’dan ayrıldı.

***

Musa Çelebi 1403 – 1404 yıllarında Bursa’da Timur’dan beratlı emir olarak hüküm sürmüş ama daha sonra kardeşi İsa Çelebi tarafından buradan uzaklaştırılmıştır. Kardeşi İsa Çelebi Karesi civarlarına geldi ve Musa’nın emirliğini tehdide başladı. Musa Çelebi, İsa Çelebi’ye karşı bir sıra hücumda bulundu ve İsa Çelebi güçlerine üstün geldi ama son çarpışma Balıkesir civarında oldu ve Musa Çelebi yenik düşüp kaçmak zorunda kaldı. Musa Çelebi buradan Germiyanoğlu II. Yakup Bey’in yanına, sonra da kuzeni olan Karamanoğlu Mehmed Bey’e ile Candaroğlu İsfendiyar Bey’in yanına sığındı.

1409’da Çelebi Mehmet, Bursa’yı kardeşi Süleyman Çelebi’ye kaptırmıştı. Bu nedenle Mehmet, kardeşi Çelebi Musa Çelebi’ye onunla görüşme teklif eden bir mektup gönderdi. İki kardeş Kırşehir civarında Cemele Kalesinde buluştular. Burada bir ortak plan yapıp bunu üzerinde anlaştılar. Bu plana göre Çelebi Mehmet ve Musa Çelebi babalarından kalan Osmanlı devletini aralarında ikiye bölmeyi öngörmekte idiler. Plana göre önce Musa Çelebi Rumeli’ye Eflak’a geçecek orada civardan topladığı Türkmenler ve diğer ittifak yaptığı Hristiyan hükümdarlardan aldığı askerlerle Edirne üzerine yürüyecekti. Musa Çelebi galip geldiğinde, Süleyman Çelebi yerine Edirne’de Osmanlı Rumeli toprakları sultanı olacaktı. Aynı zamanda Amasya’dan Çelebi Mehmet Bursa üzerine yürüyecek ve Anadolu’daki Osmanlı arazilerinin Sultanı olacaktı.

Musa Çelebi, 1409’da Çandaroğlu İsfendiyar Bey’in sağladığı bir gemi ile Sinop’tan Rumeli’de Eflak’a geçti ve burada Eflak voyvodası I. Mircea tarafından çok iyi karşılandı. Yıllar sonra Şeyh Bedrettin de aynı yolu kullanarak Rumeli’ye geçecektir. Musa Bey Eflak Voyvodası Mircea’nın kızı ile evlendi. Mircea’nın sağladığı çok sayıda Eflak askerleri ve Tuna boylarında ve Dobruca’da yerleşmiş Türkmenlerden bir ordu kurmaya başladı. Bulgaristan’a indi ve oradaki boyarların da desteğini sağladı. Bunun haberini Anadolu’da bulunmakta iken alan Süleyman Çelebi hemen Bizans desteği için Konstantinopolis’e ve oradan da Edirne’ye geçti. Amasya’dan yürüyen Çelebi Mehmet de Bursa’yı eline geçirmeyi başardı. Böylelikle Musa Çelebi ve Çelebi Mehmet planlarının birinci aşaması başarı ile gerçekleştirildi.

Musa Çelebi yeni topladığı ordusu ile 1410’da Balkanlardan güneye indi. Bizans’dan aldığı askerî desteklerle güçlenen Emir Süleyman ordusu ile savaşa girişti11 Şubat 1410’da Süleyman Çelebi’nin üzerine gönderdiği bir orduyu Yanbolu’da yendi. Fakat Süleyman Çelebi şahsen ordusunun başına geçtikten sonra 15 Haziran 1410’da “Hasköy Hisarı” önünde yapılan savaşta Musa Çelebi yenildi. Eflak’a geri kaçmak zorunda kaldı. Çirmen ve Yanbolu civarlarında çete savaşları başlattı.

Musa Çelebi, ordusuyla en son olarak 17 Şubat 1411’de bir kış havası altında Edirne’yi bastı. Süleyman Çelebi, taraftarlarını çok gücendirmişti. Süleyman Çelebi o sırada bir hamam âlemindeydi ve kendine durumu bildirenlere önce inanmayıp onlara hakaretli hareketlerde bulundu. Fakat durumu sonunda anlayan Süleyman Çelebi geceleyin yanında çok az sayıda adamıyla ancak kaçmayı başardı. Süleyman Çelebi Döğenciler köyüne geldiği zaman kılavuzu ihanet edip köylüler tarafından öldürüldü ve başı kesilerek Edirne’ye Musa Çelebi huzuruna götürüldü.

