Yerel Dinamiklerde Halk Ezgilerimizin Şiir ile Bütünleşmesi |
Tüm sanat dallarının birbirine etki ettiği bilinen bir gerçektir. Edebiyattan en fazla etkilenen, beslenen ve işitme yolu ile insanlara direkt olarak ulaşan yegâne sanat dalı müziktir. Müziğin içeriği, şarkı sözleri ve şiir ile beslendiğinde, verilmek istenen duygu amacına daha fazla ulaşmış olur.
Bütün dünyada, ülkelerin kendine has sanat eserleri ve kendi yerel özelliklerini taşıyan müzikleri vardır. Yaşanan toplumsal olayları konu edinerek icra edilen müzik, o ülkenin folk müziğidir.
Alman Filozof Feriederich Nietzsche, “Müziğin Ruhundan Tragedyanın Doğuşu” kitabında “Bizim için halk şiiri müziğin evren aynasıdır. Şiirde anlatılan, birbiri ile baş başa giden bir düş olayını araştıran köklü ezgidir. Bu nedenle ezgi ilk ve genel olandır. Ezgi, şiiri kendi özünden doğurur. Halk şarkılarının düzenlenmesinde dilin bütün gücünü müziğe özenme yoluyla ortaya koyduğunu görüyoruz. Müziğin gücü kendi kendine yeter.” demiştir.
Ülkemizde halk ezgilerimiz, halk şiirimiz ve deyişler üzerine Halk müziği icracıları ile yapılan görüşmelerden örnekler;
DEYİŞLER (Yücel Paşmakçı ile yapılan görüşmeler)
Halk müziğimiz içerisinde Halk ozanlarımızın deyişlerinin geniş yer tuttuğu bilinen bir gerçektir. Halk ozanlarımız, deyişlerini söylerken, terennüm ettikleri ezgiler kendi besteleri olmayıp, daha önceleri duydukları belli kalıplardan ibarettir. Bu ezgi kalıplarına deyişlerini yerleştirirken alt perdede fa sol la notalarını tekrar tekrar seslendirdikleri görülür. Bu esnada Şiirin Ezgiye Tatbiki sırasında Prozodiyi nasıl oluşturacağı konusunda zaman kazanır. Yani bu zaman dilimi bir düşünme payıdır. Buna HAYAL adı verirler. Halk sanatçıları kendi deyişlerinin yanı sıra başka ozanların ya da daha önce yaşamış halk ozanlarının deyişlerini de bu şekilde icra ederler ki bunlara da USTA MALI derler. Bütün bu deyişler zaman içerisinde halkın vicdanında geniş yer tutması halinde anonim hüviyete bürünür.
TÜRKÜ YAKMA, TÜRKÜ UYDURMA, FIRAGLAMA (fraglama)
(Cihan Erden ile yapılan görüşmeler)
Gelemiç Keles 03.06.1987 / Yaşayan Müze Beypazarı, Gazi Üniversitesi THB mezunu yüksek lisans öğrencisi.
“Fraglama” Bursa il, ilçe ve köylerinde yakılan türküler için yerel ağızda kullanılan bir sözcük; çünkü başka bir yerde böyle bir kullanıma rastlanmıyor. Fraglamaya bir nevi ağıt da diyebiliriz. Toplumu derinden etkileyen bir olay ya da en azından aşk, acı, ayrılık, ölüm vb. olayları konu edinen bir tür demek de doğru olabilir. Halk arasında fraglama, fraglama yakmak, fraglama söylemek şeklinde kullanılır. Fraglamayı yakan kişi bellidir ama zamanla bunun da türkü gibi halka mâl olması söz konusu olabilir. Bestesi bazı türkülerden esinlenilerek yapılabildiği gibi kendine özgü de olabilir.
