Yörük kadınının mor cepkeni… Kadın haklarının simgesi |
Yörük kızının çeyizine konulan ilk ürün Mor Cepken olurmuş. Mor Cepken, evli kadının haklarının korunmasında çok etkili bir araçmış!
Cepken, bir üst giysisidir. Hani efelerin giydiği, omuzlardan açık kolları yanlarda sallanan, etekleri belden yukarıda kalan; bir tür yelektir. Efe yeleğidir diyelim. Efenin kadını da olur erkeği de! Cepkeni kadın da giyer, erkeği de efelik yürek işidir!..
Mor Cepken töresi, Yörüklerin yoğun yaşadıkları yerlerde çok etkiliymiş. Yörükleri oradan buraya sürerek dağıtmışlar. Töreleri bozulmuş. Şehre göçüp yabancılaşmışlar. En büyük Yörük dağıtımı, Karamanoğlu Beyliği’nin yıkılmasından sonra Osmanlı Devletince yapılmıştır. (1476-1481) Karaman halkı Uçlara, Adalara ve Rumeli’ne sürgün edilmiştir. Fatih Sultan Mehmet’le başlamıştır. Asi saydığı Karaman halkının sürülmesini emretmiş. İlk kafile, Fatih’ in sağlığında 30.000 çadır-hane Müslüman halk ile, 7.000 çadır Ortodoks- Hıristiyan nüfusu Rumeli’ne sürülmüştür. Hıristiyan halk da Türk asıllı Varsaklardı.
Karaman Beyliği halkı bitene değin, toplu sürgünler yapılmıştır. Karaman toprakları uzun süre boş kalmıştır. Toplu Yörük sürgünü, Kıbrıs fethedilince (1571), Türkler çoğunlukta olsunlar diye aynı topraklardan ve Torosların Akdeniz yamacındaki Yörük halkından; on aileden biri alınarak Kıbrıs’a yollanmış, beş yıl içinde 25.000 Yörük-Türk Kıbrıs’a iskân edilmiştir. 1576 yılında ada nüfusunun %44’ü Türk olmuştur. Kıbrıslı Türklerin ataları, bu sürgünlerdir. Yörükler, Balkanlar’dan uçlara, adalara kadar her yere dağıtılmıştır.
Soyumuz, sürgün kokusunu alınca, Karaman toprağından, Orta Torosların Akdeniz yamacına kaçmıştır. Torosların Akdeniz yanı ve yamaçları, o zaman Kölemen toprağı imiş. Torosların yamaçları dar ve verimsiz olduğundan Yörükler yoksul düşmüşler. Cepkenin yerini, “haba-kebe” almıştır. Bezin üstüne pamuk serip üstüne basma örtüp çapraz dikiş atmışlar. Meydana gelen kalın malzemeden haba-kebe dikinmişler. Türküdeki gibi “…Haba da bir, kebe de bir, giyene yar!” denilmiştir. Toros yamaçlarında Mor Cepkenin yerini Mor Haba almıştır! Cepkenin kenarlarına sarı sırma dikilirmiş. Cepkenin kolları ve ön yüzü sarı sırma ile süslenirmiş. Habanın-kebenin böylesi bir süsü olmazmış!
“Mor Cepken’in” işlevi çok önemlidir. Mor Cepken giyinmek, Yörük kadınının, kocasını boşadığını anlatan bir iletidir. Durup dururken koca boşanır mı? Kadının kocası ağır bir haksızlık ederse “Mor Cepkeni” bohçasından çıkarıp sırtına giyme hakkı doğarmış!
Yörük kızları, evlenirken sevdiklerine varırlar. İki gönül bir olunca samanlık seyran olur derler! Zenginlik malda, davarda değil; sevdadadır. Evlilik böylesine özgürce başlarmış.
Evli yörük kadınının hakları, Mor Cepken Töresi ile korunurmuş! Kadın ihanete uğrarsa, kötü muamele görürse, ağır bir haksızlığa uğrarsa, cehizindeki Mor Cepkeni giyip obanın görünür bir yerine otururmuş! Bunun anlamı “Ben ihanete uğradım, ya da kötü muamele gördüm veya ağır haksızlığa uğradım! Kocamı boşadım!” anlamına gelen bildik bir iletiymiş!..
Yörük kadınının Mor Cepkeni giydiği görülür veya duyulursa obanın başat kadınları
Mor Cepkenli kadının yanında olurlarmış! Kocasının insan içine çıkmaya yüzü kalmazmış! Yanılır ortaya çıkarsa, ona selam verilmez, selamı alınmaz, konuşulmaz; acıksa aş, ekmek verilmezmiş! Toplumun dışladığı, yapayalnız bir insan olurmuş!
Mor cepken, Yörük kadınının haklarını koruyan, esirgeyen bir TÖREDİR.. Binlerce yıl öteden sürüp gelmiştir. Artık koca ne gerekirse yapacak, ne isterse verecek; göynünü alacak; kadının sırtındaki Mor Cepkeni çıkarmaya razı edecektir. Başaramazsa, kimse ona kız ver-mez, evlenmez ve iş birliği yapmazmış. Oldukça etkili, toplumsal bir tepki değil mi?
Mor Cepken deyip geçmeyin! Yörüklerde kadın haklarını koruyan, esirgeyen ve kollayan sosyal bir kurumdur. Karı-koca mutlu olsunlar, Mor Cepken çeyiz bohçasında kalsın!