Musa Çelebi 1410’da Osmanlı idaresindeki Rumeli bölgelerinde Osmanlı Hükümdarı olarak Edirne’de tahta geçip 1410-1413 arasında saltanat sürmüştür. Fakat bu sefer de 1413’de kardeşi Mehmet Çelebi ile yaptığı askeri mücadeleler sonunda yenilip 1413’te öldürülmüştür.

Musa Çelebi Edirne’de 17 Şubat 1411’de yapılan biat töreni ile sultan ilan edilip tahta geçti.  Adına para bastırdı. Böylece kardeşi Mehmet Çelebi ile birlikte yaptığı stratejik plan başarılı oldu. 1411’da tekrar Osmanlı Devleti Çelebi Mehmet Anadolu’da ve Musa Çelebi Avrupa’da hükümdar olarak ikiye bölünmüş oldu. Musa Çelebi kardeşi Mehmet Çelebi ile yaptığı anlaşmanın geçersiz olduğunu ilan etti. Bağımsızlığını duyurarak kendi adına hutbe okutup sikke bastırdı. Çandarlı Birinci İbrahim Paşa’yı vezir ve Simavnalı Şeyh Bedreddin’i kazasker olarak atadı. Bu tercihinin sebebini ve Balkanlardaki durumu yazının sonunda ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.

Musa Çelebi, yerine geçtiği ağabeyi Süleyman Çelebi’den, daha etkin politikalar uygulamaya başladı. Venedik Cumhuriyeti’ne ticari imtiyazlar tanıdı. Kendine tahta geçmekte yardımı dokunan sınır gazilerine karşılık sağlamak için önce Balkanları sindirme politikasına girişti. Osmanlı devletinin elinde bulunup Ankara Savaşı’ndan sonra Sırplar tarafından işgal edilmiş bölgeleri geri almak hedefiyle Sırbistan güneyindeki bölgeleri, Köprülü, Akçabolu ve Provadi (bugünkü Bulgaristan’da Provadiya) ve kalelerini ve Nobırda’da bulunan gümüş madenleri merkezini eline geçirdi. Mihaloğlu ve akıncıları Makedonya’nın içlerine akınlar yaptılar. Baş kaldıran Bulgar Bey’ini sindirdi.

Bu politikalarının bir başkası Bizans İmparatoru ile Süleyman Çelebi arasındaki anlaşmayı feshetmek oldu. Süleyman Çelebi’nin Bizanslılara verdiği Selanik şehrini yeniden eline geçirdi. Musa Çelebi, 1411’de yeni bir Konstantinopolis kuşatmasına başladı. Konstantinopolis’i karadan ve denizden kuşattı. Bu Osmanlıların üçüncü İstanbul kuşatmasıdır. Bu kuşatma Konstantinopolis halkının moralinin çok aşağıya düşmesine neden oldu. Musa Çelebi’nin ufak deniz gücünün yenilgiye uğratılması ve Konstantinopolis kara surlarının aşılmaz olarak görülmesine rağmen Musa Çelebi karadan kuşatmaya devamda ısrar etmekteydi.

1411 Bizans İmparatoru İstanbul’da rehin olarak tutulan Süleyman Çelebi’nin oğlu Orhan Çelebi’yi serbest bıraktı. Orhan Çelebi kendine asker toplayarak Selanik’te isyan çıkarttı. Fakat Musa Çelebi, Konstantinopolis kuşatmasını bırakmadan, bazı birliklerini Selanik’e gönderip bu isyanı bastırmayı başardı. Bu Osmanlı birlikleri, sonra da Süleyman Çelebi’nin Bizanslılara verdiği Teselya bölgesine de akınlar yapıp bu bölgeyi geri aldılar.

Musa Çelebi uyguladığı politika ve bunu uygulamak için aldığı haşin tedbirler ve yaptığı eylemler akıncı beylerini rahatsız etti. Abisi Emir Süleyman zamanında zenginleşen bazı kimselerin mallarına el koydu.  Bu sırada Musa Çelebi Balkanlarda bulunan Gazi akıncıların kazanmış oldukları güç, ganimet ve onlara verilen tımarları fazla buldu. Akınlardan elede edilen ganimetlerden hazineye pay ayırmalarını istedi.  Akıncıların bu özel imtiyazlarını azaltmak amacıyla akıncılara yıllık akınlarını durdurmalarını emretti. Bu ise sınırlardaki gazi emirleri gücendirdi. Mihaloğlu, Musa Çelebi’ye olan bağlarını koparttı ve o yıl Makedonya’ya Edirne’den izinsiz, hatta merkeze hiç haber bile vermeden, akın yaptı ve bu izinsiz akında kazandığı toprakların tımarlarını ve ganimeti merkeze bildirmeden kendisi dağıttı.