Şubat 2012 de Bursa Büyükşehir Belediye Konservatuarı Orkestra Şube Müdürlüğünde, 1971 Bursa Keles Menteşe Köyü doğumlu mahalli sanatçı ve Bursa Türküleri kaynak kişisi (Menteşeli) Cengiz Bütün ile yaptığım görüşmelerde edinilen bilgiler;
Bursa araştırmaları merkezi çalışanlarının önderliğinde Bursa il, ilçe ve köylerde somut olmayan kültürel mirasları araştırma çalışmaları yapan Cengiz Bütün’e Bursa bölgesi Türkülerinde başka yerlerde “Türkü yakma, uydurma, Türkü, atma türkü“ denilen fraglama hakkında konuşmalarımızda kendisinin beyanı şöyledir.
Melodi ve makamla yakılan türkünün bir ruh hali içerisinde yakıldığını, o ruhun yakılan türkünün makamına yansıdığını düşündüğünü, bugüne kadar yaptığı araştırmaların ve bu konuda ehil kişilerden edindiği izlenime göre melodi ile sözün (şiirin) aynı anda yaratıldığını, melodinin üzerine değil de direkt melodiyle birlikte yakıldığını belirtiyordu. Eskiden, köylerde bilindik türkü yakıcılar olduğunu, yaşanan bir olay karşısında bu kişiye gidilip “bu hadiseyi bir türküye yakı ve“ dendiğini belirtiyordu. Fraglama türküler de bulundukları ortama göre yaratılıyordu. Menteşeli Cengiz ve ekibi Kemalpaşa’nın bir köyünde alan araştırmaları yaparken, köylülerden Cengiz Bütün’e mani atma isteği gelmiştir. Köylü hanımların allı güllü giysileri dikkatini çeken Cengiz Bütün, hemen orada uygun bir mani uydurmuştur. Mani şöyledir.
Bu köye geldik allı pullu esvapları
Öteki köye varacağız karlı buzlu yolları
Cengiz Bütün sözlerine şöyle devam ediyordu.
Bursa Uludağ eteklerindeki yerleşim bölgelerinden biri olan Büyükorhan Kuşlar köyünde bir zamanlar Ahmet isimli bir müzisyenin yaşadığını, bu kişinin oğlu ve torunu ile yaptığı görüşmelerde Ahmet’in girdiği her ortamda o ortama ilişkin, gittiği köyün neyi meşhursa ona göre türkü uydurduğunu söylediklerini ifade ediyordu. Bursa dağ bölgeleri çevirme adı verilen erkek oyun havalarının başında serbest olarak okunan fraglamalara bir örnek olarak Menteşeli Cengiz in sunumu da şöyledir
Güzeli geydirip kuşatmak olmaz geçip garşısına bakmak olmaz
Sahat bir hayli oldu beyler fazla uzatmak olmaz…
Bu serbest kısım okunduktan sonra hareketli oyuna geçilir.
BURSA BÖLGESİ FIRAKLAMALAR
Bursa Keles Kocakovacık köyü 1961 doğumlu mahalli sanatçı Şayip Salın, Keles Yağcılar köyü 1959 doğumlu Ömer Aniş’ten Bursa şenlik eğlence ve köy düğünlerinde duyduğum “çevirme” erkek oyunu fıraglamalarından örnekler;
Şayip SALIN
Bal yapmayan arıdan
Çuvalı doldurmayan darıdan
Gocasından sonra galkan garıdan
Sakın oğlum kendini sakın
Çuvalı doldurmayan darıyı
Gız diye gettiler 70’lik goca garıyı
Suratına baktım muşmula surat
Mevlam kimselere vermesin böyle avrat
Kurtulamadım kötü avrat elinden
Kazanlara sular koydum ılıdı
Mermerlerde sular bile eridi
A gavurun dölü yatar yatmaz uyudu
Böyle bir garıyı görmedim ömrümde
Ömer ANİŞ
Sabahlar olmasaydı Güzeli giydirip kuşatmak olmaz
Laleler solmasaydı Dönüp arkasından bakmak olmaz
Ölüm Allahın emri Fasılımız burada sona erdi beyler
Ayrılık olmasaydı Bu kadar uzatmak olmaz
Bursa Büyükşehir Belediyesi Orkestra Şube Müdürlüğü Türk Halk Müziği Uygulama topluluğunda ses sanatçısı olarak çalışan Karadenizli mahalli sanatçılar 1966 Giresun / Doğankent / Çatalağaç doğumlu Şerif Pir ile Karadeniz bölgesine özgü “atma türküler” hakkında yine 1984 Trabzon / Tonya / Sayraç köyünden Cemile Kara ile tarafımdan yapılan çalışmalarda Cemile Kara’ dan geçmişte Karadeniz yöresinde yaşanmış, kıskançlık üzerine işlenmiş bir cinayet ve ölen gencin annesinin yaktığı ağıt üzerine bilgiler edinildi. Türkünün adı “İsmailum, İsmailum “Cemile Kara bu türküyü ve türkünün hikayesini annesinden öğrendiğini ifade ediyor. Türkünün öyküsü şöyledir.
İsmail maddi durumu iyice olan bir gençtir, Karadeniz’de yiğitlik mertlik simgesi gibi görülen tabanca çok önemli yer tutar İsmail de kendine çok güzel bir tabanca alır. İsmail’in güzel bir tabancaya sahip olması orada yaşayan gençleri çok kıskandırmıştır. İsmail’i kısa süre sonra da sevdiği ile nişanlanmış, köyün gençleri büsbütün kin bağlamışlar, İsmail’i bir şekilde köşeye kıstırıp elinden tabancasını almaya karar vermişler.
İsmail yanına nişanlısı ve annesini alarak Honeftera yayla şenliğine doğru yürüyerek yola çıkıyorlar. Yolda İsmail’in annesi “oğlum ver tabancan bende dursun köyün delikanlısı çekemez jandarmaya ihbar ederler tabancan elinden gider ver tabancanı bana” diye ısrarla tabancayı istese de İsmail vermez annesine tabancayı. Köyün gençleri jandarma kılığına girip yolda İsmail’e pusu kurarlar. İsmail in yolunu kesip ondan tabancasını isterler. İsmail tabancasını vermez, İçlerinden biri tabancasını çekip İsmail’i vurur. Annesi yere yığılan oğlunun kucaklar ama İsmail ölmüştür anne bu ağıtı yakar hem ağlar hem söyler. Bu ağıt Karadenizde destanlaşmıştır.
İsmailum İsmailum
Oğlum nisanlin bizlan Honeftera ya gelmek isteyi
Dedi anne ver tabancami koyim belume
Ben sizi köpri başinda beklerum oy…
Annem aldi nişanlumi geldi yanuma
Dedi İsmail bu köyün delikanlısı çekemez
İhbar ederler ver tabancani koyim belume
Geçelum yeşil ormanlari veruruim sana tabancani oy…
Dedi anne istema tabancami
Nişanlum yanumda utanurum veremem
Geç önümüze gidelum Oturak kayalarunda bekler arkadaşlarim oyy..
Tenha tenha yerlere pusilari kurdilar
Benim İsmail umi kalleşlullan vurdiler
Tenha tenha yerlere pusilari kim kürdi
Benim bir tek oğlumi arkadaşlari vurdi
Baktum oğlumun etrafuni sardi jandarmalar
Ordan bir tanesi söyledi İsmail vururler seni
Tabanacani vermesan komazlar seni Honeftera yolina oyy…
İsmail um söyledi jandarmalara siz daha delikanlı olmadunuz mi
Nişanlim yanumdadur veremem tabancami
Alun bu cani feda ettum nişanlimun yolina oyy..
İçlerinden biri çekti vurdi oğlumi
Daldum İsmal e baktum al kanlar içinde kaldi.
Çayır çimenlere renk verdi
Hanemun şenluği oyy..
Bağlantı.
Şerif PİR: Atma türküler
Şerif Pir ile yapılan görüşmrlerde kendisinden edinilen bilgiler şöyledir. Karadeniz bölgesinin coğrafi konumundan dolayı insanlarında hareketliliğin ve espirili bir yaşantıya sahip olduğunu söylemektedir. Atma uydurma türküler düğünlerde ve eğlence ortamlarında icra edilir.
Düğünde sevdiği kız allı pullu giymişse hemen onun giysisine atıfta bulunulur ya da geleneğin içinde yer alan bahşiş alma verme durumunda düğün sahibine atıfta bulunulur. Müzisyen girdiği her ortama uygun türkü uydurabilir. Şerif Pir den “atma” bir beyit örneği.
Gece çıktım dışarı da sayarım yıldızları
Ne de güzel oluyor Kütahyanın gızları
Kütahyanın gızları…
BURSA DAĞ BÖLGESİ ve KÜTAHYA ÇEVRESİNDE ORTAK OLARAK İCRA EDİLEN KADIN OYUN TÜRKÜLERİ
Bursa ve Kütahya bölgesi alan çalışmalarımda rastladığım söz ve ezgisel benzerlik taşıyan ve bu her iki yörede de bilinen türkülerden iki örnek. 27.10.2011 tarihinde Kütahya Tavşanlı Çakıllı köyünden 1936 doğumlu Zeliha Yiğit,1937 doğumlu Zeynep Yavuz,1966 doğumlu Aliye Bahadır,1964 doğumlu Leyla Kahraman ile yapılan alan çalışmalarında edinilen türküler
PINARA VURDUM GAZMEYİ
Pınara vurdum gazmeyi aman aman
Gelinler örtünür yazmeyi
Ben severim yârim ile gezmeyi aman aman
Buydeyim buydeyim evlenmeyeydim
Aynı türkünün çok küçük farklılıklar gösteren bir varyantı ise Bursa Keles yağcılar köyü doğumlu İsmet İnci tarafından TRT repertuarına kazandırılmıştır.
Bursa Büyükorhan Mazlumlar köyünde 02.04.2011 tarihinde tarafımdan yapılan alan araştırmaları sırasında 1953 doğumlu Kadirye Yavuz ve 1954 doğumlu Durdu Sevim den edinilen, büyüklerinden ve annelerinden öğrendiklerini belirtikleri kadın oyun türkülerinden bir örnek.
FADİMELER İKİ DEĞİL ÜÇ DEĞİL
Fadimeler iki değil üç değil
Kara bağrım demir değil tunç değil
Aylaylilam aylilalee..
A Fadimem seni nerden bulayım
Yerdeysen çıralar yakayım arayım
Aylaylilam aylilaleee….
Elmayı burçakladım çevreyi saçakladım
Annesinin yanında
Gızını gucakladım
Haydi yârim eylenme bennen
İkimizi görmüşler senen
Bu türkü 9/8 ölçülerde başlar çevirme denilen 2/4 lük ölçülerle devam ederek biter. Söz konusu türkü aynı bölgenin Keles Orhaneli ve diğer ilçelerinde çevirme kısmı olmayan sadece 9/8 ölçülerde düz oyun denilen şekli ile “Fadimeler” ya da “aylaylilam” isimleri ile bilinir. Türkünün birçok kıtası bulunmaktadır Kadın oyunları icra edilirken herhangi bir sözünden başlanılabilir. Kaynağı Orhaneli Ağaçhisar Köyü 1959 doğumlu Mehtap Takmaklı’dan alınarak, TRT İzmir radyosu sanatçılarından Gülseren Kılınç Aygün tarafından derlenmiştir. Aynı türkü Kütahya Domaniç bölgesinde de yaygın olarak bilinir.