Diğer taraftan Edirne’de Musa Çelebi tarafından şeyhülislam olarak atanan Şeyh Bedrettin, fakirlere hazineden dağıtım yapılmasını öngören fikirleri ile hem medreseli Sünnileri hem de ülkenin zengin ileri gelenlerini kızdırdı ve Şeyh Bedrettin aleyhinde birçok komplolar kurulmaya başlandı. Bu gelişmelerden devletin idaresini elinde tutan Çandarlı vezirleri hoşlanmayıp Bizans’la ve Anadolu’da bulan Mehmet Çelebi ile Musa Çelebi’yi iktidardan atmak için gizli müzakerelere giriştiler.

Ödenmeyen üç yıllık vergi için İmparator Manuel’e gönderilen Vezir Çandarlı İbrahim Paşa, İstanbul’a gitti. Buradan Bursa’daki Çelebi Mehmet’le temasa geçti, saha sonra İmparator Manuel’in bir mektubuyla onun yanına gitti.

Bizans İmparatoru Manuel Mehmet Çelebi ile yakın ilişkiye geçti. 1412 başlarında Manuel Bursa’ya bir gizli elçi gönderdi ve onu İstanbul’a davet etti. Mehmet Çelebi 15.000 kişilik ordusu refakatinde Üsküdar’a geldi. Onu burada karşılayan Bizans İmparatoru, onu İstanbul’a geçirdi ve orada 3 gün süren bir ağırlama töreni yapıldı. Mehmet Çelebi’nin refakat ordusunu Boğaz üzerinde Rumeli’ye geçirmeye başladılar. Ekim 1412’de iki kardeş ordularıyla Çatalca yakınlarında İnceğiz Muharebesi’ne giriştiler. Musa Çelebi Cihangirliğini bir daha gösterdi ve Çelebi Mehmet- Bizans kuvvetlerini bozguna uğrattı. Bu muharebede Mehmet Çelebi yaralandı; yenik düştü ve önce İstanbul’a sonra Bursa’ya çekilmek zorunda kaldı.

*

Osmanlı Devleti’nin yöneten bey ve padişahlar, deyim yerindeyse Edirne dışında tüm Balkanları akıncı beylerine bırakmışlardı.  Akıncı beyleri tımar dağıtma yetkisine sahiptiler. Osmanlı şehzadelerinin hiç birisi Rumeli’ne sancak beyi olarak gönderilmedi.  Emir Süleyman’ın Bursa’yı birkaç kez ele geçirmesine rağmen Bursa’ya dönmeyip Edirne’de kalması, Balkanlarda izlediği barışçı politikalar akıncı beylerin gelirlerini düşürmüş, hâkimiyet alanları daraltmıştı.

Musa Çelebi’nin bu galibiyeti Mehmet Çelebi’yi yıldırmadı. Yine o yılın sonlarında yine Bursa’dan bir ordu ile gelip Boğazı geçti ve Bizans İmparatoru ve Sırp Despotunun verdiği takviyelerle yine Musa Çelebi üzerine yürüdü ve bir seri çatışmalara tutuştular. Ama bu ikinci seferki çatışmalarda da Mehmet Çelebi yenik düştü ve yine Bursa’ya çekildi.

Akıncı beylerin önde geleni Gazi Evrenos Bey, Çelebi Mehmet’le temasa geçti.  Tırhala Sancak Bey’i Sinan Bey’de Musa Çelebi’ye karşıydı. Mehmet Çelebi 15 Haziran 1413’de yeni bir orduyla bu sefer Karadeniz üzerinden Trakya’ya asker çıkararak Rumeli’ye geçti. Çelebi Mehmet, damadı olduğu Dulkadir Bey’inden yardım istedi. Dulkadir Bey’i Nasirüddin oğlunun kumandasında 15 000 kişilik bir ordu gönderdi. Çelebi Mehmet’in ordusunda Bizans,  Sırp despotunun askerleri, Balkanlardaki diğer Hristiyan beylerinin askerleri bulunuyordu. (Atilla Çetin, Musa Çelebi, s, 111Sultan Çelebi Mehmet Dönemi).

Musa Çelebi, abisinin aksine Balkanlarda fetihler yapmışsa da Anadolu’ya geçmeyip Rumeli’nde saltanat sürdürme fikrinde olması akıncı beylerini iyice rahatız etti. Akıncı beyleri, Musa Çelebi’den kurtulmanın yollarını aradılar. Beyler Rumeli’ni mesken tutan bu iki padişahtan bıkmışlardı.

Emir Süleyman, âlem yaptığı hamamda Musa Çelebi’nin baskınını haber veren Evronos Bey’i huzurundan kovduğunda, Evrenos Bey, “Adam üzerimden saltanat sürüyor, bana yaptığı reva mıdır” deyip Musa Çelebinin saflarına geçmişti. Akıncı neyleri Mihaloğlu dışında yanı şeyi yaptılar ve Musa Çelebi’den ayrıldılar.

Musa Çelebi’nin askerleri Edirne’deki ümera da Musa Çelarına geçtiler.lebi’ye yüz çevirmişti. Bu sefer iki kardeş ordusu Vize Muharebesi’ne tutuştular. Teselya’daki akıncı beyleri Yiğit Paşa ve Burak Bey’de Çelebi Mehmet’in saf

Muharebenin başında Mehmet Çelebi’ye bağlı yeniçeriler ağası Hasan Ağa birbirine karşı savaşmaya hazır ordu saflarının önüne geçerek her yeniçerileri Mehmet Çelebi ile birlikte olmaya çağırdı. Musa Çelebi, Hasan Ağa’ya karşı hücuma geçti; ama Hasan Ağa’nın yanında bulunan bir yeniçeri subayı tarafından yaralandı. Kan revan içinde askerlerinin safına dönen Musa Çelebi’nin bu durumunu gören askerleri paniğe kapıldılar ve dağılıp kaçışmaya başladılar. Böylece muharebe sonunda Mehmet Çelebi galip geldi ve kardeşi Musa Çelebi’yi muharebe meydanından kaçmaya zorladı.

Mehmet Çelebi ordusuyla Edirne önüne geldi ise Edirne halkı Musa Çelebi’nin dönebileceğinden korkarak Mehmet Çelebi ve ordusuna şehrin kapılarını kapadı.

5 Temmuz 1413’de Musa Çelebi küçük bir ordusu ile Sofya yakınlarında Samkov civarında bulunan Çamurlu Derbendi’nde kıstırıldı. Küçük çaplı bir muharebede Musa Çelebi büyük bir direniş gösterdi ama ağır yaralandı; yaralı olarak kaçmaya çalışırken bir çeltik arığına düştü. Burada kendisini yakalayan Mehmet Çelebi askerleri Musa Çelebi’yi hemen boğup öldürdüler. Musa Çelebi’nin cenazesi Bursa’ya gönderilerek kardeşleri İsa Çelebi ve Süleyman Çelebi yanında Yıldırım’ın türbesine gömüldü.

Dönemin tarihçisi Dukas, tarih kitabında Musa Çelebi ile ilgili şunları yazar; “…Musa Çelebi’nin Süleyman Çelebinin Doğu Roma’ya bıraktığı Selanik ve diğer kaleleri aldı.  1411 yılında Mora yarımadasındaki Perevard ve Matrute’yi feth etti. 1412 yılında Macarların üzerine yürüdü, Semendire’ye saldırdı. Macar kuvvetlerini yok etti. Çok ganimet aldı…

Evrenos Bey ve Diğer akıncı beyleri kendine ihanet etti ama buna rağmen Çelebi Mehmet’i bozguna uğrattı.  İstanbul’u kuşattı. Çelebi Mehmet, İmparatora yardıma İstanbul’a geldi.  İmparatorun ve Çelebi Mehmet’in kuvvetleri iki kere çıkış yaptılarsa da püskürtüldüler.

İmparator’la görüşen Çelebi Mehmet, imparatordan izin istedi ve kuvvetlerini ikiye böldü. Bir bölümü Edirne üzerine, diğerleri Karadeniz yönüne gönderdi. Kuşatmayı kaldırmak mecburiyetinde kalan Musa Çelebi, Karadeniz yönündeki kuvvetlere saldırdı. Bu sırada akıncı beyleri ve yeniçeriler Çelebi Mehmet’in safına geçtiler. Yenilen Musa Çelebi, bir bataklığa düştü. Burada çarpışırken kolu kesildi ve kay kaybından öldü Cesedi Çelebi Mehmet’e götürüldü.  Mehmet, Türk adetleri gereğince yasını tuttu ve gömülmesi için Bursa’ya gönderdi. Sonra Edirne’ye döndü ve devlet ileri gelenlerinin tebriklerini kabul etti.” (Başlangıçtan 1566’ya Kadar Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, 112-113)

Musa Çelebi, akıncı beylerinin nüfuzunu kırdığı gibi, neredeyse Osmanlıyla özdeşleşmiş olan Çandarlı ailesini de geçici olarak iktidardan uzaklaştırmıştır.

Musa Çelebi’nin Şeyh Bedrettin’i kazasker yapması sonraki asırlarda ulema ve tarihçiler arasında çok tartışıldı ve günümüzde de tartışılıyor. O dönemde Anadolu ve Rumeli’nde yaşayan dervişler ve Türkmenler arasında büyük bir itibarı vardı. Halk kitleleri Musa Çelebi yönetiminden memnun oldukları için üç yıl sonra Bedrettin’i desteklediler. Şehzadelerin sancaklara çıkarıldığı yaklaşık 200 yıl içinde hiçbir şehzade Rumeli’ndeki bir sancağa gönderilmedi.

KAYNAKÇA

  • Atsız, Aşıkpaşaoğlu Tarihi, Ankara1970, MEB
  • Baluet, Michel, Ortaçağda Türkler, İstanbul2005, Alkım Yayınevi
  • Gousset, Rene, Bozkır İmparatorlukları, İstanbul2010, Ötüken Yayınevi
  • Gül, Muammer, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Moğol Hâkimiyeti, İstanbul2005, Yeditepe
  • Historia Üniversitesi, Tarih Kurumu, Başlangıçtan 1566’ya Kadar Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, İstanbul2006, Nokta Kitap
  • İbni Arapşah, Acaibu’l Makdur, İstanbul, 2012, Selenge Yayınları
  • İbni Tagrıberdi, En Nucumu’z Zahire, İstanbul, Selenge Yayınları
  • İnalcık, Halil, Devleti Aliyye I, İstanbul2010, İş Bankası Yayınları
  • Köymen, Mehmet Altay, Neşri TarihiI, Ankara1983
  • Köymen, Mehmet Altay, Neşri TarihiI, Ankara1984
  • Mantran, Robert, Osmanlı Tarihi I, İstanbul1995, Can Yayınevi
  • Sultan Mehmet Çelebi ve Dönemi, Bursa2014, Bursa Osmangazi Belediyesi
  • Sultan Yıldırım Beyazıd Han ve Dönemi Bursa2013, Bursa Osmangazi Belediyesi
  • Sultan II. Murad ve Dönemi, Bursa2015, Bursa Osmangazi Belediyesi
  • Şikari, Karamannâme 2005,(Haz. Metin SözenNecdet Sakaoğlu), Karaman Belediyesi
  • Ostrogorski, Georg Bizans Devleti Tarihi Ankara2011,TTK
  • Tevarihi Âli Osman, Bursa2012,
  • Togan, Zeki Velidi, Umumi Türk Tarihine Giriş I, İstanbul1946, Hak Kitabevi
  • Umar, Bilge, Türk Halkının Ortaçağ Tarihi, İstanbul1998, İnkilap Kitabevi
  • Vernadsky, George Moğollar ve Ruslar, İstanbul2007, Selenge Yayınları
  • Yezdi, Emir Timur, Zafername, İstanbul2013, Selenge Yayınları

Ekrem Hayri PEKER

Kimya mühendisi, araştırmacı, yazar. Bursa Mustafakemalpaşa’da (1954) doğdu. Anadolu Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunu. TUBİTAK veri tabanına kayıtlı “Teknoloji tabanlı Başlangıç Firmalarına Özel İş Geliştirme” mentörü, C Grubu iş Güvenliği uzmanı olarak Nano kimyasalların tekstil materyallerine uygulamalar konusunda üniversitelerde konferanslar verdi. Yayınlanmış kitaplarından bazıları: "Kuşçubaşı Hacı Sami Bey", "Özbek Mektupları", "Yeşim Taşı - Ön Türkler ve Türk Tarihinden Kesitler", "Kafkasya'dan Anadolu'ya - Zekeriya Efendi". Belgeseltarih.com kurucu ortağı ve yazarıdır. E-Posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
Ekrem Hayri Peker

BU MAKALELER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!

  • YENİ
Tekrarsız Süslemeler

Tekrarsız Süslemeler

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 3 Aralık 2024
Sistematik Hatalar Bahçesi

Sistematik Hatalar Bahçesi

Ekrem Hayri PEKER, 3 Aralık 2024
Merdiven

Merdiven

Haber Merkezi, 21 Kasım 2024
“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

“Heykeli Dikilecek Adam”: Kemal Akkoç

Ekrem Hayri PEKER, 20 Kasım 2024
Türkülerde Felek

Türkülerde Felek

Dr. Halil ATILGAN, 19 Kasım 2024
Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Yenişehirli Deli Gazi Hüseyin Paşa

Atilla SAĞIM, 17 Kasım 